büyük selçuklu devri sanatı - selçuklularda sanatın tarihçesi - selçuklu medreseleri - selçuklu camileri - anadolu selçuklu sanatı
Büyük Selçuklu devri sanatı. Selçuklular, Orta Asya’dan İran’a geldikleri zaman burada eski geleneklere dayanan yerli bir mimariyle karşılaştılar; bu mimariye kendileri de bazı özellikler katarak yeni yapı tipleri ortaya koydular. Selçukluların sanat tarihi bakımından meydana getirdikleri en önemli yapı tipi medresedir. Medreseler ilk defa Alparslan ve Melikşah’devirlerinin ünlü veziri Nizamülmülk tarafından yaptırıldı (XI.yy.).
Bunlar arasında Nişapur, Tuş ve Bağdat şehirlerindeki üç büyük devlet medresesiyle Horasan’daki Hargerd medresesi en önemli örneklerdir, İran bölgesindeki medreseler, zamanla ve moğol istilâlarıyla yok oldu; ancak Hargerd medresesi harabe halinde bugüne kadar gelebildi. Bu medresedeki kare planlı avlunun her kenarının ortasında bir eyvan vardır; kıble yönündeki eyvan büyük, yan kenarlarındaki eyvanlar küçüktür; bu yapı orta avlulu ve dört eyvanh planın uygulandığı ilk örnektir. Tonoz örtüsü yıkılmış olan medreseden bugüne sadece kerpiç yan duvarları, mihrabı ve kufi kitabesi kalmıştır. 1232′de Bağdat’ta yaptırılan Mustansıriye medresesi’ne kadar bu yapılar, hanefi, hanbeli, şafii ve maliki mezheplerinden biri veya ikisi için kuruluyordu. İlk defa bu medresede dört mezhep birarada toplandı.
Mustansıriye medresesinde, dikdörtgen bir avlunun çevresinde, her kenarın ortasında 6 m genişlikte bireı eyvan; uzun kenarlarda bu eyvanların yanında ayrıca birer eyvan daha vardır. Eyvanlar arasında, payeler üzerine, sivri kemerli revaklar ve bunların arkasında öğrenciler için iki kat halinde odalar sıralanır. Medreseler, Iran ve Türkistan’da yeni bir cami tipi olan ve nişli duvarlarla çevrili büyük avlusu bulunan medrese*camiyi meydana getirdi.
Büyük Selçuklu medrese-camileri arasında bugüne kadar iyi durumda gelebilmiş olan eski örnek İsfahan’daki Mescidi Cuma’dır. 1121′de yaptırılmış olan bu yapı 170X140 m’lik bir alanı kaplar. Avlu çevresindeki 4 eyvandan meydana gelen planıyla bu tip camilerin ilk örneği olması bakımından önemlidir. Büyük Selçuklu imparatorluğu devrine ait öteki camiler arasında Zevvare’deki Mescidi Cuma (1136)) ile Erdistan’daki Mescidi Cuma (1160), Gülpayegân camii ve Kazvin Mescidi Cuma’sı sayılabilir. Selçuklu cami mimarisinin gelişimini gösteren bu yapılarda aynı plan, aynı malzeme ve aynı süsleme özellikleri görülür.
Büyük Selçukluların mimariye kazandırdığı başka bir yapı tipi de mezar anıtlarıdır (türbeler). Sultanlar, emirler ve büyük devlet adamları için yapılmış olan bu mezar anıtlarının örneklerine Türkistan, Iran ve Anadolu’da rastlanır. Selçuklu mezar anıtları, kümbetler ve kubbeli büyük türbeler olarak iki gruba ayrılır. Kümbetler (mezar kuleleri). Büyük çadırlara benzeyen bu yapılar dört köşeli, çok köşeli veya yuvarlak biçimlidir; içten kubbeyle dıştan da biçimlerine göre piramit veya konik bir çatı ile örtülüdür.
Bu türbeler genellikle iki katlıdır. Merdivenle inilen bodrum, mezar kısmı; merdivenle çıkılan ve çoğunda birer mihrap da bulunan üst kat, mescittir. Doğu İran’da Meşhed şehrinde Radkân kümbeti (XII. ve XIII. yy.) ile Horasan’da Kişmar kümbeti (XIII. yy.) en önemli Selçuklu kümbetleridir. Radkân kümbeti, 22 m yüksekliğindedir ve tuğladan yapılmıştır, üzerini, eskiden çinilerle kaplı olan konik bir çatı örter. Ayrıca alt kısmında görülen tuğla süsleme de ilgi çekicidir. Kişmar kümbeti, 18 m yüksekliğindedir. Öteki önemli Selçuklu kümbetleri olarak Meraga’da Kümbedi Surh, Kümbedi Kabus, Nahçivan’da Müminehatun türbesi ve Urmiye’de Sekümbet sayılabilir.
Kubbeli türbeler. Bu tipin en önemli örneği Sultan Sencer’in Merv’deki türbesidir (1157). Kare şeklinde olan türbenin kaidesinin bir kenarı 27 m, yüksekliği 14 m’dir. Bu kaidenin üzerinde kemerli bir galeri ve ortasında 17 m çapındaki kubbe yer alır. Yüksek bir kasnağa oturan kubbe, çift kubbe şeklindedir. Kubbenin üzerinin önce firuze renkli çinilerle kaplı olduğu; iç kısmındaki duvarlarda renkli kalem işleri ve kufi yazılı frizler bulunduğu biliniyor. Oldukça sağlam olan yapı, bugünkü şekliyle 36 m yüksekliğindedir.
Önemli büyük Selçuklu devri kervansarayları olarak XII. yy.a ait olan Rıbatı Şerif, Rıbatı Zeffarani ve Rıbatı Anuşirvan sayılabilir. Selçuklu yapılarında genellikle tuğla kullanılmıştır. Binaların iç ve dış yüzlerinde geniş ölçüde alçı, mermertozu ve kireç karışımıyla elde edilen bir harçtan yapılan alçı süsleme vardır. Camilerden başka, saraylarda da kullanılmış olan bu alçı süslemelerde çeşitli arabesk motifler, hayvan ve kuş motifleri, ayrıca büyük kompozisyonlar halinde av sahneleri ve saray hayatına ait sahneler de görülür.
ANADOLU SELÇUKLU DEVRİ SANATI
Selçuklular Anadolu’ya geldikleri zaman, burada Hititlerden gelen ve Asurlular, Yunanlılar, İranlılar, Romalılar ve Bizanslılarla devam eden sanat gelenekleriyle karşılaştılar. Bu sanatla kendi orta asya geleneklerini ve İslam ülkelerinden gelen ustaların etkilerini karıştırarak yeni bir sanat meydana getirdiler. Ayrıca komşu ülkelerin sanatlarından ve Hint, Çin gibi doğu ülkelerinden gelen eşyalar üzerindeki resim ve süslemeden de etkilendiler.
alıntı
Büyük Selçuklu devri sanatı. Selçuklular, Orta Asya’dan İran’a geldikleri zaman burada eski geleneklere dayanan yerli bir mimariyle karşılaştılar; bu mimariye kendileri de bazı özellikler katarak yeni yapı tipleri ortaya koydular. Selçukluların sanat tarihi bakımından meydana getirdikleri en önemli yapı tipi medresedir. Medreseler ilk defa Alparslan ve Melikşah’devirlerinin ünlü veziri Nizamülmülk tarafından yaptırıldı (XI.yy.).
Bunlar arasında Nişapur, Tuş ve Bağdat şehirlerindeki üç büyük devlet medresesiyle Horasan’daki Hargerd medresesi en önemli örneklerdir, İran bölgesindeki medreseler, zamanla ve moğol istilâlarıyla yok oldu; ancak Hargerd medresesi harabe halinde bugüne kadar gelebildi. Bu medresedeki kare planlı avlunun her kenarının ortasında bir eyvan vardır; kıble yönündeki eyvan büyük, yan kenarlarındaki eyvanlar küçüktür; bu yapı orta avlulu ve dört eyvanh planın uygulandığı ilk örnektir. Tonoz örtüsü yıkılmış olan medreseden bugüne sadece kerpiç yan duvarları, mihrabı ve kufi kitabesi kalmıştır. 1232′de Bağdat’ta yaptırılan Mustansıriye medresesi’ne kadar bu yapılar, hanefi, hanbeli, şafii ve maliki mezheplerinden biri veya ikisi için kuruluyordu. İlk defa bu medresede dört mezhep birarada toplandı.
Mustansıriye medresesinde, dikdörtgen bir avlunun çevresinde, her kenarın ortasında 6 m genişlikte bireı eyvan; uzun kenarlarda bu eyvanların yanında ayrıca birer eyvan daha vardır. Eyvanlar arasında, payeler üzerine, sivri kemerli revaklar ve bunların arkasında öğrenciler için iki kat halinde odalar sıralanır. Medreseler, Iran ve Türkistan’da yeni bir cami tipi olan ve nişli duvarlarla çevrili büyük avlusu bulunan medrese*camiyi meydana getirdi.
Büyük Selçuklu medrese-camileri arasında bugüne kadar iyi durumda gelebilmiş olan eski örnek İsfahan’daki Mescidi Cuma’dır. 1121′de yaptırılmış olan bu yapı 170X140 m’lik bir alanı kaplar. Avlu çevresindeki 4 eyvandan meydana gelen planıyla bu tip camilerin ilk örneği olması bakımından önemlidir. Büyük Selçuklu imparatorluğu devrine ait öteki camiler arasında Zevvare’deki Mescidi Cuma (1136)) ile Erdistan’daki Mescidi Cuma (1160), Gülpayegân camii ve Kazvin Mescidi Cuma’sı sayılabilir. Selçuklu cami mimarisinin gelişimini gösteren bu yapılarda aynı plan, aynı malzeme ve aynı süsleme özellikleri görülür.
Büyük Selçukluların mimariye kazandırdığı başka bir yapı tipi de mezar anıtlarıdır (türbeler). Sultanlar, emirler ve büyük devlet adamları için yapılmış olan bu mezar anıtlarının örneklerine Türkistan, Iran ve Anadolu’da rastlanır. Selçuklu mezar anıtları, kümbetler ve kubbeli büyük türbeler olarak iki gruba ayrılır. Kümbetler (mezar kuleleri). Büyük çadırlara benzeyen bu yapılar dört köşeli, çok köşeli veya yuvarlak biçimlidir; içten kubbeyle dıştan da biçimlerine göre piramit veya konik bir çatı ile örtülüdür.
Bu türbeler genellikle iki katlıdır. Merdivenle inilen bodrum, mezar kısmı; merdivenle çıkılan ve çoğunda birer mihrap da bulunan üst kat, mescittir. Doğu İran’da Meşhed şehrinde Radkân kümbeti (XII. ve XIII. yy.) ile Horasan’da Kişmar kümbeti (XIII. yy.) en önemli Selçuklu kümbetleridir. Radkân kümbeti, 22 m yüksekliğindedir ve tuğladan yapılmıştır, üzerini, eskiden çinilerle kaplı olan konik bir çatı örter. Ayrıca alt kısmında görülen tuğla süsleme de ilgi çekicidir. Kişmar kümbeti, 18 m yüksekliğindedir. Öteki önemli Selçuklu kümbetleri olarak Meraga’da Kümbedi Surh, Kümbedi Kabus, Nahçivan’da Müminehatun türbesi ve Urmiye’de Sekümbet sayılabilir.
Kubbeli türbeler. Bu tipin en önemli örneği Sultan Sencer’in Merv’deki türbesidir (1157). Kare şeklinde olan türbenin kaidesinin bir kenarı 27 m, yüksekliği 14 m’dir. Bu kaidenin üzerinde kemerli bir galeri ve ortasında 17 m çapındaki kubbe yer alır. Yüksek bir kasnağa oturan kubbe, çift kubbe şeklindedir. Kubbenin üzerinin önce firuze renkli çinilerle kaplı olduğu; iç kısmındaki duvarlarda renkli kalem işleri ve kufi yazılı frizler bulunduğu biliniyor. Oldukça sağlam olan yapı, bugünkü şekliyle 36 m yüksekliğindedir.
Önemli büyük Selçuklu devri kervansarayları olarak XII. yy.a ait olan Rıbatı Şerif, Rıbatı Zeffarani ve Rıbatı Anuşirvan sayılabilir. Selçuklu yapılarında genellikle tuğla kullanılmıştır. Binaların iç ve dış yüzlerinde geniş ölçüde alçı, mermertozu ve kireç karışımıyla elde edilen bir harçtan yapılan alçı süsleme vardır. Camilerden başka, saraylarda da kullanılmış olan bu alçı süslemelerde çeşitli arabesk motifler, hayvan ve kuş motifleri, ayrıca büyük kompozisyonlar halinde av sahneleri ve saray hayatına ait sahneler de görülür.
ANADOLU SELÇUKLU DEVRİ SANATI
Selçuklular Anadolu’ya geldikleri zaman, burada Hititlerden gelen ve Asurlular, Yunanlılar, İranlılar, Romalılar ve Bizanslılarla devam eden sanat gelenekleriyle karşılaştılar. Bu sanatla kendi orta asya geleneklerini ve İslam ülkelerinden gelen ustaların etkilerini karıştırarak yeni bir sanat meydana getirdiler. Ayrıca komşu ülkelerin sanatlarından ve Hint, Çin gibi doğu ülkelerinden gelen eşyalar üzerindeki resim ve süslemeden de etkilendiler.
alıntı