zeberus1234
Üye
Meşhûr velîlerden. On üçüncü asırda yaşamıştır. Doğum ve vefât târihleri bilinmiyor. Babası Abdullah Efendidir
Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ kitabının müellifi bâzı kerâmetlerini şöyle nakletmiştir: "İmâm-ı Yâfiî'ye sözüne güvenilir bir kimse şöyle anlatmıştır: Ramazan ayında bir akşam yatsı namazı vakti sıralarında çarşıya çıktım. İhtiyâcım olan bâzı şeyleri satın alacaktım. Reyhan bin Abdullah hazretleri ile karşılaştım.Beni yanına çekti ve havaya yükseltti. Havada yükselince korkup yere indirmesini istedim.Bunun üzerine beni yere indirdi ve; "Seni mutlu etmek istedim. Ama istemedin!" dedi.
Onun zamânındaki şeyhlerden bir zât, talebelerini hurma satın almaları için çarşıya göndermişti. Talebeler çarşıda hurma bulamayıp geri döndüler.Dönerken yolda Reyhan bin Abdullah hazretlerine rastladılar. Onları görünce; "Bakınız hocaları hurma istemiş bunlar eli boş dönüyorlar. Gidiniz falanca yerde falanın evinde hocanızın istediği şeyi bulursunuz." dedi. Târif ettiği yere gidip oradan hurma aldılar ve hocalarına götürdüler.Yolda Reyhan bin Abdullah hazretleri ile karşılaştıklarından bahsettiler. Bunun üzerine hocaları; "Keşke Şeyh Reyhan'ı görebilseydim." dedi. O sırada Şeyh Reyhan bulundukları mescide geldi. Bir saat kadar sohbet ettiler.Sonra gitti. O zât, Reyhan bin Abdullah hazretlerine hayran kaldı.
Reyhan bin Abdullah'ın da aralarında bulunduğu bir cemâat bir gece Aden surlarının kapılarının kapatılması sebebiyle dışarda kalmışlardı. Geceyi Aden sâhilinde geçirmek mecburiyetinde kaldılar. Gece vakti onu sevenlerden biri huzûruna varıp; "Acıktım. Canım herise yemek istiyor." dedi. "Ben heriseci miyim?" dediyse de o kimse ısrar etti. Bunun üzerine bir de baktı ki, önünde tabak içinde herise duruyor.Bu işin Reyhan bin Abdullah hazretlerinin kerâmeti ile olduğunu anlayıp, bu defâ herisenin üzerine yağ istedi. Şeyh hazretleri; "Şuna bakınız. Ben yağcı mıyım, bir de benden yağ istiyor?" dedi. O kimse ısrar etti. Bunun üzerine ona bir kap verip; "Al şu kabı git denizden su doldur gel de abdest alalım." dedi. Gidip suyu getirince, o sudan herisenin üzerine biraz döktü. Kerâmetiyle döktüğü su gâyet nefis bir yağ oldu. Hayatta o yemekten daha lezzetli bir yemek yemedi.
1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.14
Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ kitabının müellifi bâzı kerâmetlerini şöyle nakletmiştir: "İmâm-ı Yâfiî'ye sözüne güvenilir bir kimse şöyle anlatmıştır: Ramazan ayında bir akşam yatsı namazı vakti sıralarında çarşıya çıktım. İhtiyâcım olan bâzı şeyleri satın alacaktım. Reyhan bin Abdullah hazretleri ile karşılaştım.Beni yanına çekti ve havaya yükseltti. Havada yükselince korkup yere indirmesini istedim.Bunun üzerine beni yere indirdi ve; "Seni mutlu etmek istedim. Ama istemedin!" dedi.
Onun zamânındaki şeyhlerden bir zât, talebelerini hurma satın almaları için çarşıya göndermişti. Talebeler çarşıda hurma bulamayıp geri döndüler.Dönerken yolda Reyhan bin Abdullah hazretlerine rastladılar. Onları görünce; "Bakınız hocaları hurma istemiş bunlar eli boş dönüyorlar. Gidiniz falanca yerde falanın evinde hocanızın istediği şeyi bulursunuz." dedi. Târif ettiği yere gidip oradan hurma aldılar ve hocalarına götürdüler.Yolda Reyhan bin Abdullah hazretleri ile karşılaştıklarından bahsettiler. Bunun üzerine hocaları; "Keşke Şeyh Reyhan'ı görebilseydim." dedi. O sırada Şeyh Reyhan bulundukları mescide geldi. Bir saat kadar sohbet ettiler.Sonra gitti. O zât, Reyhan bin Abdullah hazretlerine hayran kaldı.
Reyhan bin Abdullah'ın da aralarında bulunduğu bir cemâat bir gece Aden surlarının kapılarının kapatılması sebebiyle dışarda kalmışlardı. Geceyi Aden sâhilinde geçirmek mecburiyetinde kaldılar. Gece vakti onu sevenlerden biri huzûruna varıp; "Acıktım. Canım herise yemek istiyor." dedi. "Ben heriseci miyim?" dediyse de o kimse ısrar etti. Bunun üzerine bir de baktı ki, önünde tabak içinde herise duruyor.Bu işin Reyhan bin Abdullah hazretlerinin kerâmeti ile olduğunu anlayıp, bu defâ herisenin üzerine yağ istedi. Şeyh hazretleri; "Şuna bakınız. Ben yağcı mıyım, bir de benden yağ istiyor?" dedi. O kimse ısrar etti. Bunun üzerine ona bir kap verip; "Al şu kabı git denizden su doldur gel de abdest alalım." dedi. Gidip suyu getirince, o sudan herisenin üzerine biraz döktü. Kerâmetiyle döktüğü su gâyet nefis bir yağ oldu. Hayatta o yemekten daha lezzetli bir yemek yemedi.
1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.14