Ordu Genel Bilgi
Karadeniz Bölgesi’nde il olan Ordu, doğusunda Giresun, batısında Samsun, güneyinde Sivas ve Tokat, kuzeyinde de Karadeniz ile çevrilidir. İlin Melet çayının batısındaki daha büyük kesimi Orta Karadeniz, doğusundaki kesimi ise Doğu Karadeniz Bölümü içerisinde yer almaktadır. İl toprakları ovalardan oluşan dar bir kıyı şeridi ile hemen gerisinde yükselen Kuzey Anadolu Dağlarının kıyı sıralarını kapsar. Akarsu vadileri ile derin biçimde parçalanan bu dağlık alanın yüksekliği kuzeyden güneye doğru gittikçe artar. İlin doğu ve güneydoğu kesimini Giresun Dağlarının batı uzantıları, güney ve batı kesimini de Canik Dağları engebelendirir. Güneydoğusundaki Karagöl Dağı’nın doruğu il sınırları dışında kalmaktadır. Giresun Dağlarının batı uzantılarından olan Aşıt Tepesi (2.569 m.) ile Eriço Tepesi (2.298 m.) ilin belli başlı yükseltileridir.
İl topraklarını Canik ve Karadeniz Dağlarından kaynaklanan akarsular sulamaktadır. Turna Suyu, Melet Irmağı, Akçaova Deresi, Bolaman Irmağı, Ceviz Deresi ve Curi Deresi bu akarsuların başlıcalarıdır. Bu akarsular il topraklarında derin vadiler oluşturarak Karadeniz’e dökülürler. Karagöl Dağı’nın zirvesinde küçük buzul gölleri ile Fatsa ilçesindeki Gaga Gölü ve Ulubey’deki Ulugöl ilin başlıca gölleridir. İlin yüzölçümü 5.963 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre; toplam nüfusu 887.765’tir.
İlinin jeolojik yapısını, II. Zamanda oluşan lavlarla, kuzey batı ve güney doğu yönlerinde uzanan volkanik kütleler meydana getirmiştir. İl toprakları, II. Ve III. Zamanda oluşmuştur. İl topraklarının jeolojik devirlerine ait izler, Aybastı ve Gölköy yöresindeki kömür yataklarında, ilin volkanik dağlarında, Gölköy`ün tektonik çöküntüsüyle sahilin IV. Zamanında oluşan alüvyonlu birikintili düzlük ve ovalarında görülmektedir.
Doğu-Batı yönünde düz bir şekilde uzanan kıyı şeridi, Yalıköy’den başlayarak kuzeye yönelir ve efsane kahramanı Yason’un adıyla anılan Yason burnundan itibaren doğuya yönelerek Çam burnuna ulaşır. Buradan tekrar güneye yönelir ve bir yarımada oluşturur. Bu yarım adanın doğu kısmında Karadeniz’in doğal limanlarından biri olan Perşembe (Vona) Limanı bulunur.
Ordu’da Karadeniz iklimi hüküm sürmektedir. Kışları ılık, yazları nemli, yaz ve kış arasındaki sıcaklık farkının oldukça az olduğu bu tipik Karadeniz iklimi sahilden başlayarak güneye doğru dağların doruklarına kadar devam eder. Dağların Kelkit vadisine bakan güney yamaçlarında ise yağışların azaldığı karasal iklim özellikleri görülür.
Doğal bitki örtüsü bakımından zengin olan Ordu’nun, kıyı şeridinde yayvan yapraklı etek ormanları ve fundalar görülür. Bu şerit, Karadeniz kıyıları ile kenar dağlarının orta kısımlarıdır. Orman etekleri ile yaylalar arasında kalan kesimde yayvan yapraklı, karışık ve iğne yapraklı bitki örtüsü görülür. Bu alanlarda kızılçam, gürgen, çam, ladin, orman gülü türleri bitki örtüsünü oluşturur. Yayla kesimlerinde ise 1.500-1.800 m. yükseklikte çam, ladin, çalılar ve orman altı bitki türleri görülür.
İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, balıkçılık ve küçük sanayie dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında fındık, mısır, buğday, arpa, baklagiller, patates, lahana, elma ve armut gelmektedir. Az miktarda da çeşitli sebze ve kiraz, ceviz, üzüm, incir, soya ve çay yetiştirilir. Hayvancılıkta ise, çok sayıda sığır beslenmekte olup, koyun da yetiştirilir. Yaylalarda yaygın biçimde arıcılık yapılmaktadır. Bal üretiminde Muğla’dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Balıkçılık kıyı halkı için önemli bir ekonomik gelirdir. Avlanan balıklar çeşitli tesislerde işlenir, yurtdışına ihraç edilir.
Çok fazla gelişmemiş olan sanayisi genellikle tarıma dayalıdır. Başlıca sanayii kuruluşları fındık kırma, fındıklı ürünler, deniz ürünleri, orman ürünleri, soya yağı, çimento, tuğla ve kiremit, tel ve çivi fabrikalarıdır.
Yer altı kaynakları bakımından oldukça zengin olan Ordu’nun Fatsa ilçesinde bentonit, Gölköy’de kurşun, çinko, bakır ve demir, Mesudiye’de traverten, Perşembe yöresinde demir, Ulubey’de manganez ve kaolin, Ünye’de demir yatakları vardır. Ayrıca Ordu’ya bağlı Fatsa ilçesinin Sarmaşık Köyü’ndeki Sarmaşık Kaplıcası olup, 48 derece sıcaktaki suyun bileşiminde çelik ve kükürt bulunmaktadır. Bu suyun kadın hastalıkları , romatizma, böbrek taşı rahatsızlığı ile fizik tedavi konusunda yararlı olduğu bilinmektedir. Ordu ilindeki en önemli içime de Fatsa’nın Sazcılar Köyü’nde Sazcılar Kaynak Suyu’dur.
Ordu’nun tarih öncesi çağları Prehistorik Dönemde başlamıştır. 1963-1964 yıllarında Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Prehistorya Tarihi Kürsüsü’nden Prof.Dr. Kılıç Kökten’in Ordunun Ünye civarında yaptığı arkeolojik kazı ve araştırmalar, ilk yerleşimin MÖ.15.000’de başladığını ortaya koymuştur. Ayrıca Mesudiye ilçesinde Eski Tunç Çağı’na ait buluntular da ele geçmiştir.
MÖ:XVII.yüzyılda burası Kaşkaların yurdu olarak tanınmıştır. Kaşkalar yörede MÖ.VIII.yüzyıla kadar egemenliklerini sürdürmüş, Hititlerin başkenti Hattuşa (Boğazköy)’ya ve Asur sınırlarına kadar akınlar düzenlemişlerdir. Tarihi belgelere göre MÖ.VII.yüzyılda Miletli kolonistler burada ticaret kolonileri kurmuşlardır. Böylece bütün Karadeniz kıyılarında ticaret ve deniz ulaşımına hakim olmuşlardır. Miletli kolonistlerin Kotyora (Cotyora) ismi ile yörede kurdukları ilk şehrin yeri bugün bilinmemektedir. MÖ. 400 yıllarında Ksenefon’un “Onbinlerin Dönüşü” isimli eserinde, kolonistlerin buraya gelişleri ve yaşantıları dile getirilmiştir.
Yöredeki kısa süreli Hitit egemenliğinden sonra Frigler, Medler ve Persler buraya hakim olmuşlardır. Büyük İskender’in Persleri yenmesinden sonra Helenistik kültür yörede egemen olmuş, MÖ.IV.yüzyıl sonlarında da Pontus Krallığı’nın sınırları içerisinde kalmıştır. MÖ.I.yüzyılda Romalılar Pontus Krallığı’nı ele geçirmiş, ardından yöreye Bizanslılar egemen olmuş ve Armeniakon Theması sınırları içerisine almıştır.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra ilk Türkmen boylarından olan Danişmendliler, Sivas, Tokat, Amasya, Çorum, Yozgat, Kayseri, Malatya, Gümüşhane ile birlikte Ordu’yu da hakimiyetleri altına almışlardır. Bu arada yöre, Danişmendliler, Anadolu Selçukluları ve Bizanslılar arasında zaman zaman el değiştirmiştir. İstanbul’un Latin istilasından ötürü Trabzon’da kurulan Rum-Pontus İmparatorluğu burayı da egemenliği altına almıştır.
Hacıemiroğulları Beyliği 1344-1461 yılları arasında Ordu yöresinde egemen olmuştur. Bu beylik, Ordu İlinin Mesudiye İlçesi topraklarında yerleşmiş bulunan Çepni Türkleri’ne mensup Bayram Bey Oğlu Hacı Emir Bey tarafından kurulmuştur. Emir Süleyman Bey, 1381 yılında 12.000 kişilik bir kuvvetle Mesudiye Bölgesinden Ordu kıyılarına inmiş, buradan Giresun’a geçerek yöreye hakim olmuştur. Çelebi Mehmet Devrinde 1413’de Ordu yöresi Osmanlı hakimiyetine girmiş, Hacı Emiroğulları Beyliği bu bölgedeki gücünü yitirmiştir. Ankara Savaşı’nda Timur tarafını tutan Hacıemiroğulları, savaşı Timur’un kazanmasından sonra yöreyi yeniden ele geçirmişlerdir. Fatih Sultan Mehmet 1461’de Ordu ve yöresini kesin olarak Osmanlı topraklarına katmış ve buradaki Çepni Boylarının gücünü kırmıştır. Yavuz Sultan Selim devrinde (1512-1520) yapılan bir idari değişikle Trabzon, Samsun ve Ordu’nun bağlı olduğu Şebinkarahisar Livası birleştirilip Erzincan Vilayetine bağlanmıştır.
XVI.yüzyılın sonları ile XVII.yüzyılın başlarında başlayan Celali isyanları bütün Anadolu’yu olduğu gibi Ordu yöresini de kasıp kavurmuştur. Osmanlı Devletini oldukça uğraştıran Sivas ve Ordu civarındaki bu isyanları Sivas Beylerbeyi İlyas Paşa bastırmıştır.
1613 tarihli Tahrir Defterine göre, Ordu 20 nahiyeden oluşan ve adı “Kaza-i Bayramlu” olan bir kaza merkeziydi. Bundan sonra, günümüze kadar değişik idari bölünmelere uğrayan bölgenin, Bulancak ve Bulancağ’ın doğu kısımları Giresun’a, Reşadiye İlçesi Tokat’a bağlanmıştır. Onun dışında kalan bölgeler, Ordu’nun sınırları içerisinde kalmıştır. 1805 yılında Şebinkarahisar Sancağı Erzurum’dan alınmış; Ordu, Gölköy ve Bucak kasabaları ile birlikte Trabzon’a bağlanmıştır. 1831’de ise Fatsa sınırlarından itibaren Ordu, Ulubey, Gölköy yöreleri tamamen Mesudiye ve Aybastı ilçeleri Erzurum eyaletine bağlı Şarkikarahisar livasına, Fatsa’nın iç ve batı kısımlarıyla Ünye, Canik (Samsun) livasına bağlanmıştır. 1871’de yapılan bir idari değişiklikle, Ordu Kasabası merkez olmak üzere Vona (Perşembe) Bolaman, Aybastı, Gölköy,Ulubey nahiyeleriyle birlikte bir kaza oluşturulmuştur.
Kurtuluş Savaşı sırasında yöre, Pontus çetelerinin baskınlarına uğramış ve zor günler geçirmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra 1920 yılına kadar Trabzon Vilayetine bağlı bir kaza merkezi olan Ordu, 1923 yılında vilayet konumuna getirilmiştir.
Ordu’da günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Fatsa’daki Bolaman Kalesi, Cıngırt Kalesi, Ünye’de Ünye Kalesi, Mesudiye’de Miletios Kalesi, Kaleköy Kalesi, Kayaköy Kalesi ve Kaya Mezarları, Gürpınar Köyünde Kaya Mezarları, Konacık Kaya Mezarları, Rum Kiliseleri, Akkuş’da Kevgür Kalesi, Gölköy Kalesi, Taşbaşı Kilisesi, Düz Mahalle Kilisesi, Yason Kilisesi, Kemer Köprü, İbrahim Paşa Camisi (1800), Hamidiye Camisi (Hükümet Camisi) (1891), Yalı Camisi (Aziziye Camisi), Orta Cami, Kirazlimanı Çeşmesi, Osmanbey Çeşmesi, Selimiye Camisi (1926), Konstantin Çeşmesi, Mustafa Bey Çeşmesi, Yusuf Ağa Çeşmesi (1832), Soğuksu Çeşmesi (1842), Çürüksulu Ali Paşa Çeşmesi (1911), Ünye Şeyh Yunus Türbesi, Yalı Hamamı, Saray Hamamı, ayrıca Paşaoğlu, Haznedaroğlu ve Bolaman konakları başta olmak üzere Türk sivil mimari örneklerinden evler bulunmaktadır.
Karadeniz Bölgesi’nde il olan Ordu, doğusunda Giresun, batısında Samsun, güneyinde Sivas ve Tokat, kuzeyinde de Karadeniz ile çevrilidir. İlin Melet çayının batısındaki daha büyük kesimi Orta Karadeniz, doğusundaki kesimi ise Doğu Karadeniz Bölümü içerisinde yer almaktadır. İl toprakları ovalardan oluşan dar bir kıyı şeridi ile hemen gerisinde yükselen Kuzey Anadolu Dağlarının kıyı sıralarını kapsar. Akarsu vadileri ile derin biçimde parçalanan bu dağlık alanın yüksekliği kuzeyden güneye doğru gittikçe artar. İlin doğu ve güneydoğu kesimini Giresun Dağlarının batı uzantıları, güney ve batı kesimini de Canik Dağları engebelendirir. Güneydoğusundaki Karagöl Dağı’nın doruğu il sınırları dışında kalmaktadır. Giresun Dağlarının batı uzantılarından olan Aşıt Tepesi (2.569 m.) ile Eriço Tepesi (2.298 m.) ilin belli başlı yükseltileridir.
İl topraklarını Canik ve Karadeniz Dağlarından kaynaklanan akarsular sulamaktadır. Turna Suyu, Melet Irmağı, Akçaova Deresi, Bolaman Irmağı, Ceviz Deresi ve Curi Deresi bu akarsuların başlıcalarıdır. Bu akarsular il topraklarında derin vadiler oluşturarak Karadeniz’e dökülürler. Karagöl Dağı’nın zirvesinde küçük buzul gölleri ile Fatsa ilçesindeki Gaga Gölü ve Ulubey’deki Ulugöl ilin başlıca gölleridir. İlin yüzölçümü 5.963 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre; toplam nüfusu 887.765’tir.
İlinin jeolojik yapısını, II. Zamanda oluşan lavlarla, kuzey batı ve güney doğu yönlerinde uzanan volkanik kütleler meydana getirmiştir. İl toprakları, II. Ve III. Zamanda oluşmuştur. İl topraklarının jeolojik devirlerine ait izler, Aybastı ve Gölköy yöresindeki kömür yataklarında, ilin volkanik dağlarında, Gölköy`ün tektonik çöküntüsüyle sahilin IV. Zamanında oluşan alüvyonlu birikintili düzlük ve ovalarında görülmektedir.
Doğu-Batı yönünde düz bir şekilde uzanan kıyı şeridi, Yalıköy’den başlayarak kuzeye yönelir ve efsane kahramanı Yason’un adıyla anılan Yason burnundan itibaren doğuya yönelerek Çam burnuna ulaşır. Buradan tekrar güneye yönelir ve bir yarımada oluşturur. Bu yarım adanın doğu kısmında Karadeniz’in doğal limanlarından biri olan Perşembe (Vona) Limanı bulunur.
Ordu’da Karadeniz iklimi hüküm sürmektedir. Kışları ılık, yazları nemli, yaz ve kış arasındaki sıcaklık farkının oldukça az olduğu bu tipik Karadeniz iklimi sahilden başlayarak güneye doğru dağların doruklarına kadar devam eder. Dağların Kelkit vadisine bakan güney yamaçlarında ise yağışların azaldığı karasal iklim özellikleri görülür.
Doğal bitki örtüsü bakımından zengin olan Ordu’nun, kıyı şeridinde yayvan yapraklı etek ormanları ve fundalar görülür. Bu şerit, Karadeniz kıyıları ile kenar dağlarının orta kısımlarıdır. Orman etekleri ile yaylalar arasında kalan kesimde yayvan yapraklı, karışık ve iğne yapraklı bitki örtüsü görülür. Bu alanlarda kızılçam, gürgen, çam, ladin, orman gülü türleri bitki örtüsünü oluşturur. Yayla kesimlerinde ise 1.500-1.800 m. yükseklikte çam, ladin, çalılar ve orman altı bitki türleri görülür.
İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, balıkçılık ve küçük sanayie dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında fındık, mısır, buğday, arpa, baklagiller, patates, lahana, elma ve armut gelmektedir. Az miktarda da çeşitli sebze ve kiraz, ceviz, üzüm, incir, soya ve çay yetiştirilir. Hayvancılıkta ise, çok sayıda sığır beslenmekte olup, koyun da yetiştirilir. Yaylalarda yaygın biçimde arıcılık yapılmaktadır. Bal üretiminde Muğla’dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Balıkçılık kıyı halkı için önemli bir ekonomik gelirdir. Avlanan balıklar çeşitli tesislerde işlenir, yurtdışına ihraç edilir.
Çok fazla gelişmemiş olan sanayisi genellikle tarıma dayalıdır. Başlıca sanayii kuruluşları fındık kırma, fındıklı ürünler, deniz ürünleri, orman ürünleri, soya yağı, çimento, tuğla ve kiremit, tel ve çivi fabrikalarıdır.
Yer altı kaynakları bakımından oldukça zengin olan Ordu’nun Fatsa ilçesinde bentonit, Gölköy’de kurşun, çinko, bakır ve demir, Mesudiye’de traverten, Perşembe yöresinde demir, Ulubey’de manganez ve kaolin, Ünye’de demir yatakları vardır. Ayrıca Ordu’ya bağlı Fatsa ilçesinin Sarmaşık Köyü’ndeki Sarmaşık Kaplıcası olup, 48 derece sıcaktaki suyun bileşiminde çelik ve kükürt bulunmaktadır. Bu suyun kadın hastalıkları , romatizma, böbrek taşı rahatsızlığı ile fizik tedavi konusunda yararlı olduğu bilinmektedir. Ordu ilindeki en önemli içime de Fatsa’nın Sazcılar Köyü’nde Sazcılar Kaynak Suyu’dur.
Ordu’nun tarih öncesi çağları Prehistorik Dönemde başlamıştır. 1963-1964 yıllarında Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Prehistorya Tarihi Kürsüsü’nden Prof.Dr. Kılıç Kökten’in Ordunun Ünye civarında yaptığı arkeolojik kazı ve araştırmalar, ilk yerleşimin MÖ.15.000’de başladığını ortaya koymuştur. Ayrıca Mesudiye ilçesinde Eski Tunç Çağı’na ait buluntular da ele geçmiştir.
MÖ:XVII.yüzyılda burası Kaşkaların yurdu olarak tanınmıştır. Kaşkalar yörede MÖ.VIII.yüzyıla kadar egemenliklerini sürdürmüş, Hititlerin başkenti Hattuşa (Boğazköy)’ya ve Asur sınırlarına kadar akınlar düzenlemişlerdir. Tarihi belgelere göre MÖ.VII.yüzyılda Miletli kolonistler burada ticaret kolonileri kurmuşlardır. Böylece bütün Karadeniz kıyılarında ticaret ve deniz ulaşımına hakim olmuşlardır. Miletli kolonistlerin Kotyora (Cotyora) ismi ile yörede kurdukları ilk şehrin yeri bugün bilinmemektedir. MÖ. 400 yıllarında Ksenefon’un “Onbinlerin Dönüşü” isimli eserinde, kolonistlerin buraya gelişleri ve yaşantıları dile getirilmiştir.
Yöredeki kısa süreli Hitit egemenliğinden sonra Frigler, Medler ve Persler buraya hakim olmuşlardır. Büyük İskender’in Persleri yenmesinden sonra Helenistik kültür yörede egemen olmuş, MÖ.IV.yüzyıl sonlarında da Pontus Krallığı’nın sınırları içerisinde kalmıştır. MÖ.I.yüzyılda Romalılar Pontus Krallığı’nı ele geçirmiş, ardından yöreye Bizanslılar egemen olmuş ve Armeniakon Theması sınırları içerisine almıştır.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra ilk Türkmen boylarından olan Danişmendliler, Sivas, Tokat, Amasya, Çorum, Yozgat, Kayseri, Malatya, Gümüşhane ile birlikte Ordu’yu da hakimiyetleri altına almışlardır. Bu arada yöre, Danişmendliler, Anadolu Selçukluları ve Bizanslılar arasında zaman zaman el değiştirmiştir. İstanbul’un Latin istilasından ötürü Trabzon’da kurulan Rum-Pontus İmparatorluğu burayı da egemenliği altına almıştır.
Hacıemiroğulları Beyliği 1344-1461 yılları arasında Ordu yöresinde egemen olmuştur. Bu beylik, Ordu İlinin Mesudiye İlçesi topraklarında yerleşmiş bulunan Çepni Türkleri’ne mensup Bayram Bey Oğlu Hacı Emir Bey tarafından kurulmuştur. Emir Süleyman Bey, 1381 yılında 12.000 kişilik bir kuvvetle Mesudiye Bölgesinden Ordu kıyılarına inmiş, buradan Giresun’a geçerek yöreye hakim olmuştur. Çelebi Mehmet Devrinde 1413’de Ordu yöresi Osmanlı hakimiyetine girmiş, Hacı Emiroğulları Beyliği bu bölgedeki gücünü yitirmiştir. Ankara Savaşı’nda Timur tarafını tutan Hacıemiroğulları, savaşı Timur’un kazanmasından sonra yöreyi yeniden ele geçirmişlerdir. Fatih Sultan Mehmet 1461’de Ordu ve yöresini kesin olarak Osmanlı topraklarına katmış ve buradaki Çepni Boylarının gücünü kırmıştır. Yavuz Sultan Selim devrinde (1512-1520) yapılan bir idari değişikle Trabzon, Samsun ve Ordu’nun bağlı olduğu Şebinkarahisar Livası birleştirilip Erzincan Vilayetine bağlanmıştır.
XVI.yüzyılın sonları ile XVII.yüzyılın başlarında başlayan Celali isyanları bütün Anadolu’yu olduğu gibi Ordu yöresini de kasıp kavurmuştur. Osmanlı Devletini oldukça uğraştıran Sivas ve Ordu civarındaki bu isyanları Sivas Beylerbeyi İlyas Paşa bastırmıştır.
1613 tarihli Tahrir Defterine göre, Ordu 20 nahiyeden oluşan ve adı “Kaza-i Bayramlu” olan bir kaza merkeziydi. Bundan sonra, günümüze kadar değişik idari bölünmelere uğrayan bölgenin, Bulancak ve Bulancağ’ın doğu kısımları Giresun’a, Reşadiye İlçesi Tokat’a bağlanmıştır. Onun dışında kalan bölgeler, Ordu’nun sınırları içerisinde kalmıştır. 1805 yılında Şebinkarahisar Sancağı Erzurum’dan alınmış; Ordu, Gölköy ve Bucak kasabaları ile birlikte Trabzon’a bağlanmıştır. 1831’de ise Fatsa sınırlarından itibaren Ordu, Ulubey, Gölköy yöreleri tamamen Mesudiye ve Aybastı ilçeleri Erzurum eyaletine bağlı Şarkikarahisar livasına, Fatsa’nın iç ve batı kısımlarıyla Ünye, Canik (Samsun) livasına bağlanmıştır. 1871’de yapılan bir idari değişiklikle, Ordu Kasabası merkez olmak üzere Vona (Perşembe) Bolaman, Aybastı, Gölköy,Ulubey nahiyeleriyle birlikte bir kaza oluşturulmuştur.
Kurtuluş Savaşı sırasında yöre, Pontus çetelerinin baskınlarına uğramış ve zor günler geçirmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra 1920 yılına kadar Trabzon Vilayetine bağlı bir kaza merkezi olan Ordu, 1923 yılında vilayet konumuna getirilmiştir.
Ordu’da günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Fatsa’daki Bolaman Kalesi, Cıngırt Kalesi, Ünye’de Ünye Kalesi, Mesudiye’de Miletios Kalesi, Kaleköy Kalesi, Kayaköy Kalesi ve Kaya Mezarları, Gürpınar Köyünde Kaya Mezarları, Konacık Kaya Mezarları, Rum Kiliseleri, Akkuş’da Kevgür Kalesi, Gölköy Kalesi, Taşbaşı Kilisesi, Düz Mahalle Kilisesi, Yason Kilisesi, Kemer Köprü, İbrahim Paşa Camisi (1800), Hamidiye Camisi (Hükümet Camisi) (1891), Yalı Camisi (Aziziye Camisi), Orta Cami, Kirazlimanı Çeşmesi, Osmanbey Çeşmesi, Selimiye Camisi (1926), Konstantin Çeşmesi, Mustafa Bey Çeşmesi, Yusuf Ağa Çeşmesi (1832), Soğuksu Çeşmesi (1842), Çürüksulu Ali Paşa Çeşmesi (1911), Ünye Şeyh Yunus Türbesi, Yalı Hamamı, Saray Hamamı, ayrıca Paşaoğlu, Haznedaroğlu ve Bolaman konakları başta olmak üzere Türk sivil mimari örneklerinden evler bulunmaktadır.