Eskiden “Bir kere sezaryen eşittir hep sezaryen” kuralımız vardı. Yani bu şu anlama geliyordu. Bir kere sezeryanla doğum yapmış bir kadın hep sezeryanla doğum yapmak zorunda idi. Ancak şu an gelişen cerrahi teknikler , teknolojinin gelişmesi ile bir kez sezeryan olduysanız yine planlı sezeryan olabilirsiniz ya da sezeryan sonrası vajinal doğum yapabilirsiniz.
“Sezaryen Sonrası Vajinal Doğum” (SSVD )hasta ve doktoru arasında karşılıklı güven esasına dayanan bir karardır . Riskler açıkça tartışılmalı ve doğum mutlaka 24 saat anestezi ekibi hazır olan , ameliyathanenin aktif olduğu, yenidoğan yoğun bakım erişkin yoğun bakım ve kan merkezinin olduğu bir merkezde olmalıdır.
Bu kararda en çok korkulan konu; rahim yırtılmasıdır. Riski çok yüksek oranlarda olmamasına rağmen (% 0.5); oluşursa, hem anne hem bebek için hayati riskler taşır. Önceki sezeryanınızdaki kesi tipiniz bu konuda en önemli husustur. Eskiden sezeryan sırasında rahim dik olarak kesilirdi. Bu kesi, yırtılma riskinin en yüksek olduğu kesidir ve asla normal doğum denenmemelidir. Ama günümüzde genelde, rahmin alt kısmına yatay bir kesi uygulamaktayız. Bu kesi, yırtılma ihtimali en düşük olan kesidir. Yine 2 gebelik arası süre de önemli bir etmendir. Eğer 2 gebelik arası 1 yıldan az bir süre varsa asla vajinal doğum denenmemelidir. Yine eğer ki daha önce, rahim yırtılması gibi bir olay yaşadıysanız ya da rahimde tüm tabakaları kapsayan bir kesiyle, myom çıkarılması ameliyatı geçirdiyseniz, asla normal doğum denenmemelidir.
SEZARYEN SONRASI VAJİNAL DOĞUMUN BAŞARISIZLIĞINI ARTIRAN FAKTÖRLER
*Daha önce hiç vajinal doğum yapılmamış olması
*Zaman aşımı yani doğumun 41. haftada hala başlamamış olması
*> 40 anne yaşı
*BMI (vücut kitle indeksi)nin 30 un üzerinde olması,
*Önceki sezaryenin; doğumun ilerlememesi, genital kanalın uygun olmaması ya da açılma olmaması gibi bir sebeple yapılmış olması durumlarında, SSVD nin başarılı olması ihtimali azalır ve sezaryene dönebilir.
SSVD kararı her anne adayının, bireysel olarak değerlendirilmesinden sonra, kar-zarar oranı göze alınarak, hekimiyle birlikte vermesi gereken ve gebelik ve de doğum sürecinde değişebilecek bir karardır. Dolayısıyla, böyle bir düşünceniz varsa, gebeliğin başında bunu hekiminizle tartışmalı ve olanaklar doğrultusunda beraber karar vermelisiniz.
“Sezaryen Sonrası Vajinal Doğum” (SSVD )hasta ve doktoru arasında karşılıklı güven esasına dayanan bir karardır . Riskler açıkça tartışılmalı ve doğum mutlaka 24 saat anestezi ekibi hazır olan , ameliyathanenin aktif olduğu, yenidoğan yoğun bakım erişkin yoğun bakım ve kan merkezinin olduğu bir merkezde olmalıdır.
Bu kararda en çok korkulan konu; rahim yırtılmasıdır. Riski çok yüksek oranlarda olmamasına rağmen (% 0.5); oluşursa, hem anne hem bebek için hayati riskler taşır. Önceki sezeryanınızdaki kesi tipiniz bu konuda en önemli husustur. Eskiden sezeryan sırasında rahim dik olarak kesilirdi. Bu kesi, yırtılma riskinin en yüksek olduğu kesidir ve asla normal doğum denenmemelidir. Ama günümüzde genelde, rahmin alt kısmına yatay bir kesi uygulamaktayız. Bu kesi, yırtılma ihtimali en düşük olan kesidir. Yine 2 gebelik arası süre de önemli bir etmendir. Eğer 2 gebelik arası 1 yıldan az bir süre varsa asla vajinal doğum denenmemelidir. Yine eğer ki daha önce, rahim yırtılması gibi bir olay yaşadıysanız ya da rahimde tüm tabakaları kapsayan bir kesiyle, myom çıkarılması ameliyatı geçirdiyseniz, asla normal doğum denenmemelidir.
SEZARYEN SONRASI VAJİNAL DOĞUMUN BAŞARISIZLIĞINI ARTIRAN FAKTÖRLER
*Daha önce hiç vajinal doğum yapılmamış olması
*Zaman aşımı yani doğumun 41. haftada hala başlamamış olması
*> 40 anne yaşı
*BMI (vücut kitle indeksi)nin 30 un üzerinde olması,
*Önceki sezaryenin; doğumun ilerlememesi, genital kanalın uygun olmaması ya da açılma olmaması gibi bir sebeple yapılmış olması durumlarında, SSVD nin başarılı olması ihtimali azalır ve sezaryene dönebilir.
SSVD kararı her anne adayının, bireysel olarak değerlendirilmesinden sonra, kar-zarar oranı göze alınarak, hekimiyle birlikte vermesi gereken ve gebelik ve de doğum sürecinde değişebilecek bir karardır. Dolayısıyla, böyle bir düşünceniz varsa, gebeliğin başında bunu hekiminizle tartışmalı ve olanaklar doğrultusunda beraber karar vermelisiniz.