Psikoterapi, kişinin en basitçe kendini daha iyi hissetmesi, sorunlarına bir çözüm bulması için tercih edebileceği profesyonel bir yardımdır. Elbette psikoterapi uygulaması ve psikoterapiden alınan fayda iyi hissetmekten çok daha karmaşıktır. Psikoterapi kişinin kendisiyle yüzleşmesini sağlar, kişinin kendisine dönerek, kendisiyle temas ederek ruhsallığını ve iç dünyasını anlamasına yardımcı olur. Psikoterapiye sadece daha iyi görme, daha iyi duyma ve daha iyi anlama uğraşısı da diyemeyiz. Psikoterapi, kişide ruhsal değişimi sağlayabilir.İç dünyanın analiz edilmesi sayesinde değişim ve dönüşüm mümkün olabilir.İç dünyadaki değişimi kişi, dış dünyasına da yansıtacaktır.
Bireysel Yetişkin Psikoterapisi
Psikoterapi, yetişkin bireysel psikoterapi olarak ele alırsak, iki kişilik bir yolculuktur. Kişinin iç dünyasının derinlerine dalacağı; heyecan, korku, kaygı, neşe, sevgi ve nefret gibi birçok duyguyu barındırabilen, birçok geçmiş yaşantının hatırlanacağı; hayallerin, rüyaların ve düşlemlerin gündeme geleceği, terapist ve danışan arasındaki ilişkinin gelişeceği bir yolculuk. Bu iki kişilik ilişki, danışan için önemli konuların işlenmesi için bir alan oluşturur. Bu alanda ‘güven’ önemli bir dayanak olsa da, kişinin iç dünyasına hakim olan güvensizlik ve tekinsizlik temaları da bu alanda çalışılabilir. Psikoterapi, kelimeler aracılığıyla neredeyse her temanın çalışılabileceği özgür bir alan olarak tanımlanabilir.
Psikoterapi ve Değişim
Psikoterapide değişim nasıl mümkün olur? Danışanlar bazen psikoterapinin kendilerine bir teknik sağladığından bahsederler, bazen de nasıl olduğunu anlamadıkları bir şekilde değiştiklerini ifade ederler. Psikoterapiden geçmeyen birçok kişi kelimeler yoluyla iyileşebileceklerine inanmayabilir. Hem sözel hem sözel olmayan iletişim yoluyla psikoterapide; kişinin geçmiş yaşantılarını nasıl içselleştirdiği ve bunların güncel durumda gerçekdışı bir şekilde karşısına tekrar tekrar nasıl çıktığı, kişinin zihnindeki bilinçdışı bağlantılar, bilinçdışı çağrışımlar, bilinçdışı denklemler, birbirleriyle bağlantı halindeki temalar ve bunların kişiyi ne şekilde etkilediği, gerçeklikle uyumlu olan ve gerçekdışı sayılabilecek algıları, farkında olduğu ve olmadığı yaşantıları, kendisini, kendisi dışındaki kişileri ve dış dünyayı algılayışı ve bunlara yönelik yaklaşımı çalışılabilir.
Psikoterapinin Sıklığı ve Süresi
Ne sıklıkta, ne kadar süre?
Psikoterapiye gitme sıklığı ve süresi esas olarak yardım alacak kişinin kararı ve motivasyonuna bağlıdır, ancak kişi kendini hazır hissettiği takdirde daha sık ve daha uzun bir psikoterapi süreci, kişinin hayatındaki bütün öğelerin derinlemesine çalışılmasına imkan verecektir. Bazen sadece belirli birkaç konuda psikolojik danışmanlık almak istenebilir, böyle olduğunda belki kısa bir süre, belki birkaç seanstan fayda alındığı hissedilebilir, ancak kişinin kendisini derinden anlaması ve köklü değişimler için minimum haftada bir sıklığında ve minimum birkaç yıl devam edilmesi gerektiğini söyleyebilirim. Uzun süreli psikoterapi ucu açık bir süreçtir, uzun yıllar devam edebilir.
Psikoterapi Uygulamasının Çerçevesi – Sabitlik İlkesi
Psikoterapinin belirli bir uygulama çerçevesi vardır. Psikoterapi seansları için sabitlik ilkesi önemlidir. Sabitlik ilkesi, seansların mümkün olduğunca sabit unsurlar dahilinde yapılmasını vurgular: Sabit bir saat aralığı, sabit bir gün veya günler, sabit bir mekan gibi. Sabit bir dışsal çerçeve, sabit bir terapi ilişkisini mümkün kılar.Süreksizlikler ve kopukluklar içeren içsel çerçeve tamir olma imkanı bulabilir.
Gizlilik İlkesi
Psikoterapinin önemli bir diğer özelliği gizlilik ilkesidir. Psikoterapist gizlilik ilkesini itinayla uygulamakla yükümlüdür. Psikoterapiye gelen danışanın kimliği ve psikoterapi çalışmasında anlatılanlar, konuşulanlar psikoterapist tarafından gizli tutulur. Oldukça istisnai olarak meydana gelebilecek, kişinin kendisine veya bir başkasına fiziksel zarar vermesi gibi durumlarda üçüncüler bilgilendirilebilir.
Psikanalitik Psikoterapi Yaklaşımı
Psikanalitik psikoterapide “serbest çağrışım” metodu kullanılır. Bu, kişinin aklına gelenleri mümkün olduğunca serbest yani sansürsüz bir şekilde anlatmasına denir. Bu yöntemle bilinçdışının bilince ulaşması hedeflenir. Psikanalitik psikoterapinin diğer bir aracı rüyaların incelenmesidir. Rüyalar bilinçdışı malzemeye ulaşmaya imkan verir. Rüyaların yorumlanması ve anlaşılması yoluyla kişinin farkında olmadıklarının farkına varması hedeflenir. Psikanalitik psikoterapinin bir başka metodu da aktarım ve karşıaktarım dinamiklerinin çalışılmasıdır. Psikoterapist ve danışan arasındaki ilişkide ortaya çıkan bu dinamiklerin çalışılması geçmiş yaşantıların ve iç dünyanın anlaşılmasını kolaylaştırır.
Hümanistik (Danışan Odaklı, Rogeryen) Psikoterapi Yaklaşımı
Danışan odaklı psikoterapi, terapistin empatik, koşulsuz bir şekilde kabul edici, saydam ve mevcut olmasını içerir. Carl Rogers’a göre saydamlık, '-mış' gibi yapmama ve şeffaflığı ifade eder.
Bireysel Yetişkin Psikoterapisi
Psikoterapi, yetişkin bireysel psikoterapi olarak ele alırsak, iki kişilik bir yolculuktur. Kişinin iç dünyasının derinlerine dalacağı; heyecan, korku, kaygı, neşe, sevgi ve nefret gibi birçok duyguyu barındırabilen, birçok geçmiş yaşantının hatırlanacağı; hayallerin, rüyaların ve düşlemlerin gündeme geleceği, terapist ve danışan arasındaki ilişkinin gelişeceği bir yolculuk. Bu iki kişilik ilişki, danışan için önemli konuların işlenmesi için bir alan oluşturur. Bu alanda ‘güven’ önemli bir dayanak olsa da, kişinin iç dünyasına hakim olan güvensizlik ve tekinsizlik temaları da bu alanda çalışılabilir. Psikoterapi, kelimeler aracılığıyla neredeyse her temanın çalışılabileceği özgür bir alan olarak tanımlanabilir.
Psikoterapi ve Değişim
Psikoterapide değişim nasıl mümkün olur? Danışanlar bazen psikoterapinin kendilerine bir teknik sağladığından bahsederler, bazen de nasıl olduğunu anlamadıkları bir şekilde değiştiklerini ifade ederler. Psikoterapiden geçmeyen birçok kişi kelimeler yoluyla iyileşebileceklerine inanmayabilir. Hem sözel hem sözel olmayan iletişim yoluyla psikoterapide; kişinin geçmiş yaşantılarını nasıl içselleştirdiği ve bunların güncel durumda gerçekdışı bir şekilde karşısına tekrar tekrar nasıl çıktığı, kişinin zihnindeki bilinçdışı bağlantılar, bilinçdışı çağrışımlar, bilinçdışı denklemler, birbirleriyle bağlantı halindeki temalar ve bunların kişiyi ne şekilde etkilediği, gerçeklikle uyumlu olan ve gerçekdışı sayılabilecek algıları, farkında olduğu ve olmadığı yaşantıları, kendisini, kendisi dışındaki kişileri ve dış dünyayı algılayışı ve bunlara yönelik yaklaşımı çalışılabilir.
Psikoterapinin Sıklığı ve Süresi
Ne sıklıkta, ne kadar süre?
Psikoterapiye gitme sıklığı ve süresi esas olarak yardım alacak kişinin kararı ve motivasyonuna bağlıdır, ancak kişi kendini hazır hissettiği takdirde daha sık ve daha uzun bir psikoterapi süreci, kişinin hayatındaki bütün öğelerin derinlemesine çalışılmasına imkan verecektir. Bazen sadece belirli birkaç konuda psikolojik danışmanlık almak istenebilir, böyle olduğunda belki kısa bir süre, belki birkaç seanstan fayda alındığı hissedilebilir, ancak kişinin kendisini derinden anlaması ve köklü değişimler için minimum haftada bir sıklığında ve minimum birkaç yıl devam edilmesi gerektiğini söyleyebilirim. Uzun süreli psikoterapi ucu açık bir süreçtir, uzun yıllar devam edebilir.
Psikoterapi Uygulamasının Çerçevesi – Sabitlik İlkesi
Psikoterapinin belirli bir uygulama çerçevesi vardır. Psikoterapi seansları için sabitlik ilkesi önemlidir. Sabitlik ilkesi, seansların mümkün olduğunca sabit unsurlar dahilinde yapılmasını vurgular: Sabit bir saat aralığı, sabit bir gün veya günler, sabit bir mekan gibi. Sabit bir dışsal çerçeve, sabit bir terapi ilişkisini mümkün kılar.Süreksizlikler ve kopukluklar içeren içsel çerçeve tamir olma imkanı bulabilir.
Gizlilik İlkesi
Psikoterapinin önemli bir diğer özelliği gizlilik ilkesidir. Psikoterapist gizlilik ilkesini itinayla uygulamakla yükümlüdür. Psikoterapiye gelen danışanın kimliği ve psikoterapi çalışmasında anlatılanlar, konuşulanlar psikoterapist tarafından gizli tutulur. Oldukça istisnai olarak meydana gelebilecek, kişinin kendisine veya bir başkasına fiziksel zarar vermesi gibi durumlarda üçüncüler bilgilendirilebilir.
Psikanalitik Psikoterapi Yaklaşımı
Psikanalitik psikoterapide “serbest çağrışım” metodu kullanılır. Bu, kişinin aklına gelenleri mümkün olduğunca serbest yani sansürsüz bir şekilde anlatmasına denir. Bu yöntemle bilinçdışının bilince ulaşması hedeflenir. Psikanalitik psikoterapinin diğer bir aracı rüyaların incelenmesidir. Rüyalar bilinçdışı malzemeye ulaşmaya imkan verir. Rüyaların yorumlanması ve anlaşılması yoluyla kişinin farkında olmadıklarının farkına varması hedeflenir. Psikanalitik psikoterapinin bir başka metodu da aktarım ve karşıaktarım dinamiklerinin çalışılmasıdır. Psikoterapist ve danışan arasındaki ilişkide ortaya çıkan bu dinamiklerin çalışılması geçmiş yaşantıların ve iç dünyanın anlaşılmasını kolaylaştırır.
Hümanistik (Danışan Odaklı, Rogeryen) Psikoterapi Yaklaşımı
Danışan odaklı psikoterapi, terapistin empatik, koşulsuz bir şekilde kabul edici, saydam ve mevcut olmasını içerir. Carl Rogers’a göre saydamlık, '-mış' gibi yapmama ve şeffaflığı ifade eder.