Sultan Hamid’in hayvan sevgisi
Bir defasında yanıma İstanbul’dan gelen peynirle biraz da pasta alarak ziyaretlerine gittim İlk tenbih ettikleri husus, bundan sonra sureti kat’iyyede hediye goturmemem oldu Ben de “peki, baş ustune dedim Hanımefendi koltuğuna oturdu ve sohbete başladı Bu akşam ki mevzuya Celal Bey sebep oldu ve dedi ki: Kadınefendinin 60 kadar guvercini vardır Her gun onları besler, 35 tane kadar da kedisi var Bunun uzerine Sultan hanımefendi şunları anlattı:
Cennetmekan Sultan Hamid, hayvanlara karşı son derece muşfik idi Bilhassa guvercinleri cok severdi Sarayda bahcenin her tarafı kafeslerle doluydu Her ceşit guvercinimiz vardı Hangi kafeste, hangi cinslerin olduğunu bilirdi Birisi olunce, onu sepete koyarlar, Cennetmekan bakar, daha itinalı bakmaları icin tenbih eder, sonra giderdi Son derece uzulurdu Onlarla pek yakından ilgilenirdi Bir de pek cok sevdiği papağanı vardı Papağana cok meraklıydı O papağanın da oyle bir huyu vardı ki, hic konuşmaz, sadece Cennetmekanı ayak sesinden tanır ve o gececeği zaman, onceden: “Padişahım cok yaşa! demeğe başlardı Onlar da, yanına gider, “Aferin benim papağanım, aferin sana! der, okşar ve yollarına devam ederdi Ma’lUm, papağanlar cok bakım ister Bir gun cok garip bir hadise olmuştu Onu imkan yok unutamam Papağana bakanlar, kendi aralarında: “Şu papağana bir gun maydanozlu borek verelim de olsun, biz de ondan kurtulalım Baş edemeyeceğiz demişler O gun Cennetmekan hazretleri gecerken, papağan acı acı bağırmağa başlamış ve “Beni oldurecekler! Maydonozlu borekle oldurecekler! demiş Hemen Cennetmekan, papağanın yanına gitmiş, “Kim seni oldurecek? Olmaz oyle şey! demiş Demiş ama papağan susar mı? Avazı cıktığı kadar, “Beni oldurecekler! diye bağırıyormuş Orada bulunan bakıcılarda renk kalmamış “Hayır efendimiz, aramızda şaka yapıyorduk Oyle şey yapmayız demişler Papağan susmuş Biraz da okşandıktan sonra, bu sefer “Padişahım cok yaşa! diye bağırmaya başlamış Cennetmekan Selanik’e gittiği zaman, papağanını da istetmişti ama, herşey gibi kayboldu, ne oldu, anlamadık
Cennetmekanın şehzadeliği zamanında evlendiği ilk hanımından LUtfiye diye bir kızı varmış O zaman ekseriya Dolmabahce sarayında bulunurlarmış Pek de meşhur, gayet iyi konuşan bir papağan varmış sarayda Bu kız henuz 9 yaşındayken, mubarek gecelerden birinin gununde gayet şık giyinmiş Annesi aşağı daki bir odaya inmiş Kalfalar da aşağı da oğle yemeğine hazırlanıyorlarmış Bu kızcağız kibritle oynarken etekleri tutuşmuş Sondurmeğe uğraşırken, tesaduf, annesi yukarıya cıkmış Kızı boyle gorunce hemen ustune atılıyor Her ikisi yanmağa başlıyor Onlar boyle uğraşırken, papağan, avazı cıktığı kadar bağırmağa başlıyor: “Yetişin kalfalar, sultanlar yanıyor! diye Herkes işitiyor, fakat numara yapıyor diyorlar Hep boyle bağırınca, hele bir bakalım diyorlar Ne gorsunler, her ikisi de alevler icinde! Guc bela kurtarıyorlar Fakat kız oluyor Allah rahmet eylesin O gun, bugundur, Cennetmekan o kızını unutamaz Bunun icin papağanlara da duşkundur Hayatının son gunlerinde bile Beylerbeyi sarayına bir papağan getirtmişti Lakin cok berbat bir şeydi Ne konuşur, ne bir şey ederdi Vefatlarından sonra orada bulunan kadın efendilerden birisi sırf hatıra diye onu aldı, olunceye kadar baktı
***
Bir defasında yanıma İstanbul’dan gelen peynirle biraz da pasta alarak ziyaretlerine gittim İlk tenbih ettikleri husus, bundan sonra sureti kat’iyyede hediye goturmemem oldu Ben de “peki, baş ustune dedim Hanımefendi koltuğuna oturdu ve sohbete başladı Bu akşam ki mevzuya Celal Bey sebep oldu ve dedi ki: Kadınefendinin 60 kadar guvercini vardır Her gun onları besler, 35 tane kadar da kedisi var Bunun uzerine Sultan hanımefendi şunları anlattı:
Cennetmekan Sultan Hamid, hayvanlara karşı son derece muşfik idi Bilhassa guvercinleri cok severdi Sarayda bahcenin her tarafı kafeslerle doluydu Her ceşit guvercinimiz vardı Hangi kafeste, hangi cinslerin olduğunu bilirdi Birisi olunce, onu sepete koyarlar, Cennetmekan bakar, daha itinalı bakmaları icin tenbih eder, sonra giderdi Son derece uzulurdu Onlarla pek yakından ilgilenirdi Bir de pek cok sevdiği papağanı vardı Papağana cok meraklıydı O papağanın da oyle bir huyu vardı ki, hic konuşmaz, sadece Cennetmekanı ayak sesinden tanır ve o gececeği zaman, onceden: “Padişahım cok yaşa! demeğe başlardı Onlar da, yanına gider, “Aferin benim papağanım, aferin sana! der, okşar ve yollarına devam ederdi Ma’lUm, papağanlar cok bakım ister Bir gun cok garip bir hadise olmuştu Onu imkan yok unutamam Papağana bakanlar, kendi aralarında: “Şu papağana bir gun maydanozlu borek verelim de olsun, biz de ondan kurtulalım Baş edemeyeceğiz demişler O gun Cennetmekan hazretleri gecerken, papağan acı acı bağırmağa başlamış ve “Beni oldurecekler! Maydonozlu borekle oldurecekler! demiş Hemen Cennetmekan, papağanın yanına gitmiş, “Kim seni oldurecek? Olmaz oyle şey! demiş Demiş ama papağan susar mı? Avazı cıktığı kadar, “Beni oldurecekler! diye bağırıyormuş Orada bulunan bakıcılarda renk kalmamış “Hayır efendimiz, aramızda şaka yapıyorduk Oyle şey yapmayız demişler Papağan susmuş Biraz da okşandıktan sonra, bu sefer “Padişahım cok yaşa! diye bağırmaya başlamış Cennetmekan Selanik’e gittiği zaman, papağanını da istetmişti ama, herşey gibi kayboldu, ne oldu, anlamadık
Cennetmekanın şehzadeliği zamanında evlendiği ilk hanımından LUtfiye diye bir kızı varmış O zaman ekseriya Dolmabahce sarayında bulunurlarmış Pek de meşhur, gayet iyi konuşan bir papağan varmış sarayda Bu kız henuz 9 yaşındayken, mubarek gecelerden birinin gununde gayet şık giyinmiş Annesi aşağı daki bir odaya inmiş Kalfalar da aşağı da oğle yemeğine hazırlanıyorlarmış Bu kızcağız kibritle oynarken etekleri tutuşmuş Sondurmeğe uğraşırken, tesaduf, annesi yukarıya cıkmış Kızı boyle gorunce hemen ustune atılıyor Her ikisi yanmağa başlıyor Onlar boyle uğraşırken, papağan, avazı cıktığı kadar bağırmağa başlıyor: “Yetişin kalfalar, sultanlar yanıyor! diye Herkes işitiyor, fakat numara yapıyor diyorlar Hep boyle bağırınca, hele bir bakalım diyorlar Ne gorsunler, her ikisi de alevler icinde! Guc bela kurtarıyorlar Fakat kız oluyor Allah rahmet eylesin O gun, bugundur, Cennetmekan o kızını unutamaz Bunun icin papağanlara da duşkundur Hayatının son gunlerinde bile Beylerbeyi sarayına bir papağan getirtmişti Lakin cok berbat bir şeydi Ne konuşur, ne bir şey ederdi Vefatlarından sonra orada bulunan kadın efendilerden birisi sırf hatıra diye onu aldı, olunceye kadar baktı
***