Kronik yorgunluk uzun süreli psikolojik zorlanma, fiziksel travmalar, anestezik maddeler, cerrahi müdahaleler kronik yorgunluk sendromunu tetikliyor.
Kişiyi halsiz bırakarak cansız cenaze haline getiren kronik yorgunluk kişiyi hem sosyal yaşamında hem de özel hayatında ciddi sorunlara sebebiyet vermektedir. Kronik yorgunluk kimlerde yaşanır, nasıl ortaya çıkar ve ne şekilde ilerler, hangi fiziksel ve psikiyatrik sorunlar eşlik eder, tedavisinde neler yaşanır gibi konuları bu konularda çalışan NPİSTANBUL Etiler Polikliniği'nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Özlem Mestçioğlu ile konuştuk.
-Yorgunluk nedir psikiyatrik açıdan?
Yorgunluk, yıpranmışlık, tükenmişlik, bitkinlik, halsizlik, enerji kaybı olarak tanımlanabilir. Ayrıca, çalışma konusunda isteksizlik ve çalışma yaşamının tatsızlaşması, çabuk sıkılma ve performans azalması da yorgunluk olarak nitelendirilebilir.
-Tanımladığınız yorgunluk kronik hale ne zaman gelir?
Yorgunluk hali altı aydan fazla sürer ve pek çok işlev alanında bozulmalara neden olursa, öncelikle iş yaşamı olmak üzere kronik bir hal aldığından söz edilebilir.
-Biraz daha spesifik hale getirirsek kronik yorgunluk yaşayan kişi neler yapamaz? Maddeler halinde alabilir miyiz?
Elbette. Şöyle sıralayabilirim: İşte tam performans gösteremez. Sinirli olduğundan insanlarla ilişkisi bozulur. Yaşamını organize edemez. Hobilerine zaman ayıramaz.
-Hayat kalitesini ne yönde etkiler?
Hayat kalitesi oldukça olumsuz etkilenir.
-Çalışabilirler mi? İş verimi düşer mi? Performans gösteremez dediniz dışarıda?
Başlangıçta zorlukla da olsun çalışabilirlerse de bir süre sonra çalışamayacak, hatta kıpırdayamayacak hale gelirler. Dikkatini toplama eksikliği ve performanslarındaki genel ve giderek artan orandaki azalma iş verimini ciddi biçimde düşürür.
-Kronik yorgunluğa neden canlı cenaze sendromu denir?
Kişiler öylesine yorgun, bitkindirler ki kollarını kıpırdatacak halleri yoktur, bir köşede oturup kalmışlardır. Bir şey yapma konunda istekleri azalmıştır, isteseler bile yapmak için gerekli enerjiyi bulamazlar.
- Günlük işleri yapmak için gerekenden çok fazla mı efor sarf etmesi gerekir?
Efor kapasiteleri yarıdan fazla düştüğü için rutin işleri yapmak için bile 2 -4 hatta bazen 10 kat fazla efor sarf etmeleri gerekebilir.
-Bu rahatsızlıkta da stres faktöründen söz edebilir miyiz? Kronik yorgunluk yaşayan kişi bunun başa çıkma yeteneğinde azalma yaşar mı?
Stres bu hastalık için tetikleyici özellik taşıdığı gibi hastalığı yaşayan kişilerin stresle baş etme kapasitelerinde de ciddi düşmeler olur. Tahammül sınırları giderek daralır.
- Bu sendromda kişi daha önce kişiyi rahatsız etmeyen şeylerden rahatsız olur mu?
- Yolda ya da çarşı pazarda öfkelenirler mi? Anksiyete yaşarlar mı, kompulsif yeme, içme davranışına rastlar mısınız bu rahatsızlıkta?
Daha önce rahatsız olmadıkları şeylerden çok tedirgin olmaya başlarlar. Her şey gözlerine batar, sinirlerini bozar. Bu nedenle de çok öfkeli hatta saldırgan tavırlar içine girebilirler. Sürekli gergin ve huzursudurlar. Yolda durduk yerde bağırıp çağırabilirler. Çocuklarına karşı daha tahammülsüz ve sinirli davranabilirler. Kompulsif yeme- içme davranışları içine girerler. Her alanda olmakla birlikte özellikle iş alanında çok fazla anksiyete yaşarlar.
-İlaç kullanma konusunda nasıldırlar?
İlaç kullanma konusunda istekli oldukları söylenemez.
-Bu şikayet kişi de sonradan mı ortaya çıkar yoksa doğuştan mı getirirler?
Bu hastalık sonradan ortay çıkan bir hastalıktır, herhangi bir genetik geçişten de söz edilemez.
- Mekanizması nasıldır? Tedavisi hangi disiplinler üstlenmeli? Biyolojiyle bağlantılı yanı var mı? Örneğin enfeksiyon tetikleyici midir?
Mekanizmasında %50 oranında viral bir enfeksiyondan söz etmek mümkündür. Viral enfeksiyona bağlı olarak bağışıklık mekanizması bozulmakta ve nörolojik, horonal ve psikolojik değişiklikler gözlenmektedir. Viral toksisitenin de etkili olduğundan söz edilebilir. EBV, insan herpes virüsü, sitomegalovirüs kronik yorgunluğa neden olduğu bilinen en yaygın virüslerdendir.
-Bu hastalığı yaşayanlar daha evvel sağlıklı, tam ve aktif bir hayat stilleri olan insanlar mı?
Bu hastalığı yaşayan kişilerin hastalık öncesi normal, hatta aktif bir yaşantıları vardır.
- Uzun süreli psikolojik zorlanmalar kronik yorgunluk nedeni olur mu? Fiziksel travmalar ya da cerrahi müdahalelerden sonra da görülebilir mi?
Uzun süreli psikolojik zorlanma, fiziksel travmalar, aşılanma, anestezik maddeler, çevresel toksinler, kimyasallar, cıva gibi ağır metaller, cerrahi müdahaleler kronik yorgunluk sendromu (KYS) için tetikleyici faktörlerdir.
- Kronik yorgunlukta kişide ayrıca mental yani zihinsel bitkinlik yaşanır mı? Dikkat sorunu yaşar mı örneğin? Konuşmalarında aksama, zorlanma yaşarlar mı?
KYS yaşayanlar dikkatlerini toplamakta, öğrenmekte ve öğrendiklerini anımsamakta güçlük çekerler. Fiziksel olduğu kadar zihinsel açıdan da kendilerini yorgun, bitkin hissederler. Uygun kelimeleri seçmekte zorlanabilirler, kafaları çok karışık olabilir, başladıkları cümleleri tamamlayamayabilirler. Enerjileri düşük olduğundan bazen konuşmaları bile yarım kalabilir.
-Bu konuda kritik bir durum var. Hem kronik yorgunluk yaşayan kişinin çevresinde bu hastalığa inanma eğilimi görülebiliyor hem de hekimlerin bir kısmının bu hastalığa inanmadığı söyleniyor? Durum nedir?
Yaşanan belirtiler bir hastalığın varlığını net olarak ortaya koyuyor, ancak fiziksel olarak çok fazla belirti görülmediği için hastalık gibi algılanamayabiliyor. En sık görülen fiziksel belirtiler; lenf bezlerinde şişme, hafif ateş, boğazda yanma, kas-eklem ağrıları gibi gribi düşündüren belirtilerdir. Bu belirtilerle başvurulduğunda grip tedavisi uygulanır, ancak hastalarda belirtiler tedaviye rağmen devam ettiği için psikolojik denebilir, hasta doğru yönlendirilemeyebilir.
-Seyri nasıldır? Ani midir, sinsi mi başlar?
Genelde sinsi başlar ancak ani başlangıçlı da olabilir. Aktif dönemler ve yıkılma kötü olma dönemleri şeklinde devam eder.
- Bu kişiler savaşmayan, kaçma veya donma hali gösteren kişiler midir? Mücadeleyi göze alamazlar mı? Hayata bakışları negatif midir? Umut durumları nasıldır?
Kişilik olarak öyle olmasalar bile KYS geliştikten sonra mücadele güçleri olmadığı için veya olduklarına ya da yapacaklarına inançları kalmadığı için mücadeleden kaçmayı tercih ederler. Hayata hep olumsuz bakma eğilimindedirler. Her şeyi tersinden algılarlar. Hiç bir şeyi değiştirecek enerjileri olmadığı gibi değişeceğine olan inançlarını, umutlarını da yitirmiş durumdadırlar. Hissettikleri yorgunluk nedeniyle yaptıkları şey giderek azalır, bu da psikolojik yorgunluk ve yetersizliği getirir.
-Neden eğitimli, gelir seviyesi yüksek kesimde daha çok görülüyor? 30-50 yaş grubunu etkiliyor olmasını nasıl anlayabiliriz?
Genelde eğitimi yüksek ve gelir düzeyi üst düzey olan kişilerin iş sorumluluğu yüksek ve tempoları yoğun olmakta. Yoğun tempo bağışıklık mekanizmasını yavaşlattığından her türlü enfeksiyona ve strese daha duyarlı hale geliyor kişiler. Bu grup kişilerin daha çok 30-50 yaş grubunda olması nedeniyle hastalığın en yoğun göründüğü grupta bu yaş aralığında oluyor. Vakaların % 70'i kadın olmakla birlikte oranlarda değişiklikler de olabiliyor.
- Avrupa ülkelerinde ve Amerika'da uzun yıllardır bilinen bu hastalık artık son yıllarda Türkiye'de de tanınmaya başlandı. Bu yaşanan hızlı hayat temposuyla mı ilgili?
Hızlı tempo, yüksek sorumluluk getiren işler, yaşam şartlarını giderek ağırlaşması ve zamanın yetmiyor olması hastalığın yaygınlaşmasına neden olan etkenler olarak sayılabilir.
- Kronik yorgunluk sendromu tanısı koymak için ne gerekiyor? Tıbbi hikaye, fizik muayene, ruhsal durumun ve laboratuar bulguları gibi…
Tanısı için belirtilerin 6 aydan uzun sürmesi, belli aralıklarla yaşanması ve işlev düzeyini ciddi biçimde bozması gerekir. Öyküde durumun kaybolup tekrar alevlenmesi, yorgunluğun dinlenmeye rağmen en az altı aydır geçmiyor oluşu gibi etmenle önemli. Fizik muayenede grip benzeri belirtiler dışında yorgunluğu açıklayacak fiziksel bir belirti, organ veya sisteme yönelik bir bulgu saptanmaz. Laboratuvar bulguları da hastalığa özgül bir şey göstermez. Bağışıklık sistemi incelendiğinde zayıflamış olduğu saptanabilir ve tetikleyici olan virüslerin tespiti yapılabilir.
-Sosyal ve özel yaşam aktivitelerini nasıl etkiler?
Sürekli yorgun, enerjisiz ve isteksiz olma hali doğal olarak yaşamın tüm alanlarına yansır. Kişinin var olan sosyal çevresine, çalışma ortamına kişisel ilişkilerine oldukça olumsuz etkilerde bulunur. İş yaşamında ciddi işgücü kaybı yaratan durumlardan biri olarak sayılabilir.
- Bellekte durum nedir soruna neden olur mu? Konsantrasyonda önemli bozulma görülür mü?
-Ciddi hatırlama ve özellikle yeni bilgileri öğrenme ve akılda tutma güçlükleri yaşanır. Dikkatini toplama anlamında da güçlükler sık gözlenir.
Fiziksel belirtileri nelerdir, depresyon ile beraber olur mu, karışır mı? Sinirlilik rastlanır mı? Depresyon ve stres durumu nedir?
Bu kişiler sürekli yorgundurlar. Az enerji gerektiren işleri bile yapmakta güçlük çekerler ve çok fazla çabalamaları gerekir, sürekli ertelerler. Stres karşı duyarlılıkları çok artmıştır. Tahammül güçleri ciddi oranda azalmıştır, çok sinirli ve gergindirler, altta saldırgan davranışlarda bile bulunabilirler. Geceleri uyuyamazlar. Tüm kas gruplarında ağrı, boğazda yanma, koltuk altı ve boyun lenf bezlerinde şişme, hafif ateş, eklem ağrıları gözlenebilir ve bu nedenle griple karışabilir. Pek çok belirtisi depresyona benzerlik gösterdiğinden depresyonla karışabilir. Ancak kronik yorgunlukta depresif duygulanım dediğimiz; mutsuz, neşesiz olma, kendini kötü hissetme, sık ağlama gibi belirtiler başlangıç döneminde gözlenmez. Hastalığın süresi uzadıkça hiçbir şey yapamıyor olmak ve düzelemeyeceğine inanmaya başlamak giderek depresyonun da yerleşmesine neden olabilir. Panik ataklar çok sık karşılaşılan tablolar olmamakla birlikte kaygı düzeyinin artması sonrası görülebilirler.
- İlaç ile tedavi nasıl yarar sağlıyor? Terapi neler sağlar bu kişilere?
Genellikle belirtilere yönelik ilaç tedavisi yapılmakta… Ateş düşürücü, B ve C vitamini ve gerektiği hallerde antidepresan ilaçların tedavide yeri var. Bağışıklık sistemini güçlendiren ilaçlar da zaman zaman kullanılabiliyor ve yarar sağladığı gözleniyor. Terapide kişileri hiçbir şeye yapamamanın yarattığı kısır döngüden çıkarmak ve yaşam enerjisini tekrar şekillendirmek ve motivasyonu arttırmak yönünde çalışmalar yapılıyor ve oldukça iyi sonuçlar alınabiliyor. Ayrıca yoğun iş temposu içinde çoğu zaman kişisel gereksinimlerini, hobilerini, mola ve hatta tatil yapmayı unutan kişilere kendilerine ve yaşama farklı bir açıdan bakma olanağı sağlanmış oluyor
Kişiyi halsiz bırakarak cansız cenaze haline getiren kronik yorgunluk kişiyi hem sosyal yaşamında hem de özel hayatında ciddi sorunlara sebebiyet vermektedir. Kronik yorgunluk kimlerde yaşanır, nasıl ortaya çıkar ve ne şekilde ilerler, hangi fiziksel ve psikiyatrik sorunlar eşlik eder, tedavisinde neler yaşanır gibi konuları bu konularda çalışan NPİSTANBUL Etiler Polikliniği'nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Özlem Mestçioğlu ile konuştuk.
-Yorgunluk nedir psikiyatrik açıdan?
Yorgunluk, yıpranmışlık, tükenmişlik, bitkinlik, halsizlik, enerji kaybı olarak tanımlanabilir. Ayrıca, çalışma konusunda isteksizlik ve çalışma yaşamının tatsızlaşması, çabuk sıkılma ve performans azalması da yorgunluk olarak nitelendirilebilir.
-Tanımladığınız yorgunluk kronik hale ne zaman gelir?
Yorgunluk hali altı aydan fazla sürer ve pek çok işlev alanında bozulmalara neden olursa, öncelikle iş yaşamı olmak üzere kronik bir hal aldığından söz edilebilir.
-Biraz daha spesifik hale getirirsek kronik yorgunluk yaşayan kişi neler yapamaz? Maddeler halinde alabilir miyiz?
Elbette. Şöyle sıralayabilirim: İşte tam performans gösteremez. Sinirli olduğundan insanlarla ilişkisi bozulur. Yaşamını organize edemez. Hobilerine zaman ayıramaz.
-Hayat kalitesini ne yönde etkiler?
Hayat kalitesi oldukça olumsuz etkilenir.
-Çalışabilirler mi? İş verimi düşer mi? Performans gösteremez dediniz dışarıda?
Başlangıçta zorlukla da olsun çalışabilirlerse de bir süre sonra çalışamayacak, hatta kıpırdayamayacak hale gelirler. Dikkatini toplama eksikliği ve performanslarındaki genel ve giderek artan orandaki azalma iş verimini ciddi biçimde düşürür.
-Kronik yorgunluğa neden canlı cenaze sendromu denir?
Kişiler öylesine yorgun, bitkindirler ki kollarını kıpırdatacak halleri yoktur, bir köşede oturup kalmışlardır. Bir şey yapma konunda istekleri azalmıştır, isteseler bile yapmak için gerekli enerjiyi bulamazlar.
- Günlük işleri yapmak için gerekenden çok fazla mı efor sarf etmesi gerekir?
Efor kapasiteleri yarıdan fazla düştüğü için rutin işleri yapmak için bile 2 -4 hatta bazen 10 kat fazla efor sarf etmeleri gerekebilir.
-Bu rahatsızlıkta da stres faktöründen söz edebilir miyiz? Kronik yorgunluk yaşayan kişi bunun başa çıkma yeteneğinde azalma yaşar mı?
Stres bu hastalık için tetikleyici özellik taşıdığı gibi hastalığı yaşayan kişilerin stresle baş etme kapasitelerinde de ciddi düşmeler olur. Tahammül sınırları giderek daralır.
- Bu sendromda kişi daha önce kişiyi rahatsız etmeyen şeylerden rahatsız olur mu?
- Yolda ya da çarşı pazarda öfkelenirler mi? Anksiyete yaşarlar mı, kompulsif yeme, içme davranışına rastlar mısınız bu rahatsızlıkta?
Daha önce rahatsız olmadıkları şeylerden çok tedirgin olmaya başlarlar. Her şey gözlerine batar, sinirlerini bozar. Bu nedenle de çok öfkeli hatta saldırgan tavırlar içine girebilirler. Sürekli gergin ve huzursudurlar. Yolda durduk yerde bağırıp çağırabilirler. Çocuklarına karşı daha tahammülsüz ve sinirli davranabilirler. Kompulsif yeme- içme davranışları içine girerler. Her alanda olmakla birlikte özellikle iş alanında çok fazla anksiyete yaşarlar.
-İlaç kullanma konusunda nasıldırlar?
İlaç kullanma konusunda istekli oldukları söylenemez.
-Bu şikayet kişi de sonradan mı ortaya çıkar yoksa doğuştan mı getirirler?
Bu hastalık sonradan ortay çıkan bir hastalıktır, herhangi bir genetik geçişten de söz edilemez.
- Mekanizması nasıldır? Tedavisi hangi disiplinler üstlenmeli? Biyolojiyle bağlantılı yanı var mı? Örneğin enfeksiyon tetikleyici midir?
Mekanizmasında %50 oranında viral bir enfeksiyondan söz etmek mümkündür. Viral enfeksiyona bağlı olarak bağışıklık mekanizması bozulmakta ve nörolojik, horonal ve psikolojik değişiklikler gözlenmektedir. Viral toksisitenin de etkili olduğundan söz edilebilir. EBV, insan herpes virüsü, sitomegalovirüs kronik yorgunluğa neden olduğu bilinen en yaygın virüslerdendir.
-Bu hastalığı yaşayanlar daha evvel sağlıklı, tam ve aktif bir hayat stilleri olan insanlar mı?
Bu hastalığı yaşayan kişilerin hastalık öncesi normal, hatta aktif bir yaşantıları vardır.
- Uzun süreli psikolojik zorlanmalar kronik yorgunluk nedeni olur mu? Fiziksel travmalar ya da cerrahi müdahalelerden sonra da görülebilir mi?
Uzun süreli psikolojik zorlanma, fiziksel travmalar, aşılanma, anestezik maddeler, çevresel toksinler, kimyasallar, cıva gibi ağır metaller, cerrahi müdahaleler kronik yorgunluk sendromu (KYS) için tetikleyici faktörlerdir.
- Kronik yorgunlukta kişide ayrıca mental yani zihinsel bitkinlik yaşanır mı? Dikkat sorunu yaşar mı örneğin? Konuşmalarında aksama, zorlanma yaşarlar mı?
KYS yaşayanlar dikkatlerini toplamakta, öğrenmekte ve öğrendiklerini anımsamakta güçlük çekerler. Fiziksel olduğu kadar zihinsel açıdan da kendilerini yorgun, bitkin hissederler. Uygun kelimeleri seçmekte zorlanabilirler, kafaları çok karışık olabilir, başladıkları cümleleri tamamlayamayabilirler. Enerjileri düşük olduğundan bazen konuşmaları bile yarım kalabilir.
-Bu konuda kritik bir durum var. Hem kronik yorgunluk yaşayan kişinin çevresinde bu hastalığa inanma eğilimi görülebiliyor hem de hekimlerin bir kısmının bu hastalığa inanmadığı söyleniyor? Durum nedir?
Yaşanan belirtiler bir hastalığın varlığını net olarak ortaya koyuyor, ancak fiziksel olarak çok fazla belirti görülmediği için hastalık gibi algılanamayabiliyor. En sık görülen fiziksel belirtiler; lenf bezlerinde şişme, hafif ateş, boğazda yanma, kas-eklem ağrıları gibi gribi düşündüren belirtilerdir. Bu belirtilerle başvurulduğunda grip tedavisi uygulanır, ancak hastalarda belirtiler tedaviye rağmen devam ettiği için psikolojik denebilir, hasta doğru yönlendirilemeyebilir.
-Seyri nasıldır? Ani midir, sinsi mi başlar?
Genelde sinsi başlar ancak ani başlangıçlı da olabilir. Aktif dönemler ve yıkılma kötü olma dönemleri şeklinde devam eder.
- Bu kişiler savaşmayan, kaçma veya donma hali gösteren kişiler midir? Mücadeleyi göze alamazlar mı? Hayata bakışları negatif midir? Umut durumları nasıldır?
Kişilik olarak öyle olmasalar bile KYS geliştikten sonra mücadele güçleri olmadığı için veya olduklarına ya da yapacaklarına inançları kalmadığı için mücadeleden kaçmayı tercih ederler. Hayata hep olumsuz bakma eğilimindedirler. Her şeyi tersinden algılarlar. Hiç bir şeyi değiştirecek enerjileri olmadığı gibi değişeceğine olan inançlarını, umutlarını da yitirmiş durumdadırlar. Hissettikleri yorgunluk nedeniyle yaptıkları şey giderek azalır, bu da psikolojik yorgunluk ve yetersizliği getirir.
-Neden eğitimli, gelir seviyesi yüksek kesimde daha çok görülüyor? 30-50 yaş grubunu etkiliyor olmasını nasıl anlayabiliriz?
Genelde eğitimi yüksek ve gelir düzeyi üst düzey olan kişilerin iş sorumluluğu yüksek ve tempoları yoğun olmakta. Yoğun tempo bağışıklık mekanizmasını yavaşlattığından her türlü enfeksiyona ve strese daha duyarlı hale geliyor kişiler. Bu grup kişilerin daha çok 30-50 yaş grubunda olması nedeniyle hastalığın en yoğun göründüğü grupta bu yaş aralığında oluyor. Vakaların % 70'i kadın olmakla birlikte oranlarda değişiklikler de olabiliyor.
- Avrupa ülkelerinde ve Amerika'da uzun yıllardır bilinen bu hastalık artık son yıllarda Türkiye'de de tanınmaya başlandı. Bu yaşanan hızlı hayat temposuyla mı ilgili?
Hızlı tempo, yüksek sorumluluk getiren işler, yaşam şartlarını giderek ağırlaşması ve zamanın yetmiyor olması hastalığın yaygınlaşmasına neden olan etkenler olarak sayılabilir.
- Kronik yorgunluk sendromu tanısı koymak için ne gerekiyor? Tıbbi hikaye, fizik muayene, ruhsal durumun ve laboratuar bulguları gibi…
Tanısı için belirtilerin 6 aydan uzun sürmesi, belli aralıklarla yaşanması ve işlev düzeyini ciddi biçimde bozması gerekir. Öyküde durumun kaybolup tekrar alevlenmesi, yorgunluğun dinlenmeye rağmen en az altı aydır geçmiyor oluşu gibi etmenle önemli. Fizik muayenede grip benzeri belirtiler dışında yorgunluğu açıklayacak fiziksel bir belirti, organ veya sisteme yönelik bir bulgu saptanmaz. Laboratuvar bulguları da hastalığa özgül bir şey göstermez. Bağışıklık sistemi incelendiğinde zayıflamış olduğu saptanabilir ve tetikleyici olan virüslerin tespiti yapılabilir.
-Sosyal ve özel yaşam aktivitelerini nasıl etkiler?
Sürekli yorgun, enerjisiz ve isteksiz olma hali doğal olarak yaşamın tüm alanlarına yansır. Kişinin var olan sosyal çevresine, çalışma ortamına kişisel ilişkilerine oldukça olumsuz etkilerde bulunur. İş yaşamında ciddi işgücü kaybı yaratan durumlardan biri olarak sayılabilir.
- Bellekte durum nedir soruna neden olur mu? Konsantrasyonda önemli bozulma görülür mü?
-Ciddi hatırlama ve özellikle yeni bilgileri öğrenme ve akılda tutma güçlükleri yaşanır. Dikkatini toplama anlamında da güçlükler sık gözlenir.
Fiziksel belirtileri nelerdir, depresyon ile beraber olur mu, karışır mı? Sinirlilik rastlanır mı? Depresyon ve stres durumu nedir?
Bu kişiler sürekli yorgundurlar. Az enerji gerektiren işleri bile yapmakta güçlük çekerler ve çok fazla çabalamaları gerekir, sürekli ertelerler. Stres karşı duyarlılıkları çok artmıştır. Tahammül güçleri ciddi oranda azalmıştır, çok sinirli ve gergindirler, altta saldırgan davranışlarda bile bulunabilirler. Geceleri uyuyamazlar. Tüm kas gruplarında ağrı, boğazda yanma, koltuk altı ve boyun lenf bezlerinde şişme, hafif ateş, eklem ağrıları gözlenebilir ve bu nedenle griple karışabilir. Pek çok belirtisi depresyona benzerlik gösterdiğinden depresyonla karışabilir. Ancak kronik yorgunlukta depresif duygulanım dediğimiz; mutsuz, neşesiz olma, kendini kötü hissetme, sık ağlama gibi belirtiler başlangıç döneminde gözlenmez. Hastalığın süresi uzadıkça hiçbir şey yapamıyor olmak ve düzelemeyeceğine inanmaya başlamak giderek depresyonun da yerleşmesine neden olabilir. Panik ataklar çok sık karşılaşılan tablolar olmamakla birlikte kaygı düzeyinin artması sonrası görülebilirler.
- İlaç ile tedavi nasıl yarar sağlıyor? Terapi neler sağlar bu kişilere?
Genellikle belirtilere yönelik ilaç tedavisi yapılmakta… Ateş düşürücü, B ve C vitamini ve gerektiği hallerde antidepresan ilaçların tedavide yeri var. Bağışıklık sistemini güçlendiren ilaçlar da zaman zaman kullanılabiliyor ve yarar sağladığı gözleniyor. Terapide kişileri hiçbir şeye yapamamanın yarattığı kısır döngüden çıkarmak ve yaşam enerjisini tekrar şekillendirmek ve motivasyonu arttırmak yönünde çalışmalar yapılıyor ve oldukça iyi sonuçlar alınabiliyor. Ayrıca yoğun iş temposu içinde çoğu zaman kişisel gereksinimlerini, hobilerini, mola ve hatta tatil yapmayı unutan kişilere kendilerine ve yaşama farklı bir açıdan bakma olanağı sağlanmış oluyor