Nizamulmulkun devlet anlayışı hakkında bilgi
Hukukun hayata gecirilmesi icin devletin varlığı kacınılmaz bir zorunluluktur İmametin varlık gayesi, “dini korumak ve toplumu siyaset etmek (idaresini ustlenmek, kamu yararı) tir Dini ve dunyevi maslahatların korunup geliştirilmesini devletin varlığını gerekli kılan temel amaclar olarak gormektedir
Toplum duzeninin sağlanması, insanın bireysel olarak guven ve huzur icinde yaşaması ile mumkundur
Nizamulmulk de hukumdarda bulunması gereken vasıfları sıralarken; Hukumdarın; toplumun haklarına riayet etmesi gerektiğini vurgular; halkını asla mağdur etmemesi, dini hukumlerden asla sapmaması, ilim ehline saygıda kusur etmemesi gerektiğini belirtir
Hukumdarın gorevlerini bu prensiplerle ortaya koyan Nizamulmulk bu prensiplerin ihlalinde neler yapılması gerektiğini, iktidarın nasıl kontrol ve teftiş edileceğini, hangi kurum ve kuruluşların bu işi yapacağını belirtmez O eserinde sadece tek bir yaptırım gucu olan maneviyata sıkca vurgu yapar, idarecileri Allah ’ın gazabını celb edecek davranışlarda bulunmamaları hususunda ikaz eder Aksi takdirde mulklerinin ellerinden alınabileceğini hatırlatır
Nizamulmulk, İslam toplumunun siyasi ve idari işlerinin yurutulmesi, her turlu ihtiyaclarının giderilmesi icin devlet başkanlığının gerekliliğine değinir ve devlet başkanlığının sadece insanların muşterek hayatının gelişmesine yardım eden sosyal bir organizasyon olduğunu ifade eder
Nizamulmulk ’e gore sultanın otoritesi oncelikle Allah ’ın direkt yetkilendirmesinden, ikinci olarak da kendisinin siyasi iktidarı kazanma yeteneğinden kaynaklanmaktadır Ona gore sultanlık gorevi hem kutsal, hem de irsidir ve eski İran ’da olduğu gibi babadan oğula gecmelidir Dolayısıyla onun sultanın egemenlik iddialarını ilahi teyid, iktidarın kazanılması ve irsi haleflik şeklinde uclu bir meşruiyete dayandırdığı gorulmektedir Oyle ki o bunu, İranlı kral Nuşirevan ’ın, ileri gelenlere kendisinin sultanlığa liyakatini anlatmak uzere yaptığı konuşmada soylediği “İlkin, bu krallığın kendisine Yuce Tanrı tarafından bağışlandığı, ikinci olarak onu babasından miras olarak aldığı, ucuncu olarak da krallığı kılıcla ele gecirdiği şeklindeki sozleri naklederek daha acık bir şekilde ortaya koyar
Burada Nizamulmulk ’un siyasi toplumdaki ustun otoriteyi acıklarken insanın secmesine değil de ilahi nasb ve irsi halefliğe inanan monarşik bir yaklaşım icerisinde olduğu gozukur Sultanlığın bu şekilde izahı bir başka acıdan da dikkat cekicidir O da Nizamulmulk ’un itaati, halkın yoneticiye karşı en onemli gorevi olarak gormesidir Ona gore, halkın yonetimini ve siyasi hayatı kontrol etmede ilahi olarak tayin edilmiş ve bu yonuyle de sınırsız bir otoriteye sahip olan sultan, halkından itaat gormeye hak kazanmıştır Nizamulmulk, sultanı butun ulkenin huzur ve refahından doğ rudan doğruya sorumlu bir kişi olarak sunmakla birlikte siyasi icraatı konusunda onu halka karşı sorumlu gormemektedir Sultanın kamu işleri ile ilgili sorumlulukları konusunda da onun kutsal hakkını savunan bir tutumu benimsemekte ve sultanları halka karşı değil Allah ’a karşı sorumlu kabul etmekte ve bunu da kıyamet gununde sultanın Allah ’ın huzuruna cıkarılacağı ve teb ’asına nasıl davrandığı konusunda sorgulanacağı hukumet yetkililerinin sultana karşı sorumlu olduğu buna karşılık sultanın da Allah ’a karşı sorumlu olduğu yolundaki ifadeleriyle belirtmektedir
Hukukun hayata gecirilmesi icin devletin varlığı kacınılmaz bir zorunluluktur İmametin varlık gayesi, “dini korumak ve toplumu siyaset etmek (idaresini ustlenmek, kamu yararı) tir Dini ve dunyevi maslahatların korunup geliştirilmesini devletin varlığını gerekli kılan temel amaclar olarak gormektedir
Toplum duzeninin sağlanması, insanın bireysel olarak guven ve huzur icinde yaşaması ile mumkundur
Nizamulmulk de hukumdarda bulunması gereken vasıfları sıralarken; Hukumdarın; toplumun haklarına riayet etmesi gerektiğini vurgular; halkını asla mağdur etmemesi, dini hukumlerden asla sapmaması, ilim ehline saygıda kusur etmemesi gerektiğini belirtir
Hukumdarın gorevlerini bu prensiplerle ortaya koyan Nizamulmulk bu prensiplerin ihlalinde neler yapılması gerektiğini, iktidarın nasıl kontrol ve teftiş edileceğini, hangi kurum ve kuruluşların bu işi yapacağını belirtmez O eserinde sadece tek bir yaptırım gucu olan maneviyata sıkca vurgu yapar, idarecileri Allah ’ın gazabını celb edecek davranışlarda bulunmamaları hususunda ikaz eder Aksi takdirde mulklerinin ellerinden alınabileceğini hatırlatır
Nizamulmulk, İslam toplumunun siyasi ve idari işlerinin yurutulmesi, her turlu ihtiyaclarının giderilmesi icin devlet başkanlığının gerekliliğine değinir ve devlet başkanlığının sadece insanların muşterek hayatının gelişmesine yardım eden sosyal bir organizasyon olduğunu ifade eder
Nizamulmulk ’e gore sultanın otoritesi oncelikle Allah ’ın direkt yetkilendirmesinden, ikinci olarak da kendisinin siyasi iktidarı kazanma yeteneğinden kaynaklanmaktadır Ona gore sultanlık gorevi hem kutsal, hem de irsidir ve eski İran ’da olduğu gibi babadan oğula gecmelidir Dolayısıyla onun sultanın egemenlik iddialarını ilahi teyid, iktidarın kazanılması ve irsi haleflik şeklinde uclu bir meşruiyete dayandırdığı gorulmektedir Oyle ki o bunu, İranlı kral Nuşirevan ’ın, ileri gelenlere kendisinin sultanlığa liyakatini anlatmak uzere yaptığı konuşmada soylediği “İlkin, bu krallığın kendisine Yuce Tanrı tarafından bağışlandığı, ikinci olarak onu babasından miras olarak aldığı, ucuncu olarak da krallığı kılıcla ele gecirdiği şeklindeki sozleri naklederek daha acık bir şekilde ortaya koyar
Burada Nizamulmulk ’un siyasi toplumdaki ustun otoriteyi acıklarken insanın secmesine değil de ilahi nasb ve irsi halefliğe inanan monarşik bir yaklaşım icerisinde olduğu gozukur Sultanlığın bu şekilde izahı bir başka acıdan da dikkat cekicidir O da Nizamulmulk ’un itaati, halkın yoneticiye karşı en onemli gorevi olarak gormesidir Ona gore, halkın yonetimini ve siyasi hayatı kontrol etmede ilahi olarak tayin edilmiş ve bu yonuyle de sınırsız bir otoriteye sahip olan sultan, halkından itaat gormeye hak kazanmıştır Nizamulmulk, sultanı butun ulkenin huzur ve refahından doğ rudan doğruya sorumlu bir kişi olarak sunmakla birlikte siyasi icraatı konusunda onu halka karşı sorumlu gormemektedir Sultanın kamu işleri ile ilgili sorumlulukları konusunda da onun kutsal hakkını savunan bir tutumu benimsemekte ve sultanları halka karşı değil Allah ’a karşı sorumlu kabul etmekte ve bunu da kıyamet gununde sultanın Allah ’ın huzuruna cıkarılacağı ve teb ’asına nasıl davrandığı konusunda sorgulanacağı hukumet yetkililerinin sultana karşı sorumlu olduğu buna karşılık sultanın da Allah ’a karşı sorumlu olduğu yolundaki ifadeleriyle belirtmektedir