Psikanaliz Nedir Psikanaliz Kuramı Hakkında,
Psikanaliz Nedir,Psikanaliz Nedir Psikanaliz Kuramı Hakkında bilgi,
Psikanaliz Kuramı Hakkında bilgi,
Psikanaliz, Sigmund Freud'un calışmaları uzerine kurulmuş bir psikolojik kuramlar ve yontemler ailesidir Bir psikoterapi tekniği olarak psikanaliz, hastaların zihinsel sureclerinin bilincdışı unsurları arasındaki bağlantıları ortaya cıkarmaya calışır Analistin amacı hastanın transferansın sorgulanmamış ya da bilincdışı engellerinden, yani artık işe yaramayan ve ozgurluğu kısıtlayan eski ilişki kalıplarından, serbest kalmasına yardım etmektir
Psikanaliz kuramı ortaya atıldıktan sonra ciddi eleştirilere maruz kalmıştır Gunumuzde psikanalizin bilimsel gecerliliği konusunda onemli şupheler bulunmaktadır
Tarihce
Psikanaliz, 1890'larda Viyana'da nevrotik ya da histerik belirtiler gosteren hastalara etkili bir tedavi bulmaya calışan bir norolog olan Sigmund Freud'dan miras kalmıştır Bu hastalarla konuşmalarının sonucunda, Freud hastaların rahatsızlıklarının kultur tarafından kabul edilmeyen, sonuc olarak bastırılmış ve bilincdışı cinsel doğanın arzu ve fantazilerinden kaynaklandığına inanmıştır Kuramı geliştikce, Freud da hastalarını tedavi ederken karşılaştığı olayları bicilendirmek ve acıklamak icin sayısız sistem geliştirtirmiş ve kenara koymuştur
Gunumuzde Onemli Psikanaliz Okulları:
* Kendilik Psikolojisi, diğer insanlarla kurulan karşılıklı empatik ilişkilerle dengeli bir kendilik hissinin gelişimini vurgular; Heinz Kohut
* Lacancı psikanaliz, psikanalizi semiyotik ve Hegel'in felsefesi ile birleştirir;
* Analitik psikoloji, daha cok tinsel bir yaklaşım taşır;
* Nesne ilişkileri teorisi, bireyin icselleştirilmiş ve duşlenmiş diğerleri ile ilişkilerinin dinamiklerini vurgular; Margaret Mahler, Melanie Klein;
* Kişilerarası psikanaliz, kişilerarası ilişkilerin kucuk ayrıntılarının uzerinde durur; Harry Stack Sullivan
* İlişkisel psikanaliz, kişilerarası psikanaliz ile nesne ilişkileri teorisini birleştirir; Stephen A Mitchell, Jessica Benjamin, Jay R Greenberg;
* Modern psikanaliz, bir grup teorik ve klinik bilgi ile Hyman Spotnitz ve arkadaşları Freud'un teorisini geliştirmiş ve teoriyi tum duygusal bozukluklar yelpazesine uygulanabilir hale getirmişlerdir Modern psikanalitik mudahaleler oncelikli olarak hastada entellektuel bir icgoruu geliştirmektense hastaya duygusalolgun bir iletişimi sağlamayı amaclar
Bu okulların carpıcı farklı teorileri olsa da, coğunluğu kendi kendini aldatmanın ve bireyin gecmişinin şimdiki ruhsal yaşamı uzerindeki guclu etkilerinin onemini vurgulamaya devam ederler
Bugun psikanalitik fikirler kultur icinde, ozellikle cocuk bakımı, eğitim, yazınsal eleştiri, psikiyatri ve ozellikle tıbbi ve tıbbi olmayan psikoterapi icinde gomuludur Evrilmiş ana analitik fikirler olmasına rağmen, ozellikle ilk teorisyenlerin yonergelerini takip eden gruplar vardır
Teknik
Psikanalizin ana metodu, serbest cağrışımın transferans ve direnc analizidir Analizana (hastaya), rahat bir halde, aklına gelenleri soylemesi soylenir Burada, duşler, umutlar, dilekler ve fantaziler gecmiş aile yaşantısının birer anısı olarak ilgi konusudur Genellikle, analist sadece dinler ve sadece profesyonel kanaati gerektiğinde, yani hasta icin icgoru uyandırma fırsatı yakaladığında yorumlar Dinlemede, analist empatik tarafsızlığı, yani guvenli bir ortam yaratmak icin geliştirilen yargılamayan bir duruşu, korur Analist, analizanın soyleminde ve davranışlarında beliren kalıp ve cekingenlikleri değerlendirirken, analizandan tum durustluğu ile bilincine ne gelirse konuşmasını ister
Bircok klinisyen psikanalizi ciddi psikolojik bozukluğu olan olgular, orneğin psikoz, intihara meyilli depresyon ya da ağır tedavi edilmemiş alkolizm, icin onermez Bu tip hastalar analizedilemezolarak nitelendirilir Tipik uygulamalar klinik depresyon ve kişilik bozukluklarını icerir
Gunumuz bazı psikanaliz şekilleri, kendine guveni artırma yoluyla hastalara ozsaygı kazandırmakta, olum korkusu ve bu korkunun davranışlar uzerindeki etkilerini yenmekte, ve birbiriyle bağdaşmaz gibi gozuken ilişkileri surdurmekte yardımcı olmaya calışır Bireysel danışan seansları bir gelenek olarak kalsa da, psikanaliz bir grup terapi şekli olarak Harry Stack Sullivan tarafından uyarlandı
Etkililik (Efficacy)
Şu an bircok psikanalist, analizin daha cok nevroz olguları ve kişilik ya da karakter sorunları yaşayan olgularda yararlı bir yontem olduğunu iddia eder Psikanalizin daha cok samimiyet ve ilişkilerin kokleşmiş sorunları ve oturmuş problemli yaşam kalıpları ile uğraşırken faydalı olduğuna inanılır Terapotik bir tedavi olarak psikanaliz genellikle haftada uc ila beş goruşme ile surer ve doğal ya da normal olgun bir gelişme icin belli bir tedavi suresini gerekli kılar (uc ila beş yıl arası)
Gecmiş randomize kontrollu denemelerin analizi belirli psikiyatrik bozukluklarda psikanalitik tedavinin, tedavinin olmadığı durumlardan daha etkili olduğunu gosterir Psikanalizin ve psikanalitik psikoterapinin etkililiği uzerine yapılan deneysel calışmalar da psikanalitik araştırmacılar arasında belirginleşmiştir
Bazı toplulukların psikodinamik tedavileri ile yapılan araştırmalar farklı sonuclar vermiştir Analist Bertram Karon ve arkadaşları tarafından Michigan Eyaleti Universitesi'nde yapılan bir araştırma yeterli duzeyde eğitildikleri zaman psikodinamik terapistlerin şizofrenik hastalarda etkili olabileceklerini onermiştir Daha yakın doneme ait araştırmalar ise bu onermeler hakkında şuphelidir Şizofreni Hastaları Sonucları Araştırma Grubu PORT) raporu etkililiğinin kanıtlanması icin daha cok denemeye ihtiyac duyulduğunu belirterek, psikodinamik terapinin şizofreni olgularında kullanılmasına karşı cıkmışlardır (oneri 22) Ancak, PORT'un onerisi deneysel calışmalardan cok klinisyenlerin duşunceleri uzerine gelişmiştir ve deneysel veriler bu oneri ile cakışmamaktadır (Ozete bağlantı) Cochrane Kutuphanesindeki guncel bir medikal literatur calışması (guncellenmiş ozet) şizofreniyi tedavide psikodinamik psikoterapinin etkiliğini gosteren bir verinin olmadığı sonucuna varmıştır Başka veriler de, orneğin cinsel sucluların tedavisinde psikanalizin etkili olmadığını (ve muhtemelen zararlı) gostermiştir
Maliyet ve Sure
Psikanalitik tedavinin Amerika Birleşik Devletleri'nde bir psikanaliz enstitusunde bir psikanalist adayı ile seansı 10 dolardan kıdemli bir eğitim analisti ile seansı 250 dolara kadar değişebilen bir maliyeti vardır
Tedavinin suresi değişkendir Kimi psikodinamik yaklaşımlar, orneğin Kısa ilişkisel terapi ve Kısa sureli psikodinamik terapi tedaviyi 2030 seans ile bitirir Geleneksel psikanaliz tedavisi daha uzun bir zaman alır, yaklaşık 35 yıl Tedavi suresinin uzunluğu hastanın ihtiyaclarına gore değişkenlik gosterir
Eğitim
Psikanalizin tarihi boyunca az sayıda istisnalar dışında, bircok psikanaliz topluluğu universite zemininin dışında varolmuştur
Psikanalitik eğitim coğunlukla bir psikanaliz enstitusunde gercekleşir ve bu eğitim 410 yıl surebilir Bir psikanalistin eğitimi dersleri, hasta tedavilerinde aldığı supervizyonu ve 4 yıl ya da daha fazla surebilen kişisel analizini kapsar
Profesyonel psikanaliz dunyasında devam eden bir tartışma psikanalitik eğitime girecek olan adayların niteliklerinin neler olması gerektiğini yonundeki kaygılardır Freud, sosyal bilimlerden gelen ve tıp eğitiminden gelmeyen adayların da hekimler kadar eğitime hazır olduklarına inanmıştır
Amerikan Psikanaliz Derneği, yakın bir zamana kadar psikanaliz eğitimini tıp doktorlarıyla sınırlamıştı Geniş tartışmalar ve yasal mucadelelerden sonra psikanalitik eğitim diğer ruh sağlığı uzmanları, orneğin psikologlar ve klinik sosyal calışmacılar, icin acık hale geldi Şu an ABD'de, edebi calışmalar ya da felsefe gibi disiplinlerden gelen adaylar icin eğitim veren kısıtlı sayıda enstitu vardır Obur taraftan, Avrupa'daki ve Latin Amerika'daki bircok enstitu formal klinik eğitim almayan adayları programlarına kabul etmektedir
Klasik Psikanalitik Kuram
Freud'un orijinal goruşleri klasik psikanalitik kuramı oluşturur Kuramda zihnin yapısı, psişik oğeleri, kişiliğin gelişimi ve değişimi dinamik bir bakış acısından anlatılır
Psikanaliz genel olarak aşağıdaki hipotezlerden oluşur:
* İnsan gelişimi en iyi cinsel arzunun değişen nesneleri yoluyla anlaşılabilir
* Psişik sistem alışılmış olarak cinsel ve saldırgan istekleri baskılar ve bu istekler duşuncelerin bilincdışı sistemlerinde saklanır
* İstekler ustundeki bilincdışı catışmalar kendilerini ruyalarda, dil sucmelerinde ve diğer belirtilerde ifade eder
* Bilincdışı catışmalar nevrozun kaynağıdır
* Nevroz, psikanaliz yoluyla bilincdışı isteklerin ve bastırılmış olanın bilince geri getirilmesi ile tedavi edilebilir
Bilincdışı ve Psişik Yapılar
Bilincdışı ile durtulerin farkındalık dışında olduğu zihinsel işlevler bolumu kastedilir Psikanalitik bilincdışı, populer bir kavram olan bilincaltına benzer ama aynı değildir Psikanaliz icin, bilincdışı bilincte olmayan her şey değildir Orneğin, motor becerileri, istemdışı fizyolojik hareketler değil ancak bilincli aktif duşuncedeki bastırılanlardır Ayrıca, onyargı gibi otomatik sureclerin ornekleri ve şimdiki ilişkilerin uzerindeki gecmişin etkileri bilincdışıdır
Freud'a gore, psikolojik bastırma yoluyla aklın otesine taşınan kultur tarafından kabul edilmeyen duşunceler, arzular ve istekler, travmatik yaşantılar ve acı veren duyguların deposu bilindışıydı Ancak, icerik her zaman olumsuz olmak zorunda değildi Psikanalitik bakış acısına gore, bilindışı sadece kendi etkileri ile farkedilebilen bir guctu kendini belirtilerle ifade ederdi
Freud'un daha sonra geliştirdiği yapısal teorisine gore ego, superego ve id zihnin bolumleridir İdilkel arzuları(cinsellik, saldırganlık, aclık vs) saklayan, superegoicselleştirilmiş norm, ahlak ve tabuları kapsayan, ve egobu iki bolumun arabulucusu ve kendilik duygusuna yol veren bolumdur
İd
İd, doğuştan vardır ve psişik enerjinin kaynağıdır İlkel arzular; aclık, su, dışkılama, cinsellik ve ısınma, icin temel guduler İd'de saklıdır Freud, bu psişik enerjinin bebeğin doğuştan getirdiği biyolojik bir enerji olduğunu soyler Libido adını verdiği bu biyolojik enerji, bebeğin buyuyup geliştiği surecte psişik bir enerji haline gelir Kurama gore, bu surec bebeğin bilinc duzeyinde değildir, bilincdışı olarak gercekleşir
İd, haz ilkesi (pleasure principle) ile hareket eder ve amac bir an once doyuma ulaşmaktır Amaca ulaşamamak ve bu yolda engellenmek gerginliğe neden olur ve bunu yenmek icin gosterilecek cabayı korukler Freud'a gore, doyuma ulaşmak ve gerginliği azaltmak icin bir yolu birincil surec (primary process) duşuncedir Buna gore, istenilen ve arzu edilen şey duşlenerek doyuma ulaşılır
Ego
Ego, İd'den sonra gelişen bir diğer yapıdır Bebeğin altıncı ayından itibaren İd'den kaynaklanarak gelişmeye başlayan Ego, bilinci ve gercekliği temsil eder Enerjisini İd'den alır ve aldığı bu enerjiye gore şekillenir İd'in doyuma ulaşmak icin kullandığı birincil surec tarzı duşuncenin yerini ikincil surec (secondary process) tarzı duşunceye bıraktığı yerdir Duşleyerek yaşamanın mumkun olmadığını soyleyen Ego, devreye duşunme, karar verme ve planlama yetilerini sokar İd'in sabırsızca doyum elde etme ve duşlemlerini daha gercekci yapıya donuşturen Ego, gerceklik ilkesine (reality principle) gore calışır
Superego
İd ve Ego'dan sonra Superego yapısı oluşur Cocuk konuşmayı ve kulturu oğrenmeye başladıkca Superego'su gelişir Buyume aşamalarının her birinde kulturu (babanın dilini), normları, sembolleri, kuralları, yasakları oğrenir ve icselleştirir Vicdani yapısı gelişen cocuk, cevresi tarafından kimi zaman onaylanır, kimi zaman onaylanmaz Bakıcıları tarafından kabul edilmeyen şeyleri farkeder ve onaylanmamaktan kacınır Orneğin, bakıcıları tarafından onaylanmak icin yatağını ıslatmamayı oğrenir ve bundan haz duyar
Kişiliğin Dinamiği
Klasik psikianalize gore, bu uc ruhsal yapı cok karmaşık ilişkilerle ve sistematikle insan gelişimini belirler ve kişiliğini oluşturur Bu uc yapı surekli olarak, birbirinden kaynaklanan ve birbiriyle etkileşen dinamik bir yapıdır (kişiliğin dinamiği) Bu dinamik yapı, Freud'un goruşlerini takip edenlerin ve geliştirenlerin kendilerini psikodinamik kuramcılar olarak tanımlamalarını da yol acmıştır
Breuer ile birlikte Freud, histeri vakaları uzerinde yoğunlukla calışmış ve kuramını geliştirmiştir Hastalarından edindiği bilgiler doğrultusunda, Freud farkında olunmayan bilincdışı gelişen ve etkileşen guclerin olduğu varsayımını kabul etmiştir Bu durumda, İd ve Superego'nun calışmaları bilinc duzeyindedir ve kişi bu etkileşimin farkında değildir Ego, birincil duzeyde biliclidir ve bilicdışı gercekleşen savunma mekanizmaları ile kişiyi yoğun kaygı ve catışmadan korur
Etkileri
Psikanalizden etkilenmiş olan psikanalist ve teorisyenler, filozof ve yazınsal eleştirmenler:
Alfred Adler, Karl Abraham, Franz Alexander, Lou AndreasSalom
, Jacob Arlow, Michael Balint, Therese Benedek, John Benjamin, Bruno Bettelheim, Edward Bibring Wilfred Bion, John Bowlby, Charles Brenner, Abraham A Brill, Ruth Mack Brunswick, Helene Deutsch, Francoise Dolto, Kurt R Eissler, Erik Erikson, Ronald Fairbairn, Pierre F
dida, Otto Fenichel, Sandor Ferenczi, Anna Freud, Sigmund Freud, Erich Fromm, Frieda FrommReichmann, Merton Gill, Andre Green, Ralph R Greenson Heinz Hartmann, Edith Jacobson, Ernest Jones, Carl Jung, Otto Kernberg, Paulina Kernberg, Melanie Klein, Heinz Kohut, G Stanley Hall, Paula Heimann, Karen Horney, Luce Irigaray, Susan S Isaacs, Julia Kristeva, Jacques Lacan, Jean Laplanche, Bertram D Lewin, Hans Loewald, Rudolf Loewenstein, Margaret Mahler, Adolf Meyer, Donald Meltzer, Karl Menninger, Stephen A Mitchell, Sandor Rado, Otto Rank, Theodor Reik, Joan Riviere, Herbert Rosenfeld, David Rapaport, Harold F Searles, Hanna Segal, Roy Schafer, Melitta Schmideberg, Sabina Spielrein, Rene Spitz, Daniel N Stern, Robert J Stoller, Harry Stack Sullivan, Neville Symington, Viktor Tausk, Frances Tustin, Namık Volkan, Donald Winnicott ve Slavoj Zizek
Psikanaliz Nedir,Psikanaliz Nedir Psikanaliz Kuramı Hakkında bilgi,
Psikanaliz Kuramı Hakkında bilgi,
Psikanaliz, Sigmund Freud'un calışmaları uzerine kurulmuş bir psikolojik kuramlar ve yontemler ailesidir Bir psikoterapi tekniği olarak psikanaliz, hastaların zihinsel sureclerinin bilincdışı unsurları arasındaki bağlantıları ortaya cıkarmaya calışır Analistin amacı hastanın transferansın sorgulanmamış ya da bilincdışı engellerinden, yani artık işe yaramayan ve ozgurluğu kısıtlayan eski ilişki kalıplarından, serbest kalmasına yardım etmektir
Psikanaliz kuramı ortaya atıldıktan sonra ciddi eleştirilere maruz kalmıştır Gunumuzde psikanalizin bilimsel gecerliliği konusunda onemli şupheler bulunmaktadır
Tarihce
Psikanaliz, 1890'larda Viyana'da nevrotik ya da histerik belirtiler gosteren hastalara etkili bir tedavi bulmaya calışan bir norolog olan Sigmund Freud'dan miras kalmıştır Bu hastalarla konuşmalarının sonucunda, Freud hastaların rahatsızlıklarının kultur tarafından kabul edilmeyen, sonuc olarak bastırılmış ve bilincdışı cinsel doğanın arzu ve fantazilerinden kaynaklandığına inanmıştır Kuramı geliştikce, Freud da hastalarını tedavi ederken karşılaştığı olayları bicilendirmek ve acıklamak icin sayısız sistem geliştirtirmiş ve kenara koymuştur
Gunumuzde Onemli Psikanaliz Okulları:
* Kendilik Psikolojisi, diğer insanlarla kurulan karşılıklı empatik ilişkilerle dengeli bir kendilik hissinin gelişimini vurgular; Heinz Kohut
* Lacancı psikanaliz, psikanalizi semiyotik ve Hegel'in felsefesi ile birleştirir;
* Analitik psikoloji, daha cok tinsel bir yaklaşım taşır;
* Nesne ilişkileri teorisi, bireyin icselleştirilmiş ve duşlenmiş diğerleri ile ilişkilerinin dinamiklerini vurgular; Margaret Mahler, Melanie Klein;
* Kişilerarası psikanaliz, kişilerarası ilişkilerin kucuk ayrıntılarının uzerinde durur; Harry Stack Sullivan
* İlişkisel psikanaliz, kişilerarası psikanaliz ile nesne ilişkileri teorisini birleştirir; Stephen A Mitchell, Jessica Benjamin, Jay R Greenberg;
* Modern psikanaliz, bir grup teorik ve klinik bilgi ile Hyman Spotnitz ve arkadaşları Freud'un teorisini geliştirmiş ve teoriyi tum duygusal bozukluklar yelpazesine uygulanabilir hale getirmişlerdir Modern psikanalitik mudahaleler oncelikli olarak hastada entellektuel bir icgoruu geliştirmektense hastaya duygusalolgun bir iletişimi sağlamayı amaclar
Bu okulların carpıcı farklı teorileri olsa da, coğunluğu kendi kendini aldatmanın ve bireyin gecmişinin şimdiki ruhsal yaşamı uzerindeki guclu etkilerinin onemini vurgulamaya devam ederler
Bugun psikanalitik fikirler kultur icinde, ozellikle cocuk bakımı, eğitim, yazınsal eleştiri, psikiyatri ve ozellikle tıbbi ve tıbbi olmayan psikoterapi icinde gomuludur Evrilmiş ana analitik fikirler olmasına rağmen, ozellikle ilk teorisyenlerin yonergelerini takip eden gruplar vardır
Teknik
Psikanalizin ana metodu, serbest cağrışımın transferans ve direnc analizidir Analizana (hastaya), rahat bir halde, aklına gelenleri soylemesi soylenir Burada, duşler, umutlar, dilekler ve fantaziler gecmiş aile yaşantısının birer anısı olarak ilgi konusudur Genellikle, analist sadece dinler ve sadece profesyonel kanaati gerektiğinde, yani hasta icin icgoru uyandırma fırsatı yakaladığında yorumlar Dinlemede, analist empatik tarafsızlığı, yani guvenli bir ortam yaratmak icin geliştirilen yargılamayan bir duruşu, korur Analist, analizanın soyleminde ve davranışlarında beliren kalıp ve cekingenlikleri değerlendirirken, analizandan tum durustluğu ile bilincine ne gelirse konuşmasını ister
Bircok klinisyen psikanalizi ciddi psikolojik bozukluğu olan olgular, orneğin psikoz, intihara meyilli depresyon ya da ağır tedavi edilmemiş alkolizm, icin onermez Bu tip hastalar analizedilemezolarak nitelendirilir Tipik uygulamalar klinik depresyon ve kişilik bozukluklarını icerir
Gunumuz bazı psikanaliz şekilleri, kendine guveni artırma yoluyla hastalara ozsaygı kazandırmakta, olum korkusu ve bu korkunun davranışlar uzerindeki etkilerini yenmekte, ve birbiriyle bağdaşmaz gibi gozuken ilişkileri surdurmekte yardımcı olmaya calışır Bireysel danışan seansları bir gelenek olarak kalsa da, psikanaliz bir grup terapi şekli olarak Harry Stack Sullivan tarafından uyarlandı
Etkililik (Efficacy)
Şu an bircok psikanalist, analizin daha cok nevroz olguları ve kişilik ya da karakter sorunları yaşayan olgularda yararlı bir yontem olduğunu iddia eder Psikanalizin daha cok samimiyet ve ilişkilerin kokleşmiş sorunları ve oturmuş problemli yaşam kalıpları ile uğraşırken faydalı olduğuna inanılır Terapotik bir tedavi olarak psikanaliz genellikle haftada uc ila beş goruşme ile surer ve doğal ya da normal olgun bir gelişme icin belli bir tedavi suresini gerekli kılar (uc ila beş yıl arası)
Gecmiş randomize kontrollu denemelerin analizi belirli psikiyatrik bozukluklarda psikanalitik tedavinin, tedavinin olmadığı durumlardan daha etkili olduğunu gosterir Psikanalizin ve psikanalitik psikoterapinin etkililiği uzerine yapılan deneysel calışmalar da psikanalitik araştırmacılar arasında belirginleşmiştir
Bazı toplulukların psikodinamik tedavileri ile yapılan araştırmalar farklı sonuclar vermiştir Analist Bertram Karon ve arkadaşları tarafından Michigan Eyaleti Universitesi'nde yapılan bir araştırma yeterli duzeyde eğitildikleri zaman psikodinamik terapistlerin şizofrenik hastalarda etkili olabileceklerini onermiştir Daha yakın doneme ait araştırmalar ise bu onermeler hakkında şuphelidir Şizofreni Hastaları Sonucları Araştırma Grubu PORT) raporu etkililiğinin kanıtlanması icin daha cok denemeye ihtiyac duyulduğunu belirterek, psikodinamik terapinin şizofreni olgularında kullanılmasına karşı cıkmışlardır (oneri 22) Ancak, PORT'un onerisi deneysel calışmalardan cok klinisyenlerin duşunceleri uzerine gelişmiştir ve deneysel veriler bu oneri ile cakışmamaktadır (Ozete bağlantı) Cochrane Kutuphanesindeki guncel bir medikal literatur calışması (guncellenmiş ozet) şizofreniyi tedavide psikodinamik psikoterapinin etkiliğini gosteren bir verinin olmadığı sonucuna varmıştır Başka veriler de, orneğin cinsel sucluların tedavisinde psikanalizin etkili olmadığını (ve muhtemelen zararlı) gostermiştir
Maliyet ve Sure
Psikanalitik tedavinin Amerika Birleşik Devletleri'nde bir psikanaliz enstitusunde bir psikanalist adayı ile seansı 10 dolardan kıdemli bir eğitim analisti ile seansı 250 dolara kadar değişebilen bir maliyeti vardır
Tedavinin suresi değişkendir Kimi psikodinamik yaklaşımlar, orneğin Kısa ilişkisel terapi ve Kısa sureli psikodinamik terapi tedaviyi 2030 seans ile bitirir Geleneksel psikanaliz tedavisi daha uzun bir zaman alır, yaklaşık 35 yıl Tedavi suresinin uzunluğu hastanın ihtiyaclarına gore değişkenlik gosterir
Eğitim
Psikanalizin tarihi boyunca az sayıda istisnalar dışında, bircok psikanaliz topluluğu universite zemininin dışında varolmuştur
Psikanalitik eğitim coğunlukla bir psikanaliz enstitusunde gercekleşir ve bu eğitim 410 yıl surebilir Bir psikanalistin eğitimi dersleri, hasta tedavilerinde aldığı supervizyonu ve 4 yıl ya da daha fazla surebilen kişisel analizini kapsar
Profesyonel psikanaliz dunyasında devam eden bir tartışma psikanalitik eğitime girecek olan adayların niteliklerinin neler olması gerektiğini yonundeki kaygılardır Freud, sosyal bilimlerden gelen ve tıp eğitiminden gelmeyen adayların da hekimler kadar eğitime hazır olduklarına inanmıştır
Amerikan Psikanaliz Derneği, yakın bir zamana kadar psikanaliz eğitimini tıp doktorlarıyla sınırlamıştı Geniş tartışmalar ve yasal mucadelelerden sonra psikanalitik eğitim diğer ruh sağlığı uzmanları, orneğin psikologlar ve klinik sosyal calışmacılar, icin acık hale geldi Şu an ABD'de, edebi calışmalar ya da felsefe gibi disiplinlerden gelen adaylar icin eğitim veren kısıtlı sayıda enstitu vardır Obur taraftan, Avrupa'daki ve Latin Amerika'daki bircok enstitu formal klinik eğitim almayan adayları programlarına kabul etmektedir
Klasik Psikanalitik Kuram
Freud'un orijinal goruşleri klasik psikanalitik kuramı oluşturur Kuramda zihnin yapısı, psişik oğeleri, kişiliğin gelişimi ve değişimi dinamik bir bakış acısından anlatılır
Psikanaliz genel olarak aşağıdaki hipotezlerden oluşur:
* İnsan gelişimi en iyi cinsel arzunun değişen nesneleri yoluyla anlaşılabilir
* Psişik sistem alışılmış olarak cinsel ve saldırgan istekleri baskılar ve bu istekler duşuncelerin bilincdışı sistemlerinde saklanır
* İstekler ustundeki bilincdışı catışmalar kendilerini ruyalarda, dil sucmelerinde ve diğer belirtilerde ifade eder
* Bilincdışı catışmalar nevrozun kaynağıdır
* Nevroz, psikanaliz yoluyla bilincdışı isteklerin ve bastırılmış olanın bilince geri getirilmesi ile tedavi edilebilir
Bilincdışı ve Psişik Yapılar
Bilincdışı ile durtulerin farkındalık dışında olduğu zihinsel işlevler bolumu kastedilir Psikanalitik bilincdışı, populer bir kavram olan bilincaltına benzer ama aynı değildir Psikanaliz icin, bilincdışı bilincte olmayan her şey değildir Orneğin, motor becerileri, istemdışı fizyolojik hareketler değil ancak bilincli aktif duşuncedeki bastırılanlardır Ayrıca, onyargı gibi otomatik sureclerin ornekleri ve şimdiki ilişkilerin uzerindeki gecmişin etkileri bilincdışıdır
Freud'a gore, psikolojik bastırma yoluyla aklın otesine taşınan kultur tarafından kabul edilmeyen duşunceler, arzular ve istekler, travmatik yaşantılar ve acı veren duyguların deposu bilindışıydı Ancak, icerik her zaman olumsuz olmak zorunda değildi Psikanalitik bakış acısına gore, bilindışı sadece kendi etkileri ile farkedilebilen bir guctu kendini belirtilerle ifade ederdi
Freud'un daha sonra geliştirdiği yapısal teorisine gore ego, superego ve id zihnin bolumleridir İdilkel arzuları(cinsellik, saldırganlık, aclık vs) saklayan, superegoicselleştirilmiş norm, ahlak ve tabuları kapsayan, ve egobu iki bolumun arabulucusu ve kendilik duygusuna yol veren bolumdur
İd
İd, doğuştan vardır ve psişik enerjinin kaynağıdır İlkel arzular; aclık, su, dışkılama, cinsellik ve ısınma, icin temel guduler İd'de saklıdır Freud, bu psişik enerjinin bebeğin doğuştan getirdiği biyolojik bir enerji olduğunu soyler Libido adını verdiği bu biyolojik enerji, bebeğin buyuyup geliştiği surecte psişik bir enerji haline gelir Kurama gore, bu surec bebeğin bilinc duzeyinde değildir, bilincdışı olarak gercekleşir
İd, haz ilkesi (pleasure principle) ile hareket eder ve amac bir an once doyuma ulaşmaktır Amaca ulaşamamak ve bu yolda engellenmek gerginliğe neden olur ve bunu yenmek icin gosterilecek cabayı korukler Freud'a gore, doyuma ulaşmak ve gerginliği azaltmak icin bir yolu birincil surec (primary process) duşuncedir Buna gore, istenilen ve arzu edilen şey duşlenerek doyuma ulaşılır
Ego
Ego, İd'den sonra gelişen bir diğer yapıdır Bebeğin altıncı ayından itibaren İd'den kaynaklanarak gelişmeye başlayan Ego, bilinci ve gercekliği temsil eder Enerjisini İd'den alır ve aldığı bu enerjiye gore şekillenir İd'in doyuma ulaşmak icin kullandığı birincil surec tarzı duşuncenin yerini ikincil surec (secondary process) tarzı duşunceye bıraktığı yerdir Duşleyerek yaşamanın mumkun olmadığını soyleyen Ego, devreye duşunme, karar verme ve planlama yetilerini sokar İd'in sabırsızca doyum elde etme ve duşlemlerini daha gercekci yapıya donuşturen Ego, gerceklik ilkesine (reality principle) gore calışır
Superego
İd ve Ego'dan sonra Superego yapısı oluşur Cocuk konuşmayı ve kulturu oğrenmeye başladıkca Superego'su gelişir Buyume aşamalarının her birinde kulturu (babanın dilini), normları, sembolleri, kuralları, yasakları oğrenir ve icselleştirir Vicdani yapısı gelişen cocuk, cevresi tarafından kimi zaman onaylanır, kimi zaman onaylanmaz Bakıcıları tarafından kabul edilmeyen şeyleri farkeder ve onaylanmamaktan kacınır Orneğin, bakıcıları tarafından onaylanmak icin yatağını ıslatmamayı oğrenir ve bundan haz duyar
Kişiliğin Dinamiği
Klasik psikianalize gore, bu uc ruhsal yapı cok karmaşık ilişkilerle ve sistematikle insan gelişimini belirler ve kişiliğini oluşturur Bu uc yapı surekli olarak, birbirinden kaynaklanan ve birbiriyle etkileşen dinamik bir yapıdır (kişiliğin dinamiği) Bu dinamik yapı, Freud'un goruşlerini takip edenlerin ve geliştirenlerin kendilerini psikodinamik kuramcılar olarak tanımlamalarını da yol acmıştır
Breuer ile birlikte Freud, histeri vakaları uzerinde yoğunlukla calışmış ve kuramını geliştirmiştir Hastalarından edindiği bilgiler doğrultusunda, Freud farkında olunmayan bilincdışı gelişen ve etkileşen guclerin olduğu varsayımını kabul etmiştir Bu durumda, İd ve Superego'nun calışmaları bilinc duzeyindedir ve kişi bu etkileşimin farkında değildir Ego, birincil duzeyde biliclidir ve bilicdışı gercekleşen savunma mekanizmaları ile kişiyi yoğun kaygı ve catışmadan korur
Etkileri
Psikanalizden etkilenmiş olan psikanalist ve teorisyenler, filozof ve yazınsal eleştirmenler:
Alfred Adler, Karl Abraham, Franz Alexander, Lou AndreasSalom
, Jacob Arlow, Michael Balint, Therese Benedek, John Benjamin, Bruno Bettelheim, Edward Bibring Wilfred Bion, John Bowlby, Charles Brenner, Abraham A Brill, Ruth Mack Brunswick, Helene Deutsch, Francoise Dolto, Kurt R Eissler, Erik Erikson, Ronald Fairbairn, Pierre F
dida, Otto Fenichel, Sandor Ferenczi, Anna Freud, Sigmund Freud, Erich Fromm, Frieda FrommReichmann, Merton Gill, Andre Green, Ralph R Greenson Heinz Hartmann, Edith Jacobson, Ernest Jones, Carl Jung, Otto Kernberg, Paulina Kernberg, Melanie Klein, Heinz Kohut, G Stanley Hall, Paula Heimann, Karen Horney, Luce Irigaray, Susan S Isaacs, Julia Kristeva, Jacques Lacan, Jean Laplanche, Bertram D Lewin, Hans Loewald, Rudolf Loewenstein, Margaret Mahler, Adolf Meyer, Donald Meltzer, Karl Menninger, Stephen A Mitchell, Sandor Rado, Otto Rank, Theodor Reik, Joan Riviere, Herbert Rosenfeld, David Rapaport, Harold F Searles, Hanna Segal, Roy Schafer, Melitta Schmideberg, Sabina Spielrein, Rene Spitz, Daniel N Stern, Robert J Stoller, Harry Stack Sullivan, Neville Symington, Viktor Tausk, Frances Tustin, Namık Volkan, Donald Winnicott ve Slavoj Zizek