Peygamber Efendimizin Guzel Şemali hakkında bilgi
Hilye yazıcılığında en cok Hz Ali ve Hz Hasan'ın rivayetleri guvenilir kaynaklar olarak esas alınmıştır
Hz Ali'nin torunlarından İbrahim b Muhammed rivayet ediyor: Dedem Hz Ali, Peygamber Efendimiz'i anlatırken O'nun şoyle tavsif ederdi:
Peygamber Efendimiz, ne aşırı derecede uzun, ne de icice girmişcesine kısa idi; O, bulunduğu topluluğun orta boylusu idi Sacları, ne kıvırcık ne de dumduzdu; hafifce dalgalı idi Tombul yuzlu ve yumru yanaklı değildi; yuzunde hafif bir değirmilik vardı Mubarek yuzlerinin rengi kırmızıya calar şekilde beyaz; gozleri siyah; kirpikleri sık ve uzun; kemiklerinin eklem yerleri ile omuz başları iri yapılı idi VucUdu tuysuz olup, goğsunden gobeğine doğru inen ince bir tuy şeridi vardı El ve ayak parmakları kalınca idi Yururken, meyilli ve engebeli bir yerde yururcesine ayaklarını sertce kaldırırlar (surumezler) ve adımlarını genişce atarlardı Bir kimseye baktıkları zaman, yalnızca başlarını cevirerek değil, butun vucudları ile o tarafa yonelirlerdi Sırtında kurekleri arasında Nubuvvet Muhruvardı Bu, O'nun, peygamberler zincirinin son halkası oluşunun nişanesi idi O, insanların en comert gonullusu, en doğru sozlusu, en yumuşak tabiatlisi ve en arkadaş canlısı idi Kendilerini ansızın gorenler, O'nun heybeti karşısında sarsıntı gecirirler; fakat ustun vasıflarını bilerek sohbetinde bulunanlar ise, O'nu herşeyden cok severlerdi O'nun ustunluklerini ve guzelliklerini tanıtmaya calışan kimse: Ben, gerek O'ndan once, gerek O'ndan sonra, O'nun gibisini gormedim, demek sUretiyle, O'nu tanıtma husUsundaki aczini ve yetersizliğini itiraf ederdi Allah'ın salat u selamı O'nun uzerine olsun!
Hz Hasan naklediyor: Peygamber Efendimiz'in Hilye'sini cok iyi bilen dayım Hind b Ebi Hale'ye Hz Peygamber'in ustun vasıflarını sordum ve olduğu gibi belleyip hafızama nakşetmek icin, bana O'ndan bahsetmesini rica ettim Bu isteğim uzerine dayım Hind b Ebi Hale şoyle buyurdular:
ResUlullah Efendimiz, yaradılıştan heybetli ve muhteşemdi Mubarek yuzu, dolunay halindeki ayın parlaklığı gibi nUr sacardı Orta boyludan uzun, ince uzundan kısa olup, başı buyukce idi Sacları kıvırcık ile duz arası idi; şayet kendiliğinden ikiye ayrılmışlarsa onları başının iki yanına salar, değilse ayırmazlardı Uzattıkları takdirde sacları kulak yumuşaklarını gecerdi Peygamber Efendimiz'in rengi, ezher'ullevn idi, yani nUrani beyazdı Alnı acıktı Kaşları hilal gibi, gur ve birbirine yakındı; catık kaşlı değildi İki kaşının arasında bir damar vardı ki, ofkeli hallerinde kabarır, normal zamanlarda ise gozukmezdi Burunlarının ust tarafı biraz yuksekce olup, ustu ince idi Mubarek burnunun ustunde onu yuksek gosteren bir nUr vardı ki, dikkatlice bakmayan kimseler, Peygamberimiz'i kartal burunlu zannederlerdi Sakalı şerifleri sık ve gur; yanakları ise yumru olmayıp duz idi Saadetli ağızları geniş, on duşlerinin arası seyrekti Goğus cukuru ile gobeği arasında ince bir şerit gibi uzanan kıllar (mesrube) vardı Gerdanı, saf mermerden tıraş edilen heykellerin boynu gibi gumuş berraklığında idi Vucudunun butun azaları birbiri ile uyumlu olup, yakışıklı bir yapıya sahipti: Ne şişman, ne de cok zayıftı; karnı ile goğsu aynı hizada idi Goğsu ile iki omzunun arası genişce, kemik mafsalları kalınca, vucUdunun acık yerleri gayet nurlu idi Goğus cukuru ile gobeğinin arasını birleştiren kıllar, ince uzun bir şerit gibi uzanırdı Bu uzanan kıllar (mesrube) dışında memelerinde ve karnında kıl yok idi; kolları omuzları ve goğuslerinin ust tarafları ise son derece kıllı idi Bilekleri uzun, el ayaları geniş, el ve ayakları kalın, parmakları ise uzunca idi ( Ravi burada tereddut ederek: Peygamberimizin vasıflarını anlatan Hİnd b Hale belki de: parmakları kalınca idişeklinde soylemişti, der) Ayaklarının altı cukur (kemerli) idi; duztaban değildi Ayaklarının ustu ise puruzsuzdu; oyle ki, uzerine su dokulse yağ gibi akar giderdi Yururken, ayaklarını yerden biraz kaldırıp onlerine hafif eğilerek yururlerdi Ayaklarını, ses cıkarıp toz kaldıracak şekilde yere sert vurmazlar; adımlarını uzun ve seri atmakla beraber, sukUnet ve vekar uzere yururlerdi Yururken, sanki meyilli ve engebeli bir yerden iniyor gorunumunu arzederdi Bir tarafa donup baktıklarında, butun vucUdları ile birlikte donerlerdi Rastgele sağa sola bakmazlardı Yere bakışları, goğe bakışlarından daha coktu Coğunlukla goz ucu ile bakarlardı Ashabı ile birlikte yururken, onları one gecirir kendileri arkada yururlerdi Yolda karşılaştığı kimselere, onlardan once hemen selam verirdi
Hilye yazıcılığında en cok Hz Ali ve Hz Hasan'ın rivayetleri guvenilir kaynaklar olarak esas alınmıştır
Hz Ali'nin torunlarından İbrahim b Muhammed rivayet ediyor: Dedem Hz Ali, Peygamber Efendimiz'i anlatırken O'nun şoyle tavsif ederdi:
Peygamber Efendimiz, ne aşırı derecede uzun, ne de icice girmişcesine kısa idi; O, bulunduğu topluluğun orta boylusu idi Sacları, ne kıvırcık ne de dumduzdu; hafifce dalgalı idi Tombul yuzlu ve yumru yanaklı değildi; yuzunde hafif bir değirmilik vardı Mubarek yuzlerinin rengi kırmızıya calar şekilde beyaz; gozleri siyah; kirpikleri sık ve uzun; kemiklerinin eklem yerleri ile omuz başları iri yapılı idi VucUdu tuysuz olup, goğsunden gobeğine doğru inen ince bir tuy şeridi vardı El ve ayak parmakları kalınca idi Yururken, meyilli ve engebeli bir yerde yururcesine ayaklarını sertce kaldırırlar (surumezler) ve adımlarını genişce atarlardı Bir kimseye baktıkları zaman, yalnızca başlarını cevirerek değil, butun vucudları ile o tarafa yonelirlerdi Sırtında kurekleri arasında Nubuvvet Muhruvardı Bu, O'nun, peygamberler zincirinin son halkası oluşunun nişanesi idi O, insanların en comert gonullusu, en doğru sozlusu, en yumuşak tabiatlisi ve en arkadaş canlısı idi Kendilerini ansızın gorenler, O'nun heybeti karşısında sarsıntı gecirirler; fakat ustun vasıflarını bilerek sohbetinde bulunanlar ise, O'nu herşeyden cok severlerdi O'nun ustunluklerini ve guzelliklerini tanıtmaya calışan kimse: Ben, gerek O'ndan once, gerek O'ndan sonra, O'nun gibisini gormedim, demek sUretiyle, O'nu tanıtma husUsundaki aczini ve yetersizliğini itiraf ederdi Allah'ın salat u selamı O'nun uzerine olsun!
Hz Hasan naklediyor: Peygamber Efendimiz'in Hilye'sini cok iyi bilen dayım Hind b Ebi Hale'ye Hz Peygamber'in ustun vasıflarını sordum ve olduğu gibi belleyip hafızama nakşetmek icin, bana O'ndan bahsetmesini rica ettim Bu isteğim uzerine dayım Hind b Ebi Hale şoyle buyurdular:
ResUlullah Efendimiz, yaradılıştan heybetli ve muhteşemdi Mubarek yuzu, dolunay halindeki ayın parlaklığı gibi nUr sacardı Orta boyludan uzun, ince uzundan kısa olup, başı buyukce idi Sacları kıvırcık ile duz arası idi; şayet kendiliğinden ikiye ayrılmışlarsa onları başının iki yanına salar, değilse ayırmazlardı Uzattıkları takdirde sacları kulak yumuşaklarını gecerdi Peygamber Efendimiz'in rengi, ezher'ullevn idi, yani nUrani beyazdı Alnı acıktı Kaşları hilal gibi, gur ve birbirine yakındı; catık kaşlı değildi İki kaşının arasında bir damar vardı ki, ofkeli hallerinde kabarır, normal zamanlarda ise gozukmezdi Burunlarının ust tarafı biraz yuksekce olup, ustu ince idi Mubarek burnunun ustunde onu yuksek gosteren bir nUr vardı ki, dikkatlice bakmayan kimseler, Peygamberimiz'i kartal burunlu zannederlerdi Sakalı şerifleri sık ve gur; yanakları ise yumru olmayıp duz idi Saadetli ağızları geniş, on duşlerinin arası seyrekti Goğus cukuru ile gobeği arasında ince bir şerit gibi uzanan kıllar (mesrube) vardı Gerdanı, saf mermerden tıraş edilen heykellerin boynu gibi gumuş berraklığında idi Vucudunun butun azaları birbiri ile uyumlu olup, yakışıklı bir yapıya sahipti: Ne şişman, ne de cok zayıftı; karnı ile goğsu aynı hizada idi Goğsu ile iki omzunun arası genişce, kemik mafsalları kalınca, vucUdunun acık yerleri gayet nurlu idi Goğus cukuru ile gobeğinin arasını birleştiren kıllar, ince uzun bir şerit gibi uzanırdı Bu uzanan kıllar (mesrube) dışında memelerinde ve karnında kıl yok idi; kolları omuzları ve goğuslerinin ust tarafları ise son derece kıllı idi Bilekleri uzun, el ayaları geniş, el ve ayakları kalın, parmakları ise uzunca idi ( Ravi burada tereddut ederek: Peygamberimizin vasıflarını anlatan Hİnd b Hale belki de: parmakları kalınca idişeklinde soylemişti, der) Ayaklarının altı cukur (kemerli) idi; duztaban değildi Ayaklarının ustu ise puruzsuzdu; oyle ki, uzerine su dokulse yağ gibi akar giderdi Yururken, ayaklarını yerden biraz kaldırıp onlerine hafif eğilerek yururlerdi Ayaklarını, ses cıkarıp toz kaldıracak şekilde yere sert vurmazlar; adımlarını uzun ve seri atmakla beraber, sukUnet ve vekar uzere yururlerdi Yururken, sanki meyilli ve engebeli bir yerden iniyor gorunumunu arzederdi Bir tarafa donup baktıklarında, butun vucUdları ile birlikte donerlerdi Rastgele sağa sola bakmazlardı Yere bakışları, goğe bakışlarından daha coktu Coğunlukla goz ucu ile bakarlardı Ashabı ile birlikte yururken, onları one gecirir kendileri arkada yururlerdi Yolda karşılaştığı kimselere, onlardan once hemen selam verirdi