Neyzen Tevfik ya da tam adıyla Tevfik Kolaylı (d. 14 Haziran 1879, Bodrum - ö. 28 Ocak 1953, İstanbul), neyzen, şair.
Babası Hasan Fehmi Bey, Samsun Bafra'nın Kolay nahiyesinden ve "Kolaylı" ailesinden olduğu için soyadı "Kolaylı"dır.
Taşlama türünün en önemli temsilcilerinden biri. T
aşlama kitaplarının yanısıra çeşitli taksimler ve nihavent saz semaisi ile şehnazbuselik saz semailerinin de bestecisidir.
Ayrıca Neyzen Tevfik Kolaylı olarak da bilinmektedir.
Bir rakama göre 24 mart, diğer bir rakama göre 14 Haziran 1879'da Bodrum'da doğdu.
Tevfik'in yedi yaşlarındayken eşkiyaların çarşıda götürdüğü insan başlarını görmesiyle bağlantılı olarak sara nöbetleri başlamıştır.
Ailesinin yaşadığı Urla'da bir neyzenden nota bilgileri alarak kendini bu alanda geliştirdi.
İzmir idadisi'nde bir süre okuyarak bitirmeden ayrıldı. Mehmet Akif'ten Farsça öğrenerek İzmir Mevlevihanesi'ne girdi. Bir süre sonra İstanbul'a yerleşen Tevfik, Galata'nın yanısıra Kasımpaşa mevlevihanelerinde işine devam etti.
1902 yılında bektaşi dervişi oldu.
Bu sıralarda şiire ilgi duyan Tevfik, Mehmet Akif ve Şair Eşref'ten etkilendi. 1908 yılından 1913 yılına kadar Mısır'da bulundu.
Neyzenlikteki ustalığına rağmen yergi ve taşlamalarıyla ünlendi. Kullandığı dilin eski ve güç anlaşılan bir dil olması, biçimsel olarak eksik olan şiirleri nedeniyle toplumda bu konuda kalıcı olamadı.
Toplumdaki haksızlıkları gözüne kestiren Tevfik, siyasetin yanısıra; dini baskı, çıkarcılık gibi konuları işledi.
Tevfik, toplumun kurallarının dışında bir yaşam sürdürmüştü. Para veya geçim sıkıntısı çekmemiş, kaygıları olmamıştı. Ayrıca neyzenlik konusunda içinden geldiği gibi çalıp, ardından maddi beklentileri olmamıştı. Kendi söylemine göre bu konuda yüze yakın plağı bulunmaktadır.
Tevfik, içkiye olan ilgisiyle de bilinmektedir.
İçki, hayat biçiminin ayrılmaz bir parçası olmuştur.
Söz edildiğine göre Tevfik'in Atatürk'e sevgisi o denli çokmuş ki; O'nun vefatından sonra günlerce evden çıkmamış.
Söylediği özlü cümlelerden, şiirlerinden ufak bir derleme... (Şiirlerde +18 vardır)
turk milleti gariptir
her lafi kaldirmaz
ib.e dersin kizar
s.kersin aldirmaz
-------------------------------------
gezindim saz-i hicranimla binbir perde ustunde
su aheng-i hayatin darbini taksime yeltendim.
karar verdim adem-abad-i gamda fasl-i hicide,
sunu derkeyledim ancak ki barim kendime kendim!
------------------------------------
bana yoktur luzumu gulşeninin,
şer-i tarik u ruz-ı ruşeninin,
ne gulammanın, ne de zenninin,
hepsinin ta mezarını s.keyim!
------------------------------------
"hayat içi su dolu bir fıçıya benzer.bu suyu birden içsende biter,yavaş yavaş içsende biter."
------------------------------------
kime sordumsa seni doğru cevap vermediler
kimi hırsız kimi alçak kimi deyyus dediler
künyeni almak için partiye ettim telefon
bizdeki kayda göre şimdi o mebus dediler.
------------------------------------
hicran kucaginda tuttugun sirdas
caglamis bulanmis durulmus olsun
sozune sazina guven de yanas
kulagi ezelden burulmus olsun
taban tepmis olan gam kervaninda
dostunu konuk et tatli caninda
koclar gibi durur pir meydaninda
aslanlar yurdunda kurulmus olsun
duysun askin elindeki rebabi
okunsun alninda cile kitabi
neysen gibi gunahinin hesabi
mezara girmeden sorulmus olsun
---------------------------------------
ne ararsın tanrı ile aramda,
sen kimsin ki orucumu sorarsın?
hakikaten gözün yoksa haramda,
başı açığa neden türban sorarsın?
rakı, şarap içiyorsam sana ne,
yoksa sana bir zararı, içerim.
ikimizde gelsek kıldan köprüye,
ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.
esir iken mümkün müdür ibadet,
yatıp kalkıp atatürk'e dua et..
senin gibi dürzülerin yüzünden,
dininden de soğuyacak bu millet.
işgaldeki hali sakın unutma,
atatürk'e dil uzatma sebepsiz.
sen anandan yine çıkardın ama,
baban kimdi bilemezdin şerefsiz.
Babası Hasan Fehmi Bey, Samsun Bafra'nın Kolay nahiyesinden ve "Kolaylı" ailesinden olduğu için soyadı "Kolaylı"dır.
Taşlama türünün en önemli temsilcilerinden biri. T
aşlama kitaplarının yanısıra çeşitli taksimler ve nihavent saz semaisi ile şehnazbuselik saz semailerinin de bestecisidir.
Ayrıca Neyzen Tevfik Kolaylı olarak da bilinmektedir.
Bir rakama göre 24 mart, diğer bir rakama göre 14 Haziran 1879'da Bodrum'da doğdu.
Tevfik'in yedi yaşlarındayken eşkiyaların çarşıda götürdüğü insan başlarını görmesiyle bağlantılı olarak sara nöbetleri başlamıştır.
Ailesinin yaşadığı Urla'da bir neyzenden nota bilgileri alarak kendini bu alanda geliştirdi.
İzmir idadisi'nde bir süre okuyarak bitirmeden ayrıldı. Mehmet Akif'ten Farsça öğrenerek İzmir Mevlevihanesi'ne girdi. Bir süre sonra İstanbul'a yerleşen Tevfik, Galata'nın yanısıra Kasımpaşa mevlevihanelerinde işine devam etti.
1902 yılında bektaşi dervişi oldu.
Bu sıralarda şiire ilgi duyan Tevfik, Mehmet Akif ve Şair Eşref'ten etkilendi. 1908 yılından 1913 yılına kadar Mısır'da bulundu.
Neyzenlikteki ustalığına rağmen yergi ve taşlamalarıyla ünlendi. Kullandığı dilin eski ve güç anlaşılan bir dil olması, biçimsel olarak eksik olan şiirleri nedeniyle toplumda bu konuda kalıcı olamadı.
Toplumdaki haksızlıkları gözüne kestiren Tevfik, siyasetin yanısıra; dini baskı, çıkarcılık gibi konuları işledi.
Tevfik, toplumun kurallarının dışında bir yaşam sürdürmüştü. Para veya geçim sıkıntısı çekmemiş, kaygıları olmamıştı. Ayrıca neyzenlik konusunda içinden geldiği gibi çalıp, ardından maddi beklentileri olmamıştı. Kendi söylemine göre bu konuda yüze yakın plağı bulunmaktadır.
Tevfik, içkiye olan ilgisiyle de bilinmektedir.
İçki, hayat biçiminin ayrılmaz bir parçası olmuştur.
Söz edildiğine göre Tevfik'in Atatürk'e sevgisi o denli çokmuş ki; O'nun vefatından sonra günlerce evden çıkmamış.
Söylediği özlü cümlelerden, şiirlerinden ufak bir derleme... (Şiirlerde +18 vardır)
turk milleti gariptir
her lafi kaldirmaz
ib.e dersin kizar
s.kersin aldirmaz
-------------------------------------
gezindim saz-i hicranimla binbir perde ustunde
su aheng-i hayatin darbini taksime yeltendim.
karar verdim adem-abad-i gamda fasl-i hicide,
sunu derkeyledim ancak ki barim kendime kendim!
------------------------------------
bana yoktur luzumu gulşeninin,
şer-i tarik u ruz-ı ruşeninin,
ne gulammanın, ne de zenninin,
hepsinin ta mezarını s.keyim!
------------------------------------
"hayat içi su dolu bir fıçıya benzer.bu suyu birden içsende biter,yavaş yavaş içsende biter."
------------------------------------
kime sordumsa seni doğru cevap vermediler
kimi hırsız kimi alçak kimi deyyus dediler
künyeni almak için partiye ettim telefon
bizdeki kayda göre şimdi o mebus dediler.
------------------------------------
hicran kucaginda tuttugun sirdas
caglamis bulanmis durulmus olsun
sozune sazina guven de yanas
kulagi ezelden burulmus olsun
taban tepmis olan gam kervaninda
dostunu konuk et tatli caninda
koclar gibi durur pir meydaninda
aslanlar yurdunda kurulmus olsun
duysun askin elindeki rebabi
okunsun alninda cile kitabi
neysen gibi gunahinin hesabi
mezara girmeden sorulmus olsun
---------------------------------------
ne ararsın tanrı ile aramda,
sen kimsin ki orucumu sorarsın?
hakikaten gözün yoksa haramda,
başı açığa neden türban sorarsın?
rakı, şarap içiyorsam sana ne,
yoksa sana bir zararı, içerim.
ikimizde gelsek kıldan köprüye,
ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.
esir iken mümkün müdür ibadet,
yatıp kalkıp atatürk'e dua et..
senin gibi dürzülerin yüzünden,
dininden de soğuyacak bu millet.
işgaldeki hali sakın unutma,
atatürk'e dil uzatma sebepsiz.
sen anandan yine çıkardın ama,
baban kimdi bilemezdin şerefsiz.