Peygamber Efendimizin(Hz. Muhammed(S.A.V) Mucizeleri

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
57
Yaş
36
Coin
256,936
Peygamber Efendimizin(Hz. Muhammed(S.A.V) Mucizeleri
Gönderildikleri toplumlar için büyük birer lütuf olan elçiler insanlara doğru yolu göstermiş onların karanlıklardan aydınlığa çıkmalarına vesile olmuşlardır.Tüm kainatın yoktan var eden rabbimizin emirlerini insanlara tebliğ etmişlerdir.Rabbimiz kimi zaman elçilerini inkar edenlerin ve müşriklerin tuzaklarından korumak kimi zamanda insanların imanına vesile olması için bazı peygamberlerine mucizeler lütfetmişleridir.Örneğin,Hz. İbrahim(as) ateşe atmak isteyen inkarcıların tuzakları rabbimizin ateşe Hz. İbrahim(a.s)’e karşı esenlik emretmesi ile bozulmuştur.Hz. Musa(as) elindeki asası firavunun sihirbazlarının yaptıklarını yutan bir ejderha haline girip sonra eski haline dönmüştür.Yine Hz. Musa(a.s) asası ile Kızıldeniz’e vurmuş deniz yarılmış İsrail oğulları buradan geçerek Firavunun zulmünden kurtulmuşlardır.Hz İsa(as) Allah’ın izni ile Ölüleri diriltmiş hastalara dokunarak onları iyi etmiştir.Kuran ayetlerinde bunların dışında daha bir çok mucize haber verilmektedir.Rabbimizin büyük bir nimeti olan bu mucizeler insanlarda çok büyük bir etki oluşturmuştur.Müminlerin hidayetlerini ve şevklerini daha da arttırmış pek çok kişinin de imanına vesile olmuştur.Allah’ın üstün ahlakı her tavrı sözü ile insanlara örnek kıldığı mübarek peygamberimiz Hz. Muhammed(sav) hayatı boyunca insanlara çok mucize göstermiştir. Kutlu peygamberimiz Hz. Muhammed(sav)’in kuran ayetlerinde ve hadislerinde haber verilen birçok mucizeleri vardır. Peygamberimiz(sav) İslam ahlakını en hikmetli şekilde tebliğ ederek çocuklarını diri diri gömen bir kavmin Allah’ın izni ile herkese karşı merhametli ve şefkatli insanlar haline dönüşmesine vesile olmuştur. Yine elleriyle yaptıkları putlara ibadet eden bir toplumu peygamberimiz vesilesi ile tevhit inancına kavuşmuştur.Onun insanlara bir hidayet rehberi olarak tebliğ ettiği kuran ayetleri medeniyetten uzak bedevileri en yüksek medeniyet seviyesine ulaştırmıştır.Bunların her biri Allah’ın peygamber efendimiz(sav)’in vesile kıldığı mucizelerdir.Yirmi üç sene fiili olarak mücadele içinde olmasına zorlu savaşlara girmesine karşısında inkar edenlerin en azgın ve öfkeli insanlarının bulunmasına ve her zaman en ön saflarda mücadele etmesine rağmen kendisine hiçbir şey olmaması ve öldürülememesi de peygamberimiz mucizelerindendir.Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed(sav)’in mucizeleri tüm Müslümanlar için büyük bir müjde Allah’dan yardım ve lütuftur.Bu mucizeler iman edenlerin imanlarını daha da güçlendirecek ve Allah’ın Peygamberimiz(sav) indirdiği yüce kitabı Kuran-ı Kerime daha büyük bir şevk ile bağlanmalarına vesile olacak birer delildir. İslami ve tarihi kaynaklara göre sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed(sav) kırk yaşlarında peygamberlikle şereflendirilmiştir.Ancak peygamberimiz(sav) vahiy almaya başlamadan önce de birçok mucizevi olay gerçekleşmiştir.Bu mucizelerden biri peygamberimiz(sav)’in geceleri gördüğü rüyaların aynı şekilde gerçekleşmesidir.Hadislerde bildirildiğine göre salih rüyalar yaklaşık altı ay sürmüştür.Büyük İslam alemi imamları bu rüyaları şu şekilde aktarmaktadır.”Allah resulü (sav)’ne indirilen vahyin başlangıcı, uykuda gördüğü Salih rüya şeklinde olmuştur.Gördüğü her rüya sabah aydınlığı gibi gerçek çıkıyordu…” peygamberlik makamı ile şereflendirmeden önce altı ay boyunca gördüğü rüyaların aynı şelikde çıkması sevgili peygamberimiz(sav)’in Allah katında seçilmiş olduğunun delillerinden biridir.İslam alimleri bu durumu Allah’ın insanlara gönderdiği son peygamberin bu büyük göreve uykusunda hazırladığı şeklinde yorumlamaktadır.Bu salih rüyaların ardından Allah’tan ilk vahiyle peygamber efendimiz(sav) tüm insanlara bir hidayet örnek kılmıştır.Hadislerde bildirildiğine göre peygamberimiz(sav) kırk yaşlarına geldiğinde sık sık Mekke’ye on iki kilometre uzaklıkta bulunan Nur dağındaki Hira mağarasına gider tek başına kalırdı.Hira mağarasında yalnızlığa çekilişin üçüncü yılının Ramazan ayında yüce rabbimiz Hz.Muhammed(sav)’e peygamberlik ihsan etti.Cebrail Allah’ın izni ile Peygamberimiz(sav)’e göründü ve ona Kuran-ı Kerimden bazı ayetler indirdi.Kuranda bu olay şöyle haber verilmektedir:”Gerçekten o(Kur’an) alemlerin rabbinin(bir) indirmesidir.Onu Ruhu-l Emin indirdi.Uyarıcılardan olman için senin kalbinin üzerine (indirilmiştir)”. Bir başka ayette ise Allah peygamber efendimiz(sav)’e kendisinin ezberleteceğini bildirmiştir.”Sana okutacağız sen de unutmayacaksın”.Kuranın tüm ayetlerini bu şekilde öğrenmesi rabbimizin peygamberimiz(sav)’e bahşettiği mucizelerden biridir.Peygamber efendimiz(sav) çok büyük bir kararlılıkla vefat edene kadar insanları Allah’a ve onun yoluna davet etmiştir. Peygamberimiz(sav)’in en büyük mucizesi Kuran-ı Kerimdir.Allah bundan on dört asır önce insanlara yol gösterici bir kitap olan Kuran-ı Kerimi indirmiş ve tüm insanlığı ona uyarak kurtuluşa davet etmiştir.Kuran’ın edebi dilinin mükemmeliği bezersiz üslup özellikleri ve içerdiği üstün hikmetle onun Allah’ın sözü olduğunun kesin delillerindendir.O dönemde Arabistanda şiir ve edebiyat çok gelişmişti.Halkın içinde şairler ve arap dilini çok iyi kullanan kişiler vardı.Kabilenin ehli yani güzel sanatlı söz söyleyen kişisi kendilerince en büyük milli kahraman görünmekteydi.Edebiyata verdikleri önemden dolayı Muallakat-i Seba yani yedi askı adıyla yedi edibin kasidesini altın harflerle yazıp Kabe’nin duvarına asıyorlardı.Bir kısmı da panayır gibi büyük topluluklarda insanlara hutbeler okurlardı.Bedevi denen köylüler dahi şehirdeki şairler derecesinde şiirler söyler ve hutbeler verirlerdi.Söyledikleri şiir ve hutbelerle insanları etki altına alabilirlerdi.İşte böyle bir zamanda Allah Kuran-i Kerimi peygamber efendimiz(sav)’in kalbine indirdi. Peygamber efendimiz(sav) Arapların edebi yönden dili en etkili şekilde kullanan hatimlerine en ünlü şairlerine karşı Kuran-ı Kerim ile en hikmetli cevapları vermiş tek başına pek çok edibe karşı rabbimizin rahmeti ile üstün gelmiştir.Hiç kuşkusuz bu rabbimizin Kuran-ı Kerimde tecelli ettirdiği eşsiz edebi güzellikten hikmetten etkileliyiciliktendir.”Hiç şüphesiz o (Kuran-ı Kerim) şerefli bir elçinin kesin sözüdür.O (Kuran-ı Kerim), bir şairin sözü değildir.Ne az inanıyorsunuz.Bir kahininde sözü değildir.Ne az öğüt alıp-düşünüyorsunuz? Alemlerin rabbinden bir indirilmedir.” Kuran’ın bu özelliklerinin yanı sıra Allah’ın sözü olduğunu tasdik eden pek çok mucizevi özelliği de vardır.Bu özelliklerden biri ancak yirminci ve yirmi birinci yüzyıl teknolojisi ile eriştiğimiz bazı bilimsel gerçeklerin yaklaşık 1400 yıl önce kuranda bildirilmiş olmasıdır.Kuranın çeşitli ayetlerinde son derece özlü ve hikmetli anlatım içinde aktarılan bazı bilimsel gerçekler ancak son yüzyılların teknolojisi ile keşfedilmiştir.Kuranın indirildiği dönemde bilimsel saptanması mümkün olmayan bu bilgiler insanlara kuranın Allah’ın sözü olduğunu bir kez daha ispatlamaktadır.Kuranın indirildiği yedinci yüzyılda arap toplumu bilimsel konular hakkında sayısız hurafeye ve batıl inanca sahipti.Evreni ve doğayı inceleyecek teknolojiye sahip olamayan arap toplumu nesilden nesile aktarılan efsanelere inanıyordu.İnsanların astronom,fizik ya da biyoloji hakkında çok az şey bildikleri bu dönemde indirilen kuran evrenin yaratılışından insanın oluşumuna atmosferin yapısından yeryüzündeki dengelere kadar pek çok konuda çok önemli bilgiler içermektedir.Bu bilgilerin ne denli mucizevi olduğu yakın zamandaki bilimsel keşifler ile dahada iyi anlaşılmaktadır.Kuranın en önemli özelliklerinden biride günümüze kadar hiçbir değişikliğe uğramdan peygamberimiz(sav) vahiy edildiği haliyle bizlere ulaşmış olamasıdır.Allah bu gerçeği kuranda şöyle haber vermiştir:”Hiç şüphesiz zikri(kuran’ı) biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz”.Kurandan önceki kitaplar orijinal hallerinde korunamamışlar tahrip edilmişlerdir. Bu kitapların içlerine insanlar tarafından bazı eklemeler yapılmış bazı bölümleri değiştirilmiş ya da tamamen çıkarılmıştır.Kuranın indirilişinde ise peygamberimiz(sav) her vahiy geldiğinde vahiy rabbimizin bir mucizesi olarak kendisine ezberletilmiştir.Peygamberimiz(sav) Hemen sonra sahabeler arasından vahiy katipleri denilen mübarek şahıslara kuranı yazdırmıştır.Böylece kuran yazılı olarak korunmuştur.Hz.Ebubekir zamanında kuran tek bir nüsha haline getirilmiştir.Hz. Osman döneminde ise kuran nüshaları çoğaltılarak önemli İslam kentlerine gönderilmiştir.Kuran insanlara hidayet vesilesi olucak tüm olayları kapsayan onlara kendi nefeslerini tanıtan geçmiş ve geleceğe dair hiçbir insan veya cinin bilemeyeceği bilgileri veren içinde bildirilen sayıların tarihlerin hepsi doğru olan yüce Allah’ın vahyidir ve eşi benzeri olmayan edebi zenginliğe sahiptir.Kuranın mucizesi bu kadar büyüktür ki Allah Peygamberimiz(sav)’e kuranı dinlemeyenlere şöyle söylemesini emretmiştir: De ki:“Eğer bütün insan ve cin toplulukları, bu kuranın bir benzerini getirmek üzere toplansa dahi onun bir benzerini getiremezler and olsun bu kuranda her örnekten insanlar için çeşitli açıklamalarda bulunduk insanları coğu ise ancak inkarda direttiler ”. Peygamberimiz(sav)’in güzel ahlakı hiçbir insanın inkar edemeyeceği görmezlikten gelemeyeceği üstündür.Bu mübarek insan kuranda bildirilen Allah’ın beğendiği üstün ahlaka tam olarak sahiptir.Tüm alemlere örnek ve rehberdir. Peygamberimiz(sav) en mükemmel şekilde İslam dinini tebliğ etmiş ve bunda çok kararlı davranmıştır.Kendisine büyük eziyetler yapılmasına din ahlakını anlatmaktan vazgeçmesi karşılığında kedisine çok fazla imkan sunulmuş olmasına rağmen teklif edilen her şeyi reddetmiştir.Allahın rızasını islamın ve Müslümanların menfaatini kararlılıkla daima üstün tutmuştur. Peygamberimiz(sav) hayatı boyunca insanlara hidayet rehberi olmuş sahabeleri eğitmiş müşrikler ile sürekli konuşarak onlara doğru yolu yöneltmek için mücadele etmiştir. Peygamberimiz(sav) eğitimi sonucunda çöl ortamında yaşayan cahiliye ahlakı sahip insanlar imanın nuru ile tertemiz güzel ahlaklı insanlar haline gelmişlerdir.Bu büyük bir mucizedir.Hz.Ali’nin torunlarından İbrahim Peygamberimiz(sav)’i anlatırken şöyle rivayet etmiştir:”O, insanların en cömert gönüllüsü, en doğru sözlüsü, en mülayim ahlaklısı ve en arkadaş canlısı idi.Kendilerini ansızın görenler onun heybeti karşısında şiddetli heyecanlanırlar; üstün vasıflarını bilerek sohbetinde bulunanlar ise, onu her şeyden çok severlerdi. Onun üstünüklerini ve güzelliklerini tanıtmaya çalışan kimse;”Ben gerek ondan önce gerek ondan sonra onun gibi birini görmedim” demek suretiyle, onu tanıtma hususunda aczini ve yetersizliğini itiraf ederdi.Allah’ın salat (Peygamberimize yapılan dua) ve selamı onun üzerine olsun”. Peygamber efendimiz(sav) tebliğe başlamadan önce daha çok genç yaşlardan itibaren güvenilirliği ile tanınan bir insandı. Peygamber(sav) yaşadığı toplumda Emin yani güvenilir diye ünlenmiş dürüstlüğü ve güvenilirliği üzerinde herkes ittifak etmiştir.İçinde yaşadığı toplumda insanlar ona her şeyi emanet edecek kadar güvenmişler pek çok sorunu çözümünde kendisini hakem seçmişlerdir.Onun ahlakını adaletini hakkaniyetini her zaman övmüşlerdir. Peygamber efendimiz(sav) çok akıllı, ileriyi gören, basiret sahibi mübarek bir insan olduğundan onun tüm bu seçkin özellikleri her görenin hemen dikkatini çekmiştir.Vicdanının sesini dinleyerek onunla konuşan onun sohbetine katılan kim olursa olsun ondaki olağanüstülüğü anlamış peygamberliğine dair pek çok açık delil delil görmüştur.Onun çevresindekileri dine bağlayan ve kalplerini imana ısıtan insan sevgisi, ince düşüncesi ve sevgisi tüm Müslümanların önemle üzerinde durmaları gereken ahlaki konudur. Peygamber efendimiz(sav) Tevrat ve İncil’de geleceği bildirilen ümmi peygamberdir.Allah Peygamber efendimiz(sav)’e Kuran’ı vahiy ettiğinde kendisinin okuma yazması yoktu yani ümmiydi.Peygamber efendimiz(sav)’in bu özelliği kendisinin peygamberliğinin en önemliği delillerinden biridir.Bir ayette şöyle buyrulur:”Bundan önce sen hiç kitap okuyan değildin ve onu sağ elinle de yazmıyordun.Böyle olsaydı batılda olanlar kuşkuya kapılırlardı.Peygamber efendimiz(sav) Tevrat ve İncili okumadığı halde bu kitaplardaki hükümleri anlatılanları bilmekte idi.Geçmiş toplulukların tarihine de vakıfdı.Elbette bu Allah’ın vahyi dışında asla mümkün olamayacak bir durumdu.Kuranda geçmişteki bütün semavi kitapların ana konuları, geçmiş peygamberlerin kıssaları, dinler ve bunların getirdiği inançlar, eski tarih medeniyet, kültür ve iktisat,siyaset ve ahlak konusundaki bilgi hazineleri vardı.Peygamber efendimiz(sav) kendisine peygamberlik görevi verilmeden önce bunlardan tamamıyle habersizdi.Onu tanıyanlar önceden böyle bir ilme sahip olmadığını zaten çok iyi bilmekteydiler.Kendisinin ümmi olmasına rağmen böyle bir kitapla iman etmeyenlerin karşısına çıkması peygamberliğinin en büyük deliliydi.Daha önce bir eğitim görmediği halde peygamber efendimiz(sav) sahip olduğu ilim ve anlattıkları bu mübarek insanın mucizevi yönlerinden sadece biridir. Kuranda kitap ehli olarak bildirilen Yahudi ve Hıristiyanlar bazı tahrip edilmiş inanış ve uygulamalara sahip olmakla beraber Allah katından indirilmiş olan hak dine uyan kimselerdir.Allah Kuran-ı Kerimin diğer ilahi kitapların doğrulayıcı son hak kitap olarak bildirmiştir.Tevratda geleceği bildirilen ümmi peygamberin özelliklerini bilen Yahudi alimler ve onların yanı sıra Hıristiyanlar Hz.Muhammed(sav)’i hemen tanımışlardır.Kuranda da kitap ehlinin peygamberimizi çocuklarını tanır gibi tanıyacakları içlerinden bazılarının buna rağmen inkar edecekleri ve ona inanmayanların hüsrana uğrayacakları bildirilmektedir.İsrailoğulları ilgili bilgilerden ümmi olan peygamberimiz(sav) haberinin olması hiç şüphesiz rabbimizin kendisine bildirmesiyle mümkündür.Bu ayetleri onlara okuduğunda Yahudi ilim sahipleri de efendimiz(sav)’in geleceği beklenen kutlu elçi olduğunu görmüşlerdir.Onun Allahın elçisi olduğuna ve doğruyu söylediğine kitap ehlide şahit olmuştur.Görüldüğü gibi peygamberimiz(sav) geleceğinin ve özelliklerinin kitap ehlinin kitaplarında bildirilmiş olması da alemlere üstün kılınmış mübarek zatın mucizelerinden bir diğeridir.Gördüklerini vicdanları ile değerlendiren sağduyulu iman sahibi kitap ehlileri de bu apaçık gerçeği onaylamışlardır. Miraç olayı peygamberimiz(sav)’in büyük mucizelerindedir.Kuran-ı kerim’de peygamberimiz(sav) mucizevi şekilde Mescid-i Aksa’ya yaptığı gece yolculuğu bildirilmektedir.İsra süresinin ilk ayetinde yüce Allah sevgili efendimiz(sav)’in mucizevi yolculuğunu şöye bildirmektedir:”Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için kulunu bir gece Mescid-i haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i aksa’ya götüren o (Allah) yücedir.Gerçektenden o işiten görendir.” Aksa kelimdesinin Arapça anlamı uzak, en uzakdır.Mescid-i haram Mekke’de mescid-i aksa ise kudüsdedir.Bu iki yer arasındaki uzaklık mesafesi ise 1235km dir.Peygamberimiz(sav) söz konusunu mucize gerçekleştiğinde Mekke’de bulunmaktadır.Kendisi Mekke’den Kudüs’deki mescidi Aksaya götürülmüştür.Hadislerde peygamberimiz(sav)’in miraç esnasında gördükleri ile ilgili çok fazla detay bildirilmektedir.Miraç sırasında diğer peygamberlerle görüştüğü cenneti ve cehennemi gördüğü rivayet edilmektedir.rvayetlere göre peygamber efendimizin miraca yükselmesi kudüsdeki mescid-i aksanın bulunduğu bölgeden gerçekleşmiştir.Bu nedenle burada yer alan kubbedüs sahra kaya üzerinde yapılan yer anlamına gelir. Kubbedüs sahranın içinde asılı duran taş anlamına gelen hacer-i muallak taşı bulunmaktadır.İslami kaynaklarda yer alan bilgilere göre müşrikler ve iman etmeyenler tarafından şüphe ile karşılamışlardır.İman etmeyenler peygamberimiz(sav)’in doğru söyledine inanmayıp karşı çıktıkları için olayın gerçek olup olmadığını araştırmışlardır.Rabbimiz inkarcıları ve müşrikleri bu çirkin tutumlarından dolayı birkez daha küçük duruma düşürmüş ve alay ettikleri şey kendi aleyhlerine dönmüştür.
 
Üst Alt