Unutulan Ozeti Oğuz Atay
Oğuz Atay Unutulan Ozet
Ben tavan arasındayım sevgilim!diye bağırdı delikten aşağı doğru Eski kitaplar bugunlerde cok para ediyor Bir bakmak istiyorum onlaraSon sozlerimi duydu mu? Orası cok karanlıktır; dur, sana bir fener vereyimİyi Durgun bir gun Butun hayatım boyunca surekli bir ilgi aradığımı soylerdi birisi bana Gulumsediğimi gosteren bir ayna olsaydı; biraz da ışık Bir yerini kırarsın karanlıktaDelikten yukarı doğru bir el feneri uzandı Fenerli elin ucundaki ışık, rastgele onemsiz bir koşeyi aydınlattı; bu eli okşadı El kayboldu Ne duşunuyor acaba? Gulumsedi: Yine mi duşunuyor?
Yıllardır bu tozlu, orumcekli karanlığa cıkmamıştı Işığı goren bazı bocekler kacıştılar Korku; fakat yararlı olacağını duşunmek kuvvetlendirdi onu Belki de hicbir şey soylemeden başarmalıydım bu işi Benden bir karşılık beklemiyor Ona yardım etmek mi bu? Bilmiyorum, bazen karıştırıyorum; ozellikle, başımda uğultular olduğu zamanlar Onun gibi duşunmeyi bilmek isterdim Bana belli etmemeye calışarak izliyor beni Cekiniyor Acele etmeliyim oyleyse Feneri yakın bir yer tuttu; annesiyle babasının resimleri Aralarında eski bir ayakkabı torbası, kırık birkac lamba Neden hic sevmediler birbirlerini? Olecekler diye oylesine korkmuştum ki Torbayı karıştırdı: Tuvaletle gittiğim ilk baloda giymiştim bunları Her gecve biriyle dışarı cıkardım, dans etmek icin Aman Allahım! Nasıl yapmışım bunu? Ellerinin tozunu elbisenin ustune sildi Mor ayakkabılarına baktı: Buruşmuşlar, kuflenmişler Sol ayağına giydi birini: Olculerin hic değişmemiş Utandı, yine de cıkaramadı ayağından Topallayarak bir iki adım attı Sonra resimlere yaklaştı, diz coktu, yan yana getirdi onları Dirseğiyle tozlarını sildi biraz Beni de kendilerini de anlamadılar Ne kadar ağlamıştım Aşağıda onlara bir yer bulabilir miyim? Koridorda sandık odasında
Işığın altından kacmaya cabalyan bir hamamboceği takıldı gozune, kendine geldi El feneriyle izledi boceği: Cirkin yaratık, yukarı cıkmaya calışıyordu ağlara takılarak Boceğin ayakları, elbiseyi parcalar diye korktu Yıllar gecmişti, kucuk bir dokunuşa dayanamzdı, kim bilir? İşte, boynundan yukarı doğru cıkıyor, yanağında biraz sendeledi: Sakalı biraz uzamış da ondan; zaten her gun tıraş olmayı sevmezdi Yanaktan ukarı cıkan bocek, şakağa doğru gozden kayboldu El fenerini oraya tutsam mı? Hayır Korktu; fakat yarı karanlıkta kurşunun deliğini gordu Titreyerek geri cekildiği sırada, aynı delikten cıktı hamamboceği: Bacaklarının arasında kucuk, puruzlu bir parca taşıyordu Dehşete kapılarak feneri deliğin icine tuttu: Işınlar, kafatasının ic duvarlarında yansıdı Eyvah! Bocekler beynini yemişlerdi, en yumuşak tarafını Belki de hamamboceği son parcayı taşıyordu Kendini tutamadı: Seni cok mu yalnız bıraktılar sevgilim?dedi Aşağıdan, başka bir deliğin icinden sevgilisinin sesini duydu
Bir şey mi soyledin canım?
Elini telaşla kitap sandığına soktu Hicdiye karşılık verdi aceleyle Kendi kendime konuşuyordum
Oğuz Atay Unutulan Ozet
Ben tavan arasındayım sevgilim!diye bağırdı delikten aşağı doğru Eski kitaplar bugunlerde cok para ediyor Bir bakmak istiyorum onlaraSon sozlerimi duydu mu? Orası cok karanlıktır; dur, sana bir fener vereyimİyi Durgun bir gun Butun hayatım boyunca surekli bir ilgi aradığımı soylerdi birisi bana Gulumsediğimi gosteren bir ayna olsaydı; biraz da ışık Bir yerini kırarsın karanlıktaDelikten yukarı doğru bir el feneri uzandı Fenerli elin ucundaki ışık, rastgele onemsiz bir koşeyi aydınlattı; bu eli okşadı El kayboldu Ne duşunuyor acaba? Gulumsedi: Yine mi duşunuyor?
Yıllardır bu tozlu, orumcekli karanlığa cıkmamıştı Işığı goren bazı bocekler kacıştılar Korku; fakat yararlı olacağını duşunmek kuvvetlendirdi onu Belki de hicbir şey soylemeden başarmalıydım bu işi Benden bir karşılık beklemiyor Ona yardım etmek mi bu? Bilmiyorum, bazen karıştırıyorum; ozellikle, başımda uğultular olduğu zamanlar Onun gibi duşunmeyi bilmek isterdim Bana belli etmemeye calışarak izliyor beni Cekiniyor Acele etmeliyim oyleyse Feneri yakın bir yer tuttu; annesiyle babasının resimleri Aralarında eski bir ayakkabı torbası, kırık birkac lamba Neden hic sevmediler birbirlerini? Olecekler diye oylesine korkmuştum ki Torbayı karıştırdı: Tuvaletle gittiğim ilk baloda giymiştim bunları Her gecve biriyle dışarı cıkardım, dans etmek icin Aman Allahım! Nasıl yapmışım bunu? Ellerinin tozunu elbisenin ustune sildi Mor ayakkabılarına baktı: Buruşmuşlar, kuflenmişler Sol ayağına giydi birini: Olculerin hic değişmemiş Utandı, yine de cıkaramadı ayağından Topallayarak bir iki adım attı Sonra resimlere yaklaştı, diz coktu, yan yana getirdi onları Dirseğiyle tozlarını sildi biraz Beni de kendilerini de anlamadılar Ne kadar ağlamıştım Aşağıda onlara bir yer bulabilir miyim? Koridorda sandık odasında
Işığın altından kacmaya cabalyan bir hamamboceği takıldı gozune, kendine geldi El feneriyle izledi boceği: Cirkin yaratık, yukarı cıkmaya calışıyordu ağlara takılarak Boceğin ayakları, elbiseyi parcalar diye korktu Yıllar gecmişti, kucuk bir dokunuşa dayanamzdı, kim bilir? İşte, boynundan yukarı doğru cıkıyor, yanağında biraz sendeledi: Sakalı biraz uzamış da ondan; zaten her gun tıraş olmayı sevmezdi Yanaktan ukarı cıkan bocek, şakağa doğru gozden kayboldu El fenerini oraya tutsam mı? Hayır Korktu; fakat yarı karanlıkta kurşunun deliğini gordu Titreyerek geri cekildiği sırada, aynı delikten cıktı hamamboceği: Bacaklarının arasında kucuk, puruzlu bir parca taşıyordu Dehşete kapılarak feneri deliğin icine tuttu: Işınlar, kafatasının ic duvarlarında yansıdı Eyvah! Bocekler beynini yemişlerdi, en yumuşak tarafını Belki de hamamboceği son parcayı taşıyordu Kendini tutamadı: Seni cok mu yalnız bıraktılar sevgilim?dedi Aşağıdan, başka bir deliğin icinden sevgilisinin sesini duydu
Bir şey mi soyledin canım?
Elini telaşla kitap sandığına soktu Hicdiye karşılık verdi aceleyle Kendi kendime konuşuyordum