Son zamanlarda sıklıkla gündeme gelen Sınav Kaygısı, özellikle eğitim süreçlerinin bir parçası olan sınavlarda, sınav öncesi ve sınav esnasında çocuk ve gençlerin başarımlarını olumsuz yönde etkileyen bir kaygı durumudur.
Genellikle başarısız sınav sonuçları, çocuk ve gencin yeterince çalışmadığı, alıştırma yapmadığı veya dersi yeterince dinlemediği vb başarıyı etkileyen başkaca nedenler öne sürülerek, çocuk ve gencin başarısızlığın sorumlusu olduğu öğretmenler veya aileler tarafından dile getirilir.
Çocuk ve gençler aslında yeterince çalıştıklarını, dersleri dinlediklerini, sınavlara iyi hazırlanmalarına karşın sınavda bir türlü hak ettikleri sonucu alamadıklarını anlatmakta zorlanırlar. İşte bu ve benzer durumlarda sınav kaygısı düşünülmesi gereken bir seçenektir.
Sınav kaygısı yaşayan çocuk ve genç sınav öncesi baş ağrısı, karın ağrısı, bulantı, kusma, ateş yükselmesi gibi bedensel yakınmalar yaşayabilir. Ayrıca sinirlilik, dikkatini verememe, aşırı iştah veya iştahsızlık, yorgunluk, sürekli uyku hali gibi durumlarda yaşanabilmektedir. Sınav esnasında da aynı şekilde ellerde ve vücutta yoğun terleme, kalp atışı hızında artma, nabız yükselmesi gibi fiziksel etkilerin yanı sıra, doğru yanıtı bildiği halde yazamama (bildiğim halde yapamadım),soruyu eksik okuma veya yanlış okuma(ben yanlış anlamışım yoksa sorunun cevabını biliyordum) vb. durumlar yaşanabilmektedir. Tüm bu durumlar çocuk ve gençlerin zekâ ve gayretlerinin yeterince karşılık bulmamasına (düşük not, sınavlarda yetersiz başarım vb),özgüven kaybına neden olduğu gibi bu duruma bağlı olarak çocuk ve gençlerin okula ve derslere karşı istekliliğinde azalma ve başarma güdülerinde düşme görülebilecektir. Daha da önemlisi çocuk ve gencin bu durumu kabullenmesidir. Zihinsel etkinliklerin (anlama, anlatma, dinleme, dikkat vb) yoğun olarak etken olduğu okul ve ders ortamlarında, ortalama veya yüksek başarımlar gösteren bir çocuk ve gencin sınav söz konusu olduğunda aynı başarımı gösterememesi sınav kaygısıihtimalini düşünmemize neden olabilecek sonuçlardır.
Sınav kaygısı yaşayan çocuk ve gençlerin kaygıları sadece sınavla sınırlı bir kaygı değildir. Sınav, kaygı durumunu tetikleyen sadece unsurlardan biridir. Kaygı, çocuk ve gencin, genetik yatkınlıkları ve kişiliğinin gelişim sürecinde ki yaşantı ve olayların etkilerini de içermesi bakımından başkaca olay, durum ve nesneler karşısında da yoğun ve sürekli kaygı halleri görülebilir.
ÖNERİLER
Öncelikle sorunun tespiti ve varlığının kabullenilmesi çözümün ilk aşamasıdır.
Okulda öğretmenlerin, çocukları değerlendirirken sadece sınav sonuçlarına odaklı bir yaklaşımla değil daha bütüncül bir yaklaşımla değerlendirme yapmaları, çocuk ve gençlerin ders içi ve dersteki başarımlarını da takdir etmeleri ve değerlendirmelerde dikkate alınmaları çocuk ve gençlerin sınav kaygılarını kontrol etmelerinde yardımcı olacaktır.
Öğretmenler tarafından, çocuk ve gençlerin ders başarımlarıyla sınav sonuçları arasında gözlemledikleri uyumsuzlukları tespit ederek, durumu çocuk ve gençler ve aileleriyle paylaşması sorunun çözümüne yönelik katkı sağlayacaktır.
Evde, anne ve babaların, çocuk ve gence yönelik onların kapasitelerini zorlayacak yüksek beklentiler oluşturacak söylem ve davranışlardan kaçınmaları gerekir,
Anne babaların kardeşleri veya akranlarını olumlu ya da olumsuz örnek gösterme söylem ve davranışlardan kaçınmaları,
Anne babaların sevgilerinin (koşulsuz sevgi) çocuk ve gençlerin başarı ya da başarısızlığına bağlı olmadığını söylem ve davranışlarıyla göstermeleri,
Çocuk ve gençlerin düzenli ve dengeli beslenmesi ve düzenli bir uyku düzeninin sağlanması,
Sınav öncesinde sürekli sınav ve sonuçlarından bahsedilmemesi, olağan üstü bir günmüş şeklinde davranılmaması,
Sınav öncesi ve sınav esnasında; yine başaramayacağım, sorular zor olacak, bilmediğim konular çıkacak, yine başarısız olursam aileme arkadaşlarıma ne diyeceğim vb. olumsuz düşünceler yerine gerekli ve yeterli düzeyde çalıştım, sınava giren sadece ben değilim, elimden geleni yapacağım, bu sadece bir sınav vb. daha olumlu düşüncelerin kendimize telkin edilmesi. Sınav kaygısının kontrol edilmesinde katkı sağlayacaktır.
Ancak sınav kaygısı, çocuk ve gencin eğitim sürecinde süreklilik göstererek devam etmesi durumunda sorunun çözümüne yönelik gerekli uzman desteği alınmalıdır.
“Çocuklar hepimizin geleceğidir.”
Genellikle başarısız sınav sonuçları, çocuk ve gencin yeterince çalışmadığı, alıştırma yapmadığı veya dersi yeterince dinlemediği vb başarıyı etkileyen başkaca nedenler öne sürülerek, çocuk ve gencin başarısızlığın sorumlusu olduğu öğretmenler veya aileler tarafından dile getirilir.
Çocuk ve gençler aslında yeterince çalıştıklarını, dersleri dinlediklerini, sınavlara iyi hazırlanmalarına karşın sınavda bir türlü hak ettikleri sonucu alamadıklarını anlatmakta zorlanırlar. İşte bu ve benzer durumlarda sınav kaygısı düşünülmesi gereken bir seçenektir.
Sınav kaygısı yaşayan çocuk ve genç sınav öncesi baş ağrısı, karın ağrısı, bulantı, kusma, ateş yükselmesi gibi bedensel yakınmalar yaşayabilir. Ayrıca sinirlilik, dikkatini verememe, aşırı iştah veya iştahsızlık, yorgunluk, sürekli uyku hali gibi durumlarda yaşanabilmektedir. Sınav esnasında da aynı şekilde ellerde ve vücutta yoğun terleme, kalp atışı hızında artma, nabız yükselmesi gibi fiziksel etkilerin yanı sıra, doğru yanıtı bildiği halde yazamama (bildiğim halde yapamadım),soruyu eksik okuma veya yanlış okuma(ben yanlış anlamışım yoksa sorunun cevabını biliyordum) vb. durumlar yaşanabilmektedir. Tüm bu durumlar çocuk ve gençlerin zekâ ve gayretlerinin yeterince karşılık bulmamasına (düşük not, sınavlarda yetersiz başarım vb),özgüven kaybına neden olduğu gibi bu duruma bağlı olarak çocuk ve gençlerin okula ve derslere karşı istekliliğinde azalma ve başarma güdülerinde düşme görülebilecektir. Daha da önemlisi çocuk ve gencin bu durumu kabullenmesidir. Zihinsel etkinliklerin (anlama, anlatma, dinleme, dikkat vb) yoğun olarak etken olduğu okul ve ders ortamlarında, ortalama veya yüksek başarımlar gösteren bir çocuk ve gencin sınav söz konusu olduğunda aynı başarımı gösterememesi sınav kaygısıihtimalini düşünmemize neden olabilecek sonuçlardır.
Sınav kaygısı yaşayan çocuk ve gençlerin kaygıları sadece sınavla sınırlı bir kaygı değildir. Sınav, kaygı durumunu tetikleyen sadece unsurlardan biridir. Kaygı, çocuk ve gencin, genetik yatkınlıkları ve kişiliğinin gelişim sürecinde ki yaşantı ve olayların etkilerini de içermesi bakımından başkaca olay, durum ve nesneler karşısında da yoğun ve sürekli kaygı halleri görülebilir.
ÖNERİLER
Öncelikle sorunun tespiti ve varlığının kabullenilmesi çözümün ilk aşamasıdır.
Okulda öğretmenlerin, çocukları değerlendirirken sadece sınav sonuçlarına odaklı bir yaklaşımla değil daha bütüncül bir yaklaşımla değerlendirme yapmaları, çocuk ve gençlerin ders içi ve dersteki başarımlarını da takdir etmeleri ve değerlendirmelerde dikkate alınmaları çocuk ve gençlerin sınav kaygılarını kontrol etmelerinde yardımcı olacaktır.
Öğretmenler tarafından, çocuk ve gençlerin ders başarımlarıyla sınav sonuçları arasında gözlemledikleri uyumsuzlukları tespit ederek, durumu çocuk ve gençler ve aileleriyle paylaşması sorunun çözümüne yönelik katkı sağlayacaktır.
Evde, anne ve babaların, çocuk ve gence yönelik onların kapasitelerini zorlayacak yüksek beklentiler oluşturacak söylem ve davranışlardan kaçınmaları gerekir,
Anne babaların kardeşleri veya akranlarını olumlu ya da olumsuz örnek gösterme söylem ve davranışlardan kaçınmaları,
Anne babaların sevgilerinin (koşulsuz sevgi) çocuk ve gençlerin başarı ya da başarısızlığına bağlı olmadığını söylem ve davranışlarıyla göstermeleri,
Çocuk ve gençlerin düzenli ve dengeli beslenmesi ve düzenli bir uyku düzeninin sağlanması,
Sınav öncesinde sürekli sınav ve sonuçlarından bahsedilmemesi, olağan üstü bir günmüş şeklinde davranılmaması,
Sınav öncesi ve sınav esnasında; yine başaramayacağım, sorular zor olacak, bilmediğim konular çıkacak, yine başarısız olursam aileme arkadaşlarıma ne diyeceğim vb. olumsuz düşünceler yerine gerekli ve yeterli düzeyde çalıştım, sınava giren sadece ben değilim, elimden geleni yapacağım, bu sadece bir sınav vb. daha olumlu düşüncelerin kendimize telkin edilmesi. Sınav kaygısının kontrol edilmesinde katkı sağlayacaktır.
Ancak sınav kaygısı, çocuk ve gencin eğitim sürecinde süreklilik göstererek devam etmesi durumunda sorunun çözümüne yönelik gerekli uzman desteği alınmalıdır.
“Çocuklar hepimizin geleceğidir.”