Osmanlıda Vakıflar Hakkında Kısa Bilgiler
Osmanlıda Vakıflar Osmanlı'da devlet, vatandaşın canını, malını korumak, asayişi sağlamak, sınırları muhafaza etmek, devlet duzenini ne bahasına olursa olsun her şeyden ustun tutmak, bu duzeni ilgilendiren her turlu yuksek menfaati sağlamakla mukelleftilerVakıf bir cami, mescid, medrese yaptırmak, kuru bina ortaya koyup, buyurun ibadet edin, okuyun demek değildi Muazzam bir işti Yapılan binanın asırlarca yaşaması icin tedbir almak demektir
Osmanlıda Akıl Almaz Vakıflar
II Bayezid devri (14811512) muelliflerinden Cantacasin, klasik eserlerinde o devir icin şoyle der Kucuğu ve buyuğu ile Turk ileri gelenleri cami ve hastane yaptırmaktan başka bir şey duşunmezler Onları zengin vakıflarla techiz ederler Yolcuların konaklaması icin kervansaraylar inşa ettirirler Yollar, kopruler, imaretler yaptırırlar Turk buyukleri, bizim senyorlerimizden cok daha hayır sahibidirler, son derece misafir severler Turk, hristiyan ve yahudileri memnuniyetle misafir ederler Onlara yiyecek, icecek ve et verirler Bir Turk, karşısında yemek yemeyen bir adamla Hristiyan ve Yahudi bile olsa yemeğini paylaşmamayı cok ayıp sayar
Hastaneler yalnız, yatan hastalara mahsus değildi Ayakta tedavi de yapılırdı Her gelen hastanın tedavisi yapılır ve fakir olduğunu beyan edenlere (başkaca bir vesika falan istenmezdi) bedava ilac verilirdi İstanbul, Edirne gibi buyuk şehir hastaneleri aynı zamanda hekimlerin ihtisas yeri idi Hekimler burada, her dalda ihtisas yaparlardı Umumi ve yalnız bir tip hastalığa mahsus olanları dunyaca unludur 1451'de kurulan Edirne ve 1514'te kurulan Karacaahmed (İstanbul) cuzzam hastaneleri de tıp literaturunde unludur
İmaretler Cok buyuk bir sosyal yardım muessesesi imaretti İclerinde hayret uyandıracak derecede muazzam olanları varı Nisbeten kucuk bir muessese olan I Sultan Murad'ın İznik'teki İmarethanesi bile, gunde 2000 muhtaca yemek dağıtıyordu
İstanbul'da IIBayezid İmareti, gunde 1000 muhtaca iki oğun yemek dağıtıyordu (Sarraf Hovennesyan, v 72; İnciciyan tercumesi, 135, not 2) KanUni'nin yaptırdığı Suleymaniye İmareti'nde ise, medresenin 600 softası ve hastalar dışında sayısız muhtaca yemek veriliyordu (Hovennesyan, v 68; İnciciyan, 135, n3) Bu imaret, bir buyuk mutfakla uc yemek salonundan ibarettiHer yolcuya gunde 50 dirhem bal, misafirin hayvanına gunde bir şinik arpa veriliyordu
Vakıflar ve Sosyal Yardım D'Ohsson (II,4601) şoyle diyor: İmaretlerde fakirlere her oğun bir ekmek, bir tabak dolusu koyun eti ve bir tabak dolusu sebze verilmektedir Fakir olarak tanınmış ailelere ayrıca gunde 3 ila 6 akca nakdi yardım yapılıyordu
Fatih imaret ve kervansarayında her şeyin mukemmel ve bedava olduğunu, orada yalnız fakirlere değil, kibar yolcuları da gozleriyle gorduğunu nakleder
IIMurat'ın 1436'da yaptırdığı Edirne'deki Muradiye İmareti icin 436718 akca gelir getiren vakıflar temin etmişti
1611 yılı haziranında Polonyalı Simeon, Edirne'ye gelmiştir İstanbulEdirne yolunun iki tarafı kamilen kaldırım doşelidir Her konakta hanlar, hastaneler, kervansaraylar, hamamlar vardır
Cok buyuk hayır muessesesi olduğu kadar, ticareti ayakta ve yolları canlı tutan bir kuruluş, kervansaraylardırKervansarayların daha mutevazı olanlarına han denilmektedir Vakıf olmayan yolcu hanları yani bugunku oteller ve şehirlerdeki ticaret hanları ile karıştırılmamalıdırHan ve kervansarayların ekserisinin vakıfnamesinde, yolcuların, hayvanları ile beraber, uc gun misafir edileceği, yedirilip icirileceği şartı vardır
Turbelerin bakımı icin de vakıflar yapılmış olması tabiidir Bunların en muazzamı Eyup Turbesi idi 10 turbedar, 72 hafız olmak uzere turbenin hizmetinde 117 kişi bulunuyordu (T Oz, İstanbul camileri, I, 55) Zira dunya muslumanlarının buyuk ziyaret yerlerinden biriydi ve her gun binlerce ziyaretcisi bitip tukenmek bilmezdi Avlusundaki binlerce leylek ve guvercinin beslenmesi icin de tertibat alınmıştı
Su Vakıfları Son derece sevap sayılan vakıflardan biri, su vakıfları idi Her taraftan su akardı Bazı camilerde abdest almak icin yaz kış sıcak su akması, o caminin vakıfnamesi icabı idi
D'Ohsson'a gore bu derece hayırseverliğin menşei İslam dinidir Şoyle der (VI, 302) : Kur'an, Turkleri, dunyanın butun milletlerinin en hayır ve en insan severi haline getirmiştir
Vakıf Ceşitleri Hayır sahipleri neler yaptırmışlardır
Akla gelen her şey: Cami, mescid, kulliye, medrese, mektep, ceşme, sebil, selsebil, şadırvan, yalak, fıskıye, havuz, kuyu, kaplıca, hamam, cifte hamam, ılıca, hela, yol, kopru, kervansaray, imaret, hastane, kutuphane, namazgah, musalla, gasilhane, tekke, ribat, zaviye, hucre, dergah, turbe, kunbed, carşı, pazar, han, bahce, tarh, lağım, kışla, kale, hisarbece, palanka, burc, hendek, tabya, kaldırım, sokak, park, bulvar, miskinhane, kalenderhane, darulkura, darulhuffaz, darulhadis, muvakkıthane, liman, fener, deniz feneri, yunak (camaşırhane), yağhane, mumhane, şekerhane, demirhane, dokumhane, fırın, tezgah, mezbaha, tophane, gullehane, şişhane, ahır, hara, dershane, tımarhane, daruşşifa, nişangah, fetvahane, menzilhane, nişantaşı, sayeban, kameriyye, cardak, suyolu, sarnıc, tabhane (prevantoryum), muftihane, mahkeme, sığınak, kabristan, koşk, konak, saray, sahilsaray, yalı, ev, meşrUtahane, liman, iskele, kahvehane, bozahane, şırahane, kıraathane, eczahane, mahzen, cedvel (kanal) ve daha pek cok şey
Bunların bir kısmı hayır eseri, bir kısmı da hayır eserlerine gelir sağlayan vakıf mulk olarak yaptırılıyordu Her birinin ceşitleri de vardı
Osmanlıda Vakıflar Osmanlı'da devlet, vatandaşın canını, malını korumak, asayişi sağlamak, sınırları muhafaza etmek, devlet duzenini ne bahasına olursa olsun her şeyden ustun tutmak, bu duzeni ilgilendiren her turlu yuksek menfaati sağlamakla mukelleftilerVakıf bir cami, mescid, medrese yaptırmak, kuru bina ortaya koyup, buyurun ibadet edin, okuyun demek değildi Muazzam bir işti Yapılan binanın asırlarca yaşaması icin tedbir almak demektir
Osmanlıda Akıl Almaz Vakıflar
II Bayezid devri (14811512) muelliflerinden Cantacasin, klasik eserlerinde o devir icin şoyle der Kucuğu ve buyuğu ile Turk ileri gelenleri cami ve hastane yaptırmaktan başka bir şey duşunmezler Onları zengin vakıflarla techiz ederler Yolcuların konaklaması icin kervansaraylar inşa ettirirler Yollar, kopruler, imaretler yaptırırlar Turk buyukleri, bizim senyorlerimizden cok daha hayır sahibidirler, son derece misafir severler Turk, hristiyan ve yahudileri memnuniyetle misafir ederler Onlara yiyecek, icecek ve et verirler Bir Turk, karşısında yemek yemeyen bir adamla Hristiyan ve Yahudi bile olsa yemeğini paylaşmamayı cok ayıp sayar
Hastaneler yalnız, yatan hastalara mahsus değildi Ayakta tedavi de yapılırdı Her gelen hastanın tedavisi yapılır ve fakir olduğunu beyan edenlere (başkaca bir vesika falan istenmezdi) bedava ilac verilirdi İstanbul, Edirne gibi buyuk şehir hastaneleri aynı zamanda hekimlerin ihtisas yeri idi Hekimler burada, her dalda ihtisas yaparlardı Umumi ve yalnız bir tip hastalığa mahsus olanları dunyaca unludur 1451'de kurulan Edirne ve 1514'te kurulan Karacaahmed (İstanbul) cuzzam hastaneleri de tıp literaturunde unludur
İmaretler Cok buyuk bir sosyal yardım muessesesi imaretti İclerinde hayret uyandıracak derecede muazzam olanları varı Nisbeten kucuk bir muessese olan I Sultan Murad'ın İznik'teki İmarethanesi bile, gunde 2000 muhtaca yemek dağıtıyordu
İstanbul'da IIBayezid İmareti, gunde 1000 muhtaca iki oğun yemek dağıtıyordu (Sarraf Hovennesyan, v 72; İnciciyan tercumesi, 135, not 2) KanUni'nin yaptırdığı Suleymaniye İmareti'nde ise, medresenin 600 softası ve hastalar dışında sayısız muhtaca yemek veriliyordu (Hovennesyan, v 68; İnciciyan, 135, n3) Bu imaret, bir buyuk mutfakla uc yemek salonundan ibarettiHer yolcuya gunde 50 dirhem bal, misafirin hayvanına gunde bir şinik arpa veriliyordu
Vakıflar ve Sosyal Yardım D'Ohsson (II,4601) şoyle diyor: İmaretlerde fakirlere her oğun bir ekmek, bir tabak dolusu koyun eti ve bir tabak dolusu sebze verilmektedir Fakir olarak tanınmış ailelere ayrıca gunde 3 ila 6 akca nakdi yardım yapılıyordu
Fatih imaret ve kervansarayında her şeyin mukemmel ve bedava olduğunu, orada yalnız fakirlere değil, kibar yolcuları da gozleriyle gorduğunu nakleder
IIMurat'ın 1436'da yaptırdığı Edirne'deki Muradiye İmareti icin 436718 akca gelir getiren vakıflar temin etmişti
1611 yılı haziranında Polonyalı Simeon, Edirne'ye gelmiştir İstanbulEdirne yolunun iki tarafı kamilen kaldırım doşelidir Her konakta hanlar, hastaneler, kervansaraylar, hamamlar vardır
Cok buyuk hayır muessesesi olduğu kadar, ticareti ayakta ve yolları canlı tutan bir kuruluş, kervansaraylardırKervansarayların daha mutevazı olanlarına han denilmektedir Vakıf olmayan yolcu hanları yani bugunku oteller ve şehirlerdeki ticaret hanları ile karıştırılmamalıdırHan ve kervansarayların ekserisinin vakıfnamesinde, yolcuların, hayvanları ile beraber, uc gun misafir edileceği, yedirilip icirileceği şartı vardır
Turbelerin bakımı icin de vakıflar yapılmış olması tabiidir Bunların en muazzamı Eyup Turbesi idi 10 turbedar, 72 hafız olmak uzere turbenin hizmetinde 117 kişi bulunuyordu (T Oz, İstanbul camileri, I, 55) Zira dunya muslumanlarının buyuk ziyaret yerlerinden biriydi ve her gun binlerce ziyaretcisi bitip tukenmek bilmezdi Avlusundaki binlerce leylek ve guvercinin beslenmesi icin de tertibat alınmıştı
Su Vakıfları Son derece sevap sayılan vakıflardan biri, su vakıfları idi Her taraftan su akardı Bazı camilerde abdest almak icin yaz kış sıcak su akması, o caminin vakıfnamesi icabı idi
D'Ohsson'a gore bu derece hayırseverliğin menşei İslam dinidir Şoyle der (VI, 302) : Kur'an, Turkleri, dunyanın butun milletlerinin en hayır ve en insan severi haline getirmiştir
Vakıf Ceşitleri Hayır sahipleri neler yaptırmışlardır
Akla gelen her şey: Cami, mescid, kulliye, medrese, mektep, ceşme, sebil, selsebil, şadırvan, yalak, fıskıye, havuz, kuyu, kaplıca, hamam, cifte hamam, ılıca, hela, yol, kopru, kervansaray, imaret, hastane, kutuphane, namazgah, musalla, gasilhane, tekke, ribat, zaviye, hucre, dergah, turbe, kunbed, carşı, pazar, han, bahce, tarh, lağım, kışla, kale, hisarbece, palanka, burc, hendek, tabya, kaldırım, sokak, park, bulvar, miskinhane, kalenderhane, darulkura, darulhuffaz, darulhadis, muvakkıthane, liman, fener, deniz feneri, yunak (camaşırhane), yağhane, mumhane, şekerhane, demirhane, dokumhane, fırın, tezgah, mezbaha, tophane, gullehane, şişhane, ahır, hara, dershane, tımarhane, daruşşifa, nişangah, fetvahane, menzilhane, nişantaşı, sayeban, kameriyye, cardak, suyolu, sarnıc, tabhane (prevantoryum), muftihane, mahkeme, sığınak, kabristan, koşk, konak, saray, sahilsaray, yalı, ev, meşrUtahane, liman, iskele, kahvehane, bozahane, şırahane, kıraathane, eczahane, mahzen, cedvel (kanal) ve daha pek cok şey
Bunların bir kısmı hayır eseri, bir kısmı da hayır eserlerine gelir sağlayan vakıf mulk olarak yaptırılıyordu Her birinin ceşitleri de vardı