Osmanlıda Dış Borçlar
Vergiler ve iç borçlar, hazinenin açığını kapamaya yetmeyince, Osmanlı Devleti, dış borç aramaya başladı. Kırım Savaşı'na girildiği sırada (1854) alınan ilk borcu diğerleri takip etti. Arka arkaya yapılan borçlanmalar sonunda, Osmanlı Devleti'nin dış borçları 23 yılda 84.000.000 Osmanlı lirasını buldu (1877). Borçların faizlerini Ödemek için yeniden borç alınması, maliyeyi çıkmaza soktu. Avrupalı finans kuruluşlarına ödenen yıllık faiz, bütçenin hemen hemen yarısını buluyordu. Borçları değil, faizlerini bile ödemek İmkânsız hâle gelmişti. Bunun Üzerine, hükümet bir kararname çıkararak, beş yıl süre ile faizlerin yansını nakit, yarısını yüzde 15 faizli senetlerle ödeyeceğini ilân etti. Bu kararname, Avrupalı tahvil sahipleri tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Osmanlı Devleti'nin itibarı büyük ölçüde sarsıldı.
1877-1878 Osmanh-Rus Savaşı yenilgiyle sonuçlanınca, Rusya, ağır bir savaş tazminatı istedi. Osmanlı borçları, Berlin Kongresi'nde de tartışma konusu oldu. Avrupalı devletler, Rusya'ya savaş tazminatı ödendiği takdirde, kendi alacaklarının tehlikeye gireceğini ileri sürdüler. Sonunda, Osmanlı Devleti, borçların ödeme şeklini belirten bir anlaşmaya razı oldu. Buna göre Osmanlı Devleti'nin vergi gelirlerinden bir bolümü, kurulacak bir komisyon tarafından tahsil edilecek ve Avrupa'ya olan borçlarından düşülecekti.
Osmanlıda İç Borçlar
Vergi toplamadaki düzenlemelere rağmen, Osmanlı maliyesi yine açık veriyordu. Bu açıkları kapatmak amacıyla iç hazineden borç alınıyor yahut ilerde ödenecek vergilere mahsuben reayadan para isteniyordu. Bunlar da yetmezse olağanüstü vergilere başvuruluyordu.
Vergi gelirlerini klâsik usullerle arttırma girişimleri 19. yüzyılda yeterli olmamaya başladı. Bunun üzerine, Osmanlı Devleti, elinde bulunan 160.000.000 altına karşılık kaime-i mutebere denilen kâğıt paralar bastırdı. Ayrıca, soğuk damgalı resmî kâğıtlar çıkardı. Bütün resmî işlemlerin bu kâğıtlara yapılması zorunluydu. Resmî kâğıtlardan sağlanan gelirin yüksek olması, bunların damga puluna çevrilerek yaygınlaştırılması sonucunu verdi.
Giderlerin alabildiğine artması karşısında, Galata bankeri adıyla anılan sarraflardan borç alınması, kısa vadeli iç borçlanmanın son belirtisi olarak ortaya çıktı
Vergiler ve iç borçlar, hazinenin açığını kapamaya yetmeyince, Osmanlı Devleti, dış borç aramaya başladı. Kırım Savaşı'na girildiği sırada (1854) alınan ilk borcu diğerleri takip etti. Arka arkaya yapılan borçlanmalar sonunda, Osmanlı Devleti'nin dış borçları 23 yılda 84.000.000 Osmanlı lirasını buldu (1877). Borçların faizlerini Ödemek için yeniden borç alınması, maliyeyi çıkmaza soktu. Avrupalı finans kuruluşlarına ödenen yıllık faiz, bütçenin hemen hemen yarısını buluyordu. Borçları değil, faizlerini bile ödemek İmkânsız hâle gelmişti. Bunun Üzerine, hükümet bir kararname çıkararak, beş yıl süre ile faizlerin yansını nakit, yarısını yüzde 15 faizli senetlerle ödeyeceğini ilân etti. Bu kararname, Avrupalı tahvil sahipleri tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Osmanlı Devleti'nin itibarı büyük ölçüde sarsıldı.
1877-1878 Osmanh-Rus Savaşı yenilgiyle sonuçlanınca, Rusya, ağır bir savaş tazminatı istedi. Osmanlı borçları, Berlin Kongresi'nde de tartışma konusu oldu. Avrupalı devletler, Rusya'ya savaş tazminatı ödendiği takdirde, kendi alacaklarının tehlikeye gireceğini ileri sürdüler. Sonunda, Osmanlı Devleti, borçların ödeme şeklini belirten bir anlaşmaya razı oldu. Buna göre Osmanlı Devleti'nin vergi gelirlerinden bir bolümü, kurulacak bir komisyon tarafından tahsil edilecek ve Avrupa'ya olan borçlarından düşülecekti.
Osmanlıda İç Borçlar
Vergi toplamadaki düzenlemelere rağmen, Osmanlı maliyesi yine açık veriyordu. Bu açıkları kapatmak amacıyla iç hazineden borç alınıyor yahut ilerde ödenecek vergilere mahsuben reayadan para isteniyordu. Bunlar da yetmezse olağanüstü vergilere başvuruluyordu.
Vergi gelirlerini klâsik usullerle arttırma girişimleri 19. yüzyılda yeterli olmamaya başladı. Bunun üzerine, Osmanlı Devleti, elinde bulunan 160.000.000 altına karşılık kaime-i mutebere denilen kâğıt paralar bastırdı. Ayrıca, soğuk damgalı resmî kâğıtlar çıkardı. Bütün resmî işlemlerin bu kâğıtlara yapılması zorunluydu. Resmî kâğıtlardan sağlanan gelirin yüksek olması, bunların damga puluna çevrilerek yaygınlaştırılması sonucunu verdi.
Giderlerin alabildiğine artması karşısında, Galata bankeri adıyla anılan sarraflardan borç alınması, kısa vadeli iç borçlanmanın son belirtisi olarak ortaya çıktı