zeberus1234
Yeni Üye
Irak'ta yetişen evliyâdan. İsmi Şeyh Abdülkâdir bin Muhammed bin Saîd bin Ahmed'dir. Hicret etmesi sebebiyle Muhâcir dendi. 1796 (H.1211) târihinde Senendec beldesinde doğdu 1886 (H.1304) târihinde Süleymâniye beldesinde Sivan'da vefât etti. Mescidi yakınındaki tepeye defnedildi.
Şeyh Abdülkâdir, fazîlet sâhibi baba ve amcaları tarafından ilim ve edeb üzere yetiştirildi. Babasının vefâtından sonra da yerine geçip, talebelere ders verdi. Memleketinde ortaya çıkan fitneler sebebiyle hicret etti ve Irak'ın Süleymâniye beldesine yerleşti. İlimdeki derecesini önceden duymuş olan halk, onu büyük bir hürmetle karşıladı. Ona ve âile efrâdına izzet ikrâmda bulundular. Mescid-i Ali Nizâmî adı ile bilinen mescidde ikâmet ettiler.
Şeyh Abdülkâdir burada Allahü teâlânın kullarına ilim ve edeb öğretti. Belde vâlisi de bundan çok memnun oldu. Takrîb-ül-Merâm Şerh-i Tehzîb-il Kelâm kitâbı ile birlikte bir mektup yazıp Osmanlı Pâdişâhı Sultan Abdülmecîd Hana arz etti. Mektup ve kitap sultana ulaşınca, Abdülmecîd Han bundan çok memnun oldu. Hemen bir ferman yazdırıp Şeyh Abdülkâdir ve âilesi için maaş bağlanmasını emretti.
Sultanın cevâbî mektûbu şöyle oldu: "Mektûbuma besmele ile başlıyorum. Allahü teâlânın selâmı üzerinize olsun. Eseriniz fazîletinizi göstermektedir. Muzaffer a******iz Sivastopol'a girişi gününe tesâdüf eden mektûbunuzun gelişini hayra yorduk. Geçiminiz için kâfi gelmezse bu harp meşgâlesinden sonra bize bildiriniz. Bizi duâdan unutmayınız, selâm ederiz."
Şeyh Abdülkâdir hazretleri, Mescid-i Ali Nizâmî'de insanlara hak yolun bilgilerini öğreterek onları irşâdla meşgûl oldu. Çok talebe yetiştirdi. Kıymetli eserler yazmakla meşgûl oldu. Takrîb-ül Merâm, İsbât-ül Vâcib, Ta'lîkât, Er-Risâlet-ül Kelâmiyye bunlardandır.
Vefâtından sonra hizmetlerini ilim edep sâhibi oğulları Muhammed Saîd, Şeyh Abdülkerîm, Şeyh Mahmûd, Şeyh Ahmed devâm ettirdiler.
Oğullarından bilhassa Şeyh Abdülkerîm babasının vefâtından sonra Süleymâniye'de bir mescid ve medrese yaptırıp burada ilim öğretmekle meşhûr oldu.
1) Ülemâünâ fî Hidmet-il-İlmi Ved'dîn; s.306
Şeyh Abdülkâdir, fazîlet sâhibi baba ve amcaları tarafından ilim ve edeb üzere yetiştirildi. Babasının vefâtından sonra da yerine geçip, talebelere ders verdi. Memleketinde ortaya çıkan fitneler sebebiyle hicret etti ve Irak'ın Süleymâniye beldesine yerleşti. İlimdeki derecesini önceden duymuş olan halk, onu büyük bir hürmetle karşıladı. Ona ve âile efrâdına izzet ikrâmda bulundular. Mescid-i Ali Nizâmî adı ile bilinen mescidde ikâmet ettiler.
Şeyh Abdülkâdir burada Allahü teâlânın kullarına ilim ve edeb öğretti. Belde vâlisi de bundan çok memnun oldu. Takrîb-ül-Merâm Şerh-i Tehzîb-il Kelâm kitâbı ile birlikte bir mektup yazıp Osmanlı Pâdişâhı Sultan Abdülmecîd Hana arz etti. Mektup ve kitap sultana ulaşınca, Abdülmecîd Han bundan çok memnun oldu. Hemen bir ferman yazdırıp Şeyh Abdülkâdir ve âilesi için maaş bağlanmasını emretti.
Sultanın cevâbî mektûbu şöyle oldu: "Mektûbuma besmele ile başlıyorum. Allahü teâlânın selâmı üzerinize olsun. Eseriniz fazîletinizi göstermektedir. Muzaffer a******iz Sivastopol'a girişi gününe tesâdüf eden mektûbunuzun gelişini hayra yorduk. Geçiminiz için kâfi gelmezse bu harp meşgâlesinden sonra bize bildiriniz. Bizi duâdan unutmayınız, selâm ederiz."
Şeyh Abdülkâdir hazretleri, Mescid-i Ali Nizâmî'de insanlara hak yolun bilgilerini öğreterek onları irşâdla meşgûl oldu. Çok talebe yetiştirdi. Kıymetli eserler yazmakla meşgûl oldu. Takrîb-ül Merâm, İsbât-ül Vâcib, Ta'lîkât, Er-Risâlet-ül Kelâmiyye bunlardandır.
Vefâtından sonra hizmetlerini ilim edep sâhibi oğulları Muhammed Saîd, Şeyh Abdülkerîm, Şeyh Mahmûd, Şeyh Ahmed devâm ettirdiler.
Oğullarından bilhassa Şeyh Abdülkerîm babasının vefâtından sonra Süleymâniye'de bir mescid ve medrese yaptırıp burada ilim öğretmekle meşhûr oldu.
1) Ülemâünâ fî Hidmet-il-İlmi Ved'dîn; s.306