zeberus1234
Yeni Üye
Evliyânın meşhurlarından. 1832 (H.1248) senesinde Şam’da doğdu. Vefât yeri ve senesi belli değildir. Aklî ve naklî ilimleri zamanının meşhur âlimlerinden öğrendi. İlim öğrendiği âlimler; büyük İslâm âlimi Seyyid Muhammed Âbidîn’in talebelerinden Şeyh Abdulganî el-Meydânî ve babası Şeyh Saîd el-Halebî’nin talebesi olan Şeyh Abdullah ve Şeyh Selîm el-Attâr, Şeyh-ül-Haccar ve diğerleridir. Tasavvufta Halvetiyye yolunda Şeyh Sâdi el-Halvetî'den, Şâziliyye yolunda Şeyh Ebü'l-Mehâsin'den feyz aldı. Sohbetlerinde ve derslerinde insanların yanında melekler ve cinler de toplanırdı. On yedi yaşında Buhârîyi Şerîf'i ve diğer hadîs kitaplarını okuturdu. Ömrü ilim öğretmekle geçti. Hâne halkı çok kalabalık olmasına rağmen rahatlık ve bereket içinde yaşamıştır. Yazdığı eserler için “Telifâtımız Resulullah indinde makbul olduğu müjdelendi. Eserlerimden hâsıl olan hayırlar Resûlullah efendimizin medet ve yardımlarıyladır.” demiştir.
Câmiu Kerâmât-il Evliyâ müellifî Yûsuf Nebhânî şöyle anlatır: “Şeyh Selîm el-Mesûtî’nin şânını duymuştum. Kerâmetler sâhibi bu zâtı ancak 1905 (H. 1323) senesinde görmek nasib oldu. Beyrut'ta evimde otururken bir Cumartesi günü kuşluk vakti, iki kişi evime geldi. Gelenlerden birinin o olduğu yüzündeki nurdan, velilik âlemetlerinden belliydi. Velî bir zât olduğu hemen anlaşılıyordu. Defalarca elini öptüm. Meşâyih’den ne almışsa o feyzleri bana aktarıp icâzet verdi. Bu icâzeti verdiğini defalarca tekrarladı. Ayrıca bana Yâsîn-i şerîf sûresini dünya ve âhiret hayırlarına kavuşmam için, her iki cihanda şerlerden korunmam için okumak üzere icâzet verdi. Kendisi her şey için bu sûreyi okurdu. Hastalıklar için bu sûreyi okumak şifadır. Eceli gelen hastalara faydası ise ölümü kolaylaştırır.
Bu hususta şöyle anlattı: “Şam'da hasta bir gencin yanına gittim. Hayâtından ümit kesilmiş bir halde idi. Yâsîn-i şerîfi okudum, okuduktan sonra kendimden geçtim. Bu sırada evliyânın kutbu üç büyük zât, Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî, Seyyid Ahmed Rufâî ve Seyyid Ahmed Bedevî hazretlerini gördüm. Sonra kendime geldim. Hasta da, hastalıktan eser kalmamıştı. Âlemlerin Rabbi olan Allahü teâlâya hamdolsun.”
1) Câmi-u Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.31
Câmiu Kerâmât-il Evliyâ müellifî Yûsuf Nebhânî şöyle anlatır: “Şeyh Selîm el-Mesûtî’nin şânını duymuştum. Kerâmetler sâhibi bu zâtı ancak 1905 (H. 1323) senesinde görmek nasib oldu. Beyrut'ta evimde otururken bir Cumartesi günü kuşluk vakti, iki kişi evime geldi. Gelenlerden birinin o olduğu yüzündeki nurdan, velilik âlemetlerinden belliydi. Velî bir zât olduğu hemen anlaşılıyordu. Defalarca elini öptüm. Meşâyih’den ne almışsa o feyzleri bana aktarıp icâzet verdi. Bu icâzeti verdiğini defalarca tekrarladı. Ayrıca bana Yâsîn-i şerîf sûresini dünya ve âhiret hayırlarına kavuşmam için, her iki cihanda şerlerden korunmam için okumak üzere icâzet verdi. Kendisi her şey için bu sûreyi okurdu. Hastalıklar için bu sûreyi okumak şifadır. Eceli gelen hastalara faydası ise ölümü kolaylaştırır.
Bu hususta şöyle anlattı: “Şam'da hasta bir gencin yanına gittim. Hayâtından ümit kesilmiş bir halde idi. Yâsîn-i şerîfi okudum, okuduktan sonra kendimden geçtim. Bu sırada evliyânın kutbu üç büyük zât, Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî, Seyyid Ahmed Rufâî ve Seyyid Ahmed Bedevî hazretlerini gördüm. Sonra kendime geldim. Hasta da, hastalıktan eser kalmamıştı. Âlemlerin Rabbi olan Allahü teâlâya hamdolsun.”
1) Câmi-u Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.31