zeberus1234
Yeni Üye
Hz. Muhammed'in cesareti
Peygamber Efendimizin ahlak ve cesareti
Peygamber Efendimizin Cesareti ile ilgili yazı
Peygamber Efendimiz , son derece yüksek kuvvet, kahramanlık ve cesarete sahipti. Birçok savaşta nice zırh giymiş kahramanlar kaçmaya mecbur kaldıklarını gördükleri halde o sebat etmiştir. Uhud ve Huneyn savaşlarında gösterdiği metinlik ve cesaret, her türlü düşüncenin üstündedir.Bir gece Medine dışından korkunç bir gürültü işitilmişti. Düşman tarafından bir baskın olduğu sanılmıştı. Herkesten önce Hazreti Peygamber kılıcını kuşanarak gürültü tarafına koşmuş ve başkaları daha yeni hazırlanırken kendisi geri dönerek: "Korkacak bir şey yok!" diye halkı sukunete kavuşturmuştu. Hazret-i Ali der ki: "Savaşlarda Hazret-i Peygamber kadar düşmana yaklaşan bir kimse bulunmazdı. Bir çok kez, savaş kızışıp başımız dara düşünce, Hazret-i Peygambere sığınırdık."
"Yüzyıllar boyunca puta tapmış, taştan, ağaçtan, madenden yapılmış heykelleri tanrı bellemiş bir toplumda, öne atılıp sadece Allah’a kulluk etmenin bayrağını açmak büyük cesaret isteyen bir iştir. Peygamberimiz Allah’a olan imanı ve güveniyle, putperestlerin tepkilerinden, tehditlerinden korkmaksızın, insanları tek olan Allah’a çağırmış, cesaretini ve özgüvenini hiçbir zaman kaybetmemiştir. Mekke döneminin ağır şartlarında, daha sonra müşriklerle yaptığı savaşlarda Hz. Muhammed (s.a.v.) bir kaya gibi sağlam cesaretiyle Müslümanlara dayanma gücü aşılamıştır. Ashaptan Berâ b. Azib (r.a.) şöyle der:
“–Biz, savaşın kızıştığı zamanlarda Hz. Muhammed’den (s.a.v.) cesaret alırdık.”
Peygamberimiz ve onun ashabının cesaretleri, Allah’a imanlarından ve kararlılıklarından besleniyordu. Yüze Allah onların bu durumlarını şöyle övmüştür:
“İnsanlar onlara:
“–Bakın size karşı bir toplanmış. Onlardan korkun!”
dediklerinde bu söz onların imanlarını arttırmaktan başka bir şey yapmadı ve:
“–Bize Allah yeter! O ne mükemmel koruyucudur!” dediler.” (Âl-i İmran 173)
Bir başka ayette de Yüce Allah şöyle buyurur:
“İman edenler içinde öyle kimseler vardır ki Allah’a verdikleri söze bağlıdırlar. Onlardan kimi, bu uğurda canını feda etti, kimi de bu şerefi beklemektedir. Onlar Allah’a verdiği sözü asla değiştirmezler.” (Ahzab 123)
Korkaklık büyük bir hastalıktır, insanı içten yok eder. Aynı zamanda bulaşıcıdır, süratle yayılır; kısa zamanda bir toplumun yok olmasına sebep olabilir. Bu sebeple Peygamberimiz:
“–Allah’ım korkaklıktan sana sığınırım.” diye dua etmiştir.
Başarının yarısı cesarete bağlıdır. Korkak insan hakkını koruyamaz, karşısına dikilen engelleri aşamaz, güçlüklere karşı koyamaz. Biz de Peygamberimizi örnek almalı, doğruluk yolunda emin adımlarla yürümeli, cesur olmalıyız."
Alıntı
Peygamber Efendimizin ahlak ve cesareti
Peygamber Efendimizin Cesareti ile ilgili yazı
Peygamber Efendimiz , son derece yüksek kuvvet, kahramanlık ve cesarete sahipti. Birçok savaşta nice zırh giymiş kahramanlar kaçmaya mecbur kaldıklarını gördükleri halde o sebat etmiştir. Uhud ve Huneyn savaşlarında gösterdiği metinlik ve cesaret, her türlü düşüncenin üstündedir.Bir gece Medine dışından korkunç bir gürültü işitilmişti. Düşman tarafından bir baskın olduğu sanılmıştı. Herkesten önce Hazreti Peygamber kılıcını kuşanarak gürültü tarafına koşmuş ve başkaları daha yeni hazırlanırken kendisi geri dönerek: "Korkacak bir şey yok!" diye halkı sukunete kavuşturmuştu. Hazret-i Ali der ki: "Savaşlarda Hazret-i Peygamber kadar düşmana yaklaşan bir kimse bulunmazdı. Bir çok kez, savaş kızışıp başımız dara düşünce, Hazret-i Peygambere sığınırdık."
"Yüzyıllar boyunca puta tapmış, taştan, ağaçtan, madenden yapılmış heykelleri tanrı bellemiş bir toplumda, öne atılıp sadece Allah’a kulluk etmenin bayrağını açmak büyük cesaret isteyen bir iştir. Peygamberimiz Allah’a olan imanı ve güveniyle, putperestlerin tepkilerinden, tehditlerinden korkmaksızın, insanları tek olan Allah’a çağırmış, cesaretini ve özgüvenini hiçbir zaman kaybetmemiştir. Mekke döneminin ağır şartlarında, daha sonra müşriklerle yaptığı savaşlarda Hz. Muhammed (s.a.v.) bir kaya gibi sağlam cesaretiyle Müslümanlara dayanma gücü aşılamıştır. Ashaptan Berâ b. Azib (r.a.) şöyle der:
“–Biz, savaşın kızıştığı zamanlarda Hz. Muhammed’den (s.a.v.) cesaret alırdık.”
Peygamberimiz ve onun ashabının cesaretleri, Allah’a imanlarından ve kararlılıklarından besleniyordu. Yüze Allah onların bu durumlarını şöyle övmüştür:
“İnsanlar onlara:
“–Bakın size karşı bir toplanmış. Onlardan korkun!”
dediklerinde bu söz onların imanlarını arttırmaktan başka bir şey yapmadı ve:
“–Bize Allah yeter! O ne mükemmel koruyucudur!” dediler.” (Âl-i İmran 173)
Bir başka ayette de Yüce Allah şöyle buyurur:
“İman edenler içinde öyle kimseler vardır ki Allah’a verdikleri söze bağlıdırlar. Onlardan kimi, bu uğurda canını feda etti, kimi de bu şerefi beklemektedir. Onlar Allah’a verdiği sözü asla değiştirmezler.” (Ahzab 123)
Korkaklık büyük bir hastalıktır, insanı içten yok eder. Aynı zamanda bulaşıcıdır, süratle yayılır; kısa zamanda bir toplumun yok olmasına sebep olabilir. Bu sebeple Peygamberimiz:
“–Allah’ım korkaklıktan sana sığınırım.” diye dua etmiştir.
Başarının yarısı cesarete bağlıdır. Korkak insan hakkını koruyamaz, karşısına dikilen engelleri aşamaz, güçlüklere karşı koyamaz. Biz de Peygamberimizi örnek almalı, doğruluk yolunda emin adımlarla yürümeli, cesur olmalıyız."
Alıntı