imagesosmanlidonemindekadinhaklari5ad6a59713f21
OSMANLI KADINI
Turk kavimlerinin toplumsal duzenlerinin İslam hukukuna gore duzenlenmeye başlanması IX Asırdan itibaren, yani İslam dininin kabulunden itibarendir XIV Yuzyılda Osmanlı Devletinin ilk zamanlarında devlet yonetiminde ve toplumsal yaşamda hakan eşlerinin rollerinden soz edilmektedir İslamın kabulunden sonra da aşiret geleneklerinin surdurulduğu ve Osmanlı Devletinin kuruluş aşamasında, kadının toplum yaşantısı dışında tutulacağı şeklinde bir İslami yorum getirilmediği; kadının hareme kapatılması geleneğinin İstanbulun alınışından sonra koleci Bizans devlet anlayışından etkilerle gercekleştiği, İran ve Bizans hareminin Osmanlı sarayına ornek oluşturduğu gibi goruşler vardır Buna gore; ilk kez XV Yuzyılda haremlik ve selamlık ayrımı saraya ferman ve emirle gelmiş, vezir ve beyler bunu konaklarında taklit etmişler ve cok kadınlı evlilik boylece yaygınlık kazanmıştır
Teokratik ve monarşik Osmanlı yonetiminin otoriter ve geleneksel yonetim anlayışında hukuk duzeninin din yolu ile, yani Şeriat ile sağlandığı toplumsal anlayış kadını ev yaşamında kafes arkasına, ev dışındaki yaşamında carşafa sararak erkeğin gerisine cekerken, kadına erkeğe itaat ve hizmet dışında secenek tanımamıştır Cok eşlilik, evlenme, boşanma gibi konularda soz hakkı vermeyerek erkeğin kadına ustunluğunu ya da kadının erkeğe eşit olmayışını pekiştirmiştir Yaygın olan kanıya gore, XVI Yuzyıldan itibaren Osmanlı Devletinin iyiden iyiye teokratik yapıya burunmesiyle kadının toplum yaşantısının dışına itildiği, Şeriatın kadının aleyhine yorumlandığı surec başlamıştır
Bireylerin haklarından soz edilemeyen Osmanlı yonetim anlayışında kadın haklarının olup olmadığını sorgulamak pek anlamlı değildir Kız erkek ayrımı belirgindir; kadın mirasın yarısından pay alırken, iki kadının şahitliği bir erkeğinkine tekabul etmektedir Kadın eğitimin de dışındadır; ancak dini tedrisatta kız ve erkek ayrımı yoktur Şeyhulislamlığa bağlı , şeriat hukumlerine dayalı ilkel din eğitiminden başka bir şey vermeyen, 9 yaşına kadar cocukların devam edebildiği subyan okulları kız cocukların alabildiği yegane eğitimdir
Batılı kadının sosyal ve siyasal hak mucadelesi verdiği donemlerde, Osmanlı Devletinde kadın sosyal yaşama katılmak bir yana, sokağa cıkma hakkından bile mahrumdur Osmanlıda kadının statusu Tanzimat doneminde tartışılmaya başlanmıştır Bu surecte statude farklılık oluşturmayan tartışmalar II Meşrutiyet donemi gelişmelerinin hazırlayıcısı olması acısından onemlidir Gerci, II Meşrutiyetin ilanı kadınların sosyal yaşama katılma, calışma yaşamında yer alma ve yuksek eğitim gorme isteklerine yanıt verecek değişimi getirmemiştir Fakat, II Meşrutiyetin getirdiği kısa sureli ozgurluk ortamından kadınlar da pay almışlar ve kendi haklarının mucadelesinde aktif rol oynamaya başlamışlar; kadınların cıkardığı gazete ve dergiler yanında, dernek faaliyetleri de artış gostermiştir
1912 Balkan Savaşı ve I Dunya Savaşı kadınları sosyal yaşamda etkin olmaya zorladığından, kadınlar eğitim olanaklarından yararlanmaya, derneklere uye olmaya ve siyasal partilerde etkin rol almaya başlamışlardır Afet İnan kadınların dernek faaliyetlerini şoyle acıklamaktadır: 1867den itibaren kadınların teşkil ettiği cemiyetler faaliyete gecmiştir Bunlar harp yaralılarına yardım (Cemiyeti İmdadiye) grupları ise de, 1912de kurulan Taalii Nisvan cemiyeti Turk Musluman kadınlığını cemiyet hayatına alıştıran ve bilhassa carşafa kapatılmasına rağmen, erkeklerle birlikte calıştığı ve fikirlerini yayma imkanını bulduğu ilk resmi teşekkuldur
1919 yılında kadınların fiilen uye oldukları derneklerin sayısı 19u bulmaktadır Bunlar Hilali Ahmer ve Bikes Ailelere Yardımcı Hanımlar Derneği gibi hayır dernekleri; Muallimeler Cemiyeti gibi meslek orgutleri ve 1918de İnans Darulfununun oncu olmasıyla kurulan Asri Kadınlar Cemiyeti gibi feminist derneklerdir Uye sayısı fazla olmayan bu derneklerin faaliyetleri surekli değildir, kesintili olarak surdurulmuştur
I Dunya Savaşı Osmanlı kadının toplumsal yaşamdaki rolu acısından farklılıkların ortaya cıkmasına zemin hazırlayacak bir sureci başlatmıştır Diğer tum savaşa katılan toplumlarda olduğu gibi, Osmanlı Devletinde de erkeklerin cepheye gitmeleri ile boşalan memuriyetlere; postane, telgrafhane, hastabakıcı olarak hastanelere ve orduya kadınların alınmasına yol acmıştır Hatta 1915de Osmanlı Ticaret Nezaretinde kadınlar icin bir ceşit Mecburi Hizmet Kanunu kabul edilmiştir
Eğitim alanında da kadınların haklarının nispeten genişlediği gorulmektedir 1914 yılında ilk once kadınlar icin konferanslar şeklinde başlayan yuksek oğrenim, 1915 yılında İnans Darulfununu şeklinde surdurulmuştur Hilali Ahmere (Kızılay) bağlı Kadınları Calıştırma cemiyeti şehirli Turk kadınlarını dış hayatta calışmaya teşvik etmiştir ve okullardaki kız oğrenci sayısı coğalmıştır Orneğin, oğretmenlik alanında 19161917de 803 iken, 19171918de 1005i bulmuştur İlk yıllarda kadın ve erkekler ayrı ayrı ders goruyorlarken, 1922 yılından itibaren derslere birlikte girmeye başlamışlardır Ancak eğitimden yararlanan kadınların sayısı oldukca azdır
1917de kabul edilen bir kararname ile kadınlara da boşanma hakkını tanıyan, evlenmeyi din adamının yetki alanından cıkarıp devlete bağlayan, cok karılılığı kadının rızasına bırakan hukumleriyle İslam dunyasının ilk yazılı aile hukuku (Hukuku Aile Kararnamesi) kabul edilmiştir Ancak bu şeriattan tamamen kopulduğu anlamına gelmemektedir Nitekim, yoğun tepkiler nedeniyle 1919 yılında kararname yururlukten kaldırılmıştır(bkz Yaraman Başbuğu, 1992:135) Kadınlar 1926da Medeni Kanun yururluğe girene dek şeriatın boyunduruğunda kalmışlardır
1917de kadınlar savaş baskısı nedeniyle fiilen elde ettikleri haklarına yenilerini eklemeleri yine bir başka savaş nedeniyledir Kurtuluş Savaşı, kadınları evlerinden dışarıdaki yaşama ceken bir başka toplumsal olaydır
Kadınların toplum yaşantısında ilerlemelerinde sınırlı sayılarda da olsa orgutlenmelerin de onemi olmuştur kuşkusuz Kurtuluş Savaşında Anadoluda başlatılan orgutlenme icerisinde de yer almışlar ancak, Mudafaai Hukuk cemiyetlerine doğrudan uye olmak yerine, Anadolu Kadınları Mudafaai Vatan Cemiyeti gibi yalnızca kadınların uye olabildiği dernek calışmalarında bulunmuşlardır Once I Dunya Savaşı, ardından Kurtuluş Savaşı, Osmanlı kadınının rollerini farklılaştıran, kadının yalnızca toplumsal yaşama değil, siyasal yaşama da acılımını sağlayacak duşunsel sureci başlatan bir etkide bulunmuşsa da, asırlar suren kul statusunu aşacak bilinc birikimine ulaşmak pek kolay olmayacaktır Turkiyede kurulmuş olan kadın teşekkulleri, diğer memleketlerde olduğu gibi, bir siyasi hak iddia etme ve bu bakımdan mucadeleye girişme yolunu tutmamışlardır Ancak bu teşebbusun olumlu tarafı, aydın kadınlarımızı bir araya toplayıp fikir alışverişine fırsat vermiş ve toplum icerisinde ozellikle Kızılay gibi veya diğer hayır cemiyetlerinde calışma imkanını sağlamıştır(bkzİnan, 1968:127) diyen Afet İnan,bu surecte ortaya cıkan orgutlenme bilincinin duzeyine ilişkin ipuclarını da vermektedir
Alıntıdır
OSMANLI KADINI
Turk kavimlerinin toplumsal duzenlerinin İslam hukukuna gore duzenlenmeye başlanması IX Asırdan itibaren, yani İslam dininin kabulunden itibarendir XIV Yuzyılda Osmanlı Devletinin ilk zamanlarında devlet yonetiminde ve toplumsal yaşamda hakan eşlerinin rollerinden soz edilmektedir İslamın kabulunden sonra da aşiret geleneklerinin surdurulduğu ve Osmanlı Devletinin kuruluş aşamasında, kadının toplum yaşantısı dışında tutulacağı şeklinde bir İslami yorum getirilmediği; kadının hareme kapatılması geleneğinin İstanbulun alınışından sonra koleci Bizans devlet anlayışından etkilerle gercekleştiği, İran ve Bizans hareminin Osmanlı sarayına ornek oluşturduğu gibi goruşler vardır Buna gore; ilk kez XV Yuzyılda haremlik ve selamlık ayrımı saraya ferman ve emirle gelmiş, vezir ve beyler bunu konaklarında taklit etmişler ve cok kadınlı evlilik boylece yaygınlık kazanmıştır
Teokratik ve monarşik Osmanlı yonetiminin otoriter ve geleneksel yonetim anlayışında hukuk duzeninin din yolu ile, yani Şeriat ile sağlandığı toplumsal anlayış kadını ev yaşamında kafes arkasına, ev dışındaki yaşamında carşafa sararak erkeğin gerisine cekerken, kadına erkeğe itaat ve hizmet dışında secenek tanımamıştır Cok eşlilik, evlenme, boşanma gibi konularda soz hakkı vermeyerek erkeğin kadına ustunluğunu ya da kadının erkeğe eşit olmayışını pekiştirmiştir Yaygın olan kanıya gore, XVI Yuzyıldan itibaren Osmanlı Devletinin iyiden iyiye teokratik yapıya burunmesiyle kadının toplum yaşantısının dışına itildiği, Şeriatın kadının aleyhine yorumlandığı surec başlamıştır
Bireylerin haklarından soz edilemeyen Osmanlı yonetim anlayışında kadın haklarının olup olmadığını sorgulamak pek anlamlı değildir Kız erkek ayrımı belirgindir; kadın mirasın yarısından pay alırken, iki kadının şahitliği bir erkeğinkine tekabul etmektedir Kadın eğitimin de dışındadır; ancak dini tedrisatta kız ve erkek ayrımı yoktur Şeyhulislamlığa bağlı , şeriat hukumlerine dayalı ilkel din eğitiminden başka bir şey vermeyen, 9 yaşına kadar cocukların devam edebildiği subyan okulları kız cocukların alabildiği yegane eğitimdir
Batılı kadının sosyal ve siyasal hak mucadelesi verdiği donemlerde, Osmanlı Devletinde kadın sosyal yaşama katılmak bir yana, sokağa cıkma hakkından bile mahrumdur Osmanlıda kadının statusu Tanzimat doneminde tartışılmaya başlanmıştır Bu surecte statude farklılık oluşturmayan tartışmalar II Meşrutiyet donemi gelişmelerinin hazırlayıcısı olması acısından onemlidir Gerci, II Meşrutiyetin ilanı kadınların sosyal yaşama katılma, calışma yaşamında yer alma ve yuksek eğitim gorme isteklerine yanıt verecek değişimi getirmemiştir Fakat, II Meşrutiyetin getirdiği kısa sureli ozgurluk ortamından kadınlar da pay almışlar ve kendi haklarının mucadelesinde aktif rol oynamaya başlamışlar; kadınların cıkardığı gazete ve dergiler yanında, dernek faaliyetleri de artış gostermiştir
1912 Balkan Savaşı ve I Dunya Savaşı kadınları sosyal yaşamda etkin olmaya zorladığından, kadınlar eğitim olanaklarından yararlanmaya, derneklere uye olmaya ve siyasal partilerde etkin rol almaya başlamışlardır Afet İnan kadınların dernek faaliyetlerini şoyle acıklamaktadır: 1867den itibaren kadınların teşkil ettiği cemiyetler faaliyete gecmiştir Bunlar harp yaralılarına yardım (Cemiyeti İmdadiye) grupları ise de, 1912de kurulan Taalii Nisvan cemiyeti Turk Musluman kadınlığını cemiyet hayatına alıştıran ve bilhassa carşafa kapatılmasına rağmen, erkeklerle birlikte calıştığı ve fikirlerini yayma imkanını bulduğu ilk resmi teşekkuldur
1919 yılında kadınların fiilen uye oldukları derneklerin sayısı 19u bulmaktadır Bunlar Hilali Ahmer ve Bikes Ailelere Yardımcı Hanımlar Derneği gibi hayır dernekleri; Muallimeler Cemiyeti gibi meslek orgutleri ve 1918de İnans Darulfununun oncu olmasıyla kurulan Asri Kadınlar Cemiyeti gibi feminist derneklerdir Uye sayısı fazla olmayan bu derneklerin faaliyetleri surekli değildir, kesintili olarak surdurulmuştur
I Dunya Savaşı Osmanlı kadının toplumsal yaşamdaki rolu acısından farklılıkların ortaya cıkmasına zemin hazırlayacak bir sureci başlatmıştır Diğer tum savaşa katılan toplumlarda olduğu gibi, Osmanlı Devletinde de erkeklerin cepheye gitmeleri ile boşalan memuriyetlere; postane, telgrafhane, hastabakıcı olarak hastanelere ve orduya kadınların alınmasına yol acmıştır Hatta 1915de Osmanlı Ticaret Nezaretinde kadınlar icin bir ceşit Mecburi Hizmet Kanunu kabul edilmiştir
Eğitim alanında da kadınların haklarının nispeten genişlediği gorulmektedir 1914 yılında ilk once kadınlar icin konferanslar şeklinde başlayan yuksek oğrenim, 1915 yılında İnans Darulfununu şeklinde surdurulmuştur Hilali Ahmere (Kızılay) bağlı Kadınları Calıştırma cemiyeti şehirli Turk kadınlarını dış hayatta calışmaya teşvik etmiştir ve okullardaki kız oğrenci sayısı coğalmıştır Orneğin, oğretmenlik alanında 19161917de 803 iken, 19171918de 1005i bulmuştur İlk yıllarda kadın ve erkekler ayrı ayrı ders goruyorlarken, 1922 yılından itibaren derslere birlikte girmeye başlamışlardır Ancak eğitimden yararlanan kadınların sayısı oldukca azdır
1917de kabul edilen bir kararname ile kadınlara da boşanma hakkını tanıyan, evlenmeyi din adamının yetki alanından cıkarıp devlete bağlayan, cok karılılığı kadının rızasına bırakan hukumleriyle İslam dunyasının ilk yazılı aile hukuku (Hukuku Aile Kararnamesi) kabul edilmiştir Ancak bu şeriattan tamamen kopulduğu anlamına gelmemektedir Nitekim, yoğun tepkiler nedeniyle 1919 yılında kararname yururlukten kaldırılmıştır(bkz Yaraman Başbuğu, 1992:135) Kadınlar 1926da Medeni Kanun yururluğe girene dek şeriatın boyunduruğunda kalmışlardır
1917de kadınlar savaş baskısı nedeniyle fiilen elde ettikleri haklarına yenilerini eklemeleri yine bir başka savaş nedeniyledir Kurtuluş Savaşı, kadınları evlerinden dışarıdaki yaşama ceken bir başka toplumsal olaydır
Kadınların toplum yaşantısında ilerlemelerinde sınırlı sayılarda da olsa orgutlenmelerin de onemi olmuştur kuşkusuz Kurtuluş Savaşında Anadoluda başlatılan orgutlenme icerisinde de yer almışlar ancak, Mudafaai Hukuk cemiyetlerine doğrudan uye olmak yerine, Anadolu Kadınları Mudafaai Vatan Cemiyeti gibi yalnızca kadınların uye olabildiği dernek calışmalarında bulunmuşlardır Once I Dunya Savaşı, ardından Kurtuluş Savaşı, Osmanlı kadınının rollerini farklılaştıran, kadının yalnızca toplumsal yaşama değil, siyasal yaşama da acılımını sağlayacak duşunsel sureci başlatan bir etkide bulunmuşsa da, asırlar suren kul statusunu aşacak bilinc birikimine ulaşmak pek kolay olmayacaktır Turkiyede kurulmuş olan kadın teşekkulleri, diğer memleketlerde olduğu gibi, bir siyasi hak iddia etme ve bu bakımdan mucadeleye girişme yolunu tutmamışlardır Ancak bu teşebbusun olumlu tarafı, aydın kadınlarımızı bir araya toplayıp fikir alışverişine fırsat vermiş ve toplum icerisinde ozellikle Kızılay gibi veya diğer hayır cemiyetlerinde calışma imkanını sağlamıştır(bkzİnan, 1968:127) diyen Afet İnan,bu surecte ortaya cıkan orgutlenme bilincinin duzeyine ilişkin ipuclarını da vermektedir
Alıntıdır