Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ne Psikanalitik Bir Bakış

Konuyu Yükselt

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
1
Çözümler
1
Tepkime
41
Puanları
318
Yaş
35
Coin
256,935
“Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır…

Bu da gösterir ki, zaman ve mekân, insanla mevcuttur!”

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” beni en derinden etkileyen romanlardan biridir. Üzerine bu kadar düşünürken düşüncelerimi kaleme alma arzumdan kendimi alamadım. Bu romanın sadece toplumsal açıdan bir medeniyet çatışmasını barındırması ve batılılaşma çabası etrafında ele alınması çok yetersiz olur. Bu romanı benim için farklı ve özel kılan pek çok unsur var. Eski-yeni karşıtlığını ve kültürel bir mesele olarak geçmişin reddedilmesindeki toplumsal meselenin o güzel ironilerle anlatılması, Türkçe’nin güzelliğinin sunulma biçimi ve psikanaliz geleneğinden bu denli beslenmesi çok özel bir düşüncenin ürünü olmasına işaret ederek bu romanın zenginliğini ortaya koymaktadır.

“Saatleri Ayarlama Enstitüsü”, toplumsal açıdan ülke aydınlarının durumuna, toplumsal yapının bu çatışma içindeki değişim sancılarını yansıtmasına ve bu değişen durum içinde kişilerin ruhsal anlamdaki çatışmalarına ışık tutan Türk edebiyatının en önemli yapıtlarından biri olması nedeniyle pek çok açıdan irdelenmesi gereken bir romandır.

Öncelikle Ahmet Hamdi Tanpınar’ınbu romanının dili Türkçe’nin güzelliğini ortaya koyan bir başyapıt özelliğinde olup psikanalizden o kadar beslenmektedir ki bence Tanpınar Türkiye’nin ilk psikanalistlerinden olabilir. Kolaya kaçmadan kendine engeller yaratarak ruhun katmanlarını, farklılıklarını ve bilinmezliğini ortaya çıkarama arzusuyla kendi hakikatini bulmaya çalışmış. Karakterlerin bir psikanaliz seansı sırasındaymış gibi terapist hasta arasındaki konuşmalara benzer diyalogların olduğu, rüyaların çok estetik ve zengin biçimde sunulduğu, çeşitli çocukluk anıları ve bunların karakterin kendisine çağrıştırdığı şeylere sıklıkla yer verdiği görülmektedir.

Romandaki karakterlere bakacak olursak ana karakterlerden Doktor Ramiz, kendisini neredeyse takıntılı bir biçimde psikanalize adamış birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer ana karakter Hayri İrdal’ın çağrışımlarıyla Doktor Ramiz’e paylaştığı bilgiler, terapistin anlatılanlar arasında bağlantılar kurmasına, böylece ortaya çıkan davranış ile bilinçdışında bu davranışa neden olan olay arasında neden – sonuç ilişkisi kurmaya imkan tanır. Çünkü bildiğimiz gibi rüyalar, kişinin rastgele gözüken bir şekilde konudan konuya sıçraması, farkında olmadan anlatmayı seçtiği anılar, hep bilinçdışından izler taşmaktadır.

Romandaki psikanaliz seansları sürecinde Doktor Ramiz zorlayıcı yorumlarıyla belki de daha “babasal otoriter” konumundan Hayri İrdal’da özdeşim kuracağı bir baba eksikliği nedeniyle “baba kompleksi” olduğu sonucuna varır. Başka bir açıdan düşünürsek babalık işlevi sınırlayıcı, çerçeveleyen ve kuralı hatırlatan bir fonksiyonuna sahip olarak Hayri İrdal'ın Cumhuriyet dönemindeki çöküşü ve anı yakalayamayışını simgeleyen yaşamı sanki onun yıkılan bir imge olan babasını beğenmeyerek onun yerine kendisi için sürekli başka bir baba aramasıyla benzerlik gösterebilir ancak Doktor Ramiz’in ifade ettiği gibi çocuk kalarak bir türlü aradığını da bulamaz.

Kitabı okurken düş ile gerçek arasında gidip geldiğim tıpkı analizdeki gibi zamanın birbirine geçtiği bir yolculuğa sürüklendiğimi hissettim. Muhakkak bu Tanpınar’ın tıpkı rüyaları estetik bir biçimde sunması, hayali ve gerçeği iç içe geçirerek aktarma biçiminden de kaynaklanıyor.

Romandaki şu cümle psikanaliz uğraşını özetleyişine dair hayranlık uyandırıyor: “Bakın etrafa, hep maziden şikâyet ediyoruz, hepimiz onunla meşgulüz. Onu içinden değiştirmek istiyoruz”.

“Saat evleri ben yapmak istemiyordum. Benim merakım, zevkim insan ruhunu öğrenmekti. Herkes benim gibi mi, yoksa biraz farklı mı?” cümlesinden hareketle yazarın genel olarak bir merak arzusu içinde olduğu görülüyor. Az çok kendi ruhsallığı üzerine düşünmüş, çalışmış ve terapisinden geçmiş ruh sağlığı çalışanlarının bu mesleği yapmalarına iten arzu kendisinden yola çıkarak ötekinin ruhsallığına olan bu merak olsa gerek.

Ayrıca psikanalize temas etmeyen bir yazar nasıl işlemeyen, kırılmış, bozulmuş bir saati hastalanmış bir insana benzetebilirdi?
 

Similar threads

  • Soru
Sevdiklerinle paylaşmayı unutma ! Saatleri Ayarlama Enstitüsü Ne Anlatıyor? kitabı, zamanın değerini vurgulayarak, insanların yaşamlarını düzene sokma ihtiyacını ele alır. Zaman, insanların en değerli kaynaklarından biridir ve onu etkili bir şekilde kullanmak önemlidir. Kitap, Saatleri Ayarlama...
Cevaplar
0
Görüntüleme
8
  • Soru
Freud’un 1904 ve 1919 yılları arasında ele aldığı makaleler, Freud’un teknik üzerine makaleleri olarak geçer. Teknik, psikanalitik çalışmanın temellerini oluşturan tekniktir. Teknik üzerine makaleler genel olarak psikanalistin rolü, aktarım, aktarım aşkı, iyileşmenin dinamikleri, tekrarların...
Cevaplar
0
Görüntüleme
8
  • Soru
Sevdiklerinle paylaşmayı unutma ! Başım Sükutu Öğüten Uçsuz Bucaksız Değirmen Ne Demek? Türkçe bir deyimdir. “Başım sükutu öğüten uçsuz bucaksız değirmen ne demek?” deyimi, sessizlik içinde düşüncelerin sürekli olarak döndüğü, sıkıntıların ve sorunların zihinde dönen bir değirmen gibi olduğunu...
Cevaplar
0
Görüntüleme
5
  • Soru
Yalnızlık alıp karşına kendini, öteki kendilerinle konuşmaktır. Bakışmaktır, öteki kendilerinle; dövüşmektir. Kimi zaman da, öldürmektir İçlerinden sana en çok benzeyeni, benzemiyor diye. Yalnızlık öldürmektir. … Yalnızlık, sizin size yokuşunuzdur. … (Hasan Ali Toptaş) Masum; kederle...
Cevaplar
0
Görüntüleme
6
  • Soru
Raif Efendi Hangi Romanın Kahramanı? sorusu, okuyanların kafasında birçok soru işareti uyandırmaktadır. Raif Efendi, bir roman kahramanı olarak ne tür özelliklere sahiptir? Hangi romanda yer almaktadır? Bu soruların cevapları, okuyucuları merak içinde bırakmaktadır. Raif Efendi’nin karakteri...
Cevaplar
0
Görüntüleme
12
Üst Alt