Son konular

Sınırda kişilik bozukluğu hakkında derleme

Konuyu Yükselt

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
1
Çözümler
1
Tepkime
41
Puanları
318
Yaş
35
Coin
256,935
Tanım ve Özellikleri

Tanı konması yıllarca uzun tartışmalara yol açmış ancak 1980 sonrası yavaş yavaş günümüzdeki halini alan, toplumda oldukça yaygın kişilik bozukluklarından bir tanesi de sınırda kişilik bozukluğudur. Sınırda kişilik bozukluğunun karakteristik özelliklerinden en temeli kişinin duygulanımında ve kimlik imgesinde şiddetli ve sürekli bir dengesizlik halinin olmasdır. Bu durum bireyin kişiler arası ilişkilerine de yansımaktadır(akt. Öztürk Ve Uluşahin, 2016). Bu bozukluğa sahip kişilerin, başkaları hakkındaki duyguları ve bu kimselere yönelik tutumları kısa bir zaman içinde dikkat çekici bir şiddette ve genellikle açıklanması mümkün olmayan şekilde değişmektedir. Bu aşamada duyguların kararsızlığından da söz edilebilir; mükemmelleştirdiği tutkulu bir durumdan, beğenmeyiciyi bir öfkeye doğru hızlı ve açıklanamaz değişimler görülebilir(akt. Davison ve Neale, 2011).

Bu bireylerin sahip oldukları dengesiz halin kimlik üzeride de bir takım yıkıcı etkileri vardır ki sahip oldukları cinsel kimlik, toplumsal kimlik veya kariyer kimliklerinde güvensizlik ve tutarsızlıktan bahsetmek mümkündür. Bu tutarsızlıklardan dolayı yeterli ve uygun bir kimlik duygusu geliştiremedikleri görülür. Beklentiler karşısında aşırı kırılgan olabilirler ve yaşadıkları olumsuzluklardan sonra kolaylıkla çökkünlük ve bunaltı semptomları sergileyebildikleri bilinmektedir(akt. Öztürk Ve Uluşahin, 2016).Sınırda kişilik bozukluğuna sahip bireylerin yaşadıkları depresyon, majör depresyondakinden, suçluluk, umutsuzluk, beden kaynaklı yakınmalar ve sıkıntının daha az olması yönünden farklılık gösterir(akt. Davison ve Neale, 2011).Bu bozukluğa sahip bireylerin impulsive davranışlar gösterme, alkol ve madde kötüye kullanımı ve kendilerine zarar verme eğilimlerinden söz etmek mümkündür(akt. Öztürk Ve Uluşahin, 2016).Bu zarar verme eğilimi intihara kadar gidebilecek tehlikeli bir boyutta olabilir. Bu davranışları oldukça sık gösterirler. Ayrıca bu bireylerin yalnız kalma konusunda ciddi korkuları vardır ve yalnız kalma korkusunun davranışlarına yansıdığını da görmek olasıdır(akt. Morris, 2002).

Sınırda kişilik bozukluğuna sahip bireylerin genellikle beklenmedik ve kendilerine zarar verebilecek düzeyde; sık sık kontrolüz cinsel ilişki, kumar bağımlılığı, tıkınırcasına yemek yemek, güvensiz ve tehlikeli araba kullanımı ve savurgan para harcama gibi dürtüsel davranışlar sergiledikleri bilinmektedir. Kabaca idealleştirmeden değersizleştirmeye doğru veya tam tersi yönde hızlı ve ani değişimler gösteren bu bireyler yoğun ve devamlı bir biçimde boşluk duygusundan ve süreğen bir depresyondan yakınırlar. Bu bozukluğa sahip bireyler için stres faktörü ayrı bir öneme sahiptir. Bu kimseler yoğun stres ile karşılaştıklarında paranoid düşünceler ortaya çıkabilir. Bazı durumlarda disosiyatif belirtilerin de ortaya çıktığı bilinmektedir(akt. Davison ve Neale, 2011).

Sınırda kişilik bozukluğu değerlendirilirken dikkat edilmesi gereken bir takım hususlar vadır, zira bu bozukluk sıklıkla başka kişilik bozukluklarıyla karıştırılabilecek durumdadır. Histrionik kişilik bozukluğuyla hızlı ve anlamsız duygusal değişimler açısından benzerlik gösterirler ancak histrionik kişilik bozukluğunda, sınırda kişilik bozukluğunda olduğu gibi boşluk hissi ve kendine zarar verici davranışlar görülmez ve bu yönleriyle kesin olarak ayrılırlar. Kırılganlık özelliği ile narsistik kişilik bozukluğuyla benzerlik gösterebilir ancak narsistik kişilik bozukluğunda sınır kişiliğe göre tutarlı bir kimlik imgesinden söz etmek mümkündür. Ayrıca yine kendine zarar verme davranışı görülmez ve bu kişiler sınırda kişilik bozukluğunda olduğu gibi terk edilme korkusu yaşamazlar. Antisosyal kişilik bozukluğuna sahip bireylerin kendisinden başkasını düşünmeme ve kendi çıkarları doğrultusunda insanları kullanma ve manipüle etme eğilimleri sınır kişilik ile benzerlik gösterir. Bağımlı kişilik bozukluğunu incelediğimizde de terk edilme ve yalnızlık korkusu gibi ortak noktalar görülebilir ancak dikkat edilmesi gereken kısım, bağımlı kişilikte daha boyun eğici bir tavır varken, sınırda kişilik bozukluğu olan bireylerde bunun tam zıttı olarak uygunsuz ve yoğun öfke patlamaları yaşandığı görülebilir. Sık sık kavgalara karışabilirler ve öfkelerini kontrol etmekte güçlük çektikleri gözlenebilir. İsim itibariyle de bir dilemma ortaya koyan bu bozukluğun ismi bir çok farklı anlamda kullanılmıştır, psikoz ile nevroz arasında bir gidiş gelişi ifade etmek için de kullanıldığı bilinmektedir ve tanı birçok kez tartışma konusu olmuştur. Dönem dönem psikoza işaret eden belirtilerin ortaya çıkması, şizofreni tanısını gündeme getirmiştir. Ancak belirtilerin uzun süreli olmaması ve duygularındaki aşırılık ile psikozdan kesin olarak ayırılmaktadır(akt. Öztürk Ve Uluşahin, 2016).

Sınırda kişilik bozukluğu özellikle genç yetişkinlik dönemiyle birlikte kendini göstermektedir. Kadınlarda erkeklerden daha sık görüldüğü bilinmektedir. Bu bozukluğa sahip bireylerin ailelerinde duygudurum bozuklarından birinin görülme riskinin normallere kıyasla daha fazla olduğu rapor edilmiştir(akt. Davison ve Neale, 2011).

Sınırda Kişilik Bozukluğunun Etiyoloji

Sınırda kişilik bozukluğu, oluşumunda birden çok faktörün rol aldığı bir ruhsal bozukluktur. Yapılan araştırmalar bu bozukluğun oluşumunda psikolojik faktörlerin yanısıra çevrenin ve genetik aktarımın da etkisi olabileceğini ortaya koymuştur(akt. Tamar ve Korkmaz Çetin, 2018).Sınırda kişilik bozukluğunun, çocuklukta yaşanan travmatik olaylar ve istismarlar sonucunda ortaya çıkan bir çeşit travma sonrası stres bozukluğu veya yaşanan psikotik belirtilere istinaden dissosiyatif kimlik bozukluğu olabileceğine dair bazı tartışmaların yapıldığı bilinmektedir. Ayrıca yapılan bazı çalışmalar, sınırda kişilik bozukluğuna sahip bireylerin sahip oldukları dürtüsel davranışşların biyolojik açıklamalarının olabileceğine işaret etmektedir(akt. Davison ve Neale, 2011).

Psikanalitik yaklaşım ve nesne ilişkileri kuramı.

Psikanalitik yaklaşımın temelleri üzerine inşa edilmiş nesne ilişkileri kuramına göre çocuklar ve aralarında sağlam duygusal bağlar gelişmiş temel bakım veren ebeveynler arasında özdeşim kurmaya dayanan bazı davranışlar vardır. Bu kurama göre çocuklar, hayatlarında ciddi öneme sahip kimselerin sahip oldukları değerleri içselleştirirler. Dış dünyaya yönelik bir reaksiyon, bir tepki geliştirirken, önemsedikleri insanlara ait değer yargılarıyla ve onlara ait bir perspektiften bakıyormuşçasına tepkiler üretirler. Bireyin benlik parçası haline gelen içselleştirilmiş bu nesneler veya perspektifler, zaman içinde kişinin istekleri ve idealleriyle bir çatışma içerisine girebilirler. Bu alanda önemli çalışmaların sahibi olan Kernberg’e göre sınırda kişilik bozukluğunun en önemli özelliği güvensiz benliklerdir ve bunda ailenin hayati bir rolü olduğunu vurgular. Ona göre güvensiz benlik; ailenin göstereceği ilgi ve sevginin tutarsızlığı ya da çocuğun gerçekleştireceği başarıların uygun şekilde ödüllendiriliyor olmasına rağmen yeterli düzeyde duygusal destek verilmemesi ile ilişkili bir durumdur. Güvensiz ve zayıf bir benlik ile ön plana çıkan sınırda kişilik bozukluğu hastaları gerçeği değerlendirme yetilerini kaybetmezler ancak baş edemeyecekleri düzeydeki kaygılardan korunabilmek için bölme savunma mekanizmasını sıklıkla kullandıkları ortaya konmuştur. Bu bireyler dünyayı anlamlandırırken nesneleri siyah ve beyaz gibi iki basit gruba ayırırlar ve bütün olarak görme konusunda yeterli başarıyı gösteremezler. Bu başarısızlığın bireylerin duygu durumlarını düzenleyememelerinde önemli bir etkiye sahip olduğu değerlendirilmektedir(akt. Davison ve Neale, 2011).

Bilişsel davranışçı yaklaşım.

Bu yaklaşıma göre birey dünyayı kötülükle dolu ve tehlikeli bir yer olarak, kendisini de bu tehlikeden zarar görebilecek, güçsüz ve kabul edilemez bir kimse olarak algılamaktadır. Bu algının doğal bir sonucu olarak kişi; risk almaktan, kontrolü elden bırakmaktan çekinecektir ve bunun tehlikeli olduğuna yönelik inançlar geliştirecektir. Bu inanç ile devamlı bir kaygıya maruz kalan birey tehlike konusunda algıda seçici hale gelir ve bazı duygularını kontrol etmede zorlanır. Tüm bunlar, uyanık-savunmacı tutumun devam etmesine neden olurlar ki bu, sınırda kişilik bozukluğuna sahip bireylerin başkalarına güvenmesini zorlaştırır. Çünkü terk edilme, reddedilme veya zarar görme korkusu vardır. Düşünce çarpıtmalarının da etkisiyle hızlı ve beklenmedik duygusal değişiklikler yaşarlar(akt. Oruçlular, 2016).

Şema terapi yaklaşımı.

Bu yaklaşıma göre bireyin sahip olduğu erken dönem uyumsuz şemalar, küçük yaşta yaşanan travmatik olaylar, çocuğun ihtiyaç duyduğu temel duygusal gereksinimlerinin karşılanmaması gibi önemli durumların üzerine gelişmektedir ve bu şemalarla psikopatoloji arasında güçlü bir ilişki vardır(akt. Oruçlular, 2016).

Diyalektik davranışçı terapi yaklaşımı.

Bu yaklaşıma göre, sınırda kişilik bozukluğuna sahip bireyler duygusal strese yatkındırlar; çocukluk çağında duygusal problemleri konusunda aileleri tarafından onaylanmamışlardır ve negatif duygularla baş edebilme konusunda kendilerine yeterli destek izin verilmemiştir. Bunun doğal bir sonucu olarak çocuk, duygularını düzenleme ya da kişilerarası ilişkilerindeki sorunlarla başa çıkma konusunda yeterli beceriyi edinme konusunda zorluklar yaşamaktadır. Bu becerinin öğrenilememesi ile problemlerle başa çıkmaya çalışırken kendine zarar verme gibi yöntemler arasında ilişki olduğu düşünülmektedir(akt. Oruçlular, 2016).

Kaynakça

Davison, G. C. ve Neale, J. M. (2011). Anormal psikolojisi (7. Baskı). (İ. Dağ, Çev. Ed.). Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları.

Morris, C.G. (2002) Psikolojiyi anlamak (Psikolojiye giriş) (3. Baskı). (H. B. Ayvaşık, ve M. Sayıl, Çev. Ed.). Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları.

Oruçlular, Y. (2016). Sınırda kişilik bozukluğu’nun nedeni ve sonucu olarak kişilerarası travma: Gözden geçirmeye dayalı bir model önerisi. Türk Psikoloji Yazıları, 19(37), 76-88.

Öztürk, M. O. Ve Uluşahin, N. A. (2016). Ruh sağlığı ve bozuklukları (14. Baskı). Ankara: Nobel Tıp Kitapevleri.

Tamar, M. ve Korkmaz Çetin, S. (2018). Ergenlerde Borderline Kişilik Bozukluğu. Türkiye Klinikleri, 4(2), 207-214.
 

Similar threads

  • Soru
Tanım ve Özellikler Histerik kişilik olarak da isimlendirilen ancak aralarında bazı farkların bulunduğu öne sürülen histrionik kişilik bozukluğunun karakteristik özelliklerinden en önemlisi tüm dikkati ve ilgiyi üzerine çekme isteği ve bunu başarmak için sarf edilen güçlü bir çaba olarak...
Cevaplar
0
Görüntüleme
23
  • Soru
Tanım ve Özellikleri Ruh sağlığı alanında üzerinde bolca çalışma yapılan alanlardan biri de antisosyal kişilik bozukluğudur. Antisosyal kişilik bozukluğuna sahip bireylerin toplumun koyduğu ve sahip olduğu kuralları hiçe sayma ve suç davranışları sergileme eğilimlerinin olduğundan söz...
Cevaplar
0
Görüntüleme
13
  • Soru
Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu hakkında bir çalışma yaparken, öncelikle obsesif kompulsif bozukluktan farkının ne olduğu ile işe başlayabiliriz. Literatürde yapılan tarama doğrultusunda; kabaca obsesif kompulsif bozukluğu olan bireyler yaşadıkları sorunların farkındadırlar ve zihinlerini...
Cevaplar
0
Görüntüleme
10
  • Soru
Tanım ve Özellikleri Narsizm ifadesi, Yunan mitolojisindeki Narcissus isimli karakterden gelmektedir. Narcissus, sudaki yansımasında gördüğü kendi yüzü ve görüntüsüne aşık olan, günlerce yemeden içmeden kendi görüntüsünü seyreden ve bu nedenle hayatını kaybeden bir karakterdir. Özsevici...
Cevaplar
0
Görüntüleme
10
  • Soru
Psikanalitik Görüş Freud, “Yas ve Melankoli” isimli yazısında depresyon için erken çocukluk dönemini işaret etmiş ve oral dönemde ihtiyaçların karşılanma düzeylerinin bireylerin bu dönemde bir saplantı geliştirmesine ve yine bu dönemle ilgili içgüdüsel doyumlara karşın bir bağımlılık...
Cevaplar
0
Görüntüleme
14
Üst Alt