Osmanlı hikayesi,
Osmanlı Hikayeler
Orhan Gazi 33 yaşında Osmanlıların başına gecti Tahta cıkar cıkmaz, baba dostlarını davet etti Onlarla dertleşecek, nasihat ve dualarını alacaktı Hepsi bir araya geldiler Can sohbeti yapıyorlardı Osman Gazi'nin ruhu da mutlaka onlarla beraberdi Padişah en yaşlısına sordu:
Akca Kocam Seni epeydir goremeyiz, nerelerdesin?
Ferman buyur, Orhanım
Baba dostlarına ferman işler mi Koca Ağam? İrşat ve nasihat dileriz Bilirsin ya, bizler de atalarımız gibi derviş gazileriz
Cumlemizin Sultanısın beyim sen hemen emreyle
Bazı kuffar beldelerini ıslah dileriz Fikriniz nedir?
Karar senindir ve pek yerindedir Sultanım
İzmit tekfuresi prenses Balakonya ile, aranız iyi imiş derler!
Oyledir Beyim
Orhan Gazi gulumsedi
Samandra tekfurunu esir eyledikten sonra, hakikaten bu prensese sattınız mı?
Bir şeyler oldu Sultanım
Bari yukluce bir bedel alabildiniz mi?
Ne gezer beyim! Bu kefereler, bizi dunya pazarlığında hep aldatırlar
Aldatan olacağımıza, aldanan olalım
Doğru dersin Orhan Gazi Zaten bizim hesabımız, gayrı obur dunya iledir Hemen Cenabı Hak size kuvvet, bizlere de ahiret icin hayırlı bir yolculuk nasib ede
Acele etme Akca Ağam Daha gorulecek işlerimiz durur Sen bu Osmanlı milletinin direği, babamız ve dedemiz cennetmekanların has dostusun Bizden isteğin her ne olursa, can baş ustune
Hak canını esirgesin Destur verirsen şu tekfuresi belli İzmit taraflarına sefer dileriz!
Destur senindir Koca Ağam Sultan Konur Alp'a dondu: Sen ne dersin atam yoldaşı?
Pek munasiptir Beyim Bizi dahi Koca karındaşımdan fazla ayırmazsın İNŞALLAH Gerede taraflarını da bize bağışla
Sizler gibi calışana helal olsun
Hizmetimiz ve dualarımız Osmanlı icindir Akbaş Mahmut daha arzuluydu
Bize de Yalova'yı vermez misin Sultanım?
Verdim gitti
Akca Koca izin istedi, soz aldı:
Bilirsin Beyim Bizler at sırtından inmedik Guzel Allahımız ruhsat verdikce de inmeyiz Hak kelamını yuceltmek icin, kafire kılıc sallarız Muminlere yeni yurtlar acarız
Doğru dersin ihtiyar
Lakin fetih diyarları, kılıcla ayakta tutulmaz
Belli Belli Bizler kılıc kanununu iyi biliriz de, adaletin inceliklerine vukufumuz azdır
Evet Adalet mulkun direğidir
Alaaddin Paşadan bahsederim Sultanım İlmi, hepimizden ziyadedir
Haklısın Akca Ağam Sen hemen şu İzmit derdini halle calış Alaaddin Paşayı da otesini de, ondan sonra duşunuruz
Divanda bulundular Orhan Gazi'yi, diz yere vurarak selamladılar Helallaştılar ve gorev yerlerine, ruzgar gibi ucarak yollandılar
Akca Kocamız sizlere omur Sultanım!
Sen ne dersin Ulak?
Orhan Gazi beyninden vurulmuşa donmuştu Haberci ağlıyordu:
Ayaklarım kırılsaydı da, size bu haberi getirmeseydim Velakin uzerimde bir emanet vardır
Ne emaneti?
Akca Kocamın bir vasiyeti efendim
Tiz soyle
İzmit'i biz fethedemedik Canabı Hak, Orhan Gazi Beyimize nasib etsin Şayet bu kaleyi alırsa, cumle haklarımız kendisine helal olur deyip, ruhunu teslim etti Sultanım
Orhan Gazi, derhal sefer hazırlıklarına başladı Ordusu ile butun beyleri, paşaları, suvarileri, piyadeleri; İzmit'in fethine gidiyordu
Yarı yolda, Konur Alp'in da vefat haberi gelmez mi? Koca Osmanlı Padişahı, ikinci defa sarsıldı Artık o da yaralı bir kartal gibi, acele ediyordu Sevdiklerine kavuşmak icin, cennete gider gibi savaşa gidiyordu
İzmit'in kadın tekfuresi Balakonya, Bizans imparatorunun akrabasıydı Bu sebeple İstanbuldan her turlu silah ve asker yardımı alıyordu Kılayon isimli erkek kardeşi de, yakınlardaki (Koyun Hisar) kalesinin tekfuru idi Pek mağrur ve şımarıktı Fırsat buldukca Osmanlı obalarına saldırır, koyun ve keci surulerini calardı
Orhan Beyin askerleri, nihayet İzmit kalesini sardılar Dışarıdan iceriye veya kaleden dışarıya, kuş ucurtulmuyordu Sultan Orhan pek uzgun ve kızgındı Buna rağmen İslamTurk civanmertliğini gosterdi Tekfureye haber saldı:
Boş yere kan dokulmesin Gonul hoşluğu ile kaleyi teslim edin İsteyenler, serbestce dilediği yere gidebilirler Kalede kalanlara ise, İslam adaleti yetişir Cenk yolunu secerseniz, gayrı encamımızı yuce Allah bilir
Bu teklife kibirli prenses, kustahca cevap verdi:
Haşmetlu Bizans Kayseri akrabamdır Cok yakında yetişeceğini bildirdi Aklınız varsa, sizler kacıp canlarınızı kurtarmaya bakın
Orhan Bey guldu
Aykut Alp ve Kara Ali adlı gazileri, bir miktar suvari ile Koyun Hisar kalesine gonderdi Olur da Kılayon, ablasına yardıma gelirse; Osmanlı askerini meşgul edebilirdi
Aykut Alp ve arkadaşları, Koyun Hisar onune varınca şaşaladılar Kılayon kafiri, butun silahları takınmış, butun zırhlarını kuşanmıştı Kalenin baş mazgalında, onları gozluyordu Etrafında bir suru şovalye ve subay vardı Kendilerini gorunce, ellerini kollarını sallamaya başladı Bağıra cağıra bir şeyler anlatmaya calışıyordu Kara Ali dillerini bilirdi Fakat uzak olduğu icin, hic bir şey anlaşılmıyordu Biraz daha yaklaşınca:
Gelin gelin Olumunuze geldiniz! Sizden sonra Orhan Beyinizi de geberteceğim Ablamı, onun elinden kurtaracağım dediğini anladı Duyduklarını Aykut Alp'e tercume etti İkisi de kas kas gulduler
İşte bu sırada Kara Ali, kara yayını sonuna kadar gerdi ve:
Ya Allah Bismillah Deyip okunu fırlattı
Tekfurun her tarafı zırhla kaplı idi Yalnız goz delikleri; acıktı
Kara Ali'nin dualı ve isabetli oku, Kılayon'un sol gozunu delip beynine saplandı Şımarık tekfur, zırhlı bir kuş gibi, kaleden aşağı duştu Osmanlı fedaileri koşup, onun Aykut Alp'i onune getirdiler
Kesin kellesini
Buyruk yerine getirildi
Kara Alim, tiz bu kelleyi Orhan Beyimize yetiştir Ola ki, bir diyeceği vardır! Biz de hemen, şu kaleyi teslim almaya bakalım
Orhan Gazi, kesik kelleyi bir mızrağa saplattı İzmit kalesinin kapısı onune diktirdi
Mağrur Balakonya, kardeşinin kesik başını gorunce, dehşete kapıldı Telaş icinde sulh elcileri gonderdi:
Acaba Sultanımız Orhan Gazi Beyimiz, eski sozlerinde durular mı? Bize merhamet ederler mi? Acaba kaleden gitmemize izin verirler mi? Karşılığında ne emrederlerse odemeye hazırız diye (aman) diledi
Musluman Turklerde (aman) diyen duşmana, kılıc kalmazdı Gene oyle oldu
Sultan Orhan ve butun gaziler, şanla şerefle İzmit'e girdiler Buyuk kilisedeki putları kırdılar Hep birlikte Namaz kıldılar Bu zaferi kendilerine nasib eden, Yuce Allah'a şukrettiler
Bu sırada bir ulak Bilecikte, Alaaddin Paşayı buldu Alaadin Paşa, Huzura ulaştığı an, butun beyler andaydı
Gazanız mubarek olsun Sultanım
Berhudar ol Alaaddin Paşam Seni buralara kadar yormamızın sebebi şudur ki; Din ve devlete hizmet icin gun, bu gundur
Emir buyur DevletlUm
Sen ki bizim alim bir buyuğumuzsun Takdir edersin ki, fetih yurtlarında adalet ve guzel idare şart ola İcimizde bu işleri, senden ziyade başaracak kimse bulunmaz Gayri bizim Başvezirimiz olmanı dileriz
Ferman senindir sultanım Allah yolunda cihad ettikce, cumlemiz senin emrindeyiz
Orhan Gazi ferahladı Gozleri cok uzaklarda:
Vasiyetin yerine geldi Akca Kocam diye fısıldadı
Osmanlı Hikayeler
Orhan Gazi 33 yaşında Osmanlıların başına gecti Tahta cıkar cıkmaz, baba dostlarını davet etti Onlarla dertleşecek, nasihat ve dualarını alacaktı Hepsi bir araya geldiler Can sohbeti yapıyorlardı Osman Gazi'nin ruhu da mutlaka onlarla beraberdi Padişah en yaşlısına sordu:
Akca Kocam Seni epeydir goremeyiz, nerelerdesin?
Ferman buyur, Orhanım
Baba dostlarına ferman işler mi Koca Ağam? İrşat ve nasihat dileriz Bilirsin ya, bizler de atalarımız gibi derviş gazileriz
Cumlemizin Sultanısın beyim sen hemen emreyle
Bazı kuffar beldelerini ıslah dileriz Fikriniz nedir?
Karar senindir ve pek yerindedir Sultanım
İzmit tekfuresi prenses Balakonya ile, aranız iyi imiş derler!
Oyledir Beyim
Orhan Gazi gulumsedi
Samandra tekfurunu esir eyledikten sonra, hakikaten bu prensese sattınız mı?
Bir şeyler oldu Sultanım
Bari yukluce bir bedel alabildiniz mi?
Ne gezer beyim! Bu kefereler, bizi dunya pazarlığında hep aldatırlar
Aldatan olacağımıza, aldanan olalım
Doğru dersin Orhan Gazi Zaten bizim hesabımız, gayrı obur dunya iledir Hemen Cenabı Hak size kuvvet, bizlere de ahiret icin hayırlı bir yolculuk nasib ede
Acele etme Akca Ağam Daha gorulecek işlerimiz durur Sen bu Osmanlı milletinin direği, babamız ve dedemiz cennetmekanların has dostusun Bizden isteğin her ne olursa, can baş ustune
Hak canını esirgesin Destur verirsen şu tekfuresi belli İzmit taraflarına sefer dileriz!
Destur senindir Koca Ağam Sultan Konur Alp'a dondu: Sen ne dersin atam yoldaşı?
Pek munasiptir Beyim Bizi dahi Koca karındaşımdan fazla ayırmazsın İNŞALLAH Gerede taraflarını da bize bağışla
Sizler gibi calışana helal olsun
Hizmetimiz ve dualarımız Osmanlı icindir Akbaş Mahmut daha arzuluydu
Bize de Yalova'yı vermez misin Sultanım?
Verdim gitti
Akca Koca izin istedi, soz aldı:
Bilirsin Beyim Bizler at sırtından inmedik Guzel Allahımız ruhsat verdikce de inmeyiz Hak kelamını yuceltmek icin, kafire kılıc sallarız Muminlere yeni yurtlar acarız
Doğru dersin ihtiyar
Lakin fetih diyarları, kılıcla ayakta tutulmaz
Belli Belli Bizler kılıc kanununu iyi biliriz de, adaletin inceliklerine vukufumuz azdır
Evet Adalet mulkun direğidir
Alaaddin Paşadan bahsederim Sultanım İlmi, hepimizden ziyadedir
Haklısın Akca Ağam Sen hemen şu İzmit derdini halle calış Alaaddin Paşayı da otesini de, ondan sonra duşunuruz
Divanda bulundular Orhan Gazi'yi, diz yere vurarak selamladılar Helallaştılar ve gorev yerlerine, ruzgar gibi ucarak yollandılar
Akca Kocamız sizlere omur Sultanım!
Sen ne dersin Ulak?
Orhan Gazi beyninden vurulmuşa donmuştu Haberci ağlıyordu:
Ayaklarım kırılsaydı da, size bu haberi getirmeseydim Velakin uzerimde bir emanet vardır
Ne emaneti?
Akca Kocamın bir vasiyeti efendim
Tiz soyle
İzmit'i biz fethedemedik Canabı Hak, Orhan Gazi Beyimize nasib etsin Şayet bu kaleyi alırsa, cumle haklarımız kendisine helal olur deyip, ruhunu teslim etti Sultanım
Orhan Gazi, derhal sefer hazırlıklarına başladı Ordusu ile butun beyleri, paşaları, suvarileri, piyadeleri; İzmit'in fethine gidiyordu
Yarı yolda, Konur Alp'in da vefat haberi gelmez mi? Koca Osmanlı Padişahı, ikinci defa sarsıldı Artık o da yaralı bir kartal gibi, acele ediyordu Sevdiklerine kavuşmak icin, cennete gider gibi savaşa gidiyordu
İzmit'in kadın tekfuresi Balakonya, Bizans imparatorunun akrabasıydı Bu sebeple İstanbuldan her turlu silah ve asker yardımı alıyordu Kılayon isimli erkek kardeşi de, yakınlardaki (Koyun Hisar) kalesinin tekfuru idi Pek mağrur ve şımarıktı Fırsat buldukca Osmanlı obalarına saldırır, koyun ve keci surulerini calardı
Orhan Beyin askerleri, nihayet İzmit kalesini sardılar Dışarıdan iceriye veya kaleden dışarıya, kuş ucurtulmuyordu Sultan Orhan pek uzgun ve kızgındı Buna rağmen İslamTurk civanmertliğini gosterdi Tekfureye haber saldı:
Boş yere kan dokulmesin Gonul hoşluğu ile kaleyi teslim edin İsteyenler, serbestce dilediği yere gidebilirler Kalede kalanlara ise, İslam adaleti yetişir Cenk yolunu secerseniz, gayrı encamımızı yuce Allah bilir
Bu teklife kibirli prenses, kustahca cevap verdi:
Haşmetlu Bizans Kayseri akrabamdır Cok yakında yetişeceğini bildirdi Aklınız varsa, sizler kacıp canlarınızı kurtarmaya bakın
Orhan Bey guldu
Aykut Alp ve Kara Ali adlı gazileri, bir miktar suvari ile Koyun Hisar kalesine gonderdi Olur da Kılayon, ablasına yardıma gelirse; Osmanlı askerini meşgul edebilirdi
Aykut Alp ve arkadaşları, Koyun Hisar onune varınca şaşaladılar Kılayon kafiri, butun silahları takınmış, butun zırhlarını kuşanmıştı Kalenin baş mazgalında, onları gozluyordu Etrafında bir suru şovalye ve subay vardı Kendilerini gorunce, ellerini kollarını sallamaya başladı Bağıra cağıra bir şeyler anlatmaya calışıyordu Kara Ali dillerini bilirdi Fakat uzak olduğu icin, hic bir şey anlaşılmıyordu Biraz daha yaklaşınca:
Gelin gelin Olumunuze geldiniz! Sizden sonra Orhan Beyinizi de geberteceğim Ablamı, onun elinden kurtaracağım dediğini anladı Duyduklarını Aykut Alp'e tercume etti İkisi de kas kas gulduler
İşte bu sırada Kara Ali, kara yayını sonuna kadar gerdi ve:
Ya Allah Bismillah Deyip okunu fırlattı
Tekfurun her tarafı zırhla kaplı idi Yalnız goz delikleri; acıktı
Kara Ali'nin dualı ve isabetli oku, Kılayon'un sol gozunu delip beynine saplandı Şımarık tekfur, zırhlı bir kuş gibi, kaleden aşağı duştu Osmanlı fedaileri koşup, onun Aykut Alp'i onune getirdiler
Kesin kellesini
Buyruk yerine getirildi
Kara Alim, tiz bu kelleyi Orhan Beyimize yetiştir Ola ki, bir diyeceği vardır! Biz de hemen, şu kaleyi teslim almaya bakalım
Orhan Gazi, kesik kelleyi bir mızrağa saplattı İzmit kalesinin kapısı onune diktirdi
Mağrur Balakonya, kardeşinin kesik başını gorunce, dehşete kapıldı Telaş icinde sulh elcileri gonderdi:
Acaba Sultanımız Orhan Gazi Beyimiz, eski sozlerinde durular mı? Bize merhamet ederler mi? Acaba kaleden gitmemize izin verirler mi? Karşılığında ne emrederlerse odemeye hazırız diye (aman) diledi
Musluman Turklerde (aman) diyen duşmana, kılıc kalmazdı Gene oyle oldu
Sultan Orhan ve butun gaziler, şanla şerefle İzmit'e girdiler Buyuk kilisedeki putları kırdılar Hep birlikte Namaz kıldılar Bu zaferi kendilerine nasib eden, Yuce Allah'a şukrettiler
Bu sırada bir ulak Bilecikte, Alaaddin Paşayı buldu Alaadin Paşa, Huzura ulaştığı an, butun beyler andaydı
Gazanız mubarek olsun Sultanım
Berhudar ol Alaaddin Paşam Seni buralara kadar yormamızın sebebi şudur ki; Din ve devlete hizmet icin gun, bu gundur
Emir buyur DevletlUm
Sen ki bizim alim bir buyuğumuzsun Takdir edersin ki, fetih yurtlarında adalet ve guzel idare şart ola İcimizde bu işleri, senden ziyade başaracak kimse bulunmaz Gayri bizim Başvezirimiz olmanı dileriz
Ferman senindir sultanım Allah yolunda cihad ettikce, cumlemiz senin emrindeyiz
Orhan Gazi ferahladı Gozleri cok uzaklarda:
Vasiyetin yerine geldi Akca Kocam diye fısıldadı