Soru: SLE ne demektir? Nasıl bir hastalıktır?
Cevap: Latincede “Lupus”, “kurt” demektir. Hastanın yüzündeki deri bulgularının görüntüsünden dolayı bu isim verilmiştir. Hastalığın nedeni bugün için tam olarak bilinmemektedir. Bağışıklık sistemindeki (vücut savunma sistemi) bir bozukluktan dolayı hastalık ortaya çıkmaktadır. Bu bozukluğun nedenleri arasında genetik ve çevresel etkenler vardır. Yani genetik olarak yatkınlığı olan kişilerde çevresel bir faktörün (güneş ışığı, virüsler, kimyasallar, gıdalar, ilaçlar v.b.) etkisiyle ortaya çıkan bağışıklık sisteminin normal çalışmamasından kaynaklanan bir hastalıktır.
Soru: SLE vücutta hangi bölgeleri etkiler?
Cevap: SLE kadar vücutta yaygın etkilenme yapabilen hastalık çok azdır. Hemen hemen tüm vücut sistemlerini etkiler. Bunlar arasında deri, böbrek, eklemler, akciğer, kalp, karaciğer, sinir sitemi gibi bir çok doku ve organ vardır.
Soru: SLE sık görülen bir hastalık mıdır?
Cevap: Çok sık görülen bir hastalık değildir. Yapılan araştırmalarda 100.000 kişide 40 hasta gibi bir görülme sıklığı vardır. Ülkemiz için bu konuda veri yoktur, ancak bu sıklıkta görüldüğü tahmin edilmektedir.
Soru: SLE hangi yaşlarda ortaya çıkar? Hangi cinsiyeti daha çok etkiler?
Cevap: SLE daha çok 15-45 yaşlarında ortaya çıkar. Daha erken ve daha geç yaşlarda da nadiren görülebilir. Hastalık kadınlarda erkeklere göre 9 kat daha fazla görülmektedir. En çok doğurganlık çağındaki kadınları etkiler.
Soru: SLE’nin belirtileri nelerdir?
Cevap: Hastalığın başlangıcında ve aktif olduğu dönemlerde halsizlik, yorgunluk, kırgınlık, iştahsızlık, kilo kaybı gibi belirli bir hastalığa özgü olmayan ve bir çok sistemik hastalığın seyri sırasında görülebilen belirtiler olabilir. Aşağıda bahsedilen SLE’ye ait bulgular hastalığın başlangıcında veya sonradan da ortaya çıkabilir. Bu bulgular;
Eklemlerde iltihaplanma: Eklemlerde ağrı ve/veya şişlik şeklinde ortaya çıkar. Hastaların önemli bir kısmında başlangıç bulgusudur. El eklemleri sık etkilenir. Çoğunlukla kalıcı bir hasar bırakmaz.
Deri ve mukoza belirtileri: SLE hastalarının %50-60’ında güneşe karşı hassasiyet vardır. Burun kökünü de tutan ve yanaklara doğru yayılan kelebek şeklindeki kızarıklık SLE’nin tipik deri bulgularındandır. Deri belirtileri sadece yüzde olmaz, vücudun diğer yerlerinde de görülebilir. Bazıları iyileştiği zaman iz bırakarak iyileşir. Ayrıca SLE’nin seyri sırasında gelişen damar iltihaplanmaları sonucunda deri döküntüleri, yaralar gelişebilir. Hastalığın aktif dönemlerinde saç dökülmesi olabilir. Ağız içinde, özellikle sert (üst) damakta yaralar gelişebilir. Bazen parmak uçlarında soğuk ve stresle artabilen beyazlama-morarma görülebilir (Raynaud fenomeni).
Böbrek tutulumu: Hastaların yaklaşık yarısında böbrekler etkilenebilir. Bazen bu nedenle gelişen aşırı protein kaybına bağlı olarak bacaklarda belirgin olmak üzere ödem gelişebilir. Erken dönemde tanınması ve tedavi edilmesi önemlidir. Aksi takdirde böbrek yetmezliğine kadar ilerleyebilir ve bu hastalarda diyaliz ihtiyacı ortaya çıkabilir.
Akciğer ve kalp tutulumu: Kalp ve akciğeri çevreleyen zarda iltihaplanma oluşabilir. Nefes almakla, öksürmekle artan yan ağrısı şeklinde belirti verebilir. Kalbin tüm katmanlarında iltihaplanmalar oluşabilir. Kalp kapakları etkilenebilir.
Sinir sistemi tutulumu: SLE’de hem merkezi, hem de periferik sinir sistemi etkilenebilir. Merkezi sinir sisteminin etkilenmesi başağrısı, nöbetler halinde kasılmalar, bazende psikoz şeklinde karşımıza çıkabilir. Uzun süreli kullanılan kortizon da psikoza neden olabilir. Bazen beyin damarlarında kanamalar, pıhtıya bağlı tıkanmalar, buna bağlı vücudun bir yanında güçsüzlük ortaya çıkabilir. Periferik sinir sistemi etkilenmesi ise ayakta, elde uyuşma, düşüklük şeklinde olabilir.
Damar bulguları: Hastaların yaklaşık %10’unda damarda pıhtılaşmaya bağlı tıkanıklıklar gelişir. Bunun dışında vaskülit (damar duvarında iltihaplanma) olarak adlandırılan bir durum aktif seyreden SLE’ye eşlik edebilir, bir çok organ bu nedenle etkilenebilir. Vaskülit nedeniyle etkilenen organların fonksiyonları bozulabilir. Bazı hastalarda boyun, koltuk altı ve kasıktaki lenf bezlerinde büyüme olabilir.
Kemik iliği: SLE bazen kemik iliğini etkileyerek bazı kan hücrelerinde azalmaya yol açabilir. Ayrıca bazı kan hücrelerinde yıkıma yol açabilir.
Soru: SLE’nin tedavisi varmıdır?
Cevap: Evet. Ancak kısa sürede hastalığı tamamen yok edecek bir tedavisi yoktur. Bugün için hastalık tedavi ile kontrol altına alınabilmektedir.
Soru: SLE her hastada aynı şekilde mi seyreder?
Cevap: Hayır. SLE’nin şiddeti, tutulan organların durumu her hastada farklıdır. Örneğin bazı hastalarda sadece deri tutulumu ön plandadır, bazı hastalarda da böbrek, merkezi sinir sistemi tutulumu gibi ağır bir tablo ortaya çıkabilir.
Soru: Hastalığın tanısı nasıl konulmaktadır?
Cevap: SLE tanısı mutlaka bu hastalık konusunda tecrübeli bir doktor tarafından konulmalıdır. Tanı; Hastalığın belirtileri ve kan tetkiklerinden elde edilen bazı bulguların analizi ve sentezi ile konur. Tanı koymadaki temel noktalar; hastalığın belirtileri (eklem bulguları, deri-mukoza bulguları, güneşe karşı hassasiyet, merkezi sinir sistemi etkilenmesine ait bulgular, kalp-akciğer zarında iltihaplanma), kan tetkikindeki bulgular (bazı kan hücrelerinin sayısının azalması, yıkımının artması), idrar bulguları (idrarda protein atılması, bazı kan hücrelerinin idrarda görülmesi), Kanda bazı antikorların (ANA, anti-dsDNA, kardiyolipin antikorları) varlığıdır.
Soru: Hastalık nasıl tedavi edilmelidir?
Cevap: SLE tedavisi mutlaka hastalık ve tedavisi hakkında uzman bir hekim tarafından yapılmalıdır. SLE’nin tedavisi planlanırken hastalığın şiddeti, etkilediği organlar, hastalığa eşlik eden başka bulgular göz önüne alınır. Her hastanın tedavisi kendisine özgüdür. Zaman içerisinde hastalığın seyrine göre değişkenlik gösterir. Örneğin eklem ve deri tutulumu ön planda olan bir SLE hastasının tedavisi, böbrek ya da merkezi sinir sistemi tutulumu olan başka bir hastadan farklıdır.
Soru: Hastalığın seyri nasıldır?
Cevap: SLE yatışma ve alevlenme dönemleriyle seyreder. Bugün için hastalık kontrol altında tutulabilmektedir. Hayati organ tutulumu olan hastalar için tedavide oldukça etkili ilaçlar vardır. SLE’nin seyrindeki en önemli belirleyici faktörlerden biri hastanın doktor takibine ve tedavisine olan uyumudur. Düzenli takibi yapılamayan, tedavisine uymayan hastalarda istenmeyen sonuçlar görülebilmektedir.
Soru: SLE hastaları gebe kalabilir mi?
Cevap: Takibini yapan ilgili uzman doktorun kontrolünde ve izni ile gebe kalabilirler. Hastalığın aktivitesi ve kullandığı ilaçlar değerlendirilerek doktoru tarafından önerilen uygun bir zamanda gebelik planlanmalıdır. Kullanılan ilaçların çoğunun gebelik için sakıncalı olabileceği, plansız gebeliğin anne hayatını riske atabileceği düşünülerek SLE için uygun olabilecek doğum kontrolü uygulanmalıdır. Herkese daha sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
Cevap: Latincede “Lupus”, “kurt” demektir. Hastanın yüzündeki deri bulgularının görüntüsünden dolayı bu isim verilmiştir. Hastalığın nedeni bugün için tam olarak bilinmemektedir. Bağışıklık sistemindeki (vücut savunma sistemi) bir bozukluktan dolayı hastalık ortaya çıkmaktadır. Bu bozukluğun nedenleri arasında genetik ve çevresel etkenler vardır. Yani genetik olarak yatkınlığı olan kişilerde çevresel bir faktörün (güneş ışığı, virüsler, kimyasallar, gıdalar, ilaçlar v.b.) etkisiyle ortaya çıkan bağışıklık sisteminin normal çalışmamasından kaynaklanan bir hastalıktır.
Soru: SLE vücutta hangi bölgeleri etkiler?
Cevap: SLE kadar vücutta yaygın etkilenme yapabilen hastalık çok azdır. Hemen hemen tüm vücut sistemlerini etkiler. Bunlar arasında deri, böbrek, eklemler, akciğer, kalp, karaciğer, sinir sitemi gibi bir çok doku ve organ vardır.
Soru: SLE sık görülen bir hastalık mıdır?
Cevap: Çok sık görülen bir hastalık değildir. Yapılan araştırmalarda 100.000 kişide 40 hasta gibi bir görülme sıklığı vardır. Ülkemiz için bu konuda veri yoktur, ancak bu sıklıkta görüldüğü tahmin edilmektedir.
Soru: SLE hangi yaşlarda ortaya çıkar? Hangi cinsiyeti daha çok etkiler?
Cevap: SLE daha çok 15-45 yaşlarında ortaya çıkar. Daha erken ve daha geç yaşlarda da nadiren görülebilir. Hastalık kadınlarda erkeklere göre 9 kat daha fazla görülmektedir. En çok doğurganlık çağındaki kadınları etkiler.
Soru: SLE’nin belirtileri nelerdir?
Cevap: Hastalığın başlangıcında ve aktif olduğu dönemlerde halsizlik, yorgunluk, kırgınlık, iştahsızlık, kilo kaybı gibi belirli bir hastalığa özgü olmayan ve bir çok sistemik hastalığın seyri sırasında görülebilen belirtiler olabilir. Aşağıda bahsedilen SLE’ye ait bulgular hastalığın başlangıcında veya sonradan da ortaya çıkabilir. Bu bulgular;
Eklemlerde iltihaplanma: Eklemlerde ağrı ve/veya şişlik şeklinde ortaya çıkar. Hastaların önemli bir kısmında başlangıç bulgusudur. El eklemleri sık etkilenir. Çoğunlukla kalıcı bir hasar bırakmaz.
Deri ve mukoza belirtileri: SLE hastalarının %50-60’ında güneşe karşı hassasiyet vardır. Burun kökünü de tutan ve yanaklara doğru yayılan kelebek şeklindeki kızarıklık SLE’nin tipik deri bulgularındandır. Deri belirtileri sadece yüzde olmaz, vücudun diğer yerlerinde de görülebilir. Bazıları iyileştiği zaman iz bırakarak iyileşir. Ayrıca SLE’nin seyri sırasında gelişen damar iltihaplanmaları sonucunda deri döküntüleri, yaralar gelişebilir. Hastalığın aktif dönemlerinde saç dökülmesi olabilir. Ağız içinde, özellikle sert (üst) damakta yaralar gelişebilir. Bazen parmak uçlarında soğuk ve stresle artabilen beyazlama-morarma görülebilir (Raynaud fenomeni).
Böbrek tutulumu: Hastaların yaklaşık yarısında böbrekler etkilenebilir. Bazen bu nedenle gelişen aşırı protein kaybına bağlı olarak bacaklarda belirgin olmak üzere ödem gelişebilir. Erken dönemde tanınması ve tedavi edilmesi önemlidir. Aksi takdirde böbrek yetmezliğine kadar ilerleyebilir ve bu hastalarda diyaliz ihtiyacı ortaya çıkabilir.
Akciğer ve kalp tutulumu: Kalp ve akciğeri çevreleyen zarda iltihaplanma oluşabilir. Nefes almakla, öksürmekle artan yan ağrısı şeklinde belirti verebilir. Kalbin tüm katmanlarında iltihaplanmalar oluşabilir. Kalp kapakları etkilenebilir.
Sinir sistemi tutulumu: SLE’de hem merkezi, hem de periferik sinir sistemi etkilenebilir. Merkezi sinir sisteminin etkilenmesi başağrısı, nöbetler halinde kasılmalar, bazende psikoz şeklinde karşımıza çıkabilir. Uzun süreli kullanılan kortizon da psikoza neden olabilir. Bazen beyin damarlarında kanamalar, pıhtıya bağlı tıkanmalar, buna bağlı vücudun bir yanında güçsüzlük ortaya çıkabilir. Periferik sinir sistemi etkilenmesi ise ayakta, elde uyuşma, düşüklük şeklinde olabilir.
Damar bulguları: Hastaların yaklaşık %10’unda damarda pıhtılaşmaya bağlı tıkanıklıklar gelişir. Bunun dışında vaskülit (damar duvarında iltihaplanma) olarak adlandırılan bir durum aktif seyreden SLE’ye eşlik edebilir, bir çok organ bu nedenle etkilenebilir. Vaskülit nedeniyle etkilenen organların fonksiyonları bozulabilir. Bazı hastalarda boyun, koltuk altı ve kasıktaki lenf bezlerinde büyüme olabilir.
Kemik iliği: SLE bazen kemik iliğini etkileyerek bazı kan hücrelerinde azalmaya yol açabilir. Ayrıca bazı kan hücrelerinde yıkıma yol açabilir.
Soru: SLE’nin tedavisi varmıdır?
Cevap: Evet. Ancak kısa sürede hastalığı tamamen yok edecek bir tedavisi yoktur. Bugün için hastalık tedavi ile kontrol altına alınabilmektedir.
Soru: SLE her hastada aynı şekilde mi seyreder?
Cevap: Hayır. SLE’nin şiddeti, tutulan organların durumu her hastada farklıdır. Örneğin bazı hastalarda sadece deri tutulumu ön plandadır, bazı hastalarda da böbrek, merkezi sinir sistemi tutulumu gibi ağır bir tablo ortaya çıkabilir.
Soru: Hastalığın tanısı nasıl konulmaktadır?
Cevap: SLE tanısı mutlaka bu hastalık konusunda tecrübeli bir doktor tarafından konulmalıdır. Tanı; Hastalığın belirtileri ve kan tetkiklerinden elde edilen bazı bulguların analizi ve sentezi ile konur. Tanı koymadaki temel noktalar; hastalığın belirtileri (eklem bulguları, deri-mukoza bulguları, güneşe karşı hassasiyet, merkezi sinir sistemi etkilenmesine ait bulgular, kalp-akciğer zarında iltihaplanma), kan tetkikindeki bulgular (bazı kan hücrelerinin sayısının azalması, yıkımının artması), idrar bulguları (idrarda protein atılması, bazı kan hücrelerinin idrarda görülmesi), Kanda bazı antikorların (ANA, anti-dsDNA, kardiyolipin antikorları) varlığıdır.
Soru: Hastalık nasıl tedavi edilmelidir?
Cevap: SLE tedavisi mutlaka hastalık ve tedavisi hakkında uzman bir hekim tarafından yapılmalıdır. SLE’nin tedavisi planlanırken hastalığın şiddeti, etkilediği organlar, hastalığa eşlik eden başka bulgular göz önüne alınır. Her hastanın tedavisi kendisine özgüdür. Zaman içerisinde hastalığın seyrine göre değişkenlik gösterir. Örneğin eklem ve deri tutulumu ön planda olan bir SLE hastasının tedavisi, böbrek ya da merkezi sinir sistemi tutulumu olan başka bir hastadan farklıdır.
Soru: Hastalığın seyri nasıldır?
Cevap: SLE yatışma ve alevlenme dönemleriyle seyreder. Bugün için hastalık kontrol altında tutulabilmektedir. Hayati organ tutulumu olan hastalar için tedavide oldukça etkili ilaçlar vardır. SLE’nin seyrindeki en önemli belirleyici faktörlerden biri hastanın doktor takibine ve tedavisine olan uyumudur. Düzenli takibi yapılamayan, tedavisine uymayan hastalarda istenmeyen sonuçlar görülebilmektedir.
Soru: SLE hastaları gebe kalabilir mi?
Cevap: Takibini yapan ilgili uzman doktorun kontrolünde ve izni ile gebe kalabilirler. Hastalığın aktivitesi ve kullandığı ilaçlar değerlendirilerek doktoru tarafından önerilen uygun bir zamanda gebelik planlanmalıdır. Kullanılan ilaçların çoğunun gebelik için sakıncalı olabileceği, plansız gebeliğin anne hayatını riske atabileceği düşünülerek SLE için uygun olabilecek doğum kontrolü uygulanmalıdır. Herkese daha sağlıklı ve mutlu günler dilerim.