Peygamber Efendimizin Alışkanlıkları Neler
Peygamber Efendimizin Yemek Alışkanlıkları
Allah'ın bahşettiği nimet karşısında bir mahviyet havasına bürünen Peygamber Efendimiz, sofrada, hep şükür hali içinde bir tavır takınmışlardır. Hz. Peygamber ve O'nu rehber edinenler, sofrada, yedikleri yemeğin nasıl bir harekete vesile olacağının endişesini taşımışlar; onun, daima hayırlı ve faydalı işler yapmaya vesile olacak bir enerjiye dönüşmesi için Cenâb-ı Hakk'a şükür ve niyazda bulunmuşlardır.
Peygamber Efendimiz, israf ekonomisine yol açan bütün yolları kapama ve Allah'ın lütfettiği nimetlerin -bir pirinç tanesine varıncaya kadar- boşa gitmemesine gayret etmişlerdir.
Yedikleri Ekmek
Eldeki vesikalara göre Hz. Peygamber, daima arpa unu'ndan yapılmış ekmek yemişlerdir. Kepeği iyice ayıklanmış has un'dan mamul ekmek yememişlerdir. Bilindiği üzere, Asr-ı Saadet dönemi Hicaz bölgesinde buğday, ithal malı ve oldukça pahalı bir gıda maddesidir.
Hz. Peygamber, yemek sırasında meşinden veya bezden yapılmış yer sofrası kullanmışlar, masa veya ayaklı sini gibi bir eşya kullanmamışlardır.
Rasûlullah Efendimiz, akşam öğününün ihmal edilmemesini tavsiye ederek: Bir avuç hurma ile de olsa, akşam yemeklerinden vazgeçmeyiniz, zira akşam öğününün ihmali, insanı ihtiyarlatır, bünyeyi yıpratır.
Rasûlullah Efendimiz'in yemekte aradığı başlıca özellik, onların, helal ve temiz oluşu, vücuda yarayışlı olup olmayışıdır. Yemek seçme ve yemeğe kusur bulma âdetleri ise kesinlikle yoktur. Ebû Hureyre (ra) der ki: Peygamber Efendimiz, hiçbir yemeği katiyyen seçmezlerdi. Önüne konan yemeği, eğer iştahı varsa yer, yoksa yemezlerdi.
Özellikle misafir oldukları sırada, kendilerine takdim edilen yemeklerden dolayı, ev sahibinin gönlünü hoş tutmuşlar ve ikram edilen yemekleri son derece sevdiklerini ifade etmişlerdir.
Yemek İçin Ellerini Yıkamaları
İnançlı insanların sıradan bir temizlikle yetinmeyip, her sahadaki temizliklerini nezafet derecesine vardırmalarını isteyen Rasûlullah Efendimiz, yemek yeneceği sırada da bu kurala uyulmasını arzu etmişlerdir. Namaz için abdest ne ise, yemek için de el yıkamak odur. Diğer dinlerde olmayan bu yemekten önce el yıkama âdetini, ilk defa Peygamber Efendimiz icad ve ihdas etmişlerdir.
Yemek Öncesi ve Sonrası Okuduğu Dualar
Hz. Peygamber, her güzel işe başlarken yaptıkları gibi, bir şeyi yemeden önce de daima "besmele" çekerlerdi. Besmele, şayet başta unutulmuşsa, hatırlandığı an çekilir.
Peygamber Efendimiz yemekten sonra da daima dua" ederlerdi. En kısa duası,Elhamdülillahdiyerek yapılanı idi. Zikrin en faziletlisi 'Lâ ilâhe illallah'; duanın en üstünü de 'Elhamdülillah' demektir." buyurmuşlardır. Duanın tek bir formülü yoktur. Herkes, gönlünden koptuğunca, dilinin döndüğünce, uzun veya kısa ifadelerle duasını yapabilir.
Yedikleri Meyveler
Hz. Peygamber'in kavun, karpuz ve salatalık yediklerini ve bunları çok sevdiklerini öğreniyoruz. Üzüm, ayva, acur ve misvak ağacının kebâs adı verilen meyvesi de Hz. Peygamber'in yediği diğer meyveler arasında bulunmaktadır.
Hz. Peygamber, alınan gıdaların sıhhati bozmamasına çok dikkat ederdi. Meyveyi meyve olarak değil, vücudun hararetini dengelemek için, yemek esnasında veya yemek sonrasında yemişlerdir.
Peygamber Efendimiz, içme suyunun tatlı oluşunun yanında, onun, dinlenmiş, gecelemiş olmasına da itina gösterirlerdi. İlgili kaynaklarda yer yer, testide dinlenmiş su dan bahsedilmektedir.
Efendimiz suyu, dinlene dinlene, yudum yudum içerlerdi. Bu dinleniş, çoğu zaman üç soluk, bazen de iki nefes alma şeklinde olurdu. "Dinlene dinlene içmek; hem hazmı kolaylaştırır, hem susuzluğu çabuk keser, hem de daha sıhhidir." buyurarak bu tarzda içmenin, insan sağlığı bakımından önemine de işaret etmişlerdir.
İbn Abbas (ra) şöyle anlatmaktadır: "Rasûlullah Efendimiz, su kırbelerinin ağızlarını kıvırıp veya testiyi başımıza dikip su içmekten bizi men etmişti. Peygamberimiz'in bu ikazından sonraki bir zamanda, adamcağızın birisi, geceleyin kalktığı gibi testiyi başına diker. Testinin içinden bir de ne çıksın: Yılan!
Hususi eşyalarının büyük bir bölümü de ashab tarafından özel olarak muhafaza edilerek, bu yolla nesilden nesile intikal ettirilmiştir.
Hz. Peygamber'in aziz hatırasını taşıyan bütün eşyalara ve O'nun oturup kalktığı, yatıp uyuduğu, ibadet edip dinlendiği bütün yerlere karşı, ashab-ı kiramın sonsuz hürmeti ve muhabbeti vardı. Bu eşyalar; hürmet, muhabbet, tazim, teberrük ve şifa etme maksadıyle onlar tarafından saklanmış ve mevkilere abideler yapılmıştır.
Peygamber Efendimizin Yemek Alışkanlıkları
Allah'ın bahşettiği nimet karşısında bir mahviyet havasına bürünen Peygamber Efendimiz, sofrada, hep şükür hali içinde bir tavır takınmışlardır. Hz. Peygamber ve O'nu rehber edinenler, sofrada, yedikleri yemeğin nasıl bir harekete vesile olacağının endişesini taşımışlar; onun, daima hayırlı ve faydalı işler yapmaya vesile olacak bir enerjiye dönüşmesi için Cenâb-ı Hakk'a şükür ve niyazda bulunmuşlardır.
Peygamber Efendimiz, israf ekonomisine yol açan bütün yolları kapama ve Allah'ın lütfettiği nimetlerin -bir pirinç tanesine varıncaya kadar- boşa gitmemesine gayret etmişlerdir.
Yedikleri Ekmek
Eldeki vesikalara göre Hz. Peygamber, daima arpa unu'ndan yapılmış ekmek yemişlerdir. Kepeği iyice ayıklanmış has un'dan mamul ekmek yememişlerdir. Bilindiği üzere, Asr-ı Saadet dönemi Hicaz bölgesinde buğday, ithal malı ve oldukça pahalı bir gıda maddesidir.
Hz. Peygamber, yemek sırasında meşinden veya bezden yapılmış yer sofrası kullanmışlar, masa veya ayaklı sini gibi bir eşya kullanmamışlardır.
Rasûlullah Efendimiz, akşam öğününün ihmal edilmemesini tavsiye ederek: Bir avuç hurma ile de olsa, akşam yemeklerinden vazgeçmeyiniz, zira akşam öğününün ihmali, insanı ihtiyarlatır, bünyeyi yıpratır.
Rasûlullah Efendimiz'in yemekte aradığı başlıca özellik, onların, helal ve temiz oluşu, vücuda yarayışlı olup olmayışıdır. Yemek seçme ve yemeğe kusur bulma âdetleri ise kesinlikle yoktur. Ebû Hureyre (ra) der ki: Peygamber Efendimiz, hiçbir yemeği katiyyen seçmezlerdi. Önüne konan yemeği, eğer iştahı varsa yer, yoksa yemezlerdi.
Özellikle misafir oldukları sırada, kendilerine takdim edilen yemeklerden dolayı, ev sahibinin gönlünü hoş tutmuşlar ve ikram edilen yemekleri son derece sevdiklerini ifade etmişlerdir.
Yemek İçin Ellerini Yıkamaları
İnançlı insanların sıradan bir temizlikle yetinmeyip, her sahadaki temizliklerini nezafet derecesine vardırmalarını isteyen Rasûlullah Efendimiz, yemek yeneceği sırada da bu kurala uyulmasını arzu etmişlerdir. Namaz için abdest ne ise, yemek için de el yıkamak odur. Diğer dinlerde olmayan bu yemekten önce el yıkama âdetini, ilk defa Peygamber Efendimiz icad ve ihdas etmişlerdir.
Yemek Öncesi ve Sonrası Okuduğu Dualar
Hz. Peygamber, her güzel işe başlarken yaptıkları gibi, bir şeyi yemeden önce de daima "besmele" çekerlerdi. Besmele, şayet başta unutulmuşsa, hatırlandığı an çekilir.
Peygamber Efendimiz yemekten sonra da daima dua" ederlerdi. En kısa duası,Elhamdülillahdiyerek yapılanı idi. Zikrin en faziletlisi 'Lâ ilâhe illallah'; duanın en üstünü de 'Elhamdülillah' demektir." buyurmuşlardır. Duanın tek bir formülü yoktur. Herkes, gönlünden koptuğunca, dilinin döndüğünce, uzun veya kısa ifadelerle duasını yapabilir.
Yedikleri Meyveler
Hz. Peygamber'in kavun, karpuz ve salatalık yediklerini ve bunları çok sevdiklerini öğreniyoruz. Üzüm, ayva, acur ve misvak ağacının kebâs adı verilen meyvesi de Hz. Peygamber'in yediği diğer meyveler arasında bulunmaktadır.
Hz. Peygamber, alınan gıdaların sıhhati bozmamasına çok dikkat ederdi. Meyveyi meyve olarak değil, vücudun hararetini dengelemek için, yemek esnasında veya yemek sonrasında yemişlerdir.
Peygamber Efendimiz, içme suyunun tatlı oluşunun yanında, onun, dinlenmiş, gecelemiş olmasına da itina gösterirlerdi. İlgili kaynaklarda yer yer, testide dinlenmiş su dan bahsedilmektedir.
Efendimiz suyu, dinlene dinlene, yudum yudum içerlerdi. Bu dinleniş, çoğu zaman üç soluk, bazen de iki nefes alma şeklinde olurdu. "Dinlene dinlene içmek; hem hazmı kolaylaştırır, hem susuzluğu çabuk keser, hem de daha sıhhidir." buyurarak bu tarzda içmenin, insan sağlığı bakımından önemine de işaret etmişlerdir.
İbn Abbas (ra) şöyle anlatmaktadır: "Rasûlullah Efendimiz, su kırbelerinin ağızlarını kıvırıp veya testiyi başımıza dikip su içmekten bizi men etmişti. Peygamberimiz'in bu ikazından sonraki bir zamanda, adamcağızın birisi, geceleyin kalktığı gibi testiyi başına diker. Testinin içinden bir de ne çıksın: Yılan!
Hususi eşyalarının büyük bir bölümü de ashab tarafından özel olarak muhafaza edilerek, bu yolla nesilden nesile intikal ettirilmiştir.
Hz. Peygamber'in aziz hatırasını taşıyan bütün eşyalara ve O'nun oturup kalktığı, yatıp uyuduğu, ibadet edip dinlendiği bütün yerlere karşı, ashab-ı kiramın sonsuz hürmeti ve muhabbeti vardı. Bu eşyalar; hürmet, muhabbet, tazim, teberrük ve şifa etme maksadıyle onlar tarafından saklanmış ve mevkilere abideler yapılmıştır.