İnsanları diğer varlıklardan ayıran en önemli özellikleri düşünebilmeleridir. İnsan beyninin diğer varlıklardan daha fazla gelişmiş olması insanları rasyonel düşünebilme, mantık yürütebilme yetisi kazandırmıştır. Bazı hayvanların zekâsı diğerlerine kıyasla yüksek olsa bile kesinlikle bir insan kadar kapsamlı düşünememekte ve konuşamamaktadır. Bugüne kadar yapılmış bütün icatların düşünerek ortaya çıktığını fark ettiğimizde insanlığın gelişiminin ve hayatta kalabilmelerinin ana kaynağının düşünce olduğunu görürüz.
Düşünceler bu kadar değerli ve insanların gelişimi açısında faydalıysa neden bazı düşünceler sıkıntılı hissettirir? Hatta gelişmeyi bırakın, bazı kişileri geriye bile götürebilir. İnsan hayatı denge üzerine kuruludur. Herhangi bir besini az miktarda aldığınızda başka bir hastalık, çok miktarda aldığınızda başka bir hastalık yapması en güzel örnek olacaktır. Düşüncelerin de içinde barındırmış olduğu duygular denge halinde değilse, az veya fazlaysa kişiye sıkıntı oluşturacaktır. Geçmişte tecrübe ettiğiniz kötü bir anıyı düşünün. Geçmişte kalmasına rağmen sizi şu an düşündüğünüzde bile rahatsız eder. O anıyı yaşadığınız anda tecrübe ettiğiniz duyguyu beyniniz, bir bölümü olan amigdalaya kaydetmişti. Fakat aklınıza geldiğinde mantığınız bu geçmişte kaldı, etkilememesi gerek dese de duygularınız o an ne yaşadıysanız size o sıkıntıyı yaşatacaktır. Çünkü sizi hayatta tutmak isteyecektir. Bir kere alarm verilmiş ve tehdit olarak kabul edilmiş o olay veya düşünce vücudunuzun alarm merkezini harekete geçirir. Hatırlatmak dahi istemez. İnsanları o düşünceleri düşünmemeleri için kaçınmalar yapmaya iter. O an kişi hemen dikkatini dağıtacak herhangi bir işe veya başka bir düşünceye yönelir. Bu davranış ise o düşüncelerin hala korkunç olduğu kanısını kuvvetlendirir. Bu şekilde çalışan savunma mekanizması kişiyi o anlık bir sıkıntıdan kurtarır. Fakat o düşünce bu şekilde kaçınmalar yapıldığında hep canlı kalır. Kişi artık kısır bir döngüde sıkışıp kalmıştır.
Hayatta çok zor ve karışık gözüken olayların çözümü göründüğü kadar zor değildir. Hatta bazen çok basittir. Ama kısır döngülerin içinde sıkışıp kaldığımız için başka bir noktadan olaya bakamayız. Ümitsizlik yerleşerek o kısır döngüye bitmeyen bir yakıt olur. Eğer düşünce sarmallarından kurtulmak istiyorsanız artık kaçmak yerine düşüncenizi dinleyin. Tekrar edin. Düşüncenin olumsuz duyguları azaldığında gözünüzdeki perde kalkacaktır. Artık anlık değil, gerçek rahatlamayı keşfedeceksiniz. Olumsuz duygular gittiğinde yerini alan sükûneti hissedin. Tam bu noktada sıkışıp kaldığınız durum için bir sürü çözüm olduğunu göreceksiniz. Unutmayın, hayat sıkışıp kaldığınız düşüncelerden çok daha geniş!
Düşünceler bu kadar değerli ve insanların gelişimi açısında faydalıysa neden bazı düşünceler sıkıntılı hissettirir? Hatta gelişmeyi bırakın, bazı kişileri geriye bile götürebilir. İnsan hayatı denge üzerine kuruludur. Herhangi bir besini az miktarda aldığınızda başka bir hastalık, çok miktarda aldığınızda başka bir hastalık yapması en güzel örnek olacaktır. Düşüncelerin de içinde barındırmış olduğu duygular denge halinde değilse, az veya fazlaysa kişiye sıkıntı oluşturacaktır. Geçmişte tecrübe ettiğiniz kötü bir anıyı düşünün. Geçmişte kalmasına rağmen sizi şu an düşündüğünüzde bile rahatsız eder. O anıyı yaşadığınız anda tecrübe ettiğiniz duyguyu beyniniz, bir bölümü olan amigdalaya kaydetmişti. Fakat aklınıza geldiğinde mantığınız bu geçmişte kaldı, etkilememesi gerek dese de duygularınız o an ne yaşadıysanız size o sıkıntıyı yaşatacaktır. Çünkü sizi hayatta tutmak isteyecektir. Bir kere alarm verilmiş ve tehdit olarak kabul edilmiş o olay veya düşünce vücudunuzun alarm merkezini harekete geçirir. Hatırlatmak dahi istemez. İnsanları o düşünceleri düşünmemeleri için kaçınmalar yapmaya iter. O an kişi hemen dikkatini dağıtacak herhangi bir işe veya başka bir düşünceye yönelir. Bu davranış ise o düşüncelerin hala korkunç olduğu kanısını kuvvetlendirir. Bu şekilde çalışan savunma mekanizması kişiyi o anlık bir sıkıntıdan kurtarır. Fakat o düşünce bu şekilde kaçınmalar yapıldığında hep canlı kalır. Kişi artık kısır bir döngüde sıkışıp kalmıştır.
Hayatta çok zor ve karışık gözüken olayların çözümü göründüğü kadar zor değildir. Hatta bazen çok basittir. Ama kısır döngülerin içinde sıkışıp kaldığımız için başka bir noktadan olaya bakamayız. Ümitsizlik yerleşerek o kısır döngüye bitmeyen bir yakıt olur. Eğer düşünce sarmallarından kurtulmak istiyorsanız artık kaçmak yerine düşüncenizi dinleyin. Tekrar edin. Düşüncenin olumsuz duyguları azaldığında gözünüzdeki perde kalkacaktır. Artık anlık değil, gerçek rahatlamayı keşfedeceksiniz. Olumsuz duygular gittiğinde yerini alan sükûneti hissedin. Tam bu noktada sıkışıp kaldığınız durum için bir sürü çözüm olduğunu göreceksiniz. Unutmayın, hayat sıkışıp kaldığınız düşüncelerden çok daha geniş!