Omer Seyfettin Damla Damla kitap Ozetini paylaşabilir misiniz
Cevap: Omer Seyfettin Damla Damla Ozeti
Damla Damla kitabı ulkemizde yeni harflerle basılan ilk eserdir 1928, 1929 ve 1947 yılında baskıları yapılmıştır
Dam Damla Kitap Ozeti şoyle
Ruhumun yarı aydınlığında renk renk kadın sacları, cılgın ve istekli nidalar halinde yukseliyor, yayılıp kayboluyor Arkaya savrulan saclarla İleriye atılan avuclarım arasında hep o bir karış aralık var Onu aşmağa omur yetmeyecek
Ne dediniz?Hayatı sevmiyor muyum? Canımın kadehi onunla dolu!Daha o ovucumun sıcaklığı ve goğsumun carpıntısı iken bile ona hasretle bakıyorum
Zira, bir gun o bende de tukenecek, sizde de
Kırk altıncı yazıdan itibaren de, yazarın olum karşısındaki acizliği iyice belirginleşir ve buna bağlı olarak olume ve hayata bakış acısı da sertleşir
Ecel, vazifeni anlamıyorum, işinden iğreniyorum demekle yetinmez, işi Tanrıya isyana kadar goturur:
Yanlış hesaplı mimarın gadrine yazıklar olsun!
Kitabın sonuna doğru ise, gerceği kabullenmiş ve teslim olmuş bir haldedir Butun canlı hatta cansız varlıklar icin gecici olmanın kacınılmaz son olduğunu dile getirir O zaman, hayata bakış acısı da ilk yazılarındaki coşku ve bağlılığa yaklaşır
Hayat, ey cağıltılı su, ev bu suyun ustunde kımıldanan ışık! Butun eziyetlerini toplayıp da yalnız bana cektirsen bile seni sevmekten usanmamToprağın altında da duygum kalırsa, bil ki, anacağım sensin, duşuneceğim sen, ozleyeceğim sen
Cevap: Omer Seyfettin Damla Damla Ozeti
Damla Damla kitabı ulkemizde yeni harflerle basılan ilk eserdir 1928, 1929 ve 1947 yılında baskıları yapılmıştır
Dam Damla Kitap Ozeti şoyle
Ruhumun yarı aydınlığında renk renk kadın sacları, cılgın ve istekli nidalar halinde yukseliyor, yayılıp kayboluyor Arkaya savrulan saclarla İleriye atılan avuclarım arasında hep o bir karış aralık var Onu aşmağa omur yetmeyecek
Ne dediniz?Hayatı sevmiyor muyum? Canımın kadehi onunla dolu!Daha o ovucumun sıcaklığı ve goğsumun carpıntısı iken bile ona hasretle bakıyorum
Zira, bir gun o bende de tukenecek, sizde de
Kırk altıncı yazıdan itibaren de, yazarın olum karşısındaki acizliği iyice belirginleşir ve buna bağlı olarak olume ve hayata bakış acısı da sertleşir
Ecel, vazifeni anlamıyorum, işinden iğreniyorum demekle yetinmez, işi Tanrıya isyana kadar goturur:
Yanlış hesaplı mimarın gadrine yazıklar olsun!
Kitabın sonuna doğru ise, gerceği kabullenmiş ve teslim olmuş bir haldedir Butun canlı hatta cansız varlıklar icin gecici olmanın kacınılmaz son olduğunu dile getirir O zaman, hayata bakış acısı da ilk yazılarındaki coşku ve bağlılığa yaklaşır
Hayat, ey cağıltılı su, ev bu suyun ustunde kımıldanan ışık! Butun eziyetlerini toplayıp da yalnız bana cektirsen bile seni sevmekten usanmamToprağın altında da duygum kalırsa, bil ki, anacağım sensin, duşuneceğim sen, ozleyeceğim sen