Öğretmenler Günü Lise Şiirleri

Öğretmenler Günü Lise Şiirleri
0
17

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
44
Yaş
36
Coin
256,937
Öğretmenler Günü İle İlgili Lise Şiirleri

VE DÜŞÜNÜR ÖĞRETMEN


Eylülde sararan yapraklarla beraber,
Öğretmenler vurulur, boş tarlaların ıssızlığında.
Ve düşünür öğretmen, ölümle yaşam arasında.
Kim, neden sıkmıştır, kahpe kurşunları, kahpece?
Yarar kurşunların sesi karanlığı bir gece.

Akan her damla kan, yaklaştırır ölümü.
Gurbetin kanlı tozu tutuşturur gönlünü.
Eğitim ordusunda olunca şanlı nefer,
Başlamıştır gurbete gitmek için bir sefer.

Ölümün beklediğini bilemezdi bu yerde.
Çare diye gelmişti, cehalet denen derde.
Böyle mi olmalıydı öğretmenin kaderi?
Alırlardı sılada elbet kara haberi.

Yaşlı ana sarılır cansız duran bedene.
Lânetler yağdırılır, ona ateş edene.
İntikam yeminleri edilir hep bir dilden.
“Rahat uyu öğretmen!Çıkmazsın gönüllerden.”
Derler de unuturlar, adın kalır.

Murat ARICI

ÖĞRETMENİM

Sen bir ışık yolusun.
Bizi hep aydınlatan
Bir bilgi kaynağısın
Türlü şeyler anlatan.

Avukat, doktor, hakim,
Hepsi senin eserin
Bu ülke, bu insanlar
Senindir öğretmenim.

Her öğretmenler gününde,
Sevinçle çarpar kalbim.
Gösterdi tüm gücünü
Sevgili öğretmenim
Elif Bundak
ÖĞRETENSİN BANA SEN

Gece rüyalarıma giren,
Sensin beni sevindiren
Hayat yolumu çizen
Öğretensin bana sen.

Annemden daha sonra,
Sen gelirsin aklıma
Emeğini ödeyemem,
Öğretensin bana sen.

Öğrenmezsem kızmazsın,
Yılmadan anlatırsın,
Sevgiyle yaklaşırsın
Öğretensin bana sen.

Mesleğimi gösteren,
Gerçekleri öğreten,
Sensin beni yükselten
Öğretensin bana sen.
Dilek Kılıç
ÖĞRETMENİM
Bu bahçe senin
Bu fidanlar
Bu ağaçlar
Hepsi senin en büyük emeğin
Öğretmenim…
Bir gün çiçek açacak fidanlar
Ve bir gün meyvesini toplayacaksın

Bu bahçeden
Mutlu olacaksın öylesine…
İnsanların en mutlusu öğretmenim
Sanatların en güzelini seçmişsin
Derler ya karınca kaderince
Fakat kimse yapamaz böyle bir bahçe
Su ister güneş ister
Her biri emek ister
Ayrı ayrı öğretmenim
Bu bahçe senin
Bu fidanlar
Bu ağaçlar
Senin en güzel eserin öğretmenim…
Oğuz Çoker
ATATÜRK VE ÖĞRETMENİM


Sevgili öğretmenim
Heyecanla beklerdik seni her sabah
GÜNAYDIN” derdin, seslerin en güzeliyle,
BUGÜNKÜ KONUMUZ” diye, başlardın söze
Kara tahta Önünde akbilgilerle
Çırpınırdın, birşeyler öğretmek için bize.

BAYRAK” derdin öğretmenim
Heyecandan dalgalanırdı sesin BAYRAK gibi
“ATATÜRK” deyince coşardın sen
Yatağına sığmayan IRMAK gibi.

ATATÜRK” deyince öğretmenim
Nefes almaz seni dinlerdik
Anlatırdın hayatını devrimlerini
Cepheden-cepheye koşardın sen
Daha bir büyürdün gözümüzde
Sanki ATATÜRK’Ü yaşardın sen.

Ellerinden öperim öğretmenim.
En güzel duygularla en güzel bilgilerle
Yetiştirdin bizi
Şimdi içimizde inanç başımızda BAYRAK
Bu Yurt sevincimiz tasamız bizim
ATATÜRK ilkeleri en büyük yasamız bizim
ATATÜRK yolundan dönmeyiz biz
MEŞ’ALEMİZ ATATÜRK sönmeyiz biz…

Özkan GÖNLÜM
BENİ DE GÖTÜR AYDINLIĞINA


İçimde ufkuma çizdiğin dağlar,
Adına gül gibi uzanıyorum…
Her çığlık kahrın önünde ağlar,
Seni yüreğimle selâmlıyorum.

Nasıl gizler yüreğini bir çocuk,
Islak yorganının karanlığına?
Sığmaz düşlerime bu koca boşluk,
Al beni de götür aydınlığına…

Ziller çalsın, yine sen dağları çiz,
Sevginin rengine boya suları.
Kucaklasın hasretimi bu deniz,
Büyüsün ellerinde güneşin yolcuları.

Bütün yıldızları sersem geceye,
Bütün çocuklara seni anlatsam,
Adın sığmaz kurduğum her tümceye,
Kıyametler kopar seni unutsam.

Nuri PEKÖZ

ÖĞRETMENİN VEDASI

Gidiyorum… Bir yanımda emeklerim,
Bir yanımda
Uçsuz bucaksız hayallerim.
Sizlerde yaşayacak onlar şimdi.
Bir damla gözyaşına kıyamadığım,
İçimin derdi, saçımın akı çocuklar…
Yavrularım…Evlâtlarım,
Kınalı kuzularım,
Avucu reyhan kokulu küçük dağlarım.
Kiminiz büyüdü, heybetiyle
Nam saldı, kâh korku yedi âleme,
Hatta bana bile!…
Kiminiz kurudu, kara saban arkasında
Ufalandı eller, parçalandı yürekleriniz
Toprakla beraber…Sevgisiz…
Kiminiz, daha çiçek açmadan meyve verdiniz…
Bu ihtiyarın derdi nedir bilir misiniz?
Dört adam,
Çıkacak mı benim dört kolluyu taşıyan?…
Ve olacak mı acep öbür tarafta
Yepyeni bir kara tahtam…
Benimle zamanı gelince oynadın da hazla
Alışamadığım dört duvar arasında ne işin vardı!
Hep benden önce oradaydın ne yazın ne kışın vardı…
İlk harfler, heceler, sözcükler derken
Ve o mabede seninle gelip giderken
Tutuştu ellerimiz birleşti gözlerimiz.
Karga seslerinin rüzgârlara karıştığı bir son yazdı
Son göz göze gelişimizde…
Buruk tebessümlerinle beni ağlatmıştın
ÖĞRETMENİM,CANIM….

Fatma AYDEMİR
 
Üst Alt