Seyit Onbaşının anıları kısaca
Canakkale ‘de 18 Mart 1915 gunu dunya savaş tarihinde bir eşine rastlanmayan olayın kahramanı Seyit 1909 da askere alınır Eğitim o cephe bu cephe askerliğin 6yılında 1915’te gorev yeri Canakkale Rumeli Mecidiye Bataryasıdır Canakkale Savaşlarının ilk adımı olan 18 Mart 1915 İtilaf Devletleri Donanma Zırhları bizim en guclu bataryalarımızdan Hamidiye Dardonos Baykuş Rumeli Mecidiye Bataryası’ndan atılan 28’lik bir mermi duşman sancak gemisi Queen Elizabeth e isabet eder Zırhlı bir muddet sonra butun namluları Rumeli Mecidiye Bataryamıza yoneltir ve bataryamız susar
Tek hayatta kalan batarya komutanı Yuzbaşı Hilmi Bey kahraman evlatlarını kaybetmenin huznu icindedir O anda bir ses Komutanım beni kurtarın! O sese doğru giden komutan toprağı eşeler ve ilk kurtulan er Niğdeli Ali’dir Komutan ve Ali şehit ve yaralıları toplarken toprak uzerinde dikili duran bir ayağa rastlarlar ve hemen toprağı kazıp cıkarırlar toprak altında oksijensizlikten baygın olan seyit’tir Komutan ve Yuzbaşı Hilmi Bey Niğdeli Ali’ye Evladım bu kurtarma işleri ikimizle olmayacak sen Seyit in yanından ayrılma Boğaz Komutanlığı’ndan yardım gelene kadar ben yakın birliklerden yardım almaya gidiyorum
Bir muddet sonra kendine gelen şoku atlatan Koca Seyit Ali ne oldu anlatsana arkadaşlarım komutanım toplarımız nerde? Diye sorarken gozu ayakta kalan tek topa takılır yattığı yerden oturarak doğrulduğunda etrafı suzer bakar ki arkadaşlarının vucutları etrafa dağılmış bu manzara karşısında bir yanar dağın lavları gibi puskuren Koca Seyit ayakta topa doğru koşar Niğdeli Ali şaşkındır Seyit bakar ki top sağlam yalnız mermiyi kaldıracak mataforası (Vinci) bozuktur
İşte o anda vatan millet sevgisi bayrak sancak sevgisi ve inancın celikleştirdiği yerde duran 275 kg’lık mermiyi Niğdeli Ali yardımıyla kucaklayarak iki metre yukseklikte bulunan topun merenlerinden cıkarır Mermiyi namluya surer ve infilak ettirir Niğdeli Ali bu merminin hedefe isabet gorebilmek icin gozetleme yerine gitmiştir Gorduğu manzara duşmanın Ocean zırhlısına tam isabet kaydedilmiştir Bu zırhlı o gunku 18 Mart Deniz Savaşın’da batırılan uc zırhlıdan biridir Bu olay butun savaş sahalarında yankılar uyandırmış ve sevinc yaratmıştır
O gunlerde Canakkale Eceabet ilcesi Bigali Koyunde karargahında bulunan 19 tumen komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Onbaşı Seyit’i karargaha getirir O mucize insanı tanımak ister Mustafa Kemal bir kahve Seyit onbaşıya bir kahvede kendine yaptırır ve konuşmalar başlar
Mustafa Kemal Ataturk: Evladım tek başına nasıl kaldırdın 275 kg mermiyi?
Seyit: İşte Allah’ın izniyle oldu komutanım o anda bir cam kutuğu gibi geliverdi
Mustafa Kemal Ataturk: Oğrendiğimde gore fakir bir aile cocuğu olduğun halde verilen ikramiyeleri kabul etmemişsin yalnız bana yatın ilave verin demişsin ve onu da ertesi gun Komutanına ben arkadaşlarımın hakkını yiyemem bunu da geri alır mısınız? Demişsin
Seyit: Komutanım sizin ikram ettiğiniz şu kahve benim icin en buyuk armağandır
Mustafa Kemal Ataturk: O Mermiyi kaldırdığın gibi beni de kaldırabilir misin?
Seyit: Hayır Komutanım
Mustafa Kemal Ataturk: Niye ben o mermiden ağır mıyım Seyit?
Seyit Komutanım merminin ağırlığı başka sizin ağırlığınız bambaşka Sizi ben değil dunya bile kaldıramaz
Canakkale ‘de 18 Mart 1915 gunu dunya savaş tarihinde bir eşine rastlanmayan olayın kahramanı Seyit 1909 da askere alınır Eğitim o cephe bu cephe askerliğin 6yılında 1915’te gorev yeri Canakkale Rumeli Mecidiye Bataryasıdır Canakkale Savaşlarının ilk adımı olan 18 Mart 1915 İtilaf Devletleri Donanma Zırhları bizim en guclu bataryalarımızdan Hamidiye Dardonos Baykuş Rumeli Mecidiye Bataryası’ndan atılan 28’lik bir mermi duşman sancak gemisi Queen Elizabeth e isabet eder Zırhlı bir muddet sonra butun namluları Rumeli Mecidiye Bataryamıza yoneltir ve bataryamız susar
Tek hayatta kalan batarya komutanı Yuzbaşı Hilmi Bey kahraman evlatlarını kaybetmenin huznu icindedir O anda bir ses Komutanım beni kurtarın! O sese doğru giden komutan toprağı eşeler ve ilk kurtulan er Niğdeli Ali’dir Komutan ve Ali şehit ve yaralıları toplarken toprak uzerinde dikili duran bir ayağa rastlarlar ve hemen toprağı kazıp cıkarırlar toprak altında oksijensizlikten baygın olan seyit’tir Komutan ve Yuzbaşı Hilmi Bey Niğdeli Ali’ye Evladım bu kurtarma işleri ikimizle olmayacak sen Seyit in yanından ayrılma Boğaz Komutanlığı’ndan yardım gelene kadar ben yakın birliklerden yardım almaya gidiyorum
Bir muddet sonra kendine gelen şoku atlatan Koca Seyit Ali ne oldu anlatsana arkadaşlarım komutanım toplarımız nerde? Diye sorarken gozu ayakta kalan tek topa takılır yattığı yerden oturarak doğrulduğunda etrafı suzer bakar ki arkadaşlarının vucutları etrafa dağılmış bu manzara karşısında bir yanar dağın lavları gibi puskuren Koca Seyit ayakta topa doğru koşar Niğdeli Ali şaşkındır Seyit bakar ki top sağlam yalnız mermiyi kaldıracak mataforası (Vinci) bozuktur
İşte o anda vatan millet sevgisi bayrak sancak sevgisi ve inancın celikleştirdiği yerde duran 275 kg’lık mermiyi Niğdeli Ali yardımıyla kucaklayarak iki metre yukseklikte bulunan topun merenlerinden cıkarır Mermiyi namluya surer ve infilak ettirir Niğdeli Ali bu merminin hedefe isabet gorebilmek icin gozetleme yerine gitmiştir Gorduğu manzara duşmanın Ocean zırhlısına tam isabet kaydedilmiştir Bu zırhlı o gunku 18 Mart Deniz Savaşın’da batırılan uc zırhlıdan biridir Bu olay butun savaş sahalarında yankılar uyandırmış ve sevinc yaratmıştır
O gunlerde Canakkale Eceabet ilcesi Bigali Koyunde karargahında bulunan 19 tumen komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Onbaşı Seyit’i karargaha getirir O mucize insanı tanımak ister Mustafa Kemal bir kahve Seyit onbaşıya bir kahvede kendine yaptırır ve konuşmalar başlar
Mustafa Kemal Ataturk: Evladım tek başına nasıl kaldırdın 275 kg mermiyi?
Seyit: İşte Allah’ın izniyle oldu komutanım o anda bir cam kutuğu gibi geliverdi
Mustafa Kemal Ataturk: Oğrendiğimde gore fakir bir aile cocuğu olduğun halde verilen ikramiyeleri kabul etmemişsin yalnız bana yatın ilave verin demişsin ve onu da ertesi gun Komutanına ben arkadaşlarımın hakkını yiyemem bunu da geri alır mısınız? Demişsin
Seyit: Komutanım sizin ikram ettiğiniz şu kahve benim icin en buyuk armağandır
Mustafa Kemal Ataturk: O Mermiyi kaldırdığın gibi beni de kaldırabilir misin?
Seyit: Hayır Komutanım
Mustafa Kemal Ataturk: Niye ben o mermiden ağır mıyım Seyit?
Seyit Komutanım merminin ağırlığı başka sizin ağırlığınız bambaşka Sizi ben değil dunya bile kaldıramaz