zeberus1234
Yeni Üye
Aşağıda Peygamber Efendimize yazılmış kısa mektup ornekleri bulabilirsinizHz Muhammed SAV Efendimize yazılmış mektuplar
Sevgili Peygamberim
Seni ne kadar cok ozledim ki bilemezsinSeni ruyamda olsada gormek isterdim Ya Resullah eyer ki ben cenete duşersem sende kac kat aşagıda olcam Orada istedgin her şey olyurmuş Ama ben sadece seni gormek isteyecem 1 dk ve 1 sn olsa seni gormek istiyecem Yaresullah senin gormek icn ne yapılmazki sana canım feda olsun Sen dogmadan once kız cocukları diri topraga veriliyorduSe dogmadan kadanı onem verimiyorduAma sen 20 571 dunya dogdun tum kayinet sevindi Sen doduktan sonra kız couklar topraga dirlmesini izn veremdiKadın onem verilmesi istedi Yuce Peygamber senin gorenler insanlar cok şanclı ama biz seni goremdik ya rasullah Sen hani aglıyan cocuga başı okşardın ya şimdi kimse yapmıyorher couk bir darbe alıyorhani sen dersin komşu acken tok yatan bizde degildir Şimdi herkz komşuna ac ken tok yatıyor Onlara bir bardakk su bile vermiyor Ya Rasullah hani dersin bizm kitabımızn Kuranı Krim ama Şimdi amarikadaki asker bizm yuce kitapmız yakıyorYaresullah sen gelme hep bekliyecez
ELİFNUR SAKARYA
Ey Yar vuslatım omrum kadar!
Bugun yine huzun duştu yureğimin derinliklerine, yine sevda yamaclarında dolanıyorum kendinden gecmişcesine Bağırıyorum avazım cıktığı kadar ama kimse sesimi duymuyor, cırpınıyorum ama bir turlu duyuramıyorum feryadımı… İcimde zelzeleler kopuyor, yureğim paramparca sanki her bir azamı boluyorlar satırla… Gunahlarımın verdiği ağırlıktan tir tir titriyorum, acizlik icerisinde kıvranıyorum durmadan, yatağımın icerisinde iki buklum ağlıyorum SENİN yokluğunun verdiği sancıdan,yanaklarımdan iki damla yaş suzuluyor usulcaİki damla kan akıyor yureğimin derinliklerine Adını sayıklıyorum icten sessizce ve SENSİZCE…
Hayatımın her bir karesi eksilerle dolu ve kapatmaya calışıyorum omrum boyu! SENSİZLİĞİN mektebinde mıhlanıp kaldı, gozlerim yokluğundan korleşti, yureğim yosun tuttu ve keceleşti!
Ey Yar Ben ne Mekke ’yim huznune ortak ne Medine ’yim Sevdana tutsak, ne Ebubekir ’im ’ ’Benden sonra bir peygamber daha gelse o sen olurdun dediğin ’ ’, ne Omer ’im ‘ ’istemez misin dunya onların ahiret bizim olsun ’ ’deyip onu adaletiyle ovduğun, ne Osman ’ım ‘ ’Bir kızım daha olsa yine sana verirdim ’ ’ deyip hayasından haya ettiğin, ne Ali ’yim ‘ ’ilmin kapısı ’ ’deyip en cok sevdiğin kızını verdiğin, ne reyhanlarım dediğin Hz Hasan ve Hz Huseyin ’im, ne Bilali Habeşi ’yim ‘ ’Cennette adımlarını benden onde goruyorum ’ ’deyip ezan okumasıyla sukUn bulduğun, ne başını okşadığın Enes Bin Malik ’im, ne Taif ’im seninle ağlayan ve ne de Zeyd ’im sana yoldaş olan
Ama cok şukur ki ben;
Ne Ebu Cehil ’im kapımı 25 kez suratına kapatan, ne Ebu Leheb ’im sana elleri kuruyasıca diyen, ne As Bin Vail ’im İslam duşmanı olan, ne Ka ’b Bin Eşref ’im sana Ebter diyen, ne Ummu Cemil ’im yoluna dikenler doşeyen, ne Taif de yuzune carpan taşım, ne Uhut da dişini kıran okum, ne Ubey Bin Halef ’im ‘ ’Senin Rabbin mi bu kurumuş kemikleri diriltecek ’ ’deyip seni alaya alan, ne sana mecnun, şair, buyucu, sihirbaz diyen yahudiyim ve ne de mescit kuşu iken senin duanla zengin olup sonra islamı unutan Salebeyim!
Ey Yar sahi ben kimim? Neyim? Ben senden 14 asır otede yureğini SENİNLE avutan ama SENSİZ teselli bulamayan, en cok da yureğini Gul ’un dikenine asmak isteyen Bulbul ’um!
Ben Kerem gibi Aslıma ermek, Ferhat gibi aşkından dağları delmek ve elimin tersiyle itip tum dunyalıkları ‘ ’cekil aradan Leyla ben Mevlamı buldum ’ ’demek isteyen bir Mecnunum!
Aşkından Mecnuna donmek,pervane gibi ışığında durmak,Elif gibi her daim okunmasam da hep seninle olmak ve kardeşlerim dediğin o zumreye dahil olmak icin cırpınan bir zavallıyım!
Artık hayatın ritmi zorlaştı, tik taklar yavaşladı, son demlerimde SENİ bekliyorum, yoksa bana kırgın mısın EFENDİM?
Ne olur gel ve Gul Cehrenle aydınlat cehremi
SEN Gel ki hicranım dinsin!
EY SEVGİLİ gonul kapılarımı sonuna kadar actım SENİ bekliyorum!
Ama SEN gelmezsen ben SANA geldim, ellerimde sevda ikliminden derdiğim gullerle, kalbimdeki en hoyrat sevgiyle, artık gulmeye bile mecalimin kalmadığı cehremle, SENİN firakından paramparca olmuş yureğimle, sırtımda gunah yuklu heybemle kapına geldim EN SEVGİLİ bağışlanma umidiyle carpıyor kalbim!
SallallahU Aleyhi Ve Sellem
Biraz da Gurbet Duştu!
Huzun kaderiniz oldu Efendim! Istırap kaderiniz oldu Her yolcu gibi ağlayarak kadem bastığınız şu fani dunyada hep ağlamak, kaderiniz oldu Hic gulmediniz, gulen olmadınız hic Gulmek size uzak oldu Size yakın, ağlamak oldu Gozyaşları cağlamak oldu
Hic kucuk olmadınız, cocuk olmadınız hic Bahtınıza buyuk olmak, buyuk kalmak duştu El acmadınız, minnet etmediniz hayata Size; el acanlara bakmak, darda kalanların yardımına koşmak duştu LUgatınızda durmak yoktu Size koşmak, uveyik olup ucmak duştu
Dunyaya tebessum etmediniz hic Size hic gulmedi dunya Saraylar, yalılar, katlar, yatlar gormediniz Hep gurur soluklayanlar sığmazlarken aleme, kaderin taksiminde size kucuk bir dunya duştu Onda da cami pencereleri, tahta kulubecikler duştu Bir de tenezzul buyurmanız icin gonul ehlinin sineleri duştu Cığırtkanlar davullarla cihanı verirken velveleye, size bir kırık mızrap duştu Tahakkumler, tahkirler, tezyifler, surgunler gordunuz Bahtınıza gun yuzu gormemek duştu
Gonullerin birliğini, kardeşliği, hoş gormeyi, millet ve insanlık sevgisini belki de hic telaffuz etmemeliydiniz! Devleti, milleti, insanlığı yuceltmeyi hic ağzınıza almamalıydınız belki de! Kaderinize insafsızlardan, vicdansızlardan duşmanlık duştu Her davranışında murailik soluklayanlardan entrikalar duştu Anlaşılmamak sizin de kaderinizde varmış her ulu gibi Dostlara da vefasızlık duştu Ne var ki biraz da pişmanlık duştu Şair kim icin soylemişti bilemeyeceğim ama, musaadenizle ben sizin icin soyleyeceğim; 'size bir muazzam nehir gibi cUş etmek, fakat corak yerde akıp gitmek duştu'
Alnınıza toprak olmak yazılmıştı Toprak kadar sağlam, onun kadar mutevazı ve vefalı olmak Sonra nice gullere, nice sumbullere dayelik yapmak Bahcıvan olmak, guller yetiştirmek, gozyaşlarıyla guller sulamak, gulleri calılardan korumak Size gul olmak, gul olup aleme gul kokusu yaymak, her bahceyi gulzar yapmak duştu
Yorulan, kırılan, darılan olmadınız hic Eskimek, porsumek, yaşlanmak semtinize uğramadı Size kuheylan olmak duştu Ummanlar gibi bir sineniz oldu hep Hic kapanmadı gonul pencereleriniz Size affetmek duştu, hoş gormek duştu Hic eskimediniz Size terutaze ve hep genc kalmak duştu
Şimdilerde bahtınıza biraz da gurbet duştu Varsın olsun Goz yaşlarınızla buyuttuğunuz gullerinizin etrafı aleme guzel kokularını neşretmelerinden duyduğunuz saadeti, hangi soz anlatabilir ve hangi kalem yazabilir? İmanınızla umidinizle duyduğunuz huzuru, her gun bir başka buudunda pervaz ettiğiniz o rengarenk ve efsun dunyanızı hangi ressam cizebilir? Varsın anlamayanlar, anlamasınlar! Size kaderi 'kef'le yazılmışların en mesudu ve en bahtiyarı olmak duştu*
Sozun ozu, hep yokluklarla, duşmanlıklarla, belki en acısı da hep vefasızlıklarla karşılaştınız Olsun! Size sevmek ve sevilmek duştu Size vefa, tevazu ve mahviyet; size gozyaşı ve ıstırap; size sevgi, aşk ve affetmek duştu Size Sultan'dan gelen hediyelerin en guzeli duştu Ağlamasını dindirdiğiniz yavruların dudaklarından semalara yukselen dua cumleleri ve goğe doğru acılmış minnacık ellerinin arasından seccadelerine dokulen gozyaşları duştu İlahi taksimde size ne guzel şeyler duştu! Nadanlar gayzlarından catlarken zamanın her anında, size ic huzuru, saadet ve ebedi surur duştu Collerde seraplar gormeye devam etsinler onlar, size yeşeren duşunceler duştu Gulyabaniler dikenler beslerken, sinelerinde ve intikam pazarlarında satışa arz ederlerken ucuz bir fiyata, size gul olmak, gul dermek, gul almak, gul satmak duştu
'Size taleb u devlet u cah etmek değil, bir Yar icin ah etmek duştu'
Ne acı! Şu vadide birkac kırık dokuk kelam etmek de bir vefasıza duştu 'Yare cok sUzişler eylemek istedi gonul, ne var ki hengamı fırsatta zebana lal olmak duştu'
Mustafa YILMAZ
Sevgili Peygamberim
Seni ne kadar cok ozledim ki bilemezsinSeni ruyamda olsada gormek isterdim Ya Resullah eyer ki ben cenete duşersem sende kac kat aşagıda olcam Orada istedgin her şey olyurmuş Ama ben sadece seni gormek isteyecem 1 dk ve 1 sn olsa seni gormek istiyecem Yaresullah senin gormek icn ne yapılmazki sana canım feda olsun Sen dogmadan once kız cocukları diri topraga veriliyorduSe dogmadan kadanı onem verimiyorduAma sen 20 571 dunya dogdun tum kayinet sevindi Sen doduktan sonra kız couklar topraga dirlmesini izn veremdiKadın onem verilmesi istedi Yuce Peygamber senin gorenler insanlar cok şanclı ama biz seni goremdik ya rasullah Sen hani aglıyan cocuga başı okşardın ya şimdi kimse yapmıyorher couk bir darbe alıyorhani sen dersin komşu acken tok yatan bizde degildir Şimdi herkz komşuna ac ken tok yatıyor Onlara bir bardakk su bile vermiyor Ya Rasullah hani dersin bizm kitabımızn Kuranı Krim ama Şimdi amarikadaki asker bizm yuce kitapmız yakıyorYaresullah sen gelme hep bekliyecez
ELİFNUR SAKARYA
Ey Yar vuslatım omrum kadar!
Bugun yine huzun duştu yureğimin derinliklerine, yine sevda yamaclarında dolanıyorum kendinden gecmişcesine Bağırıyorum avazım cıktığı kadar ama kimse sesimi duymuyor, cırpınıyorum ama bir turlu duyuramıyorum feryadımı… İcimde zelzeleler kopuyor, yureğim paramparca sanki her bir azamı boluyorlar satırla… Gunahlarımın verdiği ağırlıktan tir tir titriyorum, acizlik icerisinde kıvranıyorum durmadan, yatağımın icerisinde iki buklum ağlıyorum SENİN yokluğunun verdiği sancıdan,yanaklarımdan iki damla yaş suzuluyor usulcaİki damla kan akıyor yureğimin derinliklerine Adını sayıklıyorum icten sessizce ve SENSİZCE…
Hayatımın her bir karesi eksilerle dolu ve kapatmaya calışıyorum omrum boyu! SENSİZLİĞİN mektebinde mıhlanıp kaldı, gozlerim yokluğundan korleşti, yureğim yosun tuttu ve keceleşti!
Ey Yar Ben ne Mekke ’yim huznune ortak ne Medine ’yim Sevdana tutsak, ne Ebubekir ’im ’ ’Benden sonra bir peygamber daha gelse o sen olurdun dediğin ’ ’, ne Omer ’im ‘ ’istemez misin dunya onların ahiret bizim olsun ’ ’deyip onu adaletiyle ovduğun, ne Osman ’ım ‘ ’Bir kızım daha olsa yine sana verirdim ’ ’ deyip hayasından haya ettiğin, ne Ali ’yim ‘ ’ilmin kapısı ’ ’deyip en cok sevdiğin kızını verdiğin, ne reyhanlarım dediğin Hz Hasan ve Hz Huseyin ’im, ne Bilali Habeşi ’yim ‘ ’Cennette adımlarını benden onde goruyorum ’ ’deyip ezan okumasıyla sukUn bulduğun, ne başını okşadığın Enes Bin Malik ’im, ne Taif ’im seninle ağlayan ve ne de Zeyd ’im sana yoldaş olan
Ama cok şukur ki ben;
Ne Ebu Cehil ’im kapımı 25 kez suratına kapatan, ne Ebu Leheb ’im sana elleri kuruyasıca diyen, ne As Bin Vail ’im İslam duşmanı olan, ne Ka ’b Bin Eşref ’im sana Ebter diyen, ne Ummu Cemil ’im yoluna dikenler doşeyen, ne Taif de yuzune carpan taşım, ne Uhut da dişini kıran okum, ne Ubey Bin Halef ’im ‘ ’Senin Rabbin mi bu kurumuş kemikleri diriltecek ’ ’deyip seni alaya alan, ne sana mecnun, şair, buyucu, sihirbaz diyen yahudiyim ve ne de mescit kuşu iken senin duanla zengin olup sonra islamı unutan Salebeyim!
Ey Yar sahi ben kimim? Neyim? Ben senden 14 asır otede yureğini SENİNLE avutan ama SENSİZ teselli bulamayan, en cok da yureğini Gul ’un dikenine asmak isteyen Bulbul ’um!
Ben Kerem gibi Aslıma ermek, Ferhat gibi aşkından dağları delmek ve elimin tersiyle itip tum dunyalıkları ‘ ’cekil aradan Leyla ben Mevlamı buldum ’ ’demek isteyen bir Mecnunum!
Aşkından Mecnuna donmek,pervane gibi ışığında durmak,Elif gibi her daim okunmasam da hep seninle olmak ve kardeşlerim dediğin o zumreye dahil olmak icin cırpınan bir zavallıyım!
Artık hayatın ritmi zorlaştı, tik taklar yavaşladı, son demlerimde SENİ bekliyorum, yoksa bana kırgın mısın EFENDİM?
Ne olur gel ve Gul Cehrenle aydınlat cehremi
SEN Gel ki hicranım dinsin!
EY SEVGİLİ gonul kapılarımı sonuna kadar actım SENİ bekliyorum!
Ama SEN gelmezsen ben SANA geldim, ellerimde sevda ikliminden derdiğim gullerle, kalbimdeki en hoyrat sevgiyle, artık gulmeye bile mecalimin kalmadığı cehremle, SENİN firakından paramparca olmuş yureğimle, sırtımda gunah yuklu heybemle kapına geldim EN SEVGİLİ bağışlanma umidiyle carpıyor kalbim!
SallallahU Aleyhi Ve Sellem
Biraz da Gurbet Duştu!
Huzun kaderiniz oldu Efendim! Istırap kaderiniz oldu Her yolcu gibi ağlayarak kadem bastığınız şu fani dunyada hep ağlamak, kaderiniz oldu Hic gulmediniz, gulen olmadınız hic Gulmek size uzak oldu Size yakın, ağlamak oldu Gozyaşları cağlamak oldu
Hic kucuk olmadınız, cocuk olmadınız hic Bahtınıza buyuk olmak, buyuk kalmak duştu El acmadınız, minnet etmediniz hayata Size; el acanlara bakmak, darda kalanların yardımına koşmak duştu LUgatınızda durmak yoktu Size koşmak, uveyik olup ucmak duştu
Dunyaya tebessum etmediniz hic Size hic gulmedi dunya Saraylar, yalılar, katlar, yatlar gormediniz Hep gurur soluklayanlar sığmazlarken aleme, kaderin taksiminde size kucuk bir dunya duştu Onda da cami pencereleri, tahta kulubecikler duştu Bir de tenezzul buyurmanız icin gonul ehlinin sineleri duştu Cığırtkanlar davullarla cihanı verirken velveleye, size bir kırık mızrap duştu Tahakkumler, tahkirler, tezyifler, surgunler gordunuz Bahtınıza gun yuzu gormemek duştu
Gonullerin birliğini, kardeşliği, hoş gormeyi, millet ve insanlık sevgisini belki de hic telaffuz etmemeliydiniz! Devleti, milleti, insanlığı yuceltmeyi hic ağzınıza almamalıydınız belki de! Kaderinize insafsızlardan, vicdansızlardan duşmanlık duştu Her davranışında murailik soluklayanlardan entrikalar duştu Anlaşılmamak sizin de kaderinizde varmış her ulu gibi Dostlara da vefasızlık duştu Ne var ki biraz da pişmanlık duştu Şair kim icin soylemişti bilemeyeceğim ama, musaadenizle ben sizin icin soyleyeceğim; 'size bir muazzam nehir gibi cUş etmek, fakat corak yerde akıp gitmek duştu'
Alnınıza toprak olmak yazılmıştı Toprak kadar sağlam, onun kadar mutevazı ve vefalı olmak Sonra nice gullere, nice sumbullere dayelik yapmak Bahcıvan olmak, guller yetiştirmek, gozyaşlarıyla guller sulamak, gulleri calılardan korumak Size gul olmak, gul olup aleme gul kokusu yaymak, her bahceyi gulzar yapmak duştu
Yorulan, kırılan, darılan olmadınız hic Eskimek, porsumek, yaşlanmak semtinize uğramadı Size kuheylan olmak duştu Ummanlar gibi bir sineniz oldu hep Hic kapanmadı gonul pencereleriniz Size affetmek duştu, hoş gormek duştu Hic eskimediniz Size terutaze ve hep genc kalmak duştu
Şimdilerde bahtınıza biraz da gurbet duştu Varsın olsun Goz yaşlarınızla buyuttuğunuz gullerinizin etrafı aleme guzel kokularını neşretmelerinden duyduğunuz saadeti, hangi soz anlatabilir ve hangi kalem yazabilir? İmanınızla umidinizle duyduğunuz huzuru, her gun bir başka buudunda pervaz ettiğiniz o rengarenk ve efsun dunyanızı hangi ressam cizebilir? Varsın anlamayanlar, anlamasınlar! Size kaderi 'kef'le yazılmışların en mesudu ve en bahtiyarı olmak duştu*
Sozun ozu, hep yokluklarla, duşmanlıklarla, belki en acısı da hep vefasızlıklarla karşılaştınız Olsun! Size sevmek ve sevilmek duştu Size vefa, tevazu ve mahviyet; size gozyaşı ve ıstırap; size sevgi, aşk ve affetmek duştu Size Sultan'dan gelen hediyelerin en guzeli duştu Ağlamasını dindirdiğiniz yavruların dudaklarından semalara yukselen dua cumleleri ve goğe doğru acılmış minnacık ellerinin arasından seccadelerine dokulen gozyaşları duştu İlahi taksimde size ne guzel şeyler duştu! Nadanlar gayzlarından catlarken zamanın her anında, size ic huzuru, saadet ve ebedi surur duştu Collerde seraplar gormeye devam etsinler onlar, size yeşeren duşunceler duştu Gulyabaniler dikenler beslerken, sinelerinde ve intikam pazarlarında satışa arz ederlerken ucuz bir fiyata, size gul olmak, gul dermek, gul almak, gul satmak duştu
'Size taleb u devlet u cah etmek değil, bir Yar icin ah etmek duştu'
Ne acı! Şu vadide birkac kırık dokuk kelam etmek de bir vefasıza duştu 'Yare cok sUzişler eylemek istedi gonul, ne var ki hengamı fırsatta zebana lal olmak duştu'
Mustafa YILMAZ