Peygamberimizin Ecdadı
Muhammed aleyhisselamın nUru, Adem aleyhisselamdan itibaren temiz babalardan ve temiz analardan gecerek gelmiştir Kur ’anı kerimde Şu ’ara sUresi ikiyuzondokuzuncu (219) ayetinde, “Sen, ya ’ni senin nUrun, hep secde edenlerden dolaştırılıp, sana ulaşmıştır buyurulmaktadır Hadisi şerifte de: “Allahu teala insanları yarattı Beni insanların en iyi kısmından vucUda getirdi Sonra, bu kısımlarından en iyisini Arabistan ’da yetiştirdi Beni bunlardan vucUda getirdi Sonra evlerden, ailelerden en iyisini secip, beni bunlardan meydana getirdi, O halde, benim ruhum ve cesedim mahlUkların en iyisidir Benim silsilem, ecdadım en iyi insanlardır buyuruldu Yaratılan ilk insan olan Adem aleyhisselam, Muhammed aleyhisselamın zerresini taşıdığı icin alnında onun nUru parlıyordu Bu zerre Hz Havva ’ya ondan da Şit aleyhisselama ve boylece, temiz erkeklerden temiz kadınlara ve temiz kadınlardan temiz erkeklere gecti Muhammed aleyhisselamın nUru da, zerre ile birlikte alınlardan alınlara gecti ne zaman Adem aleyhisselamın yuzune baksalar alnında Muhammed aleyhisselamın nUrunu gorurler ve ona salevat okurlardı Yani: “Allahumme salli ala seyyidina Muhammed derlerdi Adem (aleyhisselam) vefat edeceği zaman oğlu Şit aleyhisselama dedi ki; (Yavrum! Bu alnında parlayan nUr, son peygamber olan Muhammed aleyhisselamın nUrudur Bu nUru, mu ’min, temiz ve afif hanımlara teslim et ve oğluna da boyle vasiyyet et!) Muhammed aleyhisselama gelinceye kadar, butun babalar, oğullarına boyle vasiyyet etti Hepsi bu vasiyyeti yerine getirip, en asil ve en kibar kızlar ile evlendiler NUr, temiz alınlardan, temiz kadınlardan gecerek sahibine ulaştı ResUlullahın (sallallahu aleyhi ve sellem) dedelerinden birinin iki oğlu olsa, yahut bir kabile iki kola ayrılsa Muhammed aleyhisselamın soyu, en şerefli ve hayırlı olan tarafta bulunurdu Her asırda O ’nun dedesi olan zat, yuzundeki nUrdan belli olurdu O ’nun nUrunu taşıyan secilmiş bir soy vardı ki, her asırda bu soydan olan zatın yuzu pek cok guzel ve nUrlu olurdu Bu nUr ile kardeşleri arasında belli olur, icinde bulunduğu kabile başka kabilelerden daha ustun, daha şerefli olurdu Adem (aleyhisselam) dan beri evlattan evlada gecerek gelen bu nUr İbrahim aleyhisselama, ondan da oğlu İsmail aleyhisselama gecmiştir Onun da alnında sabah yıldızı gibi parlayan nUr, evlatlarından Adnan ’a, Ondan da (Me ’ad) ve (Nizar) a intikal etmiştir Nizar doğunca babası Me ’ad, oğlunun alnındaki nUru gorup sevinmiş, buyuk bir ziyafet vererek boyle oğul icin, bu kadar ziyafet az bir şey dediği icin oğlunun adı Nizar (az birşey) kalmıştır Bundan sonra da nUr oğuldan oğula intikal ederek asıl sahibi sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselama ulaştı Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) soyu Adnan ’a kadar şoyledir:
Muhammed Aleyhisselam, Abdullah bin Abdulmuttalib, Abdulmuttalib (Şeybe), Haşim (Amr), Abdu Menaf (Mugire), Kuseyy (Zeyd) Kilab, Murre, Ka ’b, Luveyy, Galib, Fihr, Malik, Nadr, Kinane, Huzeyme, Mudrike (Amir), İlyas, Mudar, Nizar, Me ’add, Adnan Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) hadisi şerifte şoyle buyurdu: “Ben, Abdullah, Abdulmuttalib, Haşim, Abdu Menaf, Kuseyy, Kilab, Murre, Ka ’b, Luveyy, Galib, Fihr, Malik, Nadr, Kinane, Huzeyme, Mudrike, İlyas, Mudar, Nizar, Me ’ad, Adnan oğlu Muhammedim MensUb olduğum topluluk, ne zaman ikiye ayrılmış ise, Allah beni muhakkak onların en hayırlı olan tarafında bulundurmuştur Ben cahiliyyet, ahlaksızlıklarından hicbir şey bulaşmaksızın ana ve babamdan meydana geldim Ben, Ademden babama ve anneme gelinceye kadar, hep nikahlı anne babadan meydana geldim Ben ana ve baba itibariyle en hayırlınızım Başka bir hadisi şerifte de, “Allahu teala, İbrahimoğullarından İsmail ’i secti İsmailoğullarından Kinane oğullarını secti Kinane oğullarından Kureyşi secti Kureyşten Haşim oğullarını secti Haşim oğullarından Abdulmuttalib oğullarını secti Abdulmuttalib oğullarından da beni secti buyurdu Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Kureyş kabilesinin Haşim oğulları kolundandır Babam Abdullah ’dır Abdullahın babası Abdulmuttalib, annesi de Fatıma binti Amr ’dır Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) dedesi Abdulmuttalib, Mekke ’nin hakimi ve Arapların şeref itibariyle en ustun kabilesi olan Kureyş kabilesine mensUbtu Abdulmuttalib ’in alnında Muhammed aleyhisselamın nUru parladığından Kureyş kavmi onunla bereketlenirdi Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) dedesi Abdulmuttalib, oğulları arasında en cok Abdullah ’ı severdi Cunku onun alnında Muhammed aleyhisselamın nUru parlıyordu Abdullah babası Adulmuttalib ’e şoyle derdi: “Babacığım, her nereye gitsem belimden bir nUr cıkıyor Sonra toplanıp, başımın ustunde bulut gibi duruyor Tekrar gelip belime giriyor Ne zaman bir yere otursam yer bana diyor ki: Ey Abdullah, sana selam olsun Muhammed ’in (sallallahu aleyhi ve sellem) nUru sende emanettir Ne zaman bir kuru ağac altına otursam, derhal yeşerip bana golge oluyor Kalkıp gidince de yine kuru oluyor Ey babacığım bu hal nedir? Abdulmuttalib: Ey oğlum, sana mujdeler olsun ki, insanların ve cinlerin efendisi ve Peygamberi senin sulbunden gelse gerektir, demiştir
Abdullah ’ın guzelliği Mısır ’a kadar şohret bulmuştu Alnındaki nUrdan dolayı iki yuze yakın kız, onunla evlenmek arzusu ile Mekke ’ye gelmişti Abdulmuttalib ise Onu her yonuyle ona denk olan bir kız ile evlendirmek istiyordu Bunun icin Beni Zuhre kabilesinin buyuğu Vehb bin Abdi Menaf ’ın kızı Amine ’yi oğlu Abdullah ’a istedi Vehb ’in kızı Amine, hem guzellik, hem ahlak, hem de neseb itibariyle Kureyş kızlarının en ustunu idi Ayrıca soy bakımından Abdullah ile bir kac batın yukarıda birleşmekte idi Abdulmuttalib, Vehb ’in kızını oğlu Abdullah ’a isteyince Vehb şoyle dedi: (Ey amcam oğlu, biz bu teklifi sizden once aldık Amine ’nin annesi bir ruya gordu Anlattığına gore evimize bir nUr girmiş aydınlığı yeri ve gokleri tutmuş Ben de bu gece ruyamda dedemiz İbrahimi (aleyhisselam) gordum Bana; “Abdulmuttalib ’in oğlu Abdullah ’la kızın Amine ’nin nikahlarını ben kıydım Sen de onu kabul et dedi Bugun sabahtan beri bu ruyanın tesiri altındayım Acaba ne zaman gelecekler, diye merak ediyordum) Bu sozleri duyan Abdulmuttalib sevincinden (Allahu Ekber! Allahu Ekber!) diyerek tekbir getirdi Nihayet oğlu Abdullah ’ı Vehb ’in kızı Amine ile evlendirdi Abdullah, Amine ile evlenince alnında parlayan nUr, Hz Amine ’ye intikal etti Abdullah ’ın evlendiği geceye Turkiye ’de ve bircok İslam memleketlerinde bir asırdan beri Regaib kandili ismi verilmekte ise de bu yanlıştır Regaib gecesi, Recep ayının ilk Cum ’a gecesidir Allahu teala bu gecede, mu ’min kullarına, ragibetler, yani ihsanlar yapar Bu gece yapılan ibadetlere kat kat sevab verilir Muhammed aleyhisselam ’ın nUru ise Hz Amine ’ye Cemazilahır ayında intikal etmiştir Cahiliyye devrinde ve İslamiyetin ilk yıllarında, Arapların harbi haram saydıkları aylarda, harb etmek istedikleri zaman ayların ismini ve sırasını değiştirmeleri, yani Cemazilahır ayına o sene Receb demeleri, Recep ayını bir ay ileri almaları, sebebiyle, halk icinde bu yanlışlık yayılmışsa da dinen ve ilmen bir kıymeti yoktur Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) nUrunun Amine validemize intikali şimdiki Cemazilahır ayındadır Regaib gecesinde değildir Hz Amine ’nin, Muhammed aleyhisselama hamile olduğu sırada Kureyş kabilesinde buyuk bir darlık, kıtlık ve pahalılık olup, cok sıkıntı icerisinde idiler Muhammed aleyhisselamın ana rahmine duşmesiyle birlikte, onun hurmetine Allahu teala Kureyş kabilesinin bağ ve bahcelerine, mahsullerine oyle bereket verdi ki, hepsi zengin oldular Araplar o seneye (Senetulfeth ve ’l ibtihac) yani sevinc ve bolluk yılı dediler Hz Amine hamile iken kocası Abdullah ticaret icin Şam ’a gitmişti Donuşunde hastalanıp Medine ’ye geldiği sırada dayılarının yanında onsekiz yaşında iken vefat etti Bu haber Mekke ’de duyulunca cok buyuk bir uzuntuye sebep oldu Eshabı kiramdan Abdullah İbni Abbas (radıyallahu anh) şoyle bildirmiştir: “Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) babası Abdullah, oğlu doğmadan once vefat edince melekler, (Ey Rabbimiz, ResUlun yetim kaldı) dediler Allahu teala; Onun koruyucusu ve yardımcısı benim, buyurdu Muhammed aleyhisselamın doğmasına iki ay kadar zaman varken Fil vak ’ası meydana geldi, insanların her taraftan akın akın gelip Ka ’beyi ziyaret etmesine engel olmak isteyen Yemen valisi Ebrehe, Bizans İmparatorunun da yardımı ile San ’a da buyuk bir kilise yaptırdı İnsanların bu kiliseyi ziyaret etmelerini istedi Araplar ise eskiden beri Ka ’beyi ziyaret etmekte olup, Ebrehe ’nin yaptırdığı kiliseye hic itibar etmediler Hatta hakaret gozuyle baktılar İclerinden biri de o kiliseyi kirletti Bu hadiseye kızan Ebrehe, Ka ’beyi yıkmaya karar verdi ve bu maksatla buyuk bir ordu hazırlayıp Mekke uzerine yurudu Ebrehe ’nin ordusu Mekke ’ye yaklaşınca, Kureyşin mallarını yağma etmeye başladı Abdulmuttalib ’e ait ikiyuz deveye de el koymuşlardı Abdulmuttalib, Ebrehe ’ye gidip develerini istedi
Ebrehe ben sizin mukaddes Ka ’benizi yıkmaya geldim Sen onu korumak istemiyorsun da develerini mi istiyorsun? dedi Abdulmuttalib; “Ben develerin sahibiyim Ka ’benin sahibi Allah ’tır Onu O korur dedi Ebrehe bana karşı onu koruyacak yoktur dedi ve Abdulmuttalib ’e develerini verip gonderdi Sonra Ka ’beyi yıkmak icin ordusunu harekete gecirdi Ebrehe ’nin ordusunun onde yurutulen ve boylece zafere kavuşulacağına inanılan (Mahmut) adında bir fil vardı Ebrehe, Ka ’beye saldırmaya başlayınca bu fil yere cokup asla yurumedi Yonu Yemen ’e cevrilince koşarak geri donuyordu Boylece Mekke ’ye yaklaşıp hucum etmek istediği halde hucum edemeyen Ebrehe ’nin ordusu uzerine Allahu teala Ebabil (Dağ Kırlangıcı) denilen kuşlardan bir suru gonderdi Ebabil kuşlarının her biri, biri ağzında ikisi de ayaklarında olmak uzere nohut veya mercimek buyukluğunde ucer taş taşıyorlardı Bu taşları Ebrehe ’nin ordusu uzerine bıraktılar Taşlar başlarından girip altlarından cıkıyordu Taş isabet eden her asker, anında yere duşup oluyordu Ebrehe kacmak istedi Taşlardan ona da isabet edip, kactıkca etleri parca parca dokulerek oldu Bu husus Kur ’anı kerimde Fil sUresinde bildirilmektedir Boylece Kureyş kabilesi doğmak uzere olan Muhammed aleyhisselamın hurmetine buyuk bir duşmanın şerrinden kurtulmuştur Muhammed aleyhisselamın geleceği Adem aleyhisselamdan itibaren her peygambere ve ummetlerine mujdelene gelmiş ve doğması yaklaşınca bircok haberler ve mujdeler verilmiştir Ceşitli hadiseler meydana gelmiştir
Muhammed aleyhisselamın nUru, Adem aleyhisselamdan itibaren temiz babalardan ve temiz analardan gecerek gelmiştir Kur ’anı kerimde Şu ’ara sUresi ikiyuzondokuzuncu (219) ayetinde, “Sen, ya ’ni senin nUrun, hep secde edenlerden dolaştırılıp, sana ulaşmıştır buyurulmaktadır Hadisi şerifte de: “Allahu teala insanları yarattı Beni insanların en iyi kısmından vucUda getirdi Sonra, bu kısımlarından en iyisini Arabistan ’da yetiştirdi Beni bunlardan vucUda getirdi Sonra evlerden, ailelerden en iyisini secip, beni bunlardan meydana getirdi, O halde, benim ruhum ve cesedim mahlUkların en iyisidir Benim silsilem, ecdadım en iyi insanlardır buyuruldu Yaratılan ilk insan olan Adem aleyhisselam, Muhammed aleyhisselamın zerresini taşıdığı icin alnında onun nUru parlıyordu Bu zerre Hz Havva ’ya ondan da Şit aleyhisselama ve boylece, temiz erkeklerden temiz kadınlara ve temiz kadınlardan temiz erkeklere gecti Muhammed aleyhisselamın nUru da, zerre ile birlikte alınlardan alınlara gecti ne zaman Adem aleyhisselamın yuzune baksalar alnında Muhammed aleyhisselamın nUrunu gorurler ve ona salevat okurlardı Yani: “Allahumme salli ala seyyidina Muhammed derlerdi Adem (aleyhisselam) vefat edeceği zaman oğlu Şit aleyhisselama dedi ki; (Yavrum! Bu alnında parlayan nUr, son peygamber olan Muhammed aleyhisselamın nUrudur Bu nUru, mu ’min, temiz ve afif hanımlara teslim et ve oğluna da boyle vasiyyet et!) Muhammed aleyhisselama gelinceye kadar, butun babalar, oğullarına boyle vasiyyet etti Hepsi bu vasiyyeti yerine getirip, en asil ve en kibar kızlar ile evlendiler NUr, temiz alınlardan, temiz kadınlardan gecerek sahibine ulaştı ResUlullahın (sallallahu aleyhi ve sellem) dedelerinden birinin iki oğlu olsa, yahut bir kabile iki kola ayrılsa Muhammed aleyhisselamın soyu, en şerefli ve hayırlı olan tarafta bulunurdu Her asırda O ’nun dedesi olan zat, yuzundeki nUrdan belli olurdu O ’nun nUrunu taşıyan secilmiş bir soy vardı ki, her asırda bu soydan olan zatın yuzu pek cok guzel ve nUrlu olurdu Bu nUr ile kardeşleri arasında belli olur, icinde bulunduğu kabile başka kabilelerden daha ustun, daha şerefli olurdu Adem (aleyhisselam) dan beri evlattan evlada gecerek gelen bu nUr İbrahim aleyhisselama, ondan da oğlu İsmail aleyhisselama gecmiştir Onun da alnında sabah yıldızı gibi parlayan nUr, evlatlarından Adnan ’a, Ondan da (Me ’ad) ve (Nizar) a intikal etmiştir Nizar doğunca babası Me ’ad, oğlunun alnındaki nUru gorup sevinmiş, buyuk bir ziyafet vererek boyle oğul icin, bu kadar ziyafet az bir şey dediği icin oğlunun adı Nizar (az birşey) kalmıştır Bundan sonra da nUr oğuldan oğula intikal ederek asıl sahibi sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselama ulaştı Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) soyu Adnan ’a kadar şoyledir:
Muhammed Aleyhisselam, Abdullah bin Abdulmuttalib, Abdulmuttalib (Şeybe), Haşim (Amr), Abdu Menaf (Mugire), Kuseyy (Zeyd) Kilab, Murre, Ka ’b, Luveyy, Galib, Fihr, Malik, Nadr, Kinane, Huzeyme, Mudrike (Amir), İlyas, Mudar, Nizar, Me ’add, Adnan Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) hadisi şerifte şoyle buyurdu: “Ben, Abdullah, Abdulmuttalib, Haşim, Abdu Menaf, Kuseyy, Kilab, Murre, Ka ’b, Luveyy, Galib, Fihr, Malik, Nadr, Kinane, Huzeyme, Mudrike, İlyas, Mudar, Nizar, Me ’ad, Adnan oğlu Muhammedim MensUb olduğum topluluk, ne zaman ikiye ayrılmış ise, Allah beni muhakkak onların en hayırlı olan tarafında bulundurmuştur Ben cahiliyyet, ahlaksızlıklarından hicbir şey bulaşmaksızın ana ve babamdan meydana geldim Ben, Ademden babama ve anneme gelinceye kadar, hep nikahlı anne babadan meydana geldim Ben ana ve baba itibariyle en hayırlınızım Başka bir hadisi şerifte de, “Allahu teala, İbrahimoğullarından İsmail ’i secti İsmailoğullarından Kinane oğullarını secti Kinane oğullarından Kureyşi secti Kureyşten Haşim oğullarını secti Haşim oğullarından Abdulmuttalib oğullarını secti Abdulmuttalib oğullarından da beni secti buyurdu Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Kureyş kabilesinin Haşim oğulları kolundandır Babam Abdullah ’dır Abdullahın babası Abdulmuttalib, annesi de Fatıma binti Amr ’dır Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) dedesi Abdulmuttalib, Mekke ’nin hakimi ve Arapların şeref itibariyle en ustun kabilesi olan Kureyş kabilesine mensUbtu Abdulmuttalib ’in alnında Muhammed aleyhisselamın nUru parladığından Kureyş kavmi onunla bereketlenirdi Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) dedesi Abdulmuttalib, oğulları arasında en cok Abdullah ’ı severdi Cunku onun alnında Muhammed aleyhisselamın nUru parlıyordu Abdullah babası Adulmuttalib ’e şoyle derdi: “Babacığım, her nereye gitsem belimden bir nUr cıkıyor Sonra toplanıp, başımın ustunde bulut gibi duruyor Tekrar gelip belime giriyor Ne zaman bir yere otursam yer bana diyor ki: Ey Abdullah, sana selam olsun Muhammed ’in (sallallahu aleyhi ve sellem) nUru sende emanettir Ne zaman bir kuru ağac altına otursam, derhal yeşerip bana golge oluyor Kalkıp gidince de yine kuru oluyor Ey babacığım bu hal nedir? Abdulmuttalib: Ey oğlum, sana mujdeler olsun ki, insanların ve cinlerin efendisi ve Peygamberi senin sulbunden gelse gerektir, demiştir
Abdullah ’ın guzelliği Mısır ’a kadar şohret bulmuştu Alnındaki nUrdan dolayı iki yuze yakın kız, onunla evlenmek arzusu ile Mekke ’ye gelmişti Abdulmuttalib ise Onu her yonuyle ona denk olan bir kız ile evlendirmek istiyordu Bunun icin Beni Zuhre kabilesinin buyuğu Vehb bin Abdi Menaf ’ın kızı Amine ’yi oğlu Abdullah ’a istedi Vehb ’in kızı Amine, hem guzellik, hem ahlak, hem de neseb itibariyle Kureyş kızlarının en ustunu idi Ayrıca soy bakımından Abdullah ile bir kac batın yukarıda birleşmekte idi Abdulmuttalib, Vehb ’in kızını oğlu Abdullah ’a isteyince Vehb şoyle dedi: (Ey amcam oğlu, biz bu teklifi sizden once aldık Amine ’nin annesi bir ruya gordu Anlattığına gore evimize bir nUr girmiş aydınlığı yeri ve gokleri tutmuş Ben de bu gece ruyamda dedemiz İbrahimi (aleyhisselam) gordum Bana; “Abdulmuttalib ’in oğlu Abdullah ’la kızın Amine ’nin nikahlarını ben kıydım Sen de onu kabul et dedi Bugun sabahtan beri bu ruyanın tesiri altındayım Acaba ne zaman gelecekler, diye merak ediyordum) Bu sozleri duyan Abdulmuttalib sevincinden (Allahu Ekber! Allahu Ekber!) diyerek tekbir getirdi Nihayet oğlu Abdullah ’ı Vehb ’in kızı Amine ile evlendirdi Abdullah, Amine ile evlenince alnında parlayan nUr, Hz Amine ’ye intikal etti Abdullah ’ın evlendiği geceye Turkiye ’de ve bircok İslam memleketlerinde bir asırdan beri Regaib kandili ismi verilmekte ise de bu yanlıştır Regaib gecesi, Recep ayının ilk Cum ’a gecesidir Allahu teala bu gecede, mu ’min kullarına, ragibetler, yani ihsanlar yapar Bu gece yapılan ibadetlere kat kat sevab verilir Muhammed aleyhisselam ’ın nUru ise Hz Amine ’ye Cemazilahır ayında intikal etmiştir Cahiliyye devrinde ve İslamiyetin ilk yıllarında, Arapların harbi haram saydıkları aylarda, harb etmek istedikleri zaman ayların ismini ve sırasını değiştirmeleri, yani Cemazilahır ayına o sene Receb demeleri, Recep ayını bir ay ileri almaları, sebebiyle, halk icinde bu yanlışlık yayılmışsa da dinen ve ilmen bir kıymeti yoktur Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) nUrunun Amine validemize intikali şimdiki Cemazilahır ayındadır Regaib gecesinde değildir Hz Amine ’nin, Muhammed aleyhisselama hamile olduğu sırada Kureyş kabilesinde buyuk bir darlık, kıtlık ve pahalılık olup, cok sıkıntı icerisinde idiler Muhammed aleyhisselamın ana rahmine duşmesiyle birlikte, onun hurmetine Allahu teala Kureyş kabilesinin bağ ve bahcelerine, mahsullerine oyle bereket verdi ki, hepsi zengin oldular Araplar o seneye (Senetulfeth ve ’l ibtihac) yani sevinc ve bolluk yılı dediler Hz Amine hamile iken kocası Abdullah ticaret icin Şam ’a gitmişti Donuşunde hastalanıp Medine ’ye geldiği sırada dayılarının yanında onsekiz yaşında iken vefat etti Bu haber Mekke ’de duyulunca cok buyuk bir uzuntuye sebep oldu Eshabı kiramdan Abdullah İbni Abbas (radıyallahu anh) şoyle bildirmiştir: “Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) babası Abdullah, oğlu doğmadan once vefat edince melekler, (Ey Rabbimiz, ResUlun yetim kaldı) dediler Allahu teala; Onun koruyucusu ve yardımcısı benim, buyurdu Muhammed aleyhisselamın doğmasına iki ay kadar zaman varken Fil vak ’ası meydana geldi, insanların her taraftan akın akın gelip Ka ’beyi ziyaret etmesine engel olmak isteyen Yemen valisi Ebrehe, Bizans İmparatorunun da yardımı ile San ’a da buyuk bir kilise yaptırdı İnsanların bu kiliseyi ziyaret etmelerini istedi Araplar ise eskiden beri Ka ’beyi ziyaret etmekte olup, Ebrehe ’nin yaptırdığı kiliseye hic itibar etmediler Hatta hakaret gozuyle baktılar İclerinden biri de o kiliseyi kirletti Bu hadiseye kızan Ebrehe, Ka ’beyi yıkmaya karar verdi ve bu maksatla buyuk bir ordu hazırlayıp Mekke uzerine yurudu Ebrehe ’nin ordusu Mekke ’ye yaklaşınca, Kureyşin mallarını yağma etmeye başladı Abdulmuttalib ’e ait ikiyuz deveye de el koymuşlardı Abdulmuttalib, Ebrehe ’ye gidip develerini istedi
Ebrehe ben sizin mukaddes Ka ’benizi yıkmaya geldim Sen onu korumak istemiyorsun da develerini mi istiyorsun? dedi Abdulmuttalib; “Ben develerin sahibiyim Ka ’benin sahibi Allah ’tır Onu O korur dedi Ebrehe bana karşı onu koruyacak yoktur dedi ve Abdulmuttalib ’e develerini verip gonderdi Sonra Ka ’beyi yıkmak icin ordusunu harekete gecirdi Ebrehe ’nin ordusunun onde yurutulen ve boylece zafere kavuşulacağına inanılan (Mahmut) adında bir fil vardı Ebrehe, Ka ’beye saldırmaya başlayınca bu fil yere cokup asla yurumedi Yonu Yemen ’e cevrilince koşarak geri donuyordu Boylece Mekke ’ye yaklaşıp hucum etmek istediği halde hucum edemeyen Ebrehe ’nin ordusu uzerine Allahu teala Ebabil (Dağ Kırlangıcı) denilen kuşlardan bir suru gonderdi Ebabil kuşlarının her biri, biri ağzında ikisi de ayaklarında olmak uzere nohut veya mercimek buyukluğunde ucer taş taşıyorlardı Bu taşları Ebrehe ’nin ordusu uzerine bıraktılar Taşlar başlarından girip altlarından cıkıyordu Taş isabet eden her asker, anında yere duşup oluyordu Ebrehe kacmak istedi Taşlardan ona da isabet edip, kactıkca etleri parca parca dokulerek oldu Bu husus Kur ’anı kerimde Fil sUresinde bildirilmektedir Boylece Kureyş kabilesi doğmak uzere olan Muhammed aleyhisselamın hurmetine buyuk bir duşmanın şerrinden kurtulmuştur Muhammed aleyhisselamın geleceği Adem aleyhisselamdan itibaren her peygambere ve ummetlerine mujdelene gelmiş ve doğması yaklaşınca bircok haberler ve mujdeler verilmiştir Ceşitli hadiseler meydana gelmiştir