Son konular

Roma imparatorluğu Hakkında Bilgi

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
51
Yaş
36
Coin
256,936
roma cumhuriyeti - roma imparatorluğunun yayılışı - roma imparatorluğunun gelişimi - ilk roma imparatoru kimdir -

Roma İmparatoluğu’nun en geniş halinde sınırlarıRoma İmparatorluğu Roma Cumhuriyeti’nin Augustus liderliğinde M.Ö. 1.yy.’da yeniden örgütlenmesiyle kurulan antik Roma devletidir. Uzun yıllar Akdeniz çevresinde hüküm süren Roma İmparatorluğu Kavimler Göçü’yle başlayan karışıklıklardan sonra M.S 395 tarihinde doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı. Batı kısmı (Batı Roma İmparatorluğu) 476 yılında Kavimler Göçü’nde Avrupa’ya gelen Türklerin saldırılarına dayanamayarak yıkılmış doğu kısmı da varlığını Doğu Roma İmparatorluğu veya Bizans İmparatorluğu olarak 1453'de Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u feth etmesine kadar sürdürmüştür.
Roma İmparatorluğu ünlü Latince deyiş Imperium Romanum’un çevirisi olarak da kullanılır. Bu deyişte imperium sözcüğü bir bölge vilayet anlamında kullanılmaktadır. Roma İmparatorluğu dünyanın Romalıların egemenliği altında kalan kısmı için kullanılan bir isimdi denilebilir. Aslında Roma kent sınırlarının aşılması ve yayılma politikası imparatorluk döneminden çok önce başlamıştı. Roma İmparatorluğu en geniş olduğu dönemde yaklaşık 5.900.000 km2 büyüklüğündeydi. Avrupa tarihinin “klasik antikite” dönemindeki en geniş imparatorluğuydu.

Roma Cumhuriyeti ve Roma İmparatorluğu’nun yayılımı
Kırmızı – M.Ö. 133
Turuncu – M.Ö. 44 (Cumhuriyetçi generallarin zaferlerinden sonra)
Sarı – M.S. 14 (Augustus’un ölümü)
Yeşil – 117 (en geniş dönemi)Augustus’un otokrasisinden yüzyıllar önce Roma (Roma Krallığı ve Roma Cumhuriyeti) zaten İtalyan Yarımadası’nı aşmış önemli rakiplerini yenilgiye uğratmıştı. Augustus’un reformları Roma devletini bir imparatorluğa çevirmiş 3. yüzyılın sonlarındaki Diokletian reformuna kadar sistem büyük oranda değişmeden devam etmiştir. Diokletian reformu imparatorluğu tetrarşiye dönüştürmüştür. Her ne kadar Diokletian’ın sunduğu politik sistem kısa bir süre boyunca varlığını korusa da imparatorluğun ikiye bölünmesine yol açmıştır. Bu da Roma’nın egemenliğinin iki yüzyıl daha boyunca Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu olarak sürdürmesine olanak sağlamıştır.

Batı İmparatorluğunun geleneksel çöküş tarihi 4 Eylül 476'dır. Yaklaşık binyıl sonra 1453'te daha çok Bizans İmparatorluğu olarak anılan Doğu Roma İmparatorluğu Osmanlıların egemenliğine geçmiştir. Augustus’tan Batı İmparatorluğu’nun Çöküşü’ne kadar Roma Batı Avrasya’da egemen olmuş nüfusun yarısını barındırmıştır.

Roma İmparatorluğu’nun gelişimi
Geleneksel olarak tarihçiler imparatorluğu Principate ve Dominate olarak iki döneme ayırırlar. Principate Augustus’un iktidara gelmesinden Üçüncü Yüzyıl Krizi’ne kadarki dönemi Dominate ise Diocletianus’tan batı imparatorluğunun yıkılışına kadarki dönemi kapsar. Bu ayrıma göre Principate (Latince “birinci vatandaş anlamına gelen princeps kelimesinden gelir) döneminde mutlakıyetin gerçekleri resmî olarak cumhuriyetçi yapının ardında saklanırken öte yandan Dominate (Latince “sahip” ya da “efendi” anlamına gelen dominus kelimesinden gelir) döneminde Altın taçlar ve ihtişamlı imparatorluk törenleriyle açıkça gözler önüne serilmiştir. Daha yakın dönemlerde tarihçiler aradaki farkın daha ince olduğuna karar vermişlerdir. Bazı tarihi yapılar bin yıldan uzun süre devam ederek Doğu Roma dönemine kadar sürmüş ve emperyal ihtişamın görüntüsü imparatorluğun ilk günlerinden itibaren yaygın olmuştur.

İlk imparator
Roma’nın ilk imparatorunun kim olduğuna dair kesin bir yanıt vermek mümkün değildir. Tamamen teknik açıdan bakıldığında net olarak bir “ilk imparator”dan bahsetmek kolay değildir zira bu ünvan Roma’nın anayasal sisteminde bulunan resmî bir konum değil farklı rollerin birleşmesinden oluşan bir pozisyondu.

Jül Sezar bir Dictator Perpetuus (yaşam boyu diktatör) idi. Bu Roma Cumhuriyeti’nde resmî bir pozisyon olan diktatörlüğün kural dışı bir biçimiydi. Yasalara göre normalde bir diktatörün yönetimi asla altı aydan fazla olmazdı. Bu yüzden Sezar tarafından oluşturulan diktatörlük biçimi Roma Cumhuriyeti’nin temel ilkeleri ile oldukça çelişiyordu. Ancak ne kadar kural dışı olursa olsun resmî olarak yetkileri bu cumhuriyet ünvanına dayanıyordu ve dolayısıyla da kendisi bir cumhuriyet yetkilisi olarak kabul edilir. Hiç değilse kendisi öyleymiş gibi davranıyordu. Aralarında birçoğu kendisi tarafından merhamet göstererek bağışlanmış eski düşmanlarının da bulunduğu bir dizi senatör Sezar’ın kendisini kral ilan edip bir monarşi kurmasından giderek endişe duymaya başlamışlardı. Bu yüzden Sezar’a suikast düzenlemek için bir komplo hazırlamışlar ve MÖ 44 yılının 15 Mart Günü diktatör suikastçilerin bıçak darbeleriyle öldürülmüştür.

Sezar’ın siyasi vârisi ablasının torunu olan Octavianus selefinin hatasında ders çıkarmış ve hiçbir zaman herkesin endişe ettiği diktatörlük ünvanı için bir talepte bulunmayarak çok daha dikkatli bir biçimde iktidarını cumhuriyetçi yapıların ardında gizlemiştir. Bunun amacı cumhuriyetin onarıldığı hülyasını beslemekti. Octavianus kendisine Augustus (soylu yükseltilmiş kişi) ve Princeps (“Roma Cumhuriyeti’nin birinci vatandaşı” ya da “Roma Senatosu’nun baş lideri” anlamında) gibi ünvanlar edindi. Princeps devlete iyi hizmette bulunanlara verilen bir ünvandı. Pompey de bu ünvana sahipti.

Bunlara ilaveten Augustus’a meşe ve defne yaprağından yapılmış çelengi giyme hakkı da verilmişti. Ancak şunun altı çizilmeli ki bu ünvanların ya da çelengin hiçbiri Augustus’a resmî olarak ilave güçler ya da otorite kazandırmıyordu. Resmî olarak kendisi yalnızca fazlasıyla değer verilen Roma vatandaşı bir konsüldü. Augustus Marcus Aemilius Lepidus’un MÖ 13'te ölmesinin ardından Pontifex Maximus da oldu. Augustus bir dizi ilave sıradışı gücü çok fazla ünvan talebinde bulunmadan elinde topladı. Nihayetinde ihtiyacı olan şey ünvanlar değil yetkinin kendisiydi.

Cumhuriyetten imparatorluğa: Augustus (MÖ 27 – MS 14)
Actium Savaşı Marcus Antonius ve Kleopatra’nın yenilgisi sonuçlanmış ve her ikisi de savaşın ardından intihar etmişti. Octavianus Kleopatra’nın oğlu ve eş-yönetici Caesarion’u öldürtmüştü. Ceasarion muhtemelen Jül Sezar’ın tek oğluydu. Dolayısıyla Caesarion’u öldürerek Octavianus Jül Sezar ile yakın kan bağı bulunan herhangi bir erkek rakip olasılığını da ortadan kaldırmış olmuştu. Roma’nın tek ve yegane yöneticisi olan Octavianus askerî malî ve sayasi meselelerin tam kapsamlı bir onarımına girişti. Bu girişimler Roma dünyasını istikrara oturtmayı ve pasifize etmeyi aynı zamanda da yeni rejimin kabul görmesini sağlamayı amaçlıyordu.

Octavianus’un Roma aleminin yöneticisi olmasının ardından Roma senatosu kendisine Augustus ismini verdi. Bu sırada ilk adı olarak imperator (Baş komutan) ünvanını zaten kullanmaktaydı. Bu cumhuriyet döneminden beri kullanılan bir ünvandı.

Sezar’ın evlatlık vârisi olan Augustus Sezar adıyla çağrılmayı tercih etmişti. Sezar Aile adının bir parçasıydı. Julio-Claudian yönetimi yaklaşık bir asır sürdü (MÖ 1. yüzyılın ortalarında Jül Sezar’ın iktidara gelmesinden MS 1. yüzyıl ortalarında imparator Nero’ya kadar). Flavius hanedanı döneminde ve Vespasianus ve oğulları Titus ve Domitianus’un hükümdarlığında Sezar kavramı fiiliyatta bir aile isminden resmî bir ünvana dönüşmüştü. Çar kayzer ve şah gibi bu ünvanın türevleri bugüne kadar gelmiştir.

İç savaşlar yüzünden o Güne kadar rastlanmamış sayılara ulaşan (50 civarında) Roma lejyonlarının sayısı 28'e düşürüldü. Özellikle içlerinde sadakatleri şüpheli olan bazı lejyonlar dağıtıldı. Bazıları Gemina (ikiz) ünvanıyla birleştirildi.[1] Ayrıca Augustus göürnüşte İtalya’da barışı muhafaza edebilmek için dokuz özel cohortes oluşturdu ve bunların en azından üçünü Roma’da konuşlandırdı. Bu cohortes sonradan Praetorian muhafızları olarak bilinen birimler haline geldi.

alıntı
 
Üst Alt