Okullar bitiyor. Tatil yaklaştıkça öğrencinin de ailenin de ortak heyecanı karnenin nasıl olacağıdır. Karne üzerine konuşmalar; ödüller,cezalar,korkular,heyecanlar, stres, karneyi saklama isteği… Hepsi tek tek gündem olur.
Öncelikle okul karnesinin tanımını yapmak lazım. Dönem sonunda okul yönetimi tarafından verilen her dersin başarı durumu ile devam, yetenek ve genel bir gidiş halini gösteren belgeye karne denir. Karne çocuğun, ailenin ve eğitim sisteminin notlandırılmasıdır. Bu sebeple iyi ya da zayıf nottan çocuk, aile ve okul birlikte sorumludur.
Çocuklar, aileler ve okullar farklı farklıdır;
Çocuğun kişisel özellikleri; zeka türü, anlama anlamlandırma düzeyi, adapte olma düzeyi farklıdır. Kavrayış özelliklerinin farkı zeka seviyesinin az ya da çok olmasıyla ilgili değildir aksine her çocuğun en iyi kavrayacağı bir sistem vardır. Ders başarısının yüksek olması öğrenciye uygun eğitim sistemiyle mümkündür. Başarısız diye adlandırdığımız çocuklar doğru ders çalışma teknikleriyle ders çalışmayan çocuklardır aslında.
Aileler de farklı farklıdır. Bazı aileler çocuğuyla konuşabilen onun duygularını anlamaya çalışan bir yapıya sahipken bazıları korkutarak başarıya ulaşmaya çalışmaktadır. Unutmayın çocuk ders çalışmak istemiyorsa, çalışmıyorsa, hedefi yoksa, sürekli bilgisayar başındaysa, karnesinde notları çok zayıfsa ‘direnç’ gösteriyor demektir. Bu da şu anlama gelir; duygusal olarak anlaşılmamış çocuklar bilinçdışı tepki olarak tüm beklentilerin tam aksi davranırlar.
Okulun sitemi ve öğretmenin eğitim yaklaşımı çok kritiktir. Her öğrenci her konuyu kavrayabilir, uygun yöntemi bulmak öğrenciyi tanımak çok önemlidir.
Ve Karne…
En kötüsünden başlayalım. Anne babalar çocukları kötü karne getirdiklerinde yapabilecekleri ile ilgili tehditler savurmaktadır. Zaten belli olan karne ile ilgili olarak çocukları korkutmak bir şeye fayda etmediği gibi çocukların alternatif yöntemler bulmasına ya da korkudan ailelerinden uzaklaşmasına sebep olabilir. Çocuğun aileden korkması, hissettiklerini paylaşamamasına, içine kapanmasına ve kendini iyi hissedeceği zararlı alışkanlıklar edinmesine sebep olabilir.
Çok ödüllendirilen çocuklar da vardır. 3.sınıftadır çocuk en iyi bilgisayar, en iyi telefon, en iyi ayakkabı, en iyiler çoktan ödül olarak alınmıştır. Bu durumda her seferinde daha fazlasını alma ihtiyacı doğacaktır. Zamanla ödülün başarıyı pekiştiren tarafı kaybolur ve aile ne yapacağını bilemez hale gelebilir.
Umursanmayan çocuklar. İyi, kötü,çok iyi ne olduğunun önemi yoktur. Aile hiçbir şekilde çocuğunun karnesini görmez, umursamaz. Karne herkesin gündemiyken görülmeyen bu çocuklara baktığınızda zamanla kendilerini göstermek için farklı alışkanlıklar geliştireceklerini görebilirsiniz.
Başarılı karne ve sürekli başarıya teşvik edilen çocuklarla ilgili olarak ise şu çok önemlidir. Bu çocuklar başarısız sonuçlar elde ettiklerinde ne yapacaklarını nasıl davranacaklarını bilemedikleri için çok ciddi kırılma, içe kapanma, ders çalışmama isteği ve özgüven kaybı yaşayabilirler.
Nasıl yaklaşmalıyız?
Başarısız bir karne söz konusuysa; başarısızlığın neden kaynaklandığı bulunmalıdır. Okul aile ve öğrenci işbirliği halinde olunmalıdır. Anne ve baba çocukla onu anlamak için konuşmalıdır. Konuşmanın şekli ve içeri kızmadan, öfkelenmeden, ceza ya da ödülden bahsetmeden olmalıdır. ‘Karnen nasıl olursa olsun biz seni seviyoruz ve önemsiyoruz, senin geleceğini de önemsediğimiz için okul başarısının senin hedeflerine katkı sağlayacağını düşünüyoruz’ diyerek çocuğa konuşma hakkı vermek gerekir. İlerde ne olmak istediği, hedefine ulaştığında nasıl hissedeceği, nasıl mutlu olacağı gündem olduğunda çocuk anlaşıldığını hissetmeye başlayacaktır. Aile içinde olan iletişim bozuklukları ve anne babanın çocuğa yaklaşımı da çocuğun ders çalışmasına direnç oluşturabilir.
Anlayan ve dinleyen anne baba olarak, çocuğun kendini ifade etmek için başarısızlığı tercih etmesini engelleyebilirsiniz.
Sürekli başarılı olan, başarısız olmayan çocuklar için başarısız bir sonuç yaşama durumunda ciddi kırılma yaşamamaları için ‘dünyanın sonu olmadığı’ ‘tekrar tekrar deneyebileceği’ güveni verilmelidir.
Çocuğunuz başarılı olmasa da sizin tarafınızdan sevileceğini ve onaylanacağını bilsin, başarılı olmak ikinci basamakta kalsın.
Ödül verirken abartıya kaçmamak önemlidir. Çocuğun ihtiyacı olan ve çıtayı yükseltmeden, sadece başarısını pekiştirmek için ödül verilmedir. Çocuk ödül için başarılı olmamalıdır, başarılı olduğu için ödüllendirilmelidir.
Çocuğunuzu önemseyin ve görün; siz onları onaylamadıkça onaylanmak için başka başka alışkanlıklar edinecekler. Oldukları gibi kabul edin ki, onaylayın ki sevildiklerini hissetsinler.
Çocuğunuzu her şeye rağmen sevin, karne iyi de olsa kötü de olsa önce çocuğunuz yanınızda onu fark edin, sonra karneyi konuşun.
Bol zayıflı bir karne düzenlenebilir, çocuğunuzun içindeki duygusal sorunların düzelmesi biraz daha fazla zaman alabilir. Psikolojik ve fiziksel sağlık önceliğiniz olmalıdır.
Çocuğunuzun başarılı olduğu alanlar vardır, bu alanlardaki başarılarını takdir ederek aynı başarıyı diğer alanlarda da elde edebileceğine dair güven oluşturun.
Öncelikle okul karnesinin tanımını yapmak lazım. Dönem sonunda okul yönetimi tarafından verilen her dersin başarı durumu ile devam, yetenek ve genel bir gidiş halini gösteren belgeye karne denir. Karne çocuğun, ailenin ve eğitim sisteminin notlandırılmasıdır. Bu sebeple iyi ya da zayıf nottan çocuk, aile ve okul birlikte sorumludur.
Çocuklar, aileler ve okullar farklı farklıdır;
Çocuğun kişisel özellikleri; zeka türü, anlama anlamlandırma düzeyi, adapte olma düzeyi farklıdır. Kavrayış özelliklerinin farkı zeka seviyesinin az ya da çok olmasıyla ilgili değildir aksine her çocuğun en iyi kavrayacağı bir sistem vardır. Ders başarısının yüksek olması öğrenciye uygun eğitim sistemiyle mümkündür. Başarısız diye adlandırdığımız çocuklar doğru ders çalışma teknikleriyle ders çalışmayan çocuklardır aslında.
Aileler de farklı farklıdır. Bazı aileler çocuğuyla konuşabilen onun duygularını anlamaya çalışan bir yapıya sahipken bazıları korkutarak başarıya ulaşmaya çalışmaktadır. Unutmayın çocuk ders çalışmak istemiyorsa, çalışmıyorsa, hedefi yoksa, sürekli bilgisayar başındaysa, karnesinde notları çok zayıfsa ‘direnç’ gösteriyor demektir. Bu da şu anlama gelir; duygusal olarak anlaşılmamış çocuklar bilinçdışı tepki olarak tüm beklentilerin tam aksi davranırlar.
Okulun sitemi ve öğretmenin eğitim yaklaşımı çok kritiktir. Her öğrenci her konuyu kavrayabilir, uygun yöntemi bulmak öğrenciyi tanımak çok önemlidir.
Ve Karne…
En kötüsünden başlayalım. Anne babalar çocukları kötü karne getirdiklerinde yapabilecekleri ile ilgili tehditler savurmaktadır. Zaten belli olan karne ile ilgili olarak çocukları korkutmak bir şeye fayda etmediği gibi çocukların alternatif yöntemler bulmasına ya da korkudan ailelerinden uzaklaşmasına sebep olabilir. Çocuğun aileden korkması, hissettiklerini paylaşamamasına, içine kapanmasına ve kendini iyi hissedeceği zararlı alışkanlıklar edinmesine sebep olabilir.
Çok ödüllendirilen çocuklar da vardır. 3.sınıftadır çocuk en iyi bilgisayar, en iyi telefon, en iyi ayakkabı, en iyiler çoktan ödül olarak alınmıştır. Bu durumda her seferinde daha fazlasını alma ihtiyacı doğacaktır. Zamanla ödülün başarıyı pekiştiren tarafı kaybolur ve aile ne yapacağını bilemez hale gelebilir.
Umursanmayan çocuklar. İyi, kötü,çok iyi ne olduğunun önemi yoktur. Aile hiçbir şekilde çocuğunun karnesini görmez, umursamaz. Karne herkesin gündemiyken görülmeyen bu çocuklara baktığınızda zamanla kendilerini göstermek için farklı alışkanlıklar geliştireceklerini görebilirsiniz.
Başarılı karne ve sürekli başarıya teşvik edilen çocuklarla ilgili olarak ise şu çok önemlidir. Bu çocuklar başarısız sonuçlar elde ettiklerinde ne yapacaklarını nasıl davranacaklarını bilemedikleri için çok ciddi kırılma, içe kapanma, ders çalışmama isteği ve özgüven kaybı yaşayabilirler.
Nasıl yaklaşmalıyız?
Başarısız bir karne söz konusuysa; başarısızlığın neden kaynaklandığı bulunmalıdır. Okul aile ve öğrenci işbirliği halinde olunmalıdır. Anne ve baba çocukla onu anlamak için konuşmalıdır. Konuşmanın şekli ve içeri kızmadan, öfkelenmeden, ceza ya da ödülden bahsetmeden olmalıdır. ‘Karnen nasıl olursa olsun biz seni seviyoruz ve önemsiyoruz, senin geleceğini de önemsediğimiz için okul başarısının senin hedeflerine katkı sağlayacağını düşünüyoruz’ diyerek çocuğa konuşma hakkı vermek gerekir. İlerde ne olmak istediği, hedefine ulaştığında nasıl hissedeceği, nasıl mutlu olacağı gündem olduğunda çocuk anlaşıldığını hissetmeye başlayacaktır. Aile içinde olan iletişim bozuklukları ve anne babanın çocuğa yaklaşımı da çocuğun ders çalışmasına direnç oluşturabilir.
Anlayan ve dinleyen anne baba olarak, çocuğun kendini ifade etmek için başarısızlığı tercih etmesini engelleyebilirsiniz.
Sürekli başarılı olan, başarısız olmayan çocuklar için başarısız bir sonuç yaşama durumunda ciddi kırılma yaşamamaları için ‘dünyanın sonu olmadığı’ ‘tekrar tekrar deneyebileceği’ güveni verilmelidir.
Çocuğunuz başarılı olmasa da sizin tarafınızdan sevileceğini ve onaylanacağını bilsin, başarılı olmak ikinci basamakta kalsın.
Ödül verirken abartıya kaçmamak önemlidir. Çocuğun ihtiyacı olan ve çıtayı yükseltmeden, sadece başarısını pekiştirmek için ödül verilmedir. Çocuk ödül için başarılı olmamalıdır, başarılı olduğu için ödüllendirilmelidir.
Çocuğunuzu önemseyin ve görün; siz onları onaylamadıkça onaylanmak için başka başka alışkanlıklar edinecekler. Oldukları gibi kabul edin ki, onaylayın ki sevildiklerini hissetsinler.
Çocuğunuzu her şeye rağmen sevin, karne iyi de olsa kötü de olsa önce çocuğunuz yanınızda onu fark edin, sonra karneyi konuşun.
Bol zayıflı bir karne düzenlenebilir, çocuğunuzun içindeki duygusal sorunların düzelmesi biraz daha fazla zaman alabilir. Psikolojik ve fiziksel sağlık önceliğiniz olmalıdır.
Çocuğunuzun başarılı olduğu alanlar vardır, bu alanlardaki başarılarını takdir ederek aynı başarıyı diğer alanlarda da elde edebileceğine dair güven oluşturun.