Son konular

osmanlı devletinin hukuk sistemi kısaca

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
56
Yaş
36
Coin
256,936
osmanlı devletinin hukuk sistemi kısaca

Osmanlı Devleti’nde hukuk; Şer’i (İslam) Hukuk ve Orfi Hukuk olmak uzere iki temele dayanıyordu

1 Şer’i Hukuk’un esası, Kur’anı Kerim ve Hadisi Şeriflerdir Şer’i Hukuk sadece Muslumanlara uygulanırdı Musluman olmayan halk kendi dini kurumlarınca yargılanırdı

2 Orfi Hukuk ise, Şer’i Hukuka ters duşmemek kaydıyla padişahın koyduğu kanun, kanunname ve ferman gibi kurallardır Padişahın koyduğu bu kurallar orfe(toreye) uygun olurdu Orfi konulardaki kurallar padişahın ağzından yazılır ve bunlara Ferman denirdi Fermanlar devlet hayatını ve sosyal hayatı duzenlerdi

Adalet işlerinin andaki temsilcisi Kazaskerdi

Osmanlı Devletinde adalet işlerine Kadılar bakardı Padişah, Şer’i konularda kadının kararlarına mudahale edemezdi Mahkemelerde gorulen davalar şeriyye sicilleri denilen defterlere kaydedilirdi Kadıların verdiği kararıkabul etmeyenler bir ust mahkeme olan Divanı Humayuna muracaat ederlerdi Kadıların yardımcılarına Naip (Kadı Naibi) denirdi Devirlere gore kadıların gorev suresi, on sekiz ay ile uc yıl arasında değişirdi Bunda amac terfilerinin tıkanmaması ve halk ile fazla kaynaşmamalarını sağlamaktı İstanbul kadılığı kadılıkta en yuksek aşamaydı
KADILARIN GOREVLERİ ŞUNLARDI:

Merkezden gonderilen emirlerin reayaya ulaşmasını sağlamak
Mahkemedeki davalara bakmak(Yargıclık)
Nikah sozleşmesi, şirket kurulması, Vakıf kurulması gibi sozleşmeleri yapmak (Noterlik)
Reayanın istek ve şikayetlerini ana ulaştırmak
Vergilerin adil olarak dağıtılmasını sağlayıp, toplanan vergileri merkeze ulaştırmak
HUKUK ALANINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER

II Mahmut doneminde, musadere usulu (memurların mallarına el konulması) kaldırılmıştır

Nezareti Devai, Adalet bakanlığına donuşturulmuştur

Tanzimat Fermanı ile Osmanlı halkı arasında dil, din ve ırk ayırımı yapılmayacağı, herkesin kanun onunde eşit sayılacağı ve kimsenin yargılanmadan idam edilmeyeceği esası getirildi

Memurların yargılanması, hukumet ile halk arasındaki davaların goruşulmesi icin Meclisi Valai Ahkamı Adliye kuruldu

Avrupa ile ilişkilerin yoğunlaşması uzerine maliye, hukuk, ticaret, ekonomi, eğitim ve idare alanlarında bircok kanun ve yonetmelik cıkarıldı (Ceza Kanunu (1840), Ticaret Kanunu (1850), Deniz Ticaret Kanunu (1868))

1868'de Şurayı Devlet (Danıştay) kuruldu

1856 Islahat Fermanı ile karma mahkemelerin kurulması sağlandı (Yabancıların Turk mahkemelerinde yargıc olarak yer alması devletin egemenlik haklarıyla uyuşmamaktadır)

Abdulaziz doneminde, Divanı Ahkamı Adliye adlı bir yuksek mahkeme kuruldu

Tanzimat doneminde İnsan hakları ve vicdan hurriyetibakımından onemli gelişmeler oldu Zenci esirliği yasaklandı ve mezhep değiştirmeyi yasaklayan kanun kaldırıldı

İlk Osmanlı Anayasası olan Kanunı Esasi hazırlandı ve I Meşrutiyet ilan edildi (1876)

Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında Mecelle adı verilen İslam Hukukuna dayalı ilk Medeni kanun hazırlandı

1874 yılında İstanbul Sultani Mektebinde bir sınıf ayrılarak hukuk mektebi acıldı II Abdulhamit 1878 yılında hukuk alanında uzman ihtiyacını karşılamak amacıyla Mektebi Hukukı Şahane (Hukuk Fakultesi)’yi kurdu

NOT: 19 yuzyıl Osmanlı adalet teşkilatının en onemli eksiği mahkemelerde birlik olmamasıdır(Bu mahkemeler dort kategoride incelenebilir: Nizamiye Mahkemeleri, Konsolosluk Mahkemeleri, Şer’i Mahkemeler ve Cemaat Mahkemeleri)
Osmanlıda Hukuk Hakkında

Osmanlı İmparatorluğu'nda her kaza merkezinde bir şeriat mahkemesi bulunuyor ve bunların başında birer kadı gorev yapıyordu Asli gorevi, ahali arasındaki anlaşmazlıkları cozumlemek olan ve padişah isteğiyle ile tayin olunan kadılar, sultanın emrettiği her hususta hukum vermekle yetkilendirildiklerinden idari, mali, askeri gibi işlerle de meşgul olmaktaydılar Boylelikle Osmanlı Devleti’nde yargı ve yurutme işleri birlikte yan yana yurutulmuştur
Kadı, en genel tarifle, yargı işlerine bakan gorevliye verilen bir unvandır Ahali (halk) arasında vuku bulan (meydana gelen) ihtilafların (anlaşmazlık) cozulmesi maksadıyla İslamiyet’in ilk devirlerinden itibaren var olan bu muessese, Osmanlıların da ilk donemlerinden itibaren varlığını gostermiştir Osmanlılar’da kadı tayininde, ilk donem İslam devletlerindeki usullere riayet ederek, tanınmış kişileri kadılığa tayin etmişlerdir Osmanlı Devleti’nde, beylik donemlerinden itibaren fethedilen yerlere hukuku temsil etmek uzere bir kadı ve idareyi temsilen bir subaşı tayini yerleşmiş bir gelenekti

İslam hukukunda insanlar, mensup oldukları dinlerine gore birbirinden ayırt olunurlar Vatan ve millet kavramları yerine aynı dinin tabiileri demek olan ummet tabiri esas alınır Eski Musluman Turk Devletlerinde vatandaş demek olan ra’iyye (tebaa), Musluman ve gayri muslim olarak ikiye ayrılır Dinsel ozelliklerden hareket eden İslam hukukcuları, İslam ulkesindeki insanları, Musluman ve gayri muslim olmak uzere iki ana gruba ayırmışlardır Osmanlı Devletinde millet tabiri, ummet manasında kullanılmış ve milleti muslime ile milleti gayri muslime kavramları, fıkıh kitaplarındaki esaslara uygun olarak kullanılmıştır


Osmanlı hukuku, Tanzimat donemi donemine kadar, diğer İslam devletlerinde olduğu gibi şer'i hukuk sistemine dayalıydı yani şeriata Şeriatın sozluk anlamı; Kur'an'daki ayetlerden, Peygamberin sozlerinden cıkarılan, dini temellere dayanan Muslumanlık kanunları, İslam hukukudur Osmanlı hukuk sisteminin tek yoneticisi ve denetleyicisi şer'i hukuktur Aynı zamanda padişahın kendi koyduğu hukumdarın kamu hukuku alanında, İslam toplumunun yararları gozetilerek koymuş olduğu kurallaranlamına gelen orfi hukuk da bulunmaktadır ancak orfi hukuk, şer'i hukukun dışına cıkamaz ve şer'i kurallara karşı olamazdı Yani, orfi hukuk , Şer'i hukukun gerekcelerinin dışına cıkamazdı

Osmanlı hukuk sisteminde şer'i hukukun hanefi mezhebine ait dunya goruşu esas alınmaktadır cunku halkın buyuk coğunluğu ve hanedanlık bu mezhebe uyedir Halkın coğunluğunun hanefi mezhebine mensup bulunması sebebiyle kadılar da hanefi mezhebine gore hukum vermek uzere gorevlendiriyorlardı Hanefi mezhebi dışında bir mezhebe bağlı olanlar arasında meydana gelip de kendi mezheplerine gore hukme bağlanması uygun gorulen konularda taraflar kendi mezheplerine mensup alimlerden bir zat hakem tayin ederlerdi Bu zat kendi mezhebine gore hukmunu verir ve daha sonra da kadı bu hukme gore karar verirdi
Divanda olağan işler bitirildikten sonra başvuruların goruşulmesine gecilirdi Divan'a başvuru konusunda herhangi bir sınırlama sozkonusu değildi Ulkenin her neresinde olursa olsun, devletin herhangi bir faaliyetinden dolayı hakkı ihlal edilenler, valilerden, askeri gorevlilerden, kadılardan, vakıf yoneticilerinden zulum ve haksızlık gorenler, mahalli kadı tarafından hakkında yanlış hukum verilenler, dil, din, ırk ve sınıf farkı gozetmeksizin doğrudan Divan'a başvurabilirlerdi

Divanı Humayun'un da genel idareyi, toprak yonetimi gibi konularda emir ve yasaklar cıkarmak, yeni duzenlemeler getiren orfi hukuk kuralları koymak yetkileri bulunmaktadır Osmanlı'da Divanı Humayun yargı gorevi de gorduğunden, diğer İslam devletlerinin anlarından ayrılmaktadır Divan'ın ulkedeki tum yargı orgutunu denetleme yetkisi bulunmakta bu yetkisini bazen halktan gelen şikayetler uzerine, bazen de kendiliğinden gonderdiği mufettişler aracılığı ile doğrudan kullanmakta idi Divana gelen uyuşmazlıkların şer'i hukukla ilgili olanlarını kazaskerler, orfi hukukla ilgili olanlarını ise oteki an uyeleri karara bağlamışlardır Divan, padişah, sadrazam, vezirler, kazaskerler, nişancı, defterdarlar ve diğer uyelerden oluşurdu
 
Üst Alt