*Ruh kanseri*
*Ruh kanseri*
Nazan Arda geçen hafta 55 yaşında öldü Göğüs kanseriydi
Ameliyat için gittiği Amerika'da bir göğsü alınmıştı
Döndükten 11 yıl sonra beyin kanaması geçirdi
Beyninde de tümör vardı
Peş peşe geçirdiği iki ameliyatın ardından komaya girdi ve
kurtarılamadı Gazetedeki fotoğrafında, elinde bir ayıcıkla
gülümsüyordu
"Ayıcık", kendisi 4 yaşındayken vefat eden annesinin
armağanıydı
Nazan Arda, oyuncak ayısını 51 yıl boyunca hiç yanından ayırmamıştı
Karacaahmet'e gömülürken ayıcığını da
yanında toprağa verdiler Burada Nazan Arda'yı anmamın nedeni, 11
yıl önce Amerika'ya ameliyata giderken yazıp eşine
bıraktığı ölüm ilanı
Ecel, beklediğinden geç gelmiş, ama boşandığı eşi vasiyete
uyup kendi kaleminden vefat ilanını gazetelere vermiş Ilan
şöyle :
*"Şu anda Tanrı'ya teslim etmiş olduğum ruhumu, ömrümce tüm
sevdiklerim için mükemmeliyetçilik adına çok hırpaladım
Kendimi sevecek ve özgürlük tanıyacak vaktim olmadı Bilmem
o çok uğraş verdiğim 'özel biri' olabildim mi? Rahatsızlık
vermekten her zaman çekindiğim sizleri bugün () beni
uğurlamanız için bekliyor, hepinizi çok seviyorum"*
Ilanın köşesinde küçücük bir fotoğraf var: Nazan Arda' nın
ayıcığının fotoğrafı Metni okuyunca bunun bir vefat
ilanından çok pişmanlık beyanı olduğunu düşündüm Başkalarını mutlu
edebilmek uğruna kendinden vazgeçmiş , "rahatsızlık veririm"
kaygısıyla benliğini tarumar etmiş , ruhunu doyasıya salıveremeden can
vermiş "mükemmeliyetçiler" için kaleme alınmış bir ağıttı bu
Nazan Arda, uğruna bir ömür adadıklarından, belki de ilk ve
son kez bir "rahatsızlık" rica edip cenazesine çağırıyordu
Törene kaç kişi gitti bilmiyorum; ama ilanı verenin,
"boşandığı eşi" olması, o çok uğraş verdiği "özel biri"
olup olamadığı sorusunu yanıtlıyordu
Başkalarını seveyim derken, kendini sevecek vakti
bulamamıştı Son yolculuğunda yanında sadece vefakar ayıcığı
vardı Arda'nın fizyolojik hastalığına olduğu kadar
psikolojik rahatsızlığına da teşhisi Jean Baudrillard
koyuyor :
( "Tam Ekran", YKY, 2002, s10 )
Fransız felsefeciye göre, vücudumuzdan bütün biyolojik
düşmanları, mikropları, parazitleri atarsak, nasıl savunma
sistemi bozulan bedende hücreler birbirini kemirmeye başlar
ve kanser tehlikesi doğarsa, ruhta da aynı şey oluyor :
*"Sürekli pozitif olacağım" diye eleştirel öğeleri
benliğinden uzak tutan, negatif duyguları dışlayan her
ruhsal yapı, kendi kendini yiyerek felakete sürükleniyor
Eleştirel düşünce ise, krizi damıtma yeteneği sayesinde bu
felaketi önlüyor*
Benim yukarıdaki ilandan öğrendiğim şu: Bütün varoluşunu
"Beni beğenecekler mi ?"
"Beni seviyor mu ?" "Rahatsız eder miyim ?" kaygısı üzerine
kuruyorsan, bil ki sonun hüsran Bir küçük serzeniş, sıradan bir
tenkit ya da kadirbilmezlik, acılar pahasına kurduğun o "mükemmel
kale" yi yerle bir edebilir Ölüm ilanını kaleme alacağına
azat et kendini
Seni, sen diye kabul edip sevecekleri sev Eleştirki onun
için "özel biri" olabilesin
Kendini, kendine beğendir herkesten önce
Kimseye beğendirmek için de kendinden vazgeçme
Acıyı göze al, çünkü Dostoyevski' nin dediği gibi ,
"Insanın ruhunu yücelten bir acı, ucuz bir mutluluktan
evladır"
*Ruh kanseri*
Nazan Arda geçen hafta 55 yaşında öldü Göğüs kanseriydi
Ameliyat için gittiği Amerika'da bir göğsü alınmıştı
Döndükten 11 yıl sonra beyin kanaması geçirdi
Beyninde de tümör vardı
Peş peşe geçirdiği iki ameliyatın ardından komaya girdi ve
kurtarılamadı Gazetedeki fotoğrafında, elinde bir ayıcıkla
gülümsüyordu
"Ayıcık", kendisi 4 yaşındayken vefat eden annesinin
armağanıydı
Nazan Arda, oyuncak ayısını 51 yıl boyunca hiç yanından ayırmamıştı
Karacaahmet'e gömülürken ayıcığını da
yanında toprağa verdiler Burada Nazan Arda'yı anmamın nedeni, 11
yıl önce Amerika'ya ameliyata giderken yazıp eşine
bıraktığı ölüm ilanı
Ecel, beklediğinden geç gelmiş, ama boşandığı eşi vasiyete
uyup kendi kaleminden vefat ilanını gazetelere vermiş Ilan
şöyle :
*"Şu anda Tanrı'ya teslim etmiş olduğum ruhumu, ömrümce tüm
sevdiklerim için mükemmeliyetçilik adına çok hırpaladım
Kendimi sevecek ve özgürlük tanıyacak vaktim olmadı Bilmem
o çok uğraş verdiğim 'özel biri' olabildim mi? Rahatsızlık
vermekten her zaman çekindiğim sizleri bugün () beni
uğurlamanız için bekliyor, hepinizi çok seviyorum"*
Ilanın köşesinde küçücük bir fotoğraf var: Nazan Arda' nın
ayıcığının fotoğrafı Metni okuyunca bunun bir vefat
ilanından çok pişmanlık beyanı olduğunu düşündüm Başkalarını mutlu
edebilmek uğruna kendinden vazgeçmiş , "rahatsızlık veririm"
kaygısıyla benliğini tarumar etmiş , ruhunu doyasıya salıveremeden can
vermiş "mükemmeliyetçiler" için kaleme alınmış bir ağıttı bu
Nazan Arda, uğruna bir ömür adadıklarından, belki de ilk ve
son kez bir "rahatsızlık" rica edip cenazesine çağırıyordu
Törene kaç kişi gitti bilmiyorum; ama ilanı verenin,
"boşandığı eşi" olması, o çok uğraş verdiği "özel biri"
olup olamadığı sorusunu yanıtlıyordu
Başkalarını seveyim derken, kendini sevecek vakti
bulamamıştı Son yolculuğunda yanında sadece vefakar ayıcığı
vardı Arda'nın fizyolojik hastalığına olduğu kadar
psikolojik rahatsızlığına da teşhisi Jean Baudrillard
koyuyor :
( "Tam Ekran", YKY, 2002, s10 )
Fransız felsefeciye göre, vücudumuzdan bütün biyolojik
düşmanları, mikropları, parazitleri atarsak, nasıl savunma
sistemi bozulan bedende hücreler birbirini kemirmeye başlar
ve kanser tehlikesi doğarsa, ruhta da aynı şey oluyor :
*"Sürekli pozitif olacağım" diye eleştirel öğeleri
benliğinden uzak tutan, negatif duyguları dışlayan her
ruhsal yapı, kendi kendini yiyerek felakete sürükleniyor
Eleştirel düşünce ise, krizi damıtma yeteneği sayesinde bu
felaketi önlüyor*
Benim yukarıdaki ilandan öğrendiğim şu: Bütün varoluşunu
"Beni beğenecekler mi ?"
"Beni seviyor mu ?" "Rahatsız eder miyim ?" kaygısı üzerine
kuruyorsan, bil ki sonun hüsran Bir küçük serzeniş, sıradan bir
tenkit ya da kadirbilmezlik, acılar pahasına kurduğun o "mükemmel
kale" yi yerle bir edebilir Ölüm ilanını kaleme alacağına
azat et kendini
Seni, sen diye kabul edip sevecekleri sev Eleştirki onun
için "özel biri" olabilesin
Kendini, kendine beğendir herkesten önce
Kimseye beğendirmek için de kendinden vazgeçme
Acıyı göze al, çünkü Dostoyevski' nin dediği gibi ,
"Insanın ruhunu yücelten bir acı, ucuz bir mutluluktan
evladır"