Osmanlı Zamanında Yapılan Sportif Faaliyetler
İslam fikir dunyası ve sosyal hayatında onemli bir sacayağı olan tekkeler, Turk kultur tarihinde de muhim bir yere sahiptir Tarihi surec icerisinde tekkeler hem Selcuklu hem de Osmanlı doneminde; ilmi, ictimai, iktisadi hayata onemli katkılarda bulunmuşlardır Hakikatlerin bilinmesi, sosyal munasebetlerin dengelenmesi, terbiye ve adabın insan iradesine yerleştirilmesi, tekkelerin temel hedefleri arasında yer almıştır
Tekkeler, faaliyette oldukları donemlerde; sanatta (hat, musiki, ebrU, şiir), sosyal yardımlaşmada (kervansaray, misafirhane), tıbbi faaliyetlerde (miskinler tekkesi, karantina ve tecrit hizmetleri), ekonomik faaliyetlerde (ahi zaviyeleri), yurt savunmasında (Ocakı Bektaşiyan), sportif faaliyetlerde (okcu ve gureş tekkeleri) sosyal hayatın her alanında uzerlerine duşen vazifeyi yerine getirmiştir Tekkeler o donemde, birer eğitim ve hizmet kurumu olmakla birlikte, spor kulubu olarak da hizmet vermiştir
Osmanlı'nın Spora Bakışı
Osmanlı toplumu, ruh olgunluğunun yanısıra, beden sağlığının da onemini biliyordu Devletin buyumesinin yolu fetihlerden gectiği icin, Osmanlı'da guclu fertlere ihtiyac duyuluyordu Butun Turk devletlerinde olduğu gibi Osmanlı'da da, ulkenin varlığını korumak ve yeni fetihler icin dayanıklı, kabiliyetli, gozupek bahadırlar yetiştirmek en buyuk hedefti
O donem Osmanlı'sında beden sağlığını koruma felsefesi; Ok atmak, kılıckalkan, kopuz, at ve gureş idmanları yapmak, mukaddematı cihat (cihada başlangıc), Resulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) san'atıdıresası uzerine şekillenmiştir
Osmanlı'nın kuruluş yılları da dahil, futuhat donemlerinde fethedilen yerlere tekkeler kurulmuş, bu tekkelerin civarında veya bunyesinde o donemde yaygın sporların (okculuk, gureş ve binicilik) yapılmasına destek verilmiştir Sporun tekkelerle butunleşmesi, spor alanlarının vakfedilmesiyle daha da guclenmiştir Bursa'nın fethinden sonra, Orhan Bey'in hanımı Nilufer Hatun, pehlivanların gureşmesi icin Pınarbaşı Meydanı'nı vakfetmiş, boylece buraya ilk gureşciler tekkesi kurulmuştur
Osmanoğulları ok ve okculuğa buyuk onem vermiştir Orhan Bey'in Bursa Ovası'nda yaptırdığı Atıcılar Alanı, bu spor dalında atılan ilk adım olmuştur Daha sonra halka da acılan bu alan, Orhan Bey tarafından torunu Yıldırım Bayezid'e vakfedilerek koruma altına alınmıştır
Celebi Sultan Mehmed, Osmanlı ordusunun Timur ordusuna karşı uğradığı yenilgide, suvari ustunluğunun tesirini gorduğunden, Merzifon ve Amasya'da iki binici grup oluşturmuş; onların Suluova'da yarışmalarını sağlamıştır Biniciliğe ilgi duyanlar, bu iki gruptan birine yazılır, bir ustadın idaresinde huysuz ve eğitimsiz atlara biner; kılıc, cirit ve mızrak kullanmasını oğrenir ve gosterilere alınırdı Osmanlı'da bamya ve lahana, resmi birer idman ocağı amblemi olarak kullanılmıştır
İstanbul'un fethi, sporun devlet destek ve korumasına alınmasının başlangıcı olmuştur Fatih Sultan Mehmed'in desteği ile spor, devlet himayesine alınmıştır Ayrıca tekkeler, ozel kanunlara bağlı olarak yonetilmeye başlanmıştır Sonraki donemlerde ise, toplumun beden sağlığını daha da geliştirebilmek icin, spor alanı ve tesisi yapımına hız verilmiştir Yapımı gercekleştirilen tekkelerin yakınında, her şehrin kulliyedenen eğitim muesseseleri oluşturulurken; cami, medrese, hamam, hastane, aşevi yanında, beden eğitimi ile alakalı calışmaların yapıldığı zorhaneadı verilen bir bolum inşa edilmiştir Gencler zamanlarının bir bolumunu, bu zorhanelerde yaptıkları beden hareketleriyle gecirirlerdi İstanbul'un fethini izleyen ilk yıllarda yaptırılan Pehlivan Succa Tekkesi, 18 Yuzyıl'ın sonlarına kadar, şimdiki Unkapanı Kucukpazar'daki yerinde hizmet vermiştir Ayrıca Okmeydanı adıyla hem okculuğun hem de diğer sporlarının yapıldığı bir meydan da, bu donemde goze carpan yapılanmalardan biridir Burada Okcular Tekkesi de kurulmuştur Okculukla alakalı butun organizasyonlar, bu tekke tarafından yurutulmuştur
Kanuni Sultan Suleyman donemi, her alanda olduğu gibi spordaki anlayış ve uygulamalar bakımından da zirvedir Spor alanları sadece yenicerilere değil, halktan spor yapmak isteyenlere de acılmıştır İstanbul dışındaki teşkilatlanmalar, bolge esnafının destekleriyle hızla yaygınlaşmıştır Bu donemde spor başarıları mukafatlandırılmış; kabiliyetli ve başarılı sporcular devlet idaresinde onemli gorevlere getirilmiştir 1682'de Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın emriyle okculuk konusunda ilk spor kanunu hazırlığı yapılmıştır Kırk atıcı ustası ile askeri ve mulki amirlerin oluşturduğu bir kurul, okla ilgilenen kişilerin aralarındaki anlaşmazlıklara son vermek maksadıyla kanunlar cıkartmış ve bunlar daha sonraki yıllarda kitap haline getirilmiştir Okculuk Kanunnamesi; meydanlarla alakalı kaideleri, calışanların vazifelerini, rekor kırma izinlerini, yemek kurallarını, atış usullerini ve kazananlara verilecek mukafatları ihtiva etmektedir
Adı Turk okculuk tarihine gecmiş usta kemankeşlerin bazıları şunlardır: Tozkoparan İskender Ahmed Ağa, Bursalı Suca, Şeyh Ali Bayrami, Suleyman Efendi Osmanlı Padişahlarından 2 Ahmed, 3 Selim ve 2 Mahmud okculukta oldukca başarılıdır Bununla beraber Sultan 2 Mahmud atıcılık sıralamalarında daima ilkler arasında olmuştur
17 Yuzyıl'a gelindiğinde, spor alanındaki teşkilatlanma en olgun seviyeye ulaşmıştır Sultan 2 Mahmud doneminde, EnderUnı HumayUn bunyesinde Spor ve Musiki Akademisikurulmuştur
Tekkelerin Yapısı Ve Antrenmanlar
Spor tekkelerinin şeyhleri (antrenor) ve muritleri (sporcular) vardı Tekkenin gunluk idari yapısı şeyhmurit munasebetine dayanırdı Şeyhler, tekkedeki spor organizasyonlarından mesul olduğu gibi, tekkenin diğer işlerinden de mesuldu Tekkeler; toplantı ve spor salonları, kutuphane, antrenor odası ve meccani (karşılıksız) aşevleri ile son derece mukemmel spor kulupleriydi Aşevleri halka acıktı, ihtiyac sahipleri buralardan faydalanırdı Her bir tekkede kutuphanenin bulunması ise, beden kulturu yanında fikir kulturunun de onemli olduğu gerceğini ortaya koymaktadır
Tekkelerde sporcuların uyku ve beslenmeleri bir duzene bağlanır; alacakları besinler, tecrubeli hocaların duzenledikleri programlarla belirlenirdi Osmanlı'da sportabirinin karşılığı olarak idman; sporcu karşılığı olarak da idmancıkelimesi kullanılırdı
Osmanlı doneminde yetişen sporcular; antrenmana ve antrenorlere buyuk onem vermişlerdir Turk sporuyla alakalı yazılan eserlerde muhkem idmandan bahsedilir ki, bu milletlerarası musabakalar icin hususi kamplarda yapılan devamlı ve sıkı antrenmanları ifade eder O donemi anlatan en onemli eser, Fatih Ali Emiri Kutuphanesi'nde bulunan, Kemankeş Mustafa'nın Kavisnameadlı kitabıdır Yazar bu eserinde, milletlerarası musabakalara hazırlık icin burada tesis edilen kampların altı ay devam ettiğini, sporcuların geceleri de kamplarda kaldıklarını, hatta kendilerine uyku esnasında ihtimam gostermek, kalbi uzerine yatmalarına engel olmak icin sabaha kadar vazife goren hususi bakıcıların istihdam edilmiş olduğunu dile getirir Eserde idmanların onemi şoyle vurgulanmaktadır: İdmancı idmanı bir gun terk ederse, idman onu yirmi gun terk eder, yani o kadar gun gerilemiş olur Bir adam, bir okka bir şeyi goturmeye acz cekerken, idman ile az zamanda bir camus goturmek mumkun olmaktadır
Manevi Terbiye
Tekkelerde butun faaliyetler, tasavvufi (manevi) terbiye ihmal edilmeden yapılmıştır Yazılı olarak ortaya konan ve şeyhmurit (ustacırak) munasebetiyle sporculara kazandırılan bu kurallar, sporda hakkaniyeti ve adaleti sağlamıştır Bu ahlaki davranışlarla, saygı ve hurmet gosteren, hileye başvurmayan, yardımlaşmayı seven, ornek bir sporcu karakteri oluşturulmuştur
Başarılarından dolayı sporcular gurura kapılmaz, her an tevazularını korurlardı Sporcuların bu karakteri, toplumun davranışlarına tesir etmekteydi Mesela; cirit oyununda ciritcinin kin gutmemesi cok onemliydi Ciriti, ata atmak yasaktı Bu ata olan saygıdan kaynaklanıyordu Geleneksel gureşlerde, rakibini kaldırıp uc adım yuruyen pehlivan galip sayılıyordu Bu, rakibin yere atılması neticesi doğabilecek bir sakatlığı engellemek icin getirilmiş bir kaideydi Kemankeşler (okcular), ok ve yaylarında bir hile tespit edilirse, kadı tarafından cezalandırıyordu
Sporcular, musabaka oncesi ve sonrasında da toplumun değerlerine atıfta bulunan davranışlar sergiliyordu Evliya Celebi, Seyahatname'sinde Edirne'deki Gureşciler Tekkesi'ndeki gureşlerden bahsederken, pehlivanlığın Hz Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve sellem) Sunnet'i olduğunu, gureşler başlamadan once Gulbankı Muhammedi cekildiğini belirtmektedir (Allah, Allah, hacei alem, seyyidi kainat, mucizei kainat, mu'cizei mevcudat, purkemali cemal Muhammed Mustafa'ya salavat) Evliya Celebi ayrıca bu tekkede, yuz cift pehlivan dervişin bulunduğunu, onların ayini pir yar veli uzere idman yaptıklarını yazmaktadır
Genc pehlivanların kispet giymesi, tasavvufi yonu olan cok onemli bir ritueldir Kispet giyilmezden evvel pehlivan alayı iki rek'at namaz kılar, eski usta pehlivanlardan biri Hz Hamza ruhuna Fatiha okurdu Kispette once sağ, sonra da sol paca giyilirdi Kurban kesilir ve dua edilirdi Gureş tekkelerinde Hz Hamza pehlivanların piri gosterilirdi
İstanbul Okmeydanı'nda faaliyet sahası okculuk olan bir tekke vardı Ok atmaya yeni başlayanlar, usta kemankeşlerden birini secer, ondan tekke ve meydan torelerini oğrenirdi Okcu adayları imtihana tabi tutulduktan sonra şeyhin onunde diz coker, sonra da elini operdi Okcular kendi dallarında yukseldiklerini başkalarına gostermek icin kabza (lisans) imtihanına tabi tutulurdu Ahlaken atıcılığa layık gorulurlerse, bu yarışmaya alınırlardı Kabza Alma Torenide denen imtihana, meydan şeyhinin duasıyla başlanırdı Duada Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ve okcuların piri Sa'd bin Ebi Vakkas'tan gunumuze kadar gelip gecmiş ustadlar ve hayır yapmış kişiler anılır, onların ruhlarına Fatiha okunurdu
Ok abdestsiz atılmazdı Atış oncesi atıcılar, başlarını one doğru hafifce eğerek selam verirler ve Şevkinize!diyerek atışa başlarlardı Orada bulunanlar da okculara Kuvvet ola!şeklinde mukabelede bulunurdu Bundan sonra atıcı Ya Hakk!diyerek yayını butun gucuyle cekerdi Yaydan fırlayan ok hedefine vardığında, seyirciler aynı anda Ya Hakkderlerdi
600 yıllık tarihi boyunca bilim, kultur ve sanatta onemli atılımlar yapan Osmanlı, ceşitli spor dallarında da başarılı calışmalar yapmıştır Sporu ve sporculuğu sağlam esaslara bağlamış, bunun icin ceşitli teşkilatlar kurmuştur Bu teşkilatların disiplinleri, nizam ve yonetmelikleri gunumuzde bile ornek alınacak mahiyettedir Netice itibariyle; spor tekkeleri, fert ve toplumun maddi ve manevi terakkisine imkanlar sağlayan sivil toplum kuruluşları olarak Osmanlı'ya asırlarca hizmet etti
İslam fikir dunyası ve sosyal hayatında onemli bir sacayağı olan tekkeler, Turk kultur tarihinde de muhim bir yere sahiptir Tarihi surec icerisinde tekkeler hem Selcuklu hem de Osmanlı doneminde; ilmi, ictimai, iktisadi hayata onemli katkılarda bulunmuşlardır Hakikatlerin bilinmesi, sosyal munasebetlerin dengelenmesi, terbiye ve adabın insan iradesine yerleştirilmesi, tekkelerin temel hedefleri arasında yer almıştır
Tekkeler, faaliyette oldukları donemlerde; sanatta (hat, musiki, ebrU, şiir), sosyal yardımlaşmada (kervansaray, misafirhane), tıbbi faaliyetlerde (miskinler tekkesi, karantina ve tecrit hizmetleri), ekonomik faaliyetlerde (ahi zaviyeleri), yurt savunmasında (Ocakı Bektaşiyan), sportif faaliyetlerde (okcu ve gureş tekkeleri) sosyal hayatın her alanında uzerlerine duşen vazifeyi yerine getirmiştir Tekkeler o donemde, birer eğitim ve hizmet kurumu olmakla birlikte, spor kulubu olarak da hizmet vermiştir
Osmanlı'nın Spora Bakışı
Osmanlı toplumu, ruh olgunluğunun yanısıra, beden sağlığının da onemini biliyordu Devletin buyumesinin yolu fetihlerden gectiği icin, Osmanlı'da guclu fertlere ihtiyac duyuluyordu Butun Turk devletlerinde olduğu gibi Osmanlı'da da, ulkenin varlığını korumak ve yeni fetihler icin dayanıklı, kabiliyetli, gozupek bahadırlar yetiştirmek en buyuk hedefti
O donem Osmanlı'sında beden sağlığını koruma felsefesi; Ok atmak, kılıckalkan, kopuz, at ve gureş idmanları yapmak, mukaddematı cihat (cihada başlangıc), Resulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) san'atıdıresası uzerine şekillenmiştir
Osmanlı'nın kuruluş yılları da dahil, futuhat donemlerinde fethedilen yerlere tekkeler kurulmuş, bu tekkelerin civarında veya bunyesinde o donemde yaygın sporların (okculuk, gureş ve binicilik) yapılmasına destek verilmiştir Sporun tekkelerle butunleşmesi, spor alanlarının vakfedilmesiyle daha da guclenmiştir Bursa'nın fethinden sonra, Orhan Bey'in hanımı Nilufer Hatun, pehlivanların gureşmesi icin Pınarbaşı Meydanı'nı vakfetmiş, boylece buraya ilk gureşciler tekkesi kurulmuştur
Osmanoğulları ok ve okculuğa buyuk onem vermiştir Orhan Bey'in Bursa Ovası'nda yaptırdığı Atıcılar Alanı, bu spor dalında atılan ilk adım olmuştur Daha sonra halka da acılan bu alan, Orhan Bey tarafından torunu Yıldırım Bayezid'e vakfedilerek koruma altına alınmıştır
Celebi Sultan Mehmed, Osmanlı ordusunun Timur ordusuna karşı uğradığı yenilgide, suvari ustunluğunun tesirini gorduğunden, Merzifon ve Amasya'da iki binici grup oluşturmuş; onların Suluova'da yarışmalarını sağlamıştır Biniciliğe ilgi duyanlar, bu iki gruptan birine yazılır, bir ustadın idaresinde huysuz ve eğitimsiz atlara biner; kılıc, cirit ve mızrak kullanmasını oğrenir ve gosterilere alınırdı Osmanlı'da bamya ve lahana, resmi birer idman ocağı amblemi olarak kullanılmıştır
İstanbul'un fethi, sporun devlet destek ve korumasına alınmasının başlangıcı olmuştur Fatih Sultan Mehmed'in desteği ile spor, devlet himayesine alınmıştır Ayrıca tekkeler, ozel kanunlara bağlı olarak yonetilmeye başlanmıştır Sonraki donemlerde ise, toplumun beden sağlığını daha da geliştirebilmek icin, spor alanı ve tesisi yapımına hız verilmiştir Yapımı gercekleştirilen tekkelerin yakınında, her şehrin kulliyedenen eğitim muesseseleri oluşturulurken; cami, medrese, hamam, hastane, aşevi yanında, beden eğitimi ile alakalı calışmaların yapıldığı zorhaneadı verilen bir bolum inşa edilmiştir Gencler zamanlarının bir bolumunu, bu zorhanelerde yaptıkları beden hareketleriyle gecirirlerdi İstanbul'un fethini izleyen ilk yıllarda yaptırılan Pehlivan Succa Tekkesi, 18 Yuzyıl'ın sonlarına kadar, şimdiki Unkapanı Kucukpazar'daki yerinde hizmet vermiştir Ayrıca Okmeydanı adıyla hem okculuğun hem de diğer sporlarının yapıldığı bir meydan da, bu donemde goze carpan yapılanmalardan biridir Burada Okcular Tekkesi de kurulmuştur Okculukla alakalı butun organizasyonlar, bu tekke tarafından yurutulmuştur
Kanuni Sultan Suleyman donemi, her alanda olduğu gibi spordaki anlayış ve uygulamalar bakımından da zirvedir Spor alanları sadece yenicerilere değil, halktan spor yapmak isteyenlere de acılmıştır İstanbul dışındaki teşkilatlanmalar, bolge esnafının destekleriyle hızla yaygınlaşmıştır Bu donemde spor başarıları mukafatlandırılmış; kabiliyetli ve başarılı sporcular devlet idaresinde onemli gorevlere getirilmiştir 1682'de Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın emriyle okculuk konusunda ilk spor kanunu hazırlığı yapılmıştır Kırk atıcı ustası ile askeri ve mulki amirlerin oluşturduğu bir kurul, okla ilgilenen kişilerin aralarındaki anlaşmazlıklara son vermek maksadıyla kanunlar cıkartmış ve bunlar daha sonraki yıllarda kitap haline getirilmiştir Okculuk Kanunnamesi; meydanlarla alakalı kaideleri, calışanların vazifelerini, rekor kırma izinlerini, yemek kurallarını, atış usullerini ve kazananlara verilecek mukafatları ihtiva etmektedir
Adı Turk okculuk tarihine gecmiş usta kemankeşlerin bazıları şunlardır: Tozkoparan İskender Ahmed Ağa, Bursalı Suca, Şeyh Ali Bayrami, Suleyman Efendi Osmanlı Padişahlarından 2 Ahmed, 3 Selim ve 2 Mahmud okculukta oldukca başarılıdır Bununla beraber Sultan 2 Mahmud atıcılık sıralamalarında daima ilkler arasında olmuştur
17 Yuzyıl'a gelindiğinde, spor alanındaki teşkilatlanma en olgun seviyeye ulaşmıştır Sultan 2 Mahmud doneminde, EnderUnı HumayUn bunyesinde Spor ve Musiki Akademisikurulmuştur
Tekkelerin Yapısı Ve Antrenmanlar
Spor tekkelerinin şeyhleri (antrenor) ve muritleri (sporcular) vardı Tekkenin gunluk idari yapısı şeyhmurit munasebetine dayanırdı Şeyhler, tekkedeki spor organizasyonlarından mesul olduğu gibi, tekkenin diğer işlerinden de mesuldu Tekkeler; toplantı ve spor salonları, kutuphane, antrenor odası ve meccani (karşılıksız) aşevleri ile son derece mukemmel spor kulupleriydi Aşevleri halka acıktı, ihtiyac sahipleri buralardan faydalanırdı Her bir tekkede kutuphanenin bulunması ise, beden kulturu yanında fikir kulturunun de onemli olduğu gerceğini ortaya koymaktadır
Tekkelerde sporcuların uyku ve beslenmeleri bir duzene bağlanır; alacakları besinler, tecrubeli hocaların duzenledikleri programlarla belirlenirdi Osmanlı'da sportabirinin karşılığı olarak idman; sporcu karşılığı olarak da idmancıkelimesi kullanılırdı
Osmanlı doneminde yetişen sporcular; antrenmana ve antrenorlere buyuk onem vermişlerdir Turk sporuyla alakalı yazılan eserlerde muhkem idmandan bahsedilir ki, bu milletlerarası musabakalar icin hususi kamplarda yapılan devamlı ve sıkı antrenmanları ifade eder O donemi anlatan en onemli eser, Fatih Ali Emiri Kutuphanesi'nde bulunan, Kemankeş Mustafa'nın Kavisnameadlı kitabıdır Yazar bu eserinde, milletlerarası musabakalara hazırlık icin burada tesis edilen kampların altı ay devam ettiğini, sporcuların geceleri de kamplarda kaldıklarını, hatta kendilerine uyku esnasında ihtimam gostermek, kalbi uzerine yatmalarına engel olmak icin sabaha kadar vazife goren hususi bakıcıların istihdam edilmiş olduğunu dile getirir Eserde idmanların onemi şoyle vurgulanmaktadır: İdmancı idmanı bir gun terk ederse, idman onu yirmi gun terk eder, yani o kadar gun gerilemiş olur Bir adam, bir okka bir şeyi goturmeye acz cekerken, idman ile az zamanda bir camus goturmek mumkun olmaktadır
Manevi Terbiye
Tekkelerde butun faaliyetler, tasavvufi (manevi) terbiye ihmal edilmeden yapılmıştır Yazılı olarak ortaya konan ve şeyhmurit (ustacırak) munasebetiyle sporculara kazandırılan bu kurallar, sporda hakkaniyeti ve adaleti sağlamıştır Bu ahlaki davranışlarla, saygı ve hurmet gosteren, hileye başvurmayan, yardımlaşmayı seven, ornek bir sporcu karakteri oluşturulmuştur
Başarılarından dolayı sporcular gurura kapılmaz, her an tevazularını korurlardı Sporcuların bu karakteri, toplumun davranışlarına tesir etmekteydi Mesela; cirit oyununda ciritcinin kin gutmemesi cok onemliydi Ciriti, ata atmak yasaktı Bu ata olan saygıdan kaynaklanıyordu Geleneksel gureşlerde, rakibini kaldırıp uc adım yuruyen pehlivan galip sayılıyordu Bu, rakibin yere atılması neticesi doğabilecek bir sakatlığı engellemek icin getirilmiş bir kaideydi Kemankeşler (okcular), ok ve yaylarında bir hile tespit edilirse, kadı tarafından cezalandırıyordu
Sporcular, musabaka oncesi ve sonrasında da toplumun değerlerine atıfta bulunan davranışlar sergiliyordu Evliya Celebi, Seyahatname'sinde Edirne'deki Gureşciler Tekkesi'ndeki gureşlerden bahsederken, pehlivanlığın Hz Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve sellem) Sunnet'i olduğunu, gureşler başlamadan once Gulbankı Muhammedi cekildiğini belirtmektedir (Allah, Allah, hacei alem, seyyidi kainat, mucizei kainat, mu'cizei mevcudat, purkemali cemal Muhammed Mustafa'ya salavat) Evliya Celebi ayrıca bu tekkede, yuz cift pehlivan dervişin bulunduğunu, onların ayini pir yar veli uzere idman yaptıklarını yazmaktadır
Genc pehlivanların kispet giymesi, tasavvufi yonu olan cok onemli bir ritueldir Kispet giyilmezden evvel pehlivan alayı iki rek'at namaz kılar, eski usta pehlivanlardan biri Hz Hamza ruhuna Fatiha okurdu Kispette once sağ, sonra da sol paca giyilirdi Kurban kesilir ve dua edilirdi Gureş tekkelerinde Hz Hamza pehlivanların piri gosterilirdi
İstanbul Okmeydanı'nda faaliyet sahası okculuk olan bir tekke vardı Ok atmaya yeni başlayanlar, usta kemankeşlerden birini secer, ondan tekke ve meydan torelerini oğrenirdi Okcu adayları imtihana tabi tutulduktan sonra şeyhin onunde diz coker, sonra da elini operdi Okcular kendi dallarında yukseldiklerini başkalarına gostermek icin kabza (lisans) imtihanına tabi tutulurdu Ahlaken atıcılığa layık gorulurlerse, bu yarışmaya alınırlardı Kabza Alma Torenide denen imtihana, meydan şeyhinin duasıyla başlanırdı Duada Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ve okcuların piri Sa'd bin Ebi Vakkas'tan gunumuze kadar gelip gecmiş ustadlar ve hayır yapmış kişiler anılır, onların ruhlarına Fatiha okunurdu
Ok abdestsiz atılmazdı Atış oncesi atıcılar, başlarını one doğru hafifce eğerek selam verirler ve Şevkinize!diyerek atışa başlarlardı Orada bulunanlar da okculara Kuvvet ola!şeklinde mukabelede bulunurdu Bundan sonra atıcı Ya Hakk!diyerek yayını butun gucuyle cekerdi Yaydan fırlayan ok hedefine vardığında, seyirciler aynı anda Ya Hakkderlerdi
600 yıllık tarihi boyunca bilim, kultur ve sanatta onemli atılımlar yapan Osmanlı, ceşitli spor dallarında da başarılı calışmalar yapmıştır Sporu ve sporculuğu sağlam esaslara bağlamış, bunun icin ceşitli teşkilatlar kurmuştur Bu teşkilatların disiplinleri, nizam ve yonetmelikleri gunumuzde bile ornek alınacak mahiyettedir Netice itibariyle; spor tekkeleri, fert ve toplumun maddi ve manevi terakkisine imkanlar sağlayan sivil toplum kuruluşları olarak Osmanlı'ya asırlarca hizmet etti