20'li yaşlara kadar iyiylikle kotuluğun ulkesi, kalın sınır cizgileriyle ayrılıyor birbirindenSıkı dostları ve duşmanları oluyor insanınOnları olesiye seviyor ya da olesiye nefret ediyor onlardan
30'larında yalanı hakikatten ayırt etmeye başlıyorİyi sandıklarının hiyanetiyle taşıyor, sırtında dost işi hancer darbeleriyle; ve en kotu zannettiği şefkatle imdadına yetişiyor
Zaman katlanıp da 40'ına yaklaştığında insan, iyiyi kotuden ayıran hudut cizgilerini birbirine karıştırıyorİyilere nakşolmuş kotuyu ve kotulerin icindeki iyiliği de kaşfediyor ademoğluAnlıyor ki, iyi insankotu insan yok;
insanın icinde iyilik ve kotuluk var, kotuyle iyi panzehiri değil birbirinin; kankardeşiİyilerle kotuler cekiştirmiyor ipiİyilik ve kotulukten orulmuş ibrişimiz kendisi
Bunu anlayınca şaşmıyorsun nefretin birden şehvete donuşmesine; acı girdaplarının icinde hazzın raksetmesineTevazuyla gurur, haysiyetle onur el ele yuruyorİnsan, şuur altındaki isyankarla sahtekarı, gunahkarla tovbekarı birarada farkediyorBenim, hukmeden ve boyun eğen, zulmeden ve acı cekenBunca şiddet kadar onca merhamet de benim eserimMinneti nefrete, korkuyu cesarete, zaferi hezimete bulayan benim
Kundak bezime tıpatıp benziyor kefenim, hayatım muhteşem ve sefil, mağrur ve rezil, hayasız ve asil
İşte bu keşif kolaylaştırıyor yaşamı Anlıyorsun ki toplumlar gibi insanlar da kanlı ic savaşlarına borclu ilerlemesini
O zaman, iyileri kotulerden ayırmak gibi nafile bir uğraşı bırakıp başta kendin olmak uzere insanların icindeki iyiliğin peşine duşuyorsun; kıymet bilmeyi ve yine başta kendin olmak uzere hekesi hoş gormeyi oğreniyorsun
Tukendikce pahalanıyor zaman; gunler azaldıkca uzuyorSacların gibi, seyrettikce değerleniyor dostlarınGunahları ve zaaflarıyla da ovunuyor insanlar; sevapları ve zaferleri kadar
Onemli değil bir kac kez yenildiğin; onemli olan, bir kac yenilgiden sonra yeniden doğrulabildiğin
Bu paramparca ruhlardan, celişkili duygulardan, catışmanın actığı yaralardan mucizevi bir ahenk cıkıyor ortaya ki olgunluk diyorlar adına
CAN DUNDAR
30'larında yalanı hakikatten ayırt etmeye başlıyorİyi sandıklarının hiyanetiyle taşıyor, sırtında dost işi hancer darbeleriyle; ve en kotu zannettiği şefkatle imdadına yetişiyor
Zaman katlanıp da 40'ına yaklaştığında insan, iyiyi kotuden ayıran hudut cizgilerini birbirine karıştırıyorİyilere nakşolmuş kotuyu ve kotulerin icindeki iyiliği de kaşfediyor ademoğluAnlıyor ki, iyi insankotu insan yok;
insanın icinde iyilik ve kotuluk var, kotuyle iyi panzehiri değil birbirinin; kankardeşiİyilerle kotuler cekiştirmiyor ipiİyilik ve kotulukten orulmuş ibrişimiz kendisi
Bunu anlayınca şaşmıyorsun nefretin birden şehvete donuşmesine; acı girdaplarının icinde hazzın raksetmesineTevazuyla gurur, haysiyetle onur el ele yuruyorİnsan, şuur altındaki isyankarla sahtekarı, gunahkarla tovbekarı birarada farkediyorBenim, hukmeden ve boyun eğen, zulmeden ve acı cekenBunca şiddet kadar onca merhamet de benim eserimMinneti nefrete, korkuyu cesarete, zaferi hezimete bulayan benim
Kundak bezime tıpatıp benziyor kefenim, hayatım muhteşem ve sefil, mağrur ve rezil, hayasız ve asil
İşte bu keşif kolaylaştırıyor yaşamı Anlıyorsun ki toplumlar gibi insanlar da kanlı ic savaşlarına borclu ilerlemesini
O zaman, iyileri kotulerden ayırmak gibi nafile bir uğraşı bırakıp başta kendin olmak uzere insanların icindeki iyiliğin peşine duşuyorsun; kıymet bilmeyi ve yine başta kendin olmak uzere hekesi hoş gormeyi oğreniyorsun
Tukendikce pahalanıyor zaman; gunler azaldıkca uzuyorSacların gibi, seyrettikce değerleniyor dostlarınGunahları ve zaaflarıyla da ovunuyor insanlar; sevapları ve zaferleri kadar
Onemli değil bir kac kez yenildiğin; onemli olan, bir kac yenilgiden sonra yeniden doğrulabildiğin
Bu paramparca ruhlardan, celişkili duygulardan, catışmanın actığı yaralardan mucizevi bir ahenk cıkıyor ortaya ki olgunluk diyorlar adına
CAN DUNDAR