Psikolojik danışmanlık hizmeti ve psikoterapi süreci gibi tedavi yöntemleri hassas ve dikkatli yürütülmesi gereken uygulamalardır. Bu konuda özellikle profesyonel bir destek almak ruhsal sağlığımız ve mahremiyetimiz açısından oldukça önemlidir. Peki ya bu işin profesyonelleri kimlerdir?
Türk Psikologlar Derneğinin tanımlamasına göre, dört yıllık Psikoloji Lisans eğitimini tamamlamış herkes Psikolog unvanını kullanmaya hak kazanır. Tabi Psikoloji Bilimi dört yılda hazmedilemeyecek kadar büyük bir alandır. Farklı metotları, terapi şekillerini içeren; sürekli gelişen ve genişleyen büyük bir yelpazedir. Her geçen gün Psikoloji Bilimi, alanına yeni kuramlar ve bilgiler katmaktadır. Birçok alt alana sahip olan Psikolojinin Ruh Sağlığı ve psikoterapiyle ilgilendiği bölümü ise “Klinik Psikoloji” alanında faaliyetlerini gösterir.
Klinik Psikoloji, insanın zihinsel farklılıklarını, normal dışı davranışlarını ve duygusal serüvenlerini anlamaya çalışan ve ruhsal problemleri tedavi etmeye odaklanan bir alt bilimdir. Psikoloji bilimiyle paralel olarak insanı konu alan, bunun yanında tedavi metotları geliştiren bir alandır. Bu sebeple Klinik Psikolojide terapi süreçlerine yönelik birçok farklı metot ve ekol bulunur. Bilişsel Davranışçı Terapi ve Psikanalitik Terapi bunlardan bazılarıdır.
Psikolog seçimindeyse önemli olan seçeceğiniz Terapistin size hangi metotla yaklaşacağı ve bu metodun sizin problem türünüze uygun olup olmayacağı konusudur. Bu seçimi yaparken sorununuzun türü hakkında bilgi sahibi olmalı ve danışacağınız Psikoloğun uzmanlık ve ilgi alanlarını araştırmalısınız. Aksi taktirde terapi sürecinden yeterli verimi alamayabilir ve irdelenen sorun çözüme kavuşamadığı içinde sizi daha da çok yorabilir.
Terapist seçiminde bir diğer önemli konu ise gizlilik ve güven. Terapi esnasında danışan kendine özel konuları ve kimseye açamadığı sorunlarını paylaşacağı için oldukça hassas ve savunmasız olacaktır. Bu durum danışanın endişe duymasına, çekinmesine ve rahat hissedememesine sebep olabilir. Böyle bir durumdaysa terapi süreci anlamlı ve faydalı bir şekilde sürdürülemez. Sağlıklı bir danışmanlık hizmeti alabilmek için karşınızdaki uzmana güven duymalı ve gizlilik esasının korunacağına emin olmalısınız. Psikoterapi sürecine başlamadan önce danışman adayınızla bir ön görüşme gerçekleştirmeli ve güven duyduğunuzdan emin olmalısınız. Terapi hizmeti almayı düşündüğünüz bir Psikolog hakkında daha önce yapılan değerlendirmeleri dikkate almanız ve varsa internet adresinden özgeçmişi hakkında bilgi edinmeniz seçiminizde size yardımcı olacaktır.
Tüm bunların yanı sıra kendinizi Terapi Sürecine hazır hissetmeniz ve sorunlarınız sizin için sarpa sarmadan önce Tedaviye başvurmanız da hem Danışmanınız hem de sizin için bu hassas süreci kolaylaştıracaktır.
Türk Psikologlar Derneğinin tanımlamasına göre, dört yıllık Psikoloji Lisans eğitimini tamamlamış herkes Psikolog unvanını kullanmaya hak kazanır. Tabi Psikoloji Bilimi dört yılda hazmedilemeyecek kadar büyük bir alandır. Farklı metotları, terapi şekillerini içeren; sürekli gelişen ve genişleyen büyük bir yelpazedir. Her geçen gün Psikoloji Bilimi, alanına yeni kuramlar ve bilgiler katmaktadır. Birçok alt alana sahip olan Psikolojinin Ruh Sağlığı ve psikoterapiyle ilgilendiği bölümü ise “Klinik Psikoloji” alanında faaliyetlerini gösterir.
Klinik Psikoloji, insanın zihinsel farklılıklarını, normal dışı davranışlarını ve duygusal serüvenlerini anlamaya çalışan ve ruhsal problemleri tedavi etmeye odaklanan bir alt bilimdir. Psikoloji bilimiyle paralel olarak insanı konu alan, bunun yanında tedavi metotları geliştiren bir alandır. Bu sebeple Klinik Psikolojide terapi süreçlerine yönelik birçok farklı metot ve ekol bulunur. Bilişsel Davranışçı Terapi ve Psikanalitik Terapi bunlardan bazılarıdır.
Psikolog seçimindeyse önemli olan seçeceğiniz Terapistin size hangi metotla yaklaşacağı ve bu metodun sizin problem türünüze uygun olup olmayacağı konusudur. Bu seçimi yaparken sorununuzun türü hakkında bilgi sahibi olmalı ve danışacağınız Psikoloğun uzmanlık ve ilgi alanlarını araştırmalısınız. Aksi taktirde terapi sürecinden yeterli verimi alamayabilir ve irdelenen sorun çözüme kavuşamadığı içinde sizi daha da çok yorabilir.
Terapist seçiminde bir diğer önemli konu ise gizlilik ve güven. Terapi esnasında danışan kendine özel konuları ve kimseye açamadığı sorunlarını paylaşacağı için oldukça hassas ve savunmasız olacaktır. Bu durum danışanın endişe duymasına, çekinmesine ve rahat hissedememesine sebep olabilir. Böyle bir durumdaysa terapi süreci anlamlı ve faydalı bir şekilde sürdürülemez. Sağlıklı bir danışmanlık hizmeti alabilmek için karşınızdaki uzmana güven duymalı ve gizlilik esasının korunacağına emin olmalısınız. Psikoterapi sürecine başlamadan önce danışman adayınızla bir ön görüşme gerçekleştirmeli ve güven duyduğunuzdan emin olmalısınız. Terapi hizmeti almayı düşündüğünüz bir Psikolog hakkında daha önce yapılan değerlendirmeleri dikkate almanız ve varsa internet adresinden özgeçmişi hakkında bilgi edinmeniz seçiminizde size yardımcı olacaktır.
Tüm bunların yanı sıra kendinizi Terapi Sürecine hazır hissetmeniz ve sorunlarınız sizin için sarpa sarmadan önce Tedaviye başvurmanız da hem Danışmanınız hem de sizin için bu hassas süreci kolaylaştıracaktır.