Sahabelerden bazıları Hz. Peygamberin ölümüne niçin inanmak istememişlerdir?
Hz. Muhammed, 632 senesinde Veda Haccı’nı yapmasının ardından Medine’ye geri teşrif etmiştir. Daha sonra bir müddet geçti ve Peygamberimiz ölüm hastalığıyla karşı karşıya geldi. Fakat Peygamber Efendimiz hasta haliyle dahi Mescid-i Nebi’de zorlanmasına rağmen namazlarda imamlık yapmıştır. O acı günden ölümünden 3 gün evvel Peygamber Efendimiz iyice kötülemiştir. Namaz kıldırmayacağını anlamış ve Hz. Ebu Bekir’e bu vazifeyi vermiştir Ölümünden çok az süre evvel kimi sahabelerin yardımı sayesinde mescide gelebilmiştir. Minbere yavaşça çıkmayı başarmış ve mescitte bulunan sahabelere yüzünü dönerek şunları söylemiştir;
“Ey Müslümanları Birinize karşı kötü bir şeyde bulunmuş isem karşılığını istiyorum. Kimi kırdıysam işte buradayım, gelip kırsın ve beni incitsin. Kimin bende alacağı varsa işte malım, gelip alsın.” demiştir.
Hastalığı iyice ilerleyen Hz. Muhammed, 632 senesinde daha altmış üç yaşında iken dünya değiştirmiştir. Müslümanları yasa boğan bu olaya pek çok işi inanmak istememiş bu durumu kabullenememiştir. Bunlardan biri de Hz. Ömer’dir. Hz. Ömer Peygamber Efendimizin vefatını kabullenememiş ve öldü diyenlare sert çıkışmıştır. Bu vaziyete şahit olan Hz. Ebu Bekir: “Ey insanlar! Muhammed’e inanan, bilmeli ki o ölmüştür. Allah’a inanan, ona kulluk eden bilsin ki Allah sonsuzdur, asla ölmez” demiş ve insanları teskin etmeye çalışmıştır. Daha sonra ise şu ayeti okumuştur; “Muhammed, yalnızca bir peygamberdir. Ondan evvel de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz? Kim bu şekilde geri dönerse Allah’a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri ödüllendirecektir.
Hz. Ebu Bekir’in bu söylemleri insanları teskin etmiş kendine getirmiştir. Peygamberimizin cenazesini yıkama şerefi Hz. Ali’ye hasıl olmuştur. Yine defnetmekte onurlanan kişi o’dur. Hz. Muhammed vefat ettiği anda bulunduğu yere yani, eşi Hz. Aişe’nin odasına defnedilmiştir.
Bazı sahabeler Hz. Peygamberin ölümüne inanmamıştır. Çünkü bu kimseler, Pergamberimizi analarından babalarından çok seviyorlardı. Bu ani vefat herkesi derinden yaralamıştır ve insanların inanması güç olmuştur.
Hz. Muhammed, 632 senesinde Veda Haccı’nı yapmasının ardından Medine’ye geri teşrif etmiştir. Daha sonra bir müddet geçti ve Peygamberimiz ölüm hastalığıyla karşı karşıya geldi. Fakat Peygamber Efendimiz hasta haliyle dahi Mescid-i Nebi’de zorlanmasına rağmen namazlarda imamlık yapmıştır. O acı günden ölümünden 3 gün evvel Peygamber Efendimiz iyice kötülemiştir. Namaz kıldırmayacağını anlamış ve Hz. Ebu Bekir’e bu vazifeyi vermiştir Ölümünden çok az süre evvel kimi sahabelerin yardımı sayesinde mescide gelebilmiştir. Minbere yavaşça çıkmayı başarmış ve mescitte bulunan sahabelere yüzünü dönerek şunları söylemiştir;
“Ey Müslümanları Birinize karşı kötü bir şeyde bulunmuş isem karşılığını istiyorum. Kimi kırdıysam işte buradayım, gelip kırsın ve beni incitsin. Kimin bende alacağı varsa işte malım, gelip alsın.” demiştir.
Hastalığı iyice ilerleyen Hz. Muhammed, 632 senesinde daha altmış üç yaşında iken dünya değiştirmiştir. Müslümanları yasa boğan bu olaya pek çok işi inanmak istememiş bu durumu kabullenememiştir. Bunlardan biri de Hz. Ömer’dir. Hz. Ömer Peygamber Efendimizin vefatını kabullenememiş ve öldü diyenlare sert çıkışmıştır. Bu vaziyete şahit olan Hz. Ebu Bekir: “Ey insanlar! Muhammed’e inanan, bilmeli ki o ölmüştür. Allah’a inanan, ona kulluk eden bilsin ki Allah sonsuzdur, asla ölmez” demiş ve insanları teskin etmeye çalışmıştır. Daha sonra ise şu ayeti okumuştur; “Muhammed, yalnızca bir peygamberdir. Ondan evvel de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz? Kim bu şekilde geri dönerse Allah’a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri ödüllendirecektir.
Hz. Ebu Bekir’in bu söylemleri insanları teskin etmiş kendine getirmiştir. Peygamberimizin cenazesini yıkama şerefi Hz. Ali’ye hasıl olmuştur. Yine defnetmekte onurlanan kişi o’dur. Hz. Muhammed vefat ettiği anda bulunduğu yere yani, eşi Hz. Aişe’nin odasına defnedilmiştir.
Bazı sahabeler Hz. Peygamberin ölümüne inanmamıştır. Çünkü bu kimseler, Pergamberimizi analarından babalarından çok seviyorlardı. Bu ani vefat herkesi derinden yaralamıştır ve insanların inanması güç olmuştur.