Sylvester Stallone ( Rambo ) Kimdir ? - Sylvester Stallone Hakkında
Hollywood’un maço aksiyon kahraman geleneğiyle adeta özdeşleşmiş bir aktör olan Sylvester Stallone, Amerikan kültürünün bir parçası haline gelen, şampiyon olmak için gerek ringde gerekse de normal hayatta mücadele eden isimsiz boksör Rocky Balboa ve intikam ateşiyle yanan cesur asker Rambo adlı karakterleri sinema tarihine kazandırdı. Aslında her iki karakter de, cehennemin mutfağında yaşayan fakir bir çocukken Hollywood cennetinin bahçesinde dolaşan bir yıldız haline gelen Stallone’nin kişisel deneyimlerini ve mücadelelerini yansıtıyordu.
1946 yılında Manhattan’ın arka mahallelerinde dünyaya gelen Stallone, söylediğine göre hiç de mutlu bir çocukluk devresi yaşamamış. Asıl adı Sylvester Enzio Stallone olan İtalyan göçmeni aktör, doğumu sırasında çıkan aksiliklerden ötürü yüzünün dil, çene ve dudak kısımlarında kalıcı rahatsızlıklar baş gösterdi. Bu yüzden konuşma bozukluğu, dil düşmesi ve kayan sol göz gibi sorunlar yaşayan Stallone, halen devam eden bu özelliklerinden dolayı ünlü olduktan sonra karikatüristlere epey bir süre malzeme oldu.
Bedenindeki kalıcı rahatsızlıkları gizlemek için sürekli insanlardan kaçmaya çalışan aktör, zamanının çoğunu evde geçiren sessiz ve utangaç bir çocuktu. Kendisine ve kardeşi Frank Stallone’ye bakabilmek için çok çalışmak zorunda olan anne ve babasının sürekli kavga etmesi nedeniyle huzurlu bir aile ortamına da sahip olamayan aktör, bugünlere gelmesini beş yıl boyunca kendisiyle ilgilenen ağabeyine borçlu. Oyunculuğa ilgi duymasını kendisine bakmak isteyen yabancı insanların ilgi ve şefkatine borçlu olduğunu belirten aktör, çocuklarına yeterince ilgi göstermeyen anne ve babasının 1975 yılında ayrılması üzerine babasıyla Maryland’de yaşamaya başladı. Henüz 11 yaşında olmasına rağmen oldukça zor dönemler yaşayan Stallone’yi ileriki on yıl içerisinde çok daha kötü günler beklemektedir. Her ne kadar ilgi çekmemek için elinden geleni yapsa da tam 12 kez okul değiştiren ve de her okulda, sergilediği davranış bozukluklarından dolayı atılmak durumunda kalan aktör, gerek inanılmaz derecedeki kötü notları gerekse de cesur kahraman, yer altı dünyasının şampiyonu gibi fantezileriyle sınıf arkadaşlarından “farklı” damgasını yedi.
15 yaşına geldiğinde annesi ve onun yeni eşi ile birlikte Philadelphia’da yaşamaya başlayan aktör, yeni başladığı Devereaux Lisesi’nde futbol, tartışma ve marangoz işlerinde gösterdiği başarıyla kısa sürede sivrilmeyi başardı. Bu sırada çeşitli okul oyunlarıyla sahneye çıkma fırsatı bulan aktör, mezun olduktan sonra İsviçre Amerikan Koleji’nden atletizm diploması aldı. Bir yandan okuldaki kız atletlerin koçluğunu yaparken diğer yandan da Arthur Miller’ın “ Death of Salesman ” adlı oyununu sahne koyan bir okul yapımında rol aldı. Sahnede edindiği küçük çaplı deneyimleriyle oyunculuğa karşı ilgisi uyanan Stallone, Miami Üniversitesinde drama eğitimi almaya başladı. Ardından 1969 yılında New York’a gitmeye karar verdi.
New York’ta birçok sıradan işte çalışan aktör, düzenli olarak sahne çalışmalarını izlemeye çalıştı. Bu sırada “ Score ” ve “ Rain ” gibi çıplaklığın yoğun olarak kullanıldığı gösterilerde yer aldı. Ardından “ Party at Kitty ” ve “ Studs ” adlı ****o filmlerde rol alan Stallone, yüzü ve kalın sesinden ötürü bir türlü sahne ve film yapımcılarının ilgisini çekemedi.
1971 yılında “ Woody Allen’s Bananas ” adlı filmde rol aldıktan sonra aynı yıl içerisinde “ The Godfather ” için teklif alan Stallone, kendine güvenemediği için ayağına gelen rolü geri çevirdi. Oyunculukta beklediği başarıyı yakalayamayan aktör, bir süre için senaryo yazarlığına soyundu. Birkaç senaryosunun yapım aşamasına kadar gelmesi ve 1973 yapımı “ Rebel ”deki performansıyla beğeni toplaması ile cesareti yerine gelen Stallone, 1974 yılında Sasha Czack ile evlendikten sonra oyunculuk kariyeri yapmak için California’ya yerleşti.
İlk küçük çaplı başarısını, senaryosunu kendisinin yazdığı “ Lords of Flatbush ” ( 1974 ) adlı filmdeki oyunculuğuyla yakalayan aktör, bu filmden sonra daha nitelikli rollerde oynamaya başladı. Stallone’nin gerek yapımcıların gerekse de seyircinin dikkatini çekmesini sağlayan film ise “ Rocky ” oldu. Güçlü ve iyi yazılmış bir senaryosu ola film, pek çok yapımcının iştahını kabarttı. Bu durumu fark eden Stallone de, kozunu iyi kullandı ve ancak başrol oynaması ve de kazançtan pay alması koşuluyla senaryonun haklarını satacağını söyledi. Irwin Winkler ve Robert Chartoff’un yapımcılıklarını üstlendiği “ Rocky ” ( 1976 ) adlı filmin baş karakteri olan Rocky Balboa’yı canlandıran aktör, tüm zamanların en iyi filmi seçilen bu filmle dünya çapında üne kavuştu. Stallone, En İyi Film ve En İyi Yönetmen ( John Avildsen ) dallarında Oscar kazanan bu boks filmiyle En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar ödülüne aday gösterildi.
Kendini bir anda Hollywood’un en gözde oyuncuları listesinde bir numarada bulan aktör, yakaladığı bu başarıyı daha sonraki filmleriyle devam ettirmeyi başardı. “ Rocky ” serisinin dört filminin senaryosunu yazan Stallone, “ First Blood ”, “ Rambo: First Blood Part II ” ve “ Rambo III ” olmak üzere üç tane de “ Rambo ” filminin senaryosunu kaleme aldı.
“ Saturday Night Fever ” ve “ Staying Alive ” gibi filmlerin hem senaristliğini hem de yönetmenliğini üstlenen Stallone, 1993 yılında “ Demolition Man ” ve 1995 yılında “ Judge Dredd ” gibi bilim kurgu aksiyon filmlerinde rol aldı. 1997 yapımı “ Copland ”deki karakter oyunculuğuyla oldukça beğeni toplayan aktör, kariyeri boyunca canlandırdığı genel geçer cesur kahraman tiplemelerinden oldukça farklı olarak ilk defa şişman ve ürkek polis şefi gibi sıradan bir insanı oynadı.
Aksiyon filmlerinden sonra şansını “ Stop! Or My Mom Will Shoot ” ( 1992 ) ve “ Oscar ”( 1991 ) gibi komedi filmlerinde denedi. Bu filmlerin seyirciden beklenen ilgiyi görmemesi üzerine gözden düşmeye başlayan aktör, 1998 yılında seslendirme yaptığı “ Antz ” filmiyle tekrar eski günlerine döndü.
İlk eşi Sasha’dan olan oğullarından Sage, oyunculuğa yönelirken Seargeoh, 1982 yılında konulan otistik teşhisiyle ailesine zor günler yaşattı. Bu durumun getirdiği stresten ötürü 1985 yılında evliliğine son veren Stallone, Brigitte Nielson adlı bir mankenle evlendi. 18 ay sonra Nielson’dan ayrılan aktör, 80’li yıllarda tanıştığı Jennifer Flavin adlı mankenle üçüncü kez dünya evine girdi. Flavin ile Sofia adlı bir kız çocuğu dünyaya getiren Stallone, kızının kalbinin delik olduğunun anlaşılmasıyla ikinci kez evlat şoku yaşadı.
Hollywood’un maço aksiyon kahraman geleneğiyle adeta özdeşleşmiş bir aktör olan Sylvester Stallone, Amerikan kültürünün bir parçası haline gelen, şampiyon olmak için gerek ringde gerekse de normal hayatta mücadele eden isimsiz boksör Rocky Balboa ve intikam ateşiyle yanan cesur asker Rambo adlı karakterleri sinema tarihine kazandırdı. Aslında her iki karakter de, cehennemin mutfağında yaşayan fakir bir çocukken Hollywood cennetinin bahçesinde dolaşan bir yıldız haline gelen Stallone’nin kişisel deneyimlerini ve mücadelelerini yansıtıyordu.
1946 yılında Manhattan’ın arka mahallelerinde dünyaya gelen Stallone, söylediğine göre hiç de mutlu bir çocukluk devresi yaşamamış. Asıl adı Sylvester Enzio Stallone olan İtalyan göçmeni aktör, doğumu sırasında çıkan aksiliklerden ötürü yüzünün dil, çene ve dudak kısımlarında kalıcı rahatsızlıklar baş gösterdi. Bu yüzden konuşma bozukluğu, dil düşmesi ve kayan sol göz gibi sorunlar yaşayan Stallone, halen devam eden bu özelliklerinden dolayı ünlü olduktan sonra karikatüristlere epey bir süre malzeme oldu.
Bedenindeki kalıcı rahatsızlıkları gizlemek için sürekli insanlardan kaçmaya çalışan aktör, zamanının çoğunu evde geçiren sessiz ve utangaç bir çocuktu. Kendisine ve kardeşi Frank Stallone’ye bakabilmek için çok çalışmak zorunda olan anne ve babasının sürekli kavga etmesi nedeniyle huzurlu bir aile ortamına da sahip olamayan aktör, bugünlere gelmesini beş yıl boyunca kendisiyle ilgilenen ağabeyine borçlu. Oyunculuğa ilgi duymasını kendisine bakmak isteyen yabancı insanların ilgi ve şefkatine borçlu olduğunu belirten aktör, çocuklarına yeterince ilgi göstermeyen anne ve babasının 1975 yılında ayrılması üzerine babasıyla Maryland’de yaşamaya başladı. Henüz 11 yaşında olmasına rağmen oldukça zor dönemler yaşayan Stallone’yi ileriki on yıl içerisinde çok daha kötü günler beklemektedir. Her ne kadar ilgi çekmemek için elinden geleni yapsa da tam 12 kez okul değiştiren ve de her okulda, sergilediği davranış bozukluklarından dolayı atılmak durumunda kalan aktör, gerek inanılmaz derecedeki kötü notları gerekse de cesur kahraman, yer altı dünyasının şampiyonu gibi fantezileriyle sınıf arkadaşlarından “farklı” damgasını yedi.
15 yaşına geldiğinde annesi ve onun yeni eşi ile birlikte Philadelphia’da yaşamaya başlayan aktör, yeni başladığı Devereaux Lisesi’nde futbol, tartışma ve marangoz işlerinde gösterdiği başarıyla kısa sürede sivrilmeyi başardı. Bu sırada çeşitli okul oyunlarıyla sahneye çıkma fırsatı bulan aktör, mezun olduktan sonra İsviçre Amerikan Koleji’nden atletizm diploması aldı. Bir yandan okuldaki kız atletlerin koçluğunu yaparken diğer yandan da Arthur Miller’ın “ Death of Salesman ” adlı oyununu sahne koyan bir okul yapımında rol aldı. Sahnede edindiği küçük çaplı deneyimleriyle oyunculuğa karşı ilgisi uyanan Stallone, Miami Üniversitesinde drama eğitimi almaya başladı. Ardından 1969 yılında New York’a gitmeye karar verdi.
New York’ta birçok sıradan işte çalışan aktör, düzenli olarak sahne çalışmalarını izlemeye çalıştı. Bu sırada “ Score ” ve “ Rain ” gibi çıplaklığın yoğun olarak kullanıldığı gösterilerde yer aldı. Ardından “ Party at Kitty ” ve “ Studs ” adlı ****o filmlerde rol alan Stallone, yüzü ve kalın sesinden ötürü bir türlü sahne ve film yapımcılarının ilgisini çekemedi.
1971 yılında “ Woody Allen’s Bananas ” adlı filmde rol aldıktan sonra aynı yıl içerisinde “ The Godfather ” için teklif alan Stallone, kendine güvenemediği için ayağına gelen rolü geri çevirdi. Oyunculukta beklediği başarıyı yakalayamayan aktör, bir süre için senaryo yazarlığına soyundu. Birkaç senaryosunun yapım aşamasına kadar gelmesi ve 1973 yapımı “ Rebel ”deki performansıyla beğeni toplaması ile cesareti yerine gelen Stallone, 1974 yılında Sasha Czack ile evlendikten sonra oyunculuk kariyeri yapmak için California’ya yerleşti.
İlk küçük çaplı başarısını, senaryosunu kendisinin yazdığı “ Lords of Flatbush ” ( 1974 ) adlı filmdeki oyunculuğuyla yakalayan aktör, bu filmden sonra daha nitelikli rollerde oynamaya başladı. Stallone’nin gerek yapımcıların gerekse de seyircinin dikkatini çekmesini sağlayan film ise “ Rocky ” oldu. Güçlü ve iyi yazılmış bir senaryosu ola film, pek çok yapımcının iştahını kabarttı. Bu durumu fark eden Stallone de, kozunu iyi kullandı ve ancak başrol oynaması ve de kazançtan pay alması koşuluyla senaryonun haklarını satacağını söyledi. Irwin Winkler ve Robert Chartoff’un yapımcılıklarını üstlendiği “ Rocky ” ( 1976 ) adlı filmin baş karakteri olan Rocky Balboa’yı canlandıran aktör, tüm zamanların en iyi filmi seçilen bu filmle dünya çapında üne kavuştu. Stallone, En İyi Film ve En İyi Yönetmen ( John Avildsen ) dallarında Oscar kazanan bu boks filmiyle En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar ödülüne aday gösterildi.
Kendini bir anda Hollywood’un en gözde oyuncuları listesinde bir numarada bulan aktör, yakaladığı bu başarıyı daha sonraki filmleriyle devam ettirmeyi başardı. “ Rocky ” serisinin dört filminin senaryosunu yazan Stallone, “ First Blood ”, “ Rambo: First Blood Part II ” ve “ Rambo III ” olmak üzere üç tane de “ Rambo ” filminin senaryosunu kaleme aldı.
“ Saturday Night Fever ” ve “ Staying Alive ” gibi filmlerin hem senaristliğini hem de yönetmenliğini üstlenen Stallone, 1993 yılında “ Demolition Man ” ve 1995 yılında “ Judge Dredd ” gibi bilim kurgu aksiyon filmlerinde rol aldı. 1997 yapımı “ Copland ”deki karakter oyunculuğuyla oldukça beğeni toplayan aktör, kariyeri boyunca canlandırdığı genel geçer cesur kahraman tiplemelerinden oldukça farklı olarak ilk defa şişman ve ürkek polis şefi gibi sıradan bir insanı oynadı.
Aksiyon filmlerinden sonra şansını “ Stop! Or My Mom Will Shoot ” ( 1992 ) ve “ Oscar ”( 1991 ) gibi komedi filmlerinde denedi. Bu filmlerin seyirciden beklenen ilgiyi görmemesi üzerine gözden düşmeye başlayan aktör, 1998 yılında seslendirme yaptığı “ Antz ” filmiyle tekrar eski günlerine döndü.
İlk eşi Sasha’dan olan oğullarından Sage, oyunculuğa yönelirken Seargeoh, 1982 yılında konulan otistik teşhisiyle ailesine zor günler yaşattı. Bu durumun getirdiği stresten ötürü 1985 yılında evliliğine son veren Stallone, Brigitte Nielson adlı bir mankenle evlendi. 18 ay sonra Nielson’dan ayrılan aktör, 80’li yıllarda tanıştığı Jennifer Flavin adlı mankenle üçüncü kez dünya evine girdi. Flavin ile Sofia adlı bir kız çocuğu dünyaya getiren Stallone, kızının kalbinin delik olduğunun anlaşılmasıyla ikinci kez evlat şoku yaşadı.