sporcu diyeti - sporcularda kilo kontrolü - sporcularda beslenme - sporda diyetin önemi - sporcularda sağlıklı beslenme
Mükemmel bir diyet yoktur. Her sporcunun gereksinimi farklıdır. En iyi diyet, yeterli sıvı alımı sağlayan yeterli enerji ve besin öğelerini içeren diyettir. Tek bir yiyecekle bu sağlanmadığı için, günlük diyette çeşitli yiyecekler yer almalıdır (Ersoy, 1998).
Sporcu diyetinde temel ilke müsabaka ve antrenman sonucu artan enerji ve diğer besin öğelerinin gereksiniminin yeterli ve dengeli bir diyetle karşılanmasıdır. Genetik yapı ve uygun antrenman performansının sporcu performansının anahtarı ise de beden yapısı ve antrenmanının gerektirdiği besin gereksinimlerinin karşılanmasının performansı olumlu yönde etkilediği bilinmektedir (Sağlam, 1993).
Hiç bir diyet, organizmanın egzersiz sırasında yağ depolarını kullanımını etkilememektedir. Düzenli egzersizler uzun dönemde kademeli olarak yağ kaybını sağlayacak bir enerji açığı yaratmaktadır. Ayrıca aeorobik egzersizler yağ kullanımını artıran birçok hormonun düzeyini artırmaktadır. Bu nedenle organizmanın yağ yakma yeteneğini artırmanın en iyi yolu egzersize devam etmektir. Kısaca yüksek proteinli düşük karbonhidratlı diyetler kişiyi daha ince, daha sağlıklı ve daha iyi bir sporcu yapmamaktadır. Aynı enerji değerine sahip olsa bile karbonhidrattan zengin diyet, yağ ve kolesterolden zengin yüksek yağ ve proteinli diyetin neden olabileceği sağlık sorunları için risk faktörü oluşturmadığından tercih edilmelidir (Ersoy, 1998).
Bir kişinin sağlığı sadece diyetle belirlenmez. Üzerinde durulan diğer faktörler ideal vücut ağırlığı ve fiziksel uygunluktur. Egzersiz sadece iyi bir sağlık için önemli olmayıp , gelişen sporcu beslenmesi ile birlikte artan populariteye sahiptir. Sporla uğraşan erkek ve kadınların performansının artmasında beslenmenin önemli rol oynadığı gösterilmiştir (IOC, 1996).
Sporcu diyetlerinde kilo vermek düşüncesi ile yanlış uygulamalara sıkça rastlanmaktadır. Bu uygulamalardan bir tanesi de kahvaltı konusudur. Kahvaltı yapmamanın, kilo vermede etkili ve hızlı bir yöntem olduğu düşüncesi, sporcuları bu yanlış uygulamaya sevk etmektedir.
Gece boyunca aç kalmak karaciğer ve kaslarda ki glikojen depolarını tüketir. Glikojen, karaciğer ve kaslarda depo halinde bulunan karbonhidrattır ve enerji sağlaması için glikoza çevrilir. Glikojen depolarını düşük seviyede olması yorgunluğu arttırır ve düşük spor performansı ile bağlantılıdır. Ayrıca, kahvaltıyı atlamak konsantrasyonu ve iç verimliliği de azaltır. Sabah yeterli bir kahvaltı ile glikojen depoları yenilenebilir, kaslara enerji kaynağı sağlanabilir ve vücudun gün boyunca kaloriyi uygun şekilde kullanmasını sağlayabilir. Yeterli bir kahvaltı, bütün bir sabah için yeterli enerji sağlayarak metabolizmayı hızlandırır.
Kahvaltı fazla kaloriden kurtulmak için atlanıyor ise araştırmalar gösteriyor ki, kahvaltıyı atlayanların daha sonra gün boyunca daha fazla yiyerek kalori alınır. Kahvaltı atlanarak sporcu kendini iyi hissediyor olabilir, ancak boş bir mide kronik yorgunluk riskini artar ve hatta ciddi travma ile sonuçlanabilir. Vücuda gerekli enerjiyi sağlanmaz, aç bırakılır ise egzersiz sonrası toparlanma zamanı da uzar. Besleyici değeri en yüksek ve en pratik kahvaltılık tahıl ve tahıl ürünleridir. Tahıllar karbonhidrat,lif,kalsiyum ve demir içeriği zengin, yağ ve kolesterolü düşük yiyeceklerdir (Lowengrub, 1993).
Yapılan çalışmalar sonucu sporcuların ideal kiloları her zaman korumaları, kilo kaybı istendiğinde haftada bir kilo olacak şekilde vücut yağını azaltarak yapılması gerektiği, hızlı kilo kaybını performansı bozduğu ve yarışmadan 8-10 hafta önce sporcuların haber verilmesi yarışma kilosuna düşmek için yeterli bir süre olduğu açıklanmıştır (Sağlam, 1993).
Elde edilen bulgular,birkaç ay sürdürülen negatif enerji dengesinin önemli miktarlarda kilo kaybına neden olduğunu göstermiştir. kilodaki bu kaybın kalori kısıtlaması yerine;fiziksel aktiviteyle sağlanması kilonun daha çok yağlardan verilmesine yol açmaktadır. negatif enerji dengesi yalnız enerji kısıtlaması ile sağlanmaya yönelinirse; düşünülenin aksine,kilo kaybının %50ye varan oranlarda yağsız kitlede meydana gelmektedir. bunun yanı sıra kilo kaybının kalori kısıtlaması ve fiziksel aktivitenin arttırılmasıyla sağlanması şeklinde elde edilen kilonun koruması;yalnız diyetle elde edilen kilonun korunmasından daha kolaydır (IOC, 1996).
alıntı
Mükemmel bir diyet yoktur. Her sporcunun gereksinimi farklıdır. En iyi diyet, yeterli sıvı alımı sağlayan yeterli enerji ve besin öğelerini içeren diyettir. Tek bir yiyecekle bu sağlanmadığı için, günlük diyette çeşitli yiyecekler yer almalıdır (Ersoy, 1998).
Sporcu diyetinde temel ilke müsabaka ve antrenman sonucu artan enerji ve diğer besin öğelerinin gereksiniminin yeterli ve dengeli bir diyetle karşılanmasıdır. Genetik yapı ve uygun antrenman performansının sporcu performansının anahtarı ise de beden yapısı ve antrenmanının gerektirdiği besin gereksinimlerinin karşılanmasının performansı olumlu yönde etkilediği bilinmektedir (Sağlam, 1993).
Hiç bir diyet, organizmanın egzersiz sırasında yağ depolarını kullanımını etkilememektedir. Düzenli egzersizler uzun dönemde kademeli olarak yağ kaybını sağlayacak bir enerji açığı yaratmaktadır. Ayrıca aeorobik egzersizler yağ kullanımını artıran birçok hormonun düzeyini artırmaktadır. Bu nedenle organizmanın yağ yakma yeteneğini artırmanın en iyi yolu egzersize devam etmektir. Kısaca yüksek proteinli düşük karbonhidratlı diyetler kişiyi daha ince, daha sağlıklı ve daha iyi bir sporcu yapmamaktadır. Aynı enerji değerine sahip olsa bile karbonhidrattan zengin diyet, yağ ve kolesterolden zengin yüksek yağ ve proteinli diyetin neden olabileceği sağlık sorunları için risk faktörü oluşturmadığından tercih edilmelidir (Ersoy, 1998).
Bir kişinin sağlığı sadece diyetle belirlenmez. Üzerinde durulan diğer faktörler ideal vücut ağırlığı ve fiziksel uygunluktur. Egzersiz sadece iyi bir sağlık için önemli olmayıp , gelişen sporcu beslenmesi ile birlikte artan populariteye sahiptir. Sporla uğraşan erkek ve kadınların performansının artmasında beslenmenin önemli rol oynadığı gösterilmiştir (IOC, 1996).
Sporcu diyetlerinde kilo vermek düşüncesi ile yanlış uygulamalara sıkça rastlanmaktadır. Bu uygulamalardan bir tanesi de kahvaltı konusudur. Kahvaltı yapmamanın, kilo vermede etkili ve hızlı bir yöntem olduğu düşüncesi, sporcuları bu yanlış uygulamaya sevk etmektedir.
Gece boyunca aç kalmak karaciğer ve kaslarda ki glikojen depolarını tüketir. Glikojen, karaciğer ve kaslarda depo halinde bulunan karbonhidrattır ve enerji sağlaması için glikoza çevrilir. Glikojen depolarını düşük seviyede olması yorgunluğu arttırır ve düşük spor performansı ile bağlantılıdır. Ayrıca, kahvaltıyı atlamak konsantrasyonu ve iç verimliliği de azaltır. Sabah yeterli bir kahvaltı ile glikojen depoları yenilenebilir, kaslara enerji kaynağı sağlanabilir ve vücudun gün boyunca kaloriyi uygun şekilde kullanmasını sağlayabilir. Yeterli bir kahvaltı, bütün bir sabah için yeterli enerji sağlayarak metabolizmayı hızlandırır.
Kahvaltı fazla kaloriden kurtulmak için atlanıyor ise araştırmalar gösteriyor ki, kahvaltıyı atlayanların daha sonra gün boyunca daha fazla yiyerek kalori alınır. Kahvaltı atlanarak sporcu kendini iyi hissediyor olabilir, ancak boş bir mide kronik yorgunluk riskini artar ve hatta ciddi travma ile sonuçlanabilir. Vücuda gerekli enerjiyi sağlanmaz, aç bırakılır ise egzersiz sonrası toparlanma zamanı da uzar. Besleyici değeri en yüksek ve en pratik kahvaltılık tahıl ve tahıl ürünleridir. Tahıllar karbonhidrat,lif,kalsiyum ve demir içeriği zengin, yağ ve kolesterolü düşük yiyeceklerdir (Lowengrub, 1993).
Yapılan çalışmalar sonucu sporcuların ideal kiloları her zaman korumaları, kilo kaybı istendiğinde haftada bir kilo olacak şekilde vücut yağını azaltarak yapılması gerektiği, hızlı kilo kaybını performansı bozduğu ve yarışmadan 8-10 hafta önce sporcuların haber verilmesi yarışma kilosuna düşmek için yeterli bir süre olduğu açıklanmıştır (Sağlam, 1993).
Elde edilen bulgular,birkaç ay sürdürülen negatif enerji dengesinin önemli miktarlarda kilo kaybına neden olduğunu göstermiştir. kilodaki bu kaybın kalori kısıtlaması yerine;fiziksel aktiviteyle sağlanması kilonun daha çok yağlardan verilmesine yol açmaktadır. negatif enerji dengesi yalnız enerji kısıtlaması ile sağlanmaya yönelinirse; düşünülenin aksine,kilo kaybının %50ye varan oranlarda yağsız kitlede meydana gelmektedir. bunun yanı sıra kilo kaybının kalori kısıtlaması ve fiziksel aktivitenin arttırılmasıyla sağlanması şeklinde elde edilen kilonun koruması;yalnız diyetle elde edilen kilonun korunmasından daha kolaydır (IOC, 1996).
alıntı