Oruç ve İnsan
Oruç'un Faydaları
Oruç sadece aç kalmak değildir
ORUÇ VE GENÇLER
Oruç, yalnızca aç kalmak aramak midir?
İnsanın madde âleminden ilk tanıdığı varlık kendi varlığıdır Bu birincil tanıdığı kendi varlığını namazda reddeden insanın benzer saftaki başkalarını düşünmesi tabiî muhtemel değildir Kısacası, namazda Allahu Teâlâ ’nın aleyhinde insan, ne kendini ne de başkasını düşünebilir Bu Nedenle farz namazlarında hareket birliği yâni maddî birlik içinde olan Müslümanlar bununla beraber yöneldikleri varlık bakımından da bir güzergah birliği yâni mânevî birlik içindedirler
Buna karşılık oruçta oruçlu insan kendi hali icabı, kendisi gibi oruçlu yani aç, susuz insanları düşünüp içinde onlara doğru bir akış, bir yakınlaşma hisseder
Başka bir ifade ile, aynı varlığa inananlar, inançları icâbı kendilerini başkalarına nisbetle birbirlerine daha yakın hissederler Aynı varlığa inanıp, benzer işi yapanlar namaz, oruç vs gibi kendilerini bir evvelkilere nisbetle birbirlerine daha yakınlaşmış bulurlar Benzer varlığa inanıp benzer işi yapan ve aç susamış kalmak gibi aynı ızdırabı çeken halk ise, ayrıca inandıkları Varlık, ayrıca yaptıkları iş, keza de çektikleri sıkıntılar icabı kendilerini birbirlerinden sayacak değin birlik ve birliktelik içinde kaynaşırlar Oruç bu üç hali kendisinde toplamak suretiyle kendisine inananlar arasında misalbirlik “ideal birlik tesis eder Nitekim asker arkadaşlığı, mektep arkadaşlığı, hastane arkadaşlığı vs Bu üç vasfı taşıdığından yâni inanç birliği, iş birliği, çile birliğini bir arada toplamış olduğundan halk müziği aralarında arkadaşlıkların en sağlamı, en kuvvetlisi olarak kabul edilir
Orucun devamlı olarak senede bir ay tutulması da üzerinde düşünülmeğe değerinde Zirâ ayda üçer gün tutularak bir yıl zarfında yeniden aynı rakam fazlasıyla elde edilebilirdi
Tecrübi psikolojideki, “Bir insanın otuzkırk gün arasında bağlı olacağı eğitim neticesinde birtakım fena alışkanlıklarını terkedip birtakım yeni alışkanlıklar kazanabileceği gerçeği orucun sürekli olarak otuz gün tutulması hususundaki ilahi emri açıklaması bakımından dikkat çekicidir
Nitekim sigara, alkol vs gibi fena alışkanlıklarını bırakanlar ekseriyetle bu ayın (yâni Ramazanın) sonunda bıraktıkları gibi namaz, ibâdet vs gibi çeşitli iyi, güzel, hayırlı faaliyetlere de bu aydan itibaren başlarlar Yani sırf Ramazan ayında ibâdet etmek için camiye gelirler lakin bu bir ay kapsamında ibadetlere alışarak Ramazan ’dan sonra da bu yeni alışkanlıklarına devam edip giderler Bu Nedenle hayatlarının istikameti bir ay gibi bir zamanda değiştirilmiş olur
Bu gerekçelerle oruç, her sene bir ay olmak üzere bütün Müslümanları ömürleri baştan başa aralıksız olarak eğitime bağlı yetişmek suretiyle onların bir takım fena alışkanlıklarını terkederek her yerde iyi alışkanlıklar kazanmalarını ve bu nedenle topluma daha faydalı olmalarını sağlıyor demektir
ORUÇ VE GENÇLER
Oruç tutan bir çocuk veya genç, evde hiç kimse yokken yâni ne anne baba korkusu, ne hoca baskısı, ne de arkadaşlarının ayıplama endişesi kısacası hiçbir bedensel baskı ya da nefret edilen şey mevzubahis değilken, kendi babasının aldığı, kendi annesinin emeğiyle pişirdiği türlü türlü yemekler, çeşitli meyveler, buz gibi sular önünde dururken ve bunlarla arasında hiçbir maddî engel yokken, hiç kimsenin bulunmadığı kapısı kapalı kendi evinde, bunlara sırf Allah ’ın emirlerine itaat ve O ’nun yasaklarından sakınmak için el uzatmayan, bunu düşünmekten bile içi titrek bir çocuğun başkalarının malına mülküne hiç kimse olmasa bile el uzatması, onu alması ne derece mümkündür?
Bu Nedenle oruç, çocuğa hiç kimse yokken kendini görebilen ve bütün hareketlerini takib eden, ama kendisinin göremediği, kendisi kadar görülmeyen bir varlığın mevcut olduğunu, bunun için tüm hareketlerinde özenli, ihtiyatlı olması gerektiğini, aksi takdirde yaptığı hareketlerden mes ’ul olacağının öneri eder Bu da çocukta, kendi kendini denetleme aşağıda tutma, yaptığı daha açık konuşmak gerekirse yapacağı işlerde kendi kendini hesaba çekme alışkanlığını doğuracaktır Böylece çocukta her türlü maddî baskıdan uzak sağlam bir şahsiyetin gelişmesi olası olacaktır
Ve tekrar bu çocukların her türlü yemek yemek, meyve ve soğuk suların aleyhinde hiçbir maddî karşılık olmaksızın ve ummaksızın açsusuz kalmaları onlara, gözle görünen, elle tutulan madde âlemi yâni maddî değerlerin varolduğunu kabul ettirir Böyle yetişen gençlerin kafalarında maddeüstü birtakım mânevi değerler belirginleşir Çünkü ne kendi ne de kendi gibi başkaları, ne para ne de diğer maddî menfaatler için aç kalmaktadırlar Böylece ise paranın bile yaptıramayacağını yaptıran bu mânevî baskı, paradan ve onun gibi her şeyden yüksek keza fazla yüksektir
Uzaktan gelecek bir treni bekleyen iki öbür kişi, uzak diğer diğer saatlerde diğer diğer yerlerden gelecek iki öbür treni bekleyen iki ayrı kişiye nisbetle kendilerini birbirlerine daha yakın hissederler Böylece bu bekleyiş sırasında arasında bir yakınlaşma, bir tanışma ve nihayet bir sohbet doğar Beklemiş oldukları benzer şey daha önceleri birbirlerini tanımayan bu iki insanı birleştirmiştir, kaynaştırmıştır Şâyet birbirleriyle tanışmayan bu iki kişi benzer trendeki benzer yolcuyu bekliyorlarsa bu tanışma bir arkadaşlık halini alacaktır Çünkü bir evvelkine nisbetle bu iki kişi aralarında bir ikinci tahvil kurulmuştur
Bunun gibi bir sofra etrafında bütün bir ailenin iftarı beklemesi, yani teker teker bu insanların, aynı zamanda gelecek aynı şeyi beklemeleri, bu insanları birbirlerine daha ziyade bağlayacaktır Bu oruçlu kişiler yapmakla mükellef oldukları günlük vazifelerini hakkıyla yapmış olmanın verdiği neş ’e ve mutluluk ile birbirlerine daha fazla yakınlaşacak, birbirleriyle daha artı kaynaşacaklardır
Bu iftar umma hali, dahi ziyade aile fertleri arasıdaki sevgi ve muhabbeti arttırma, yani ailenin daha sağlam temeller üzerine kurulmasını gerçekleştirme bakımından fazla mühimdir İslâmiyet ’in bütün ailenin beraberce iftar sofrasına oturmasını ve iftarı beklemesini istemesinin sebebi de bu olsa gerektir
İftar saatini bekleme aile fertleri arasında olduğu kadar birtakım davetler ile tanıdıkları, dostlar ve hatta aşina olmayanlar arasında da sevgi muhabbet bağlarının kuvvetlenmesine yol açacaktır
Akşam ezânı okunmadan yâni süre girmeden büyük bir mâzeret olmaksızın bir dakika önce deha orucun bozulması ya da orucun başlangıç vaktinden bir dakika geç oruca başlama hali kazâ veya cezayı gerektirmektedir Günah işleyenlerin günahlarını affedip bu günahları sevaba çeviren Allahu Teala ’nın orucun şartlarını bir dakika veya daha azına bile müsaade etmeyecek kadar ciddi tutması, Müslümanların süre mefhumunun değerini kavramaları, avarelikten kurtulmuş halk müziği olarak hayatlarını zamana kadar tanzim etmelerini, zamanı en iyi şekilde kıymetlendirmelerini, kısaca hayatlarını süre ’la disipline eden insanlar olmalarını sağlamak içindir
Hem oruçlu iken yâni aç iken bilhassa uzun günlerde ikindiden sonra bilhassa iftar sofrasında ezan vaktini beklerken, vakit, tok olduğumuz vakte nisbetle fazla daha ağır geçer; âdetâ dakikalar devretmek bilmez Bu da oruçlu üstünde zamanın izâfi olduğu fikrini doğurur hiç olmazsa zamanın izafi olduğunu hissettirir *
Oruç'un Faydaları
Oruç sadece aç kalmak değildir
ORUÇ VE GENÇLER
Oruç, yalnızca aç kalmak aramak midir?
İnsanın madde âleminden ilk tanıdığı varlık kendi varlığıdır Bu birincil tanıdığı kendi varlığını namazda reddeden insanın benzer saftaki başkalarını düşünmesi tabiî muhtemel değildir Kısacası, namazda Allahu Teâlâ ’nın aleyhinde insan, ne kendini ne de başkasını düşünebilir Bu Nedenle farz namazlarında hareket birliği yâni maddî birlik içinde olan Müslümanlar bununla beraber yöneldikleri varlık bakımından da bir güzergah birliği yâni mânevî birlik içindedirler
Buna karşılık oruçta oruçlu insan kendi hali icabı, kendisi gibi oruçlu yani aç, susuz insanları düşünüp içinde onlara doğru bir akış, bir yakınlaşma hisseder
Başka bir ifade ile, aynı varlığa inananlar, inançları icâbı kendilerini başkalarına nisbetle birbirlerine daha yakın hissederler Aynı varlığa inanıp, benzer işi yapanlar namaz, oruç vs gibi kendilerini bir evvelkilere nisbetle birbirlerine daha yakınlaşmış bulurlar Benzer varlığa inanıp benzer işi yapan ve aç susamış kalmak gibi aynı ızdırabı çeken halk ise, ayrıca inandıkları Varlık, ayrıca yaptıkları iş, keza de çektikleri sıkıntılar icabı kendilerini birbirlerinden sayacak değin birlik ve birliktelik içinde kaynaşırlar Oruç bu üç hali kendisinde toplamak suretiyle kendisine inananlar arasında misalbirlik “ideal birlik tesis eder Nitekim asker arkadaşlığı, mektep arkadaşlığı, hastane arkadaşlığı vs Bu üç vasfı taşıdığından yâni inanç birliği, iş birliği, çile birliğini bir arada toplamış olduğundan halk müziği aralarında arkadaşlıkların en sağlamı, en kuvvetlisi olarak kabul edilir
Orucun devamlı olarak senede bir ay tutulması da üzerinde düşünülmeğe değerinde Zirâ ayda üçer gün tutularak bir yıl zarfında yeniden aynı rakam fazlasıyla elde edilebilirdi
Tecrübi psikolojideki, “Bir insanın otuzkırk gün arasında bağlı olacağı eğitim neticesinde birtakım fena alışkanlıklarını terkedip birtakım yeni alışkanlıklar kazanabileceği gerçeği orucun sürekli olarak otuz gün tutulması hususundaki ilahi emri açıklaması bakımından dikkat çekicidir
Nitekim sigara, alkol vs gibi fena alışkanlıklarını bırakanlar ekseriyetle bu ayın (yâni Ramazanın) sonunda bıraktıkları gibi namaz, ibâdet vs gibi çeşitli iyi, güzel, hayırlı faaliyetlere de bu aydan itibaren başlarlar Yani sırf Ramazan ayında ibâdet etmek için camiye gelirler lakin bu bir ay kapsamında ibadetlere alışarak Ramazan ’dan sonra da bu yeni alışkanlıklarına devam edip giderler Bu Nedenle hayatlarının istikameti bir ay gibi bir zamanda değiştirilmiş olur
Bu gerekçelerle oruç, her sene bir ay olmak üzere bütün Müslümanları ömürleri baştan başa aralıksız olarak eğitime bağlı yetişmek suretiyle onların bir takım fena alışkanlıklarını terkederek her yerde iyi alışkanlıklar kazanmalarını ve bu nedenle topluma daha faydalı olmalarını sağlıyor demektir
ORUÇ VE GENÇLER
Oruç tutan bir çocuk veya genç, evde hiç kimse yokken yâni ne anne baba korkusu, ne hoca baskısı, ne de arkadaşlarının ayıplama endişesi kısacası hiçbir bedensel baskı ya da nefret edilen şey mevzubahis değilken, kendi babasının aldığı, kendi annesinin emeğiyle pişirdiği türlü türlü yemekler, çeşitli meyveler, buz gibi sular önünde dururken ve bunlarla arasında hiçbir maddî engel yokken, hiç kimsenin bulunmadığı kapısı kapalı kendi evinde, bunlara sırf Allah ’ın emirlerine itaat ve O ’nun yasaklarından sakınmak için el uzatmayan, bunu düşünmekten bile içi titrek bir çocuğun başkalarının malına mülküne hiç kimse olmasa bile el uzatması, onu alması ne derece mümkündür?
Bu Nedenle oruç, çocuğa hiç kimse yokken kendini görebilen ve bütün hareketlerini takib eden, ama kendisinin göremediği, kendisi kadar görülmeyen bir varlığın mevcut olduğunu, bunun için tüm hareketlerinde özenli, ihtiyatlı olması gerektiğini, aksi takdirde yaptığı hareketlerden mes ’ul olacağının öneri eder Bu da çocukta, kendi kendini denetleme aşağıda tutma, yaptığı daha açık konuşmak gerekirse yapacağı işlerde kendi kendini hesaba çekme alışkanlığını doğuracaktır Böylece çocukta her türlü maddî baskıdan uzak sağlam bir şahsiyetin gelişmesi olası olacaktır
Ve tekrar bu çocukların her türlü yemek yemek, meyve ve soğuk suların aleyhinde hiçbir maddî karşılık olmaksızın ve ummaksızın açsusuz kalmaları onlara, gözle görünen, elle tutulan madde âlemi yâni maddî değerlerin varolduğunu kabul ettirir Böyle yetişen gençlerin kafalarında maddeüstü birtakım mânevi değerler belirginleşir Çünkü ne kendi ne de kendi gibi başkaları, ne para ne de diğer maddî menfaatler için aç kalmaktadırlar Böylece ise paranın bile yaptıramayacağını yaptıran bu mânevî baskı, paradan ve onun gibi her şeyden yüksek keza fazla yüksektir
Uzaktan gelecek bir treni bekleyen iki öbür kişi, uzak diğer diğer saatlerde diğer diğer yerlerden gelecek iki öbür treni bekleyen iki ayrı kişiye nisbetle kendilerini birbirlerine daha yakın hissederler Böylece bu bekleyiş sırasında arasında bir yakınlaşma, bir tanışma ve nihayet bir sohbet doğar Beklemiş oldukları benzer şey daha önceleri birbirlerini tanımayan bu iki insanı birleştirmiştir, kaynaştırmıştır Şâyet birbirleriyle tanışmayan bu iki kişi benzer trendeki benzer yolcuyu bekliyorlarsa bu tanışma bir arkadaşlık halini alacaktır Çünkü bir evvelkine nisbetle bu iki kişi aralarında bir ikinci tahvil kurulmuştur
Bunun gibi bir sofra etrafında bütün bir ailenin iftarı beklemesi, yani teker teker bu insanların, aynı zamanda gelecek aynı şeyi beklemeleri, bu insanları birbirlerine daha ziyade bağlayacaktır Bu oruçlu kişiler yapmakla mükellef oldukları günlük vazifelerini hakkıyla yapmış olmanın verdiği neş ’e ve mutluluk ile birbirlerine daha fazla yakınlaşacak, birbirleriyle daha artı kaynaşacaklardır
Bu iftar umma hali, dahi ziyade aile fertleri arasıdaki sevgi ve muhabbeti arttırma, yani ailenin daha sağlam temeller üzerine kurulmasını gerçekleştirme bakımından fazla mühimdir İslâmiyet ’in bütün ailenin beraberce iftar sofrasına oturmasını ve iftarı beklemesini istemesinin sebebi de bu olsa gerektir
İftar saatini bekleme aile fertleri arasında olduğu kadar birtakım davetler ile tanıdıkları, dostlar ve hatta aşina olmayanlar arasında da sevgi muhabbet bağlarının kuvvetlenmesine yol açacaktır
Akşam ezânı okunmadan yâni süre girmeden büyük bir mâzeret olmaksızın bir dakika önce deha orucun bozulması ya da orucun başlangıç vaktinden bir dakika geç oruca başlama hali kazâ veya cezayı gerektirmektedir Günah işleyenlerin günahlarını affedip bu günahları sevaba çeviren Allahu Teala ’nın orucun şartlarını bir dakika veya daha azına bile müsaade etmeyecek kadar ciddi tutması, Müslümanların süre mefhumunun değerini kavramaları, avarelikten kurtulmuş halk müziği olarak hayatlarını zamana kadar tanzim etmelerini, zamanı en iyi şekilde kıymetlendirmelerini, kısaca hayatlarını süre ’la disipline eden insanlar olmalarını sağlamak içindir
Hem oruçlu iken yâni aç iken bilhassa uzun günlerde ikindiden sonra bilhassa iftar sofrasında ezan vaktini beklerken, vakit, tok olduğumuz vakte nisbetle fazla daha ağır geçer; âdetâ dakikalar devretmek bilmez Bu da oruçlu üstünde zamanın izâfi olduğu fikrini doğurur hiç olmazsa zamanın izafi olduğunu hissettirir *