zeberus1234
Yeni Üye
Peygamberimizin ( sav) Cocukluğu
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) doğduktan sonra uc gun kadar annesi Hz Amine tarafından emzirildi Sonra da EbU Leheb ’in cariyesi Suveybe Hatun bir muddet emzirdi O zaman Mekke halkının cocuklarını bir sut annesine vermeleri adetti Mekke ’nin havası cok sıcak olduğundan, cocukları havası iyi, suyu tatlı olan civar yerlerdeki yaylalara gonderirler, cocuklar bir muddet oralarda, verildikleri sut annelerinin yanında kalırdı Her sene bu maksatla Mekke ’ye bircok sut anaları gelir, birer cocuk alıp giderlerdi Cocukları buyutup teslim edince de cok ucret ve hediyeler alırlardı Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) doğduğu sene de yaylalarda yaşayan Beni Sa ’d kabilesinden bir cok sut analar Mekke ’ye geldi Herbiri emzirmek uzere birer cocuk almıştı Beni Sa ’d kabilesi Mekke civarındaki kabileler arasında şerefte, comertlikte, mertlik ve tevazuda ve Arapcayı duzgun konuşmakta meşhUrdu Kureyş kabilesinin ileri gelenleri cocuklarını daha cok bu kabileye vermek isterlerdi O sene Beni Sa ’d kabilesinin yurdunda şiddetli bir kuraklık ve kıtlık olmuştu Bu sebeble ucretle cocuk emzirip sıkıntılarını gidermek uzere her senekinden daha cok sut annesi Mekke ’ye gelmişti Bilhassa zengin ailelerin cocuklarını alıyorlardı Gelen kadınların her biri birer cocuk almışlardı Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) yetim olduğu icin fazla ucret alamama duşuncesiyle, ona talip olan cıkmamıştı Gelen kadınlar icinde iffeti, temizliği, hilmi (yumuşaklık), hayası ve guzel ahlakıyla tanınmış Halime hatun adında bir kadın vardı Binek hayvanları zayıf olduğu icin diğerlerinden daha sonra Mekke ’ye ulaşmışlardı Kocası ile Mekke ’de dolaşarak zengin ailelerin cocuklarının alınmış olduğunu gorunce eli boş donmemek icin bir cocuk arıyorlardı Nihayet gorunuşu ile hurmet celbeden ve siması cok sevimli olan bir zat ile karşılaştılar, Bu zat Peygamberimizin dedesi Abdulmuttalib idi Onunla torununu almak uzere anlaştılar; Abdulmuttalib, Halime hatunu Hz Amine ’nin evine goturdu Halime hatun şoyle anlatır:
(Cocuğun başucuna vardığımda yunden beyaz bir kundağa sarılı, yeşil ipekten bir ortunun ustunde mışıl mışıl uyuyordu Etrafa misk kokusu yayılıyordu Hayret icinde kalıp bir anda ona oylesine ısındım ki, uyandırmaya bile gonlum razı olmadı Elimi goğsune koydum, uyandı ve bana bakıp oyle bir tebessum etti ki, kendimden gectim Annesi boylesine guzel ve mubarek cocuğu bana vermez korkusuyla derhal yuzunu ortup kucağıma aldım Sağ mememi verdim emmeğe başladı Sol mememi verdim emmedi Abdulmuttalib, bana dedi ki: (Sana mujdeler olsun ki, hanımlar icinde senin gibi nimete kavuşan olmadı) Amine hatun da bana cocuğunu verdikten sonra;
(Ey Halime, uc gun evvel bir nida işittim ki, “Senin oğluna sut verecek kadın Beni Sa ’d kabilesinden Ebi Zeybe soyundandır) diyordu Ben de dedim ki; Ben, Beni Sa ’d kabilesindenim ve babamın kunyesi Ebi Zeybe ’dir) Halime hatun yine şoyle anlatmıştır: Amine hatun bana daha nice vak ’aları anlattı ve vasiyette bulundu Ben de Mekke ’ye gelmeden once bir ruya gormuştum Ruyamda bana, (Ey Halime, Mekke ’ye var, orada cok faydalanırsın Sana bir nUr, arkadaş olur Bu ruyayı henuz kimseye anlatma, gizle!) denildi Mekke ’ye gelirken de sağımdan solumdan sesler duyardım ve bana gaibden (Sana mujdeler olsun ey Halime, o parlak nUru emzirmek sana nasib olacak) diye seslenildi Halime hatun şahit olduğu daha nice hadiseleri anlatmıştır Halime hatun der ki: (Muhammed ’i (sallallahu aleyhi ve sellem) alıp Hz Amine ’nin evinden ayrıldım Kocamın yanına gelince kocam onun yuzune bakıp kendinden gecti: (Ey Halime bu gune kadar boyle guzel yuz gormedim) dedi Onu yanımıza alır almaz kavuştuğumuz bereketleri gorunce de, (Ey Halime bilmiş ol ki, sen cok mubarek bir cocuk almışsın) dedi Halime de (Vallahi, ben de zaten boyle dilerdim) dedi Halime hatun, kocası ile birlikte Muhammed aleyhisselamı buyutmek uzere Mekke ’den alıp yola cıktıkları andan itibaren onun bereketine kavuşmaya başladılar Celimsiz ve hızlı gidemeyen merkebleri oylesine hızlı yuruyordu ki, beraber geldikleri kafile onlardan once yola cıkıp cok uzaklaşmış olmasına rağmen kafileye yetişip onları gecip gitmişti Beni Sa ’d yurduna vardıktan sonra gorulmemiş bir bolluğa ve berekete kavuştular Sutu az olan hayvanları bol bol sut veriyor Bunu goren komşuları hayret edip, bunun emzirmek icin aldıkları cocuk sebebiyle olduğunu acıkca anlamışlardı Kuraklık sebebiyle cok sıkıntıya duşunce yağmur duasına cıktılar Onu yanlarında goturup dua ederek onun hurmetine bol yağmura ve berekete kavuştular Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) sut annesi Halime hatunun sağ memesini emer, sol memesini emmezdi Onu da sut kardeşi emerdi İki aylık iken emekledi Uc aylık olunca ayakta durur, dort aylık iken duvara tutunarak yururdu Beş aylık iken yurudu, altı aylık iken cabuk yurumeye başladı Yedi aylık iken her tarafa gider oldu Sekiz aylık iken anlaşılacak şekilde, dokuz aylık iken gayet acık konuşmaya başladı On aylık iken ok atmaya başladı Halime hatun şoyle anlatmıştır: (İlk konuşmaya başladığında “La ilahe illallahu vallahu ekber Velhamdulillahi rabbil alemin dedi O gunden sonra (Bismillah) demeden hic bir şeye elini uzatmazdı Sol eliyle bir şey tutmazdı Gece gunduz belli zamanlarda bevl ederdi Yurumeye başladığında cocukların oynadıkları yerden uzak dururdu ve onlara (Biz, bunun icin yaratılmadık) derdi Her gun O ’nu guneş ışığı gibi bir nUr kaplar ve yine acılırdı İki yaşına girdiğinde gelişmiş gosterişli bir cocuk olmuştu Uzerinde beyaz bir bulut daima onunla birlikte hareket eder, onu golgelerdi Bir gun Halime hatun farkında olmadan sut kardeşi Şeyma ile oğlenin yakıcı sıcağında kuzuların yanına gitmişti Halime hatun, onu yanında goremeyince hemen arayıp buldu Şeyma ’ya nicin sıcakta dışarı cıktınız? dedi Şeyma, anneciğim! Kardeşimin başı uzerinde bir bulut onu daima golgeliyor, dedi Sut kardeşleri ve hic kimse ondan asla incinmemiştir
Halime hatun şoyle anlatmıştır: (Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) iki yaşına girince onu sutten kestim Sonra Onu annesi Amine hatuna vermek uzere kocamla Mekke ’ye gittik Fakat Onun oyle bereketlerine kavuştuk ki, ondan ayrılmak, mubarek yuzunu gormemek bize cok guc geliyordu Onun hallerini annesine anlattım Amine hatun, “Benim oğlumun buyuk şanı vardır
dedi Ben: “Vallahi, bundan daha mubarek bir kimse gormedim dedim Sonra, Amine hatuna, bir cok bahaneler soyleyerek biraz daha yanımızda kalmasını istedim Nihayet biraz daha yanımızda kalması icin izin aldım Tekrar yanımıza alıp kabilemize donduk Onun bereketiyle malımız mulkumuz ve şanımız arttı Her işimizde nimetlere kavuştuk)
Bir gun sut kardeşi Abdullah ile evlerinin yakınında bulunan kuzuların arasına gitmişlerdi Sut kardeşi koşarak eve gelip, “Beyaz elbiseli iki kişi, Kureyşli kardeşimi yere yatırıp karnını yardılar, ellerini karnına soktular! dedi Halime hatun ile kocası Haris, hemen suratle koşup yanına geldiler Baktılar ki, rengi değişmiş, semaya bakıyor ve tebessum ediyor Sana ne oldu yavrucuğum? diye sorduklarında şoyle anlattı: (Yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi Birinin elinde ici kar dolu bir tas vardı Beni tutup, goğsumu yardılar Kalbimi de cıkarıp yardılar Ondan siyah bir kan pıhtısı cıkardılar Goğsumu ve kalbimi o karla temizlediler ve kapatıp kayboldular), dedi Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) uc yaşında iken olan bu hadiseye (Şakkı sadır goğsunun yarılması) denir (Bu husus Kur ’anı kerimde inşirah sUresinin birinci ayetinde bildirilmektedir)
Muhammed aleyhisselama peygamberliği bildirildikten sonra Eshabı kiramdan bazıları: Ya ResUlallah, bize kendinizden bahseder misiniz? deyince “Ben ceddim İbrahim ’in duasıyım Kardeşim İsa ’nın mujdesiyim! Annemin ise ruyasıyım O bana hamile iken Şam saraylarını aydınlatan bir nUrun kendisinden cıktığını gormuştu Ben Sa ’d bin Bekroğulları yanında emzirilip buyutuldum Bir gun sut kardeşim ile birlikte evimizin arkasında kuzuları otlatıyorduk O sırada yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi Birinin elinde ici karla dolu bir altın tas vardı Beni tuttular, goğsumu yardılar, kalbimi de cıkarıp yardılar Ondan siyah bir kan parcası cıkarıp bir yana attılar Goğsumu ve kalbimi o karla temizlediler buyurdu Halime hatun, dort yaşından sonra O ’nu Mekke ’ye goturup annesine verdi Dedesi Abdulmuttalib, Halime hatuna cok buyuk hediyeler verip ihsanda bulundu Halime hatun onu Mekke ’ye bırakınca sanki canım ve gonlum de onunla birlikte kaldı demiştir Muhammed aleyhisselam altı yaşına kadar da annesinin yanında buyudu Altı yaşında iken annesi Ummi Eymen adındaki cariye ile birlikte akrabalarını ve babası Abdullah ’ın mezarını ziyaret etmek icin Medine ’ye gittiler Medine ’de bir ay kaldılar Bu sırada Muhammed aleyhisselam Beni Neccar kuyusu denilen havuzda yuzmeyi oğrendi Bu sırada Medine ’deki bir yahudi bilgin ondaki nubuvvet alametlerini gurdu Yanına yaklaşıp ismini sordu “Ahmed dir deyince, yahudi bilgin (Bu cocuk ahır zaman Peygamberi olacaktır!) diye bağırdı Gene orada diğer yahudi alimlerinden bazıları da ondaki peygamberlik alametini gormuşler ve peygamber olacağını anlamışlardır Bunu birbirleriyle konuşup anlatmışlardır Onların bu sozlerini duyan Ummi Eymen durumu Hz Amine ’ye haber verince, Hz Amine ona bir zarar gelmesinden cekinerek onu alıp, Mekke ’ye donmek uzere yola cıktı Ebva denilen yere geldiklerinde Hz Amine hastalandı Hastalığı artıp sık sık kendinden geciyordu Başında duran oğlu Muhammed aleyhisselama bakarak şu beyitleri soyledi:
Eskir yeni olan, olur yaşayan,
Tukenir cok olan, var mı genc kalan
Ben de oleceğim, tek farkım şudur:
Seni ben doğurdum, şerefim budur
Geride bıraktım hayırlı evlat,
Gozumu kapadım, icim pek rahat
Benim namım kalır daim dillerde,
Senin sevgin yaşar hep gonullerde
Biraz sonra vefat etti Orada defnedildi Hz Amine vefat ettiğinde yirmi yaşında idi Ummi Eymen, Muhammed aleyhisselamı yanına alıp, bir kac gun suren yolculuktan sonra Mekke ’ye getirip dedesi Abdulmuttalib ’in yanına bıraktı
Muhammed aleyhisselamın babası ve annesi İbrahim aleyhisselamın dininde idi Yani mu ’min idiler İslam alimleri; onların İbrahim aleyhisselamın dininde olduklarını ve Muhammed aleyhisselam ’a Peygamberliği bildirildikten sonra da onun ummetinden olmaları icin diriltilip, Kelimei şehadeti işittiklerini, soylediklerini ve boylece bu ummetten de olduklarını bildirmişlerdir Muhammed aleyhisselam sekiz yaşına kadar da dedesinin yanında buyudu Dedesi Abdulmuttalib Mekke ’de sevilen ve ceşitli işleri idare eden bir zat olup, heybetli, sabırlı, ahlakı durust, mert ve comert idi Fakirleri doyurur, hatta ac, susuz kalan hayvanlara bile yiyecek verirdi Allah ’a ve ahirete inanırdı Kotuluklerden sakınan, cahiliyye devrinin cirkin adetlerinden uzak duran bir zat idi Mekke ’de zulme, haksızlığa engel olur, oraya gelen misafirleri ağırlardı Ramazan ayında Hira dağında inzivaya cekilmeyi adet edinmişti Cocukları seven ve şefkat sahibi olan Abdulmuttalib, Muhammed aleyhisselamı bağrına basıp gece gunduz yanından ayırmadı Ona buyuk bir sevgi ve şefkat gosterirdi Ka ’be ’nin golgesinde kendisine mahsus olan minderinde onunla beraber oturur, mani olmak isteyenlere (Bırakın oğlumu, O ’nun şanı yucedir!) derdi Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) dadısı Ummi Eymen ’e, O ’na iyi bakmasını onemle tenbih eder (Oğluma iyi bak! Ehli kitab, benim oğlum hakkında, bu ummetin peygamberi olacak diyorlar dedi Ummi Eymen demiştir ki, (Onun cocukluğunda ne aclıktan, ne de susuzluktan şikayet ettiğini gormedim Sabahleyin bir yudum zemzem icerdi Kendisine yemek yedirmek istediğimizde “İstemem tokum derdi Abdulmuttalib uyurken ve odasında yalnızken, ondan başkasının yanına girmesine musaade etmezdi Onu daima oper, okşar, sozlerinden ve hareketlerinden son derece hoşlanırdı Sofrada onu yanına alır dizine oturtur; yemeğin en iyisini ve en lezzetlisini O ’na yedirir ve O gelmeden sofraya oturmazdı O ’nun hakkında nice ruyalar gorup bir cok hadiselere şahit oldu Bir defasında, Mekke ’de kuraklık ve kıtlık olmuştu Abdulmuttalib, gorduğu bir ruya uzerine Muhammed aleyhisselamın elinden tutup EbU Kubeys dağına cıkıp, (Allahım, bu cocuk hakkı icin, bizi bereketli bir yağmur ile sevindir) diyerek dua etti Duası kabul olundu ve bol yağmur yağdı O zamanki şairler bu hadiseyi şiirler yazarak dile getirmişlerdir Abdulmuttalib, bir gun Ka ’be ’nin yanında otururken, Necranlı bir rahip yanına gelip onunla konuşmaya başlamıştı Bir ara “Biz İsmailoğullarından en son gelecek olan peygamberin sıfatlarının kitaplarda yazılı olduğunu okuduk Burası (Mekke) O ’nun doğum yeridir Sıfatları şoyle, şoyledir! diyerek birer birer saymağa başladı Bu sırada, Peygamberimiz yanlarına gelmişti Necranlı rahip, O ’nu dikkatle seyretmeye başladı, sonra da yaklaşıp gozlerine, sırtına, ayaklarına baktı ve heyecanla: “İşte, O budur Bu cocuk senin neslinden midir? dedi Abdulmuttalib oğlumdur! deyince, Necranlı rahip: “Biz kitaplarda okuduğumuza gore O ’nun babasının sağ olmaması lazım! dedi Abdulmuttalib (O, oğlumun oğludur Babası daha O doğmadan, annesi hamile iken olmuştu) deyince, rahip “Şimdi doğru soyledin dedi Bunun uzerine Abdulmuttalib oğullarına: (Kardeşinizin oğlu hakkında soylenileni işitin de, O ’nu iyi koruyun!) dedi
Abdulmuttalib vefatı yaklaşınca oğullarını toplayıp Peygamberimize (sallallahu aleyhi ve sellem) (Yavrum, bu amcalarından hangisinin yanında kalmak istersin) deyince, koşup amcası EbU Talib ’in kucağına oturdu O ’nun yanında kalmak istediğini soyledi Peygamberimizi (sallallahu aleyhi ve sellem) dedesi Abdulmuttalib oğlu EbU Talib ’e bıraktı ve O ’na iyi bakmasını onemle vasiyet etti Bundan sonra da vefat etti Peygamberimiz sekiz yaşından sonra amcası EbU Talib ’in yanında kalmaya başladı ve O ’nun himayesinde buyudu O zaman Mekke ’de EbU Talib de babası Abdulmuttalib gibi Kureyş ’in ileri gelenlerinden, sevilen, saygı gosterilen ve sozu dinlenilen bir zat idi O da Peygamberimize (s av) buyuk bir sevgi ve şefkat gosterdi O ’nu kendi cocuklarından cok sever, yanına almadan uyumaz, bir yere gitmez ve (Sen cok hayırlısın, cok mubareksin!) derdi O elini uzatmadan yemeğe başlamaz, once onun başlamasını isterdi Bazen de ona ayrı sofra kurdururdu Sabahları uyandığında yuzunun pırıl pırıl parladığını, saclarının taranmış olduğunu gorurlerdi EbU Talib ’in fazla malı yoktu ve ailesi de kalabalıktı Muhammed aleyhissselamı himayesine aldıktan sonra bolluğa ve berekete kavuştu Mekke ’de vuku bulan kuraklık sebebiyle halk sıkıntıya duştuklerinde EbU Talib O ’nu Ka ’be ’nin yanına goturup dua etti O ’nun bereketiyle bol yağmur yağdı Kuraklıktan ve kıtlıktan kurtuldular EbU Talib bir defasında Şam ’a ticaret icin giderken, Muhammed aleyhisselamı da, dokuz veya oniki yaşında bulunduğu sırada yanında goturdu Ticaret kervanı uzun bir yolculuktan sonra Busra ’da Hıristiyanlara mahsus bir manastırın yakınında konakladı Bu manastırda “Bahira adında bir rahip kalmakta idi Onceden yahudi alimlerinden iken sonradan hıristiyan olan bu bilgili rahibin yanında elden ele gecerek saklanan bir kitap bulunmakta ve bircok şeyler ondan sorulmakta idi Kureyş kervanı daha onceki yıllarda buradan defalarca gelip gecmesine rağmen hic ilgilenmemişti Her sabah manastırın damına cıkıp kafilelerin geldiği yone bakarak merakla bir şey beklerdi Rahib Bahira ’ya bu defa bir hal olmuştu ve heyecanla irkilip yerinden fırlamıştı Cunku o, Kureyş kervanı uzaktan gorunduğu sırada kervanın ustunde beyaz bir bulutun da onlarla birlikte akıp geldiğini gormuştu Bu bulut Muhammed aleyhisselamı golgelemekteydi Kervan konaklayınca da Muhammed aleyhisselamın altına oturduğu ağacın dallarının uzerine doğru eğildiğini de gorerek iyice heyecanlanmıştı Hemen bir sofra hazırlatıp, acele ile bir de davetci gondererek Kureyş kervanında bulunanların hepsini yemeğe davet etti Kureyş kervanında bulunanlar Muhammed aleyhisselamı mallarının yanında gozlemek uzere bırakıp rahip Bahira ’nın yanına gittiler Bahira gelenlere dikkatle bakıp (Ey Kureyş topluluğu, icinizden yemeğe gelmeyen var mı?) diye sorunca, evet, bir kişi var dediler Cunku Kureyşliler geldiği halde bulut duruyordu Bulut gelmeyince kervanda davete gelmeyen olduğunu anladı Rahip Bahira ısrarla onun da cağrılmasını isteyince gidip cağırdılar Gelir gelmez dikkatle ona bakmaya, incelemeye başladı Yemekten sonra hallerine işlerine dair bir cok sualler sordu Muhammed aleyhisselam da cevap verdi Bahira gorduğu alametlerin ve aldığı cevapların hepsi icin ahır zamanda gelecek olan peygamberin sıfatları hakkında bildiklerine tam uyduğunu gordu Sonra sırtını acıp nubuvvet muhrunu de gorunce EbU Talib ’e (Bu cocuk senin neslinden midir?) dedi EbU Talib oğlum deyince Bahira (Kitaplarda bu cocuğun babasının sağ olmayacağı yazılı, O senin oğlun değildir) dedi Bu sefer EbU Talib (O benim kardeşimin oğludur) Babası ne oldu deyince, babası onun doğmasına yakın bir sırada oldu cevabını alan Bahira, (Doğru soyledin), annesi ne oldu? dedi O da oldu deyince (doğru soyledin) diyen Bahira, Peygamberimize (sallallahu aleyhi ve sellem) donup, putlar adına yemin verdi ve soracaklarıma cevap ver dedi Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Bahira ’ya putların ismiyle yemin verme Ben onlardan nefret ederim, dedi Bahira, bu sefer Allah adına yemin edip sormaya başladı Uyur musun, dedi Gozlerim uyur fakat kalbim uyumaz buyurdu Bahira daha bircok sual sorup cevap aldı Sonra EbU Talib ’e, bu cocuğun gozlerindeki kırmızılık devamlı mıdır? dedi EbU Talib, evet hic kaybolmaz dedi Sonra Peygamberimize (sallallahu aleyhi ve sellem) sırtını acmasını rica etti EbU Talib arzusunu yerine getir deyince, mubarek sırtını actı Bahira nubuvvet muhrunu gorunce kitaplarda okuduğu muhim alametlerden olduğunu anladı Nubuvvet muhrunu optu Gozlerinden yaş boşandı (Ben şehadet ederim ki sen Allahın ResUlusun) dedi Sonra da ısrarla şoyle dedi: (Kardeşinin oğlunu hemen memleketine geri gotur O ’nu hasetci yahudilerden koru! Vallahi yahudiler bu cocuğu gorup, benim fark ettiklerimi onlar da fark ederlerse O ’na bir zarar vermeğe kalkışırlar Cunku kardeşinin oğlunda buyuk bir hal vardır Bu, peygamberlerin sonuncusu olacak Bunun getireceği din butun yeryuzune yayılacaktır Sakın bu cocuğu Şam ’a goturme, mubarek bedenine bir zarar verirler Bunun hakkında cok ahd ve misak olmuştur) dedi EbU Talib misak nedir? dedi Bahira dedi ki: (Allahu teala butun peygamberlerden ve en son da İsa aleyhisselamdan ummetlerine ahir zaman peygamberinin geleceğini bildirmeleri uzerine soz almıştır) dedi EbU Talib, Bahira ’nın bu sozleri uzerine Şam ’a gitmekten vazgecti Mallarını Busra ’da ucuz fiyata satıp Mekke ’ye dondu EbU Talib, Bahira ’dan işittikleri şeylerden sonra, Muhammed aleyhisselamı daha da cok sevdi Omru boyunca O ’nu daima korudu ve her işinde O ’na yardımcı oldu Her haliyle faziletler ve guzellikler sahibi mustesna bir insan olarak buyumekte olan Muhammed aleyhisselam, onyedi yaşına girmişti Bu sırada Yemen ’e ticaret icin giden amcası Zubeyr, ticaretinin bereketli olması icin O ’nu da yanında goturdu Bu seferde de nice harikulade halleri goruldu Mekke ’ye donduklerinde O ’nun bu halleri anlatıldı ve Kureyş kabilesi arasında (Bunun şanı pek yuce olacak) diye soylenmeye başlandı
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) doğduktan sonra uc gun kadar annesi Hz Amine tarafından emzirildi Sonra da EbU Leheb ’in cariyesi Suveybe Hatun bir muddet emzirdi O zaman Mekke halkının cocuklarını bir sut annesine vermeleri adetti Mekke ’nin havası cok sıcak olduğundan, cocukları havası iyi, suyu tatlı olan civar yerlerdeki yaylalara gonderirler, cocuklar bir muddet oralarda, verildikleri sut annelerinin yanında kalırdı Her sene bu maksatla Mekke ’ye bircok sut anaları gelir, birer cocuk alıp giderlerdi Cocukları buyutup teslim edince de cok ucret ve hediyeler alırlardı Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) doğduğu sene de yaylalarda yaşayan Beni Sa ’d kabilesinden bir cok sut analar Mekke ’ye geldi Herbiri emzirmek uzere birer cocuk almıştı Beni Sa ’d kabilesi Mekke civarındaki kabileler arasında şerefte, comertlikte, mertlik ve tevazuda ve Arapcayı duzgun konuşmakta meşhUrdu Kureyş kabilesinin ileri gelenleri cocuklarını daha cok bu kabileye vermek isterlerdi O sene Beni Sa ’d kabilesinin yurdunda şiddetli bir kuraklık ve kıtlık olmuştu Bu sebeble ucretle cocuk emzirip sıkıntılarını gidermek uzere her senekinden daha cok sut annesi Mekke ’ye gelmişti Bilhassa zengin ailelerin cocuklarını alıyorlardı Gelen kadınların her biri birer cocuk almışlardı Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) yetim olduğu icin fazla ucret alamama duşuncesiyle, ona talip olan cıkmamıştı Gelen kadınlar icinde iffeti, temizliği, hilmi (yumuşaklık), hayası ve guzel ahlakıyla tanınmış Halime hatun adında bir kadın vardı Binek hayvanları zayıf olduğu icin diğerlerinden daha sonra Mekke ’ye ulaşmışlardı Kocası ile Mekke ’de dolaşarak zengin ailelerin cocuklarının alınmış olduğunu gorunce eli boş donmemek icin bir cocuk arıyorlardı Nihayet gorunuşu ile hurmet celbeden ve siması cok sevimli olan bir zat ile karşılaştılar, Bu zat Peygamberimizin dedesi Abdulmuttalib idi Onunla torununu almak uzere anlaştılar; Abdulmuttalib, Halime hatunu Hz Amine ’nin evine goturdu Halime hatun şoyle anlatır:
(Cocuğun başucuna vardığımda yunden beyaz bir kundağa sarılı, yeşil ipekten bir ortunun ustunde mışıl mışıl uyuyordu Etrafa misk kokusu yayılıyordu Hayret icinde kalıp bir anda ona oylesine ısındım ki, uyandırmaya bile gonlum razı olmadı Elimi goğsune koydum, uyandı ve bana bakıp oyle bir tebessum etti ki, kendimden gectim Annesi boylesine guzel ve mubarek cocuğu bana vermez korkusuyla derhal yuzunu ortup kucağıma aldım Sağ mememi verdim emmeğe başladı Sol mememi verdim emmedi Abdulmuttalib, bana dedi ki: (Sana mujdeler olsun ki, hanımlar icinde senin gibi nimete kavuşan olmadı) Amine hatun da bana cocuğunu verdikten sonra;
(Ey Halime, uc gun evvel bir nida işittim ki, “Senin oğluna sut verecek kadın Beni Sa ’d kabilesinden Ebi Zeybe soyundandır) diyordu Ben de dedim ki; Ben, Beni Sa ’d kabilesindenim ve babamın kunyesi Ebi Zeybe ’dir) Halime hatun yine şoyle anlatmıştır: Amine hatun bana daha nice vak ’aları anlattı ve vasiyette bulundu Ben de Mekke ’ye gelmeden once bir ruya gormuştum Ruyamda bana, (Ey Halime, Mekke ’ye var, orada cok faydalanırsın Sana bir nUr, arkadaş olur Bu ruyayı henuz kimseye anlatma, gizle!) denildi Mekke ’ye gelirken de sağımdan solumdan sesler duyardım ve bana gaibden (Sana mujdeler olsun ey Halime, o parlak nUru emzirmek sana nasib olacak) diye seslenildi Halime hatun şahit olduğu daha nice hadiseleri anlatmıştır Halime hatun der ki: (Muhammed ’i (sallallahu aleyhi ve sellem) alıp Hz Amine ’nin evinden ayrıldım Kocamın yanına gelince kocam onun yuzune bakıp kendinden gecti: (Ey Halime bu gune kadar boyle guzel yuz gormedim) dedi Onu yanımıza alır almaz kavuştuğumuz bereketleri gorunce de, (Ey Halime bilmiş ol ki, sen cok mubarek bir cocuk almışsın) dedi Halime de (Vallahi, ben de zaten boyle dilerdim) dedi Halime hatun, kocası ile birlikte Muhammed aleyhisselamı buyutmek uzere Mekke ’den alıp yola cıktıkları andan itibaren onun bereketine kavuşmaya başladılar Celimsiz ve hızlı gidemeyen merkebleri oylesine hızlı yuruyordu ki, beraber geldikleri kafile onlardan once yola cıkıp cok uzaklaşmış olmasına rağmen kafileye yetişip onları gecip gitmişti Beni Sa ’d yurduna vardıktan sonra gorulmemiş bir bolluğa ve berekete kavuştular Sutu az olan hayvanları bol bol sut veriyor Bunu goren komşuları hayret edip, bunun emzirmek icin aldıkları cocuk sebebiyle olduğunu acıkca anlamışlardı Kuraklık sebebiyle cok sıkıntıya duşunce yağmur duasına cıktılar Onu yanlarında goturup dua ederek onun hurmetine bol yağmura ve berekete kavuştular Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) sut annesi Halime hatunun sağ memesini emer, sol memesini emmezdi Onu da sut kardeşi emerdi İki aylık iken emekledi Uc aylık olunca ayakta durur, dort aylık iken duvara tutunarak yururdu Beş aylık iken yurudu, altı aylık iken cabuk yurumeye başladı Yedi aylık iken her tarafa gider oldu Sekiz aylık iken anlaşılacak şekilde, dokuz aylık iken gayet acık konuşmaya başladı On aylık iken ok atmaya başladı Halime hatun şoyle anlatmıştır: (İlk konuşmaya başladığında “La ilahe illallahu vallahu ekber Velhamdulillahi rabbil alemin dedi O gunden sonra (Bismillah) demeden hic bir şeye elini uzatmazdı Sol eliyle bir şey tutmazdı Gece gunduz belli zamanlarda bevl ederdi Yurumeye başladığında cocukların oynadıkları yerden uzak dururdu ve onlara (Biz, bunun icin yaratılmadık) derdi Her gun O ’nu guneş ışığı gibi bir nUr kaplar ve yine acılırdı İki yaşına girdiğinde gelişmiş gosterişli bir cocuk olmuştu Uzerinde beyaz bir bulut daima onunla birlikte hareket eder, onu golgelerdi Bir gun Halime hatun farkında olmadan sut kardeşi Şeyma ile oğlenin yakıcı sıcağında kuzuların yanına gitmişti Halime hatun, onu yanında goremeyince hemen arayıp buldu Şeyma ’ya nicin sıcakta dışarı cıktınız? dedi Şeyma, anneciğim! Kardeşimin başı uzerinde bir bulut onu daima golgeliyor, dedi Sut kardeşleri ve hic kimse ondan asla incinmemiştir
Halime hatun şoyle anlatmıştır: (Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) iki yaşına girince onu sutten kestim Sonra Onu annesi Amine hatuna vermek uzere kocamla Mekke ’ye gittik Fakat Onun oyle bereketlerine kavuştuk ki, ondan ayrılmak, mubarek yuzunu gormemek bize cok guc geliyordu Onun hallerini annesine anlattım Amine hatun, “Benim oğlumun buyuk şanı vardır
dedi Ben: “Vallahi, bundan daha mubarek bir kimse gormedim dedim Sonra, Amine hatuna, bir cok bahaneler soyleyerek biraz daha yanımızda kalmasını istedim Nihayet biraz daha yanımızda kalması icin izin aldım Tekrar yanımıza alıp kabilemize donduk Onun bereketiyle malımız mulkumuz ve şanımız arttı Her işimizde nimetlere kavuştuk)
Bir gun sut kardeşi Abdullah ile evlerinin yakınında bulunan kuzuların arasına gitmişlerdi Sut kardeşi koşarak eve gelip, “Beyaz elbiseli iki kişi, Kureyşli kardeşimi yere yatırıp karnını yardılar, ellerini karnına soktular! dedi Halime hatun ile kocası Haris, hemen suratle koşup yanına geldiler Baktılar ki, rengi değişmiş, semaya bakıyor ve tebessum ediyor Sana ne oldu yavrucuğum? diye sorduklarında şoyle anlattı: (Yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi Birinin elinde ici kar dolu bir tas vardı Beni tutup, goğsumu yardılar Kalbimi de cıkarıp yardılar Ondan siyah bir kan pıhtısı cıkardılar Goğsumu ve kalbimi o karla temizlediler ve kapatıp kayboldular), dedi Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) uc yaşında iken olan bu hadiseye (Şakkı sadır goğsunun yarılması) denir (Bu husus Kur ’anı kerimde inşirah sUresinin birinci ayetinde bildirilmektedir)
Muhammed aleyhisselama peygamberliği bildirildikten sonra Eshabı kiramdan bazıları: Ya ResUlallah, bize kendinizden bahseder misiniz? deyince “Ben ceddim İbrahim ’in duasıyım Kardeşim İsa ’nın mujdesiyim! Annemin ise ruyasıyım O bana hamile iken Şam saraylarını aydınlatan bir nUrun kendisinden cıktığını gormuştu Ben Sa ’d bin Bekroğulları yanında emzirilip buyutuldum Bir gun sut kardeşim ile birlikte evimizin arkasında kuzuları otlatıyorduk O sırada yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi Birinin elinde ici karla dolu bir altın tas vardı Beni tuttular, goğsumu yardılar, kalbimi de cıkarıp yardılar Ondan siyah bir kan parcası cıkarıp bir yana attılar Goğsumu ve kalbimi o karla temizlediler buyurdu Halime hatun, dort yaşından sonra O ’nu Mekke ’ye goturup annesine verdi Dedesi Abdulmuttalib, Halime hatuna cok buyuk hediyeler verip ihsanda bulundu Halime hatun onu Mekke ’ye bırakınca sanki canım ve gonlum de onunla birlikte kaldı demiştir Muhammed aleyhisselam altı yaşına kadar da annesinin yanında buyudu Altı yaşında iken annesi Ummi Eymen adındaki cariye ile birlikte akrabalarını ve babası Abdullah ’ın mezarını ziyaret etmek icin Medine ’ye gittiler Medine ’de bir ay kaldılar Bu sırada Muhammed aleyhisselam Beni Neccar kuyusu denilen havuzda yuzmeyi oğrendi Bu sırada Medine ’deki bir yahudi bilgin ondaki nubuvvet alametlerini gurdu Yanına yaklaşıp ismini sordu “Ahmed dir deyince, yahudi bilgin (Bu cocuk ahır zaman Peygamberi olacaktır!) diye bağırdı Gene orada diğer yahudi alimlerinden bazıları da ondaki peygamberlik alametini gormuşler ve peygamber olacağını anlamışlardır Bunu birbirleriyle konuşup anlatmışlardır Onların bu sozlerini duyan Ummi Eymen durumu Hz Amine ’ye haber verince, Hz Amine ona bir zarar gelmesinden cekinerek onu alıp, Mekke ’ye donmek uzere yola cıktı Ebva denilen yere geldiklerinde Hz Amine hastalandı Hastalığı artıp sık sık kendinden geciyordu Başında duran oğlu Muhammed aleyhisselama bakarak şu beyitleri soyledi:
Eskir yeni olan, olur yaşayan,
Tukenir cok olan, var mı genc kalan
Ben de oleceğim, tek farkım şudur:
Seni ben doğurdum, şerefim budur
Geride bıraktım hayırlı evlat,
Gozumu kapadım, icim pek rahat
Benim namım kalır daim dillerde,
Senin sevgin yaşar hep gonullerde
Biraz sonra vefat etti Orada defnedildi Hz Amine vefat ettiğinde yirmi yaşında idi Ummi Eymen, Muhammed aleyhisselamı yanına alıp, bir kac gun suren yolculuktan sonra Mekke ’ye getirip dedesi Abdulmuttalib ’in yanına bıraktı
Muhammed aleyhisselamın babası ve annesi İbrahim aleyhisselamın dininde idi Yani mu ’min idiler İslam alimleri; onların İbrahim aleyhisselamın dininde olduklarını ve Muhammed aleyhisselam ’a Peygamberliği bildirildikten sonra da onun ummetinden olmaları icin diriltilip, Kelimei şehadeti işittiklerini, soylediklerini ve boylece bu ummetten de olduklarını bildirmişlerdir Muhammed aleyhisselam sekiz yaşına kadar da dedesinin yanında buyudu Dedesi Abdulmuttalib Mekke ’de sevilen ve ceşitli işleri idare eden bir zat olup, heybetli, sabırlı, ahlakı durust, mert ve comert idi Fakirleri doyurur, hatta ac, susuz kalan hayvanlara bile yiyecek verirdi Allah ’a ve ahirete inanırdı Kotuluklerden sakınan, cahiliyye devrinin cirkin adetlerinden uzak duran bir zat idi Mekke ’de zulme, haksızlığa engel olur, oraya gelen misafirleri ağırlardı Ramazan ayında Hira dağında inzivaya cekilmeyi adet edinmişti Cocukları seven ve şefkat sahibi olan Abdulmuttalib, Muhammed aleyhisselamı bağrına basıp gece gunduz yanından ayırmadı Ona buyuk bir sevgi ve şefkat gosterirdi Ka ’be ’nin golgesinde kendisine mahsus olan minderinde onunla beraber oturur, mani olmak isteyenlere (Bırakın oğlumu, O ’nun şanı yucedir!) derdi Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) dadısı Ummi Eymen ’e, O ’na iyi bakmasını onemle tenbih eder (Oğluma iyi bak! Ehli kitab, benim oğlum hakkında, bu ummetin peygamberi olacak diyorlar dedi Ummi Eymen demiştir ki, (Onun cocukluğunda ne aclıktan, ne de susuzluktan şikayet ettiğini gormedim Sabahleyin bir yudum zemzem icerdi Kendisine yemek yedirmek istediğimizde “İstemem tokum derdi Abdulmuttalib uyurken ve odasında yalnızken, ondan başkasının yanına girmesine musaade etmezdi Onu daima oper, okşar, sozlerinden ve hareketlerinden son derece hoşlanırdı Sofrada onu yanına alır dizine oturtur; yemeğin en iyisini ve en lezzetlisini O ’na yedirir ve O gelmeden sofraya oturmazdı O ’nun hakkında nice ruyalar gorup bir cok hadiselere şahit oldu Bir defasında, Mekke ’de kuraklık ve kıtlık olmuştu Abdulmuttalib, gorduğu bir ruya uzerine Muhammed aleyhisselamın elinden tutup EbU Kubeys dağına cıkıp, (Allahım, bu cocuk hakkı icin, bizi bereketli bir yağmur ile sevindir) diyerek dua etti Duası kabul olundu ve bol yağmur yağdı O zamanki şairler bu hadiseyi şiirler yazarak dile getirmişlerdir Abdulmuttalib, bir gun Ka ’be ’nin yanında otururken, Necranlı bir rahip yanına gelip onunla konuşmaya başlamıştı Bir ara “Biz İsmailoğullarından en son gelecek olan peygamberin sıfatlarının kitaplarda yazılı olduğunu okuduk Burası (Mekke) O ’nun doğum yeridir Sıfatları şoyle, şoyledir! diyerek birer birer saymağa başladı Bu sırada, Peygamberimiz yanlarına gelmişti Necranlı rahip, O ’nu dikkatle seyretmeye başladı, sonra da yaklaşıp gozlerine, sırtına, ayaklarına baktı ve heyecanla: “İşte, O budur Bu cocuk senin neslinden midir? dedi Abdulmuttalib oğlumdur! deyince, Necranlı rahip: “Biz kitaplarda okuduğumuza gore O ’nun babasının sağ olmaması lazım! dedi Abdulmuttalib (O, oğlumun oğludur Babası daha O doğmadan, annesi hamile iken olmuştu) deyince, rahip “Şimdi doğru soyledin dedi Bunun uzerine Abdulmuttalib oğullarına: (Kardeşinizin oğlu hakkında soylenileni işitin de, O ’nu iyi koruyun!) dedi
Abdulmuttalib vefatı yaklaşınca oğullarını toplayıp Peygamberimize (sallallahu aleyhi ve sellem) (Yavrum, bu amcalarından hangisinin yanında kalmak istersin) deyince, koşup amcası EbU Talib ’in kucağına oturdu O ’nun yanında kalmak istediğini soyledi Peygamberimizi (sallallahu aleyhi ve sellem) dedesi Abdulmuttalib oğlu EbU Talib ’e bıraktı ve O ’na iyi bakmasını onemle vasiyet etti Bundan sonra da vefat etti Peygamberimiz sekiz yaşından sonra amcası EbU Talib ’in yanında kalmaya başladı ve O ’nun himayesinde buyudu O zaman Mekke ’de EbU Talib de babası Abdulmuttalib gibi Kureyş ’in ileri gelenlerinden, sevilen, saygı gosterilen ve sozu dinlenilen bir zat idi O da Peygamberimize (s av) buyuk bir sevgi ve şefkat gosterdi O ’nu kendi cocuklarından cok sever, yanına almadan uyumaz, bir yere gitmez ve (Sen cok hayırlısın, cok mubareksin!) derdi O elini uzatmadan yemeğe başlamaz, once onun başlamasını isterdi Bazen de ona ayrı sofra kurdururdu Sabahları uyandığında yuzunun pırıl pırıl parladığını, saclarının taranmış olduğunu gorurlerdi EbU Talib ’in fazla malı yoktu ve ailesi de kalabalıktı Muhammed aleyhissselamı himayesine aldıktan sonra bolluğa ve berekete kavuştu Mekke ’de vuku bulan kuraklık sebebiyle halk sıkıntıya duştuklerinde EbU Talib O ’nu Ka ’be ’nin yanına goturup dua etti O ’nun bereketiyle bol yağmur yağdı Kuraklıktan ve kıtlıktan kurtuldular EbU Talib bir defasında Şam ’a ticaret icin giderken, Muhammed aleyhisselamı da, dokuz veya oniki yaşında bulunduğu sırada yanında goturdu Ticaret kervanı uzun bir yolculuktan sonra Busra ’da Hıristiyanlara mahsus bir manastırın yakınında konakladı Bu manastırda “Bahira adında bir rahip kalmakta idi Onceden yahudi alimlerinden iken sonradan hıristiyan olan bu bilgili rahibin yanında elden ele gecerek saklanan bir kitap bulunmakta ve bircok şeyler ondan sorulmakta idi Kureyş kervanı daha onceki yıllarda buradan defalarca gelip gecmesine rağmen hic ilgilenmemişti Her sabah manastırın damına cıkıp kafilelerin geldiği yone bakarak merakla bir şey beklerdi Rahib Bahira ’ya bu defa bir hal olmuştu ve heyecanla irkilip yerinden fırlamıştı Cunku o, Kureyş kervanı uzaktan gorunduğu sırada kervanın ustunde beyaz bir bulutun da onlarla birlikte akıp geldiğini gormuştu Bu bulut Muhammed aleyhisselamı golgelemekteydi Kervan konaklayınca da Muhammed aleyhisselamın altına oturduğu ağacın dallarının uzerine doğru eğildiğini de gorerek iyice heyecanlanmıştı Hemen bir sofra hazırlatıp, acele ile bir de davetci gondererek Kureyş kervanında bulunanların hepsini yemeğe davet etti Kureyş kervanında bulunanlar Muhammed aleyhisselamı mallarının yanında gozlemek uzere bırakıp rahip Bahira ’nın yanına gittiler Bahira gelenlere dikkatle bakıp (Ey Kureyş topluluğu, icinizden yemeğe gelmeyen var mı?) diye sorunca, evet, bir kişi var dediler Cunku Kureyşliler geldiği halde bulut duruyordu Bulut gelmeyince kervanda davete gelmeyen olduğunu anladı Rahip Bahira ısrarla onun da cağrılmasını isteyince gidip cağırdılar Gelir gelmez dikkatle ona bakmaya, incelemeye başladı Yemekten sonra hallerine işlerine dair bir cok sualler sordu Muhammed aleyhisselam da cevap verdi Bahira gorduğu alametlerin ve aldığı cevapların hepsi icin ahır zamanda gelecek olan peygamberin sıfatları hakkında bildiklerine tam uyduğunu gordu Sonra sırtını acıp nubuvvet muhrunu de gorunce EbU Talib ’e (Bu cocuk senin neslinden midir?) dedi EbU Talib oğlum deyince Bahira (Kitaplarda bu cocuğun babasının sağ olmayacağı yazılı, O senin oğlun değildir) dedi Bu sefer EbU Talib (O benim kardeşimin oğludur) Babası ne oldu deyince, babası onun doğmasına yakın bir sırada oldu cevabını alan Bahira, (Doğru soyledin), annesi ne oldu? dedi O da oldu deyince (doğru soyledin) diyen Bahira, Peygamberimize (sallallahu aleyhi ve sellem) donup, putlar adına yemin verdi ve soracaklarıma cevap ver dedi Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Bahira ’ya putların ismiyle yemin verme Ben onlardan nefret ederim, dedi Bahira, bu sefer Allah adına yemin edip sormaya başladı Uyur musun, dedi Gozlerim uyur fakat kalbim uyumaz buyurdu Bahira daha bircok sual sorup cevap aldı Sonra EbU Talib ’e, bu cocuğun gozlerindeki kırmızılık devamlı mıdır? dedi EbU Talib, evet hic kaybolmaz dedi Sonra Peygamberimize (sallallahu aleyhi ve sellem) sırtını acmasını rica etti EbU Talib arzusunu yerine getir deyince, mubarek sırtını actı Bahira nubuvvet muhrunu gorunce kitaplarda okuduğu muhim alametlerden olduğunu anladı Nubuvvet muhrunu optu Gozlerinden yaş boşandı (Ben şehadet ederim ki sen Allahın ResUlusun) dedi Sonra da ısrarla şoyle dedi: (Kardeşinin oğlunu hemen memleketine geri gotur O ’nu hasetci yahudilerden koru! Vallahi yahudiler bu cocuğu gorup, benim fark ettiklerimi onlar da fark ederlerse O ’na bir zarar vermeğe kalkışırlar Cunku kardeşinin oğlunda buyuk bir hal vardır Bu, peygamberlerin sonuncusu olacak Bunun getireceği din butun yeryuzune yayılacaktır Sakın bu cocuğu Şam ’a goturme, mubarek bedenine bir zarar verirler Bunun hakkında cok ahd ve misak olmuştur) dedi EbU Talib misak nedir? dedi Bahira dedi ki: (Allahu teala butun peygamberlerden ve en son da İsa aleyhisselamdan ummetlerine ahir zaman peygamberinin geleceğini bildirmeleri uzerine soz almıştır) dedi EbU Talib, Bahira ’nın bu sozleri uzerine Şam ’a gitmekten vazgecti Mallarını Busra ’da ucuz fiyata satıp Mekke ’ye dondu EbU Talib, Bahira ’dan işittikleri şeylerden sonra, Muhammed aleyhisselamı daha da cok sevdi Omru boyunca O ’nu daima korudu ve her işinde O ’na yardımcı oldu Her haliyle faziletler ve guzellikler sahibi mustesna bir insan olarak buyumekte olan Muhammed aleyhisselam, onyedi yaşına girmişti Bu sırada Yemen ’e ticaret icin giden amcası Zubeyr, ticaretinin bereketli olması icin O ’nu da yanında goturdu Bu seferde de nice harikulade halleri goruldu Mekke ’ye donduklerinde O ’nun bu halleri anlatıldı ve Kureyş kabilesi arasında (Bunun şanı pek yuce olacak) diye soylenmeye başlandı