Skolyoz omurganın önden bakınca dümdüz olması gerekirken, yana doğru eğilerek S veya C şeklini almasına denir. Omurganın kendi ekseni etrafında dönmesi ile oluşan bu durumda kürek kemiği, bir omuz veya kalça diğer tarafa göre daha yüksekte görünerek vücut duruşunda asimetriye yol açmaktadır. Bu durum hastalarda duruş bozukluğu olarak ifade edilmektedir. En sık skolyoz tipi adolesan dönemde ve nedeni bilinmeyen olarak geçen Adolesan İdiopatik Skolyoz'dur. İdiopatik kelimesinin Türkçe manası nedeni bilinmeyen demektir.
İstatistik
10 derecenin üstü skolyoz olarak kabul edilmektedir. Ve tüm toplumda skolyoz %3 olarak görülmektedir. Yani her yüz kişiden 3'ünde skolyoz görülür. Kadın erkek oranı eşittir fakat ileri derece eğriliklere ilerleme riski kızlarda daha yüksektir.
İdiopatik Skolyoz Tipleri
Nedeni bilinmeyen skolyoz tipleri hastanın yaşına göre sınıflandırılmaktadır.
Adolesan İdiopatik Skolyoz: En sık görüleni adolesan tiptir. Bu tip 10 yaşından sonra ortaya çıkmaktadır.
İnfantil İdiopatik Skolyoz: 3 yaşın altında görülen skolyozdur ki sebebi doğuştan da olabilir, nörolojik veya genetikte olabilir veya bilinmeyebilir.
Juvenil İdiopatik Skolyoz 3-10 yaş arasında görülen tip ise olarak isimlendirilir. Çok yaygın değildir.
Muayene
Muayene sırasında omuz düşüklüğü, sırtta çıkıntı veya leğen kemiklerinde asimetri ön planda olabilir. Sırt ağrısı çok nadir olmakla birlikte olabilir. Hastada şekil ve duruş bozukluğu şikâyeti ön plandadır. Sıklıkla ilkokul çağında teşhis konulmaktadır. Şüphe duyulması durumunda tüm omurgayı içine alan röntgen çekilmelidir. Ölçülen tüm boy filminde skolyozun açısal derecesi ölçülerek eğriliğin derecesi tespit edilir.
Tedavi
Hastanın yaşı, skolyozun tipi, eğriliğin derecesi ve ilerleme risk oranlarına göre tedavi planı değişmektedir. Skolyoz üç ana temel tedavi esası vardır. Yukarıda sayılan durumlara göre;
Takip
Korse
Cerrahi tedavi seçenekleri mevcuttur.
Skolyoz da en önemli şüphe omuz düşüklüğü veya duruş bozukluğudur. Özellikle ebeveynlerin veya anne- babaların şüphe duyması halinde çocuklarını muayene ettirmesi önemlidir. Ciddi ve ilerleme riski yüksek skolyozlarda hastalık duruş bozukluğu ve sırt ağrısı ile sınırlı kalmayıp, akciğer ve kalbin yer aldığı göğüs boşluğunda daralmaya yol açarak akciğer ve kalpte fonksiyonel yetersizliklere yol açabilmektedir.
İstatistik
10 derecenin üstü skolyoz olarak kabul edilmektedir. Ve tüm toplumda skolyoz %3 olarak görülmektedir. Yani her yüz kişiden 3'ünde skolyoz görülür. Kadın erkek oranı eşittir fakat ileri derece eğriliklere ilerleme riski kızlarda daha yüksektir.
İdiopatik Skolyoz Tipleri
Nedeni bilinmeyen skolyoz tipleri hastanın yaşına göre sınıflandırılmaktadır.
Adolesan İdiopatik Skolyoz: En sık görüleni adolesan tiptir. Bu tip 10 yaşından sonra ortaya çıkmaktadır.
İnfantil İdiopatik Skolyoz: 3 yaşın altında görülen skolyozdur ki sebebi doğuştan da olabilir, nörolojik veya genetikte olabilir veya bilinmeyebilir.
Juvenil İdiopatik Skolyoz 3-10 yaş arasında görülen tip ise olarak isimlendirilir. Çok yaygın değildir.
Muayene
Muayene sırasında omuz düşüklüğü, sırtta çıkıntı veya leğen kemiklerinde asimetri ön planda olabilir. Sırt ağrısı çok nadir olmakla birlikte olabilir. Hastada şekil ve duruş bozukluğu şikâyeti ön plandadır. Sıklıkla ilkokul çağında teşhis konulmaktadır. Şüphe duyulması durumunda tüm omurgayı içine alan röntgen çekilmelidir. Ölçülen tüm boy filminde skolyozun açısal derecesi ölçülerek eğriliğin derecesi tespit edilir.
Tedavi
Hastanın yaşı, skolyozun tipi, eğriliğin derecesi ve ilerleme risk oranlarına göre tedavi planı değişmektedir. Skolyoz üç ana temel tedavi esası vardır. Yukarıda sayılan durumlara göre;
Takip
Korse
Cerrahi tedavi seçenekleri mevcuttur.
Skolyoz da en önemli şüphe omuz düşüklüğü veya duruş bozukluğudur. Özellikle ebeveynlerin veya anne- babaların şüphe duyması halinde çocuklarını muayene ettirmesi önemlidir. Ciddi ve ilerleme riski yüksek skolyozlarda hastalık duruş bozukluğu ve sırt ağrısı ile sınırlı kalmayıp, akciğer ve kalbin yer aldığı göğüs boşluğunda daralmaya yol açarak akciğer ve kalpte fonksiyonel yetersizliklere yol açabilmektedir.