Tarihler Ve Cağlar,İlk buluntular,Ortadoğu'daki buluntular
Tarihler Ve Cağlar,Truva ve Girit
Tarihler Ve Cağlar,Su altındaki kalıntılar
Tarihler ve cağlar
Arkeologların yapması gereken en onemli işlerden biri, ulaştıkları buluntuların hangi donemden kaldığını saptamaktır Bu buluntular arasında ele gecen yazılı belgeler, bu iş kolaylaştırır Ama yazılı bir belge yoksa, orneğin binlerce yıl oncesinden kaldığı tahmin edilen bir eşyanın kesin yapım tarihini bulmak cok zordur Arkeolojinin eski yerleşmeleri ve buluntuları tarihlendirmede yararlandığı yazılı tarih oncesi donemleri, ilk kez Danimarkalı bir arkeolog sınıflandırmıştır Bu yazılı tarih oncesi donem, Prehistorya ya da Tarihoncesi olarak adlandırılır İnsanların cok sert bir taş olan cakmaktaşından alet ve silah yaptıkları ilk donem Taş Devri 'dir Alet ve silahların tunctan yapıldığı bir sonraki doneme Tunc Cağı denmiştir Demirin kullanılmaya başlandığı son donem ise Demir Cağı olarak adlandırılır Cağdaş arkeologlar bu uc cağı da kendi icinde daha kısa sureli donemlere ayırırlar
Bir arkeolog ortaya cıkardığı aletlerin hangi cağdan kaldığını saptasa bile, bu aletlerin yapıldıkları tarihe ilişkin bilgi edinmesi her zaman kolay olmaz Cunku bir bolgede yaşayan insanlar taştan aletler kullanırken, aynı donemde başka bir bolgede insanların tunctan aletler kullandığı bilinmektedir
İlk buluntular
Bir bilim dalı olarak arkeolojinin gecmişi cok eski değildir Buyuk caplı ilk kazılar 18 yuzyılda, MS 79 'da patlayan Vezuv Yanardağı'nın puskurttuğu lavların ve kullerin altında kalan eski Pompei ve Herkulaneum kentlerinde yapıldı Bu kentlerin ortaya cıkarılması, eski Roma kentleri konusunda yeni bilgilere ulaşılmasını da sağladı
Aynı yuzyılda İngiliz arkeolog John Frere taştan yapılmış aletler ile soyu tukenmiş bazı hayvanların kemiklerini bir arada buldu Frere, bu aletleri yapmış olan insanlar ile soyu tukenmiş hayvanların aynı donemde yaşadıklarını gosterdi Ama hic kimse, dunya da on binlerce yıl once yaşamış insanların olabileceğine inanmak istemedi Daha sonra bu bilgi bilim adamlarınca da doğrulandı
Eski Mısır yazısı olan hiyeroglifin 1822'de arkeologlar ve yazı uzmanları tarafından cozulmesi, arkeoloji icin bir donum noktası oldu Hiyeroglifin cozulmesinde kilit rol oynayan Rosetta Taşı ’nda aynı sozcukler hem hiyeroglif, hem de Eski Yunan yazısı ve başka bir tur Mısır yazısıyla yinelenmişti Bu gelişme, cok sayıda arkeologun Mısır'a ilgi gostermesine yol actı Yapılan kazılarla Eski Mısır ’daki yaşama ilişkin yeni bilgilere ulaşıldı Arkeolojinin en onemli buluşlarından olan Rosetta Taşı, gunumuzde Londra 'da British Muzesi'nde sergilenmektedir
Ortadoğu'daki buluntular
Arkeolojinin en zengin kaynakları Ortadoğu da bulunmaktadır Bundan dolayı bu bolge pek cok arkeologun calışma alanı olmuştur İngiliz arkeolog ve Eski Mısır uzmanı Sir Flinders Petrie 1880 ’den sonra Mısır'da yaptığı kazılarda değişik katmanlarında bulduğu canak comlek turlerinin ne kadar eskiye dayandığını saptadı Mısır'da 1922'de Firavun Tutankamon'un mezarının ortaya cıkarılması buyuk bir heyecan yarattı Mezarda, firavunun mumyasının bulunduğu işlemeli altın bir tabut ile paha bicilmez değerde ve guzellikte takılar bulundu Firavun mezarları, icindeki zenginliklerinden dolayı daha ilkcağlarda soyulduğu icin, arkeologların el değmemiş olarak buldukları mezar sayısı cok azdır 19 yuzyılın ortalarında Mezopotamya da (bugunku Irak), Asur krallarının saraylarında cok buyuk insan ve hayvan heykelleri bulundu Buluntuların bir bolumu Avrupa'ya goturuldu Sir Leonard Woolley, 1926'da Irak'ta yaptığı kazılarda Ur kentinde Sumer kral mezarlarını ortaya cıkardı Ur'da bulunan mezarlar acılınca, Sumerlerin tarihine daha ayrıntılı ve yeni bilgiler eklendi
Truva ve Girit
Eski Yunan şairi Homeros şiirlerinden birinde, 10 yıllık bir kuşatmadan sonra ele gecirilen Troya kentinin oykusunu anlatır Ama bu kentin nerede olduğu kesin olarak bilinmiyordu Troya ’nın gercek yerini 1871'de Alman arkeolog Heinrich Schliemann saptadı Schliemann, kazılarda ortaya cıkardığı buluntuları gizlice yurtdışına kacırmasına karşın Osmanlı hukumetinden 1876'da yeniden kazı izni aldı ve Wilhelm Dorpfeld ile birlikte Troya ’daki kazıları surdurdu Eski krallıklara ilişkin bir başka onemli kazının yapıldığı yer Akdeniz'deki Girit Adası'ydı Arkeolog Sir Arthur Evans, 1900'da Knossos'ta yaptığı kazılarda eski Girit krallarının yaşadığı buyuk bir sarayı ortaya cıkardı O tarihe kadar yalnızca Yunan mitolojisinin bir kahramanı sanılan Minos'un gercek bir kral olduğu anlaşıldı Bulunan sarayın duvarları, boğa gureşlerinin, ciceklerin ve hayvanların sanki 3000 yıl once değil de, bir gun once yapılmış gibi duran parlak renkli resimleriyle bezenmişti
Su altındaki kalıntılar
Toprak altındaki eski kentler, binlerce yıl dayanmış ve kalıntıları gunumuze ulaşmıştır Su da toprak gibi Tarihoncesi ’nde yaşamış olan insanların evlerini ve eşyalarını zamana karşı korumuştur Bundan dolayı suyun altında da arkeoloji icin pek cok zengin malzeme bulunmaktadır Arkeolojinin su altındaki kalıntılarını incelen dalı sualtı arkeolojisi olarak adlandırılır 1854 'te, İsvicre 'nin Zurich kentindeki golun suları cok azalınca, dibindeki eski ev kalıntıları ortaya cıktı Arkeologlar evlerin bulundukları katmanları inceleyerek yapıldıkları donemleri saptadılar Bulunan tahta aletler, keceler, sepetler ve hatta elma, armut ve ekmek artıkları o insanların gunluk yaşamlarına ilişkin onemli bilgiler sağladı Turkiye'de de Bodrum ve Antalya yoresinde su altı calışmaları yapılmış ve cok sayıda buluntu ortaya cıkarılmıştır ki bunlar Bodrum Sualtı Arkeoloji Muzesi 'nde sergilenmiştir
Tarihler Ve Cağlar,Truva ve Girit
Tarihler Ve Cağlar,Su altındaki kalıntılar
Tarihler ve cağlar
Arkeologların yapması gereken en onemli işlerden biri, ulaştıkları buluntuların hangi donemden kaldığını saptamaktır Bu buluntular arasında ele gecen yazılı belgeler, bu iş kolaylaştırır Ama yazılı bir belge yoksa, orneğin binlerce yıl oncesinden kaldığı tahmin edilen bir eşyanın kesin yapım tarihini bulmak cok zordur Arkeolojinin eski yerleşmeleri ve buluntuları tarihlendirmede yararlandığı yazılı tarih oncesi donemleri, ilk kez Danimarkalı bir arkeolog sınıflandırmıştır Bu yazılı tarih oncesi donem, Prehistorya ya da Tarihoncesi olarak adlandırılır İnsanların cok sert bir taş olan cakmaktaşından alet ve silah yaptıkları ilk donem Taş Devri 'dir Alet ve silahların tunctan yapıldığı bir sonraki doneme Tunc Cağı denmiştir Demirin kullanılmaya başlandığı son donem ise Demir Cağı olarak adlandırılır Cağdaş arkeologlar bu uc cağı da kendi icinde daha kısa sureli donemlere ayırırlar
Bir arkeolog ortaya cıkardığı aletlerin hangi cağdan kaldığını saptasa bile, bu aletlerin yapıldıkları tarihe ilişkin bilgi edinmesi her zaman kolay olmaz Cunku bir bolgede yaşayan insanlar taştan aletler kullanırken, aynı donemde başka bir bolgede insanların tunctan aletler kullandığı bilinmektedir
İlk buluntular
Bir bilim dalı olarak arkeolojinin gecmişi cok eski değildir Buyuk caplı ilk kazılar 18 yuzyılda, MS 79 'da patlayan Vezuv Yanardağı'nın puskurttuğu lavların ve kullerin altında kalan eski Pompei ve Herkulaneum kentlerinde yapıldı Bu kentlerin ortaya cıkarılması, eski Roma kentleri konusunda yeni bilgilere ulaşılmasını da sağladı
Aynı yuzyılda İngiliz arkeolog John Frere taştan yapılmış aletler ile soyu tukenmiş bazı hayvanların kemiklerini bir arada buldu Frere, bu aletleri yapmış olan insanlar ile soyu tukenmiş hayvanların aynı donemde yaşadıklarını gosterdi Ama hic kimse, dunya da on binlerce yıl once yaşamış insanların olabileceğine inanmak istemedi Daha sonra bu bilgi bilim adamlarınca da doğrulandı
Eski Mısır yazısı olan hiyeroglifin 1822'de arkeologlar ve yazı uzmanları tarafından cozulmesi, arkeoloji icin bir donum noktası oldu Hiyeroglifin cozulmesinde kilit rol oynayan Rosetta Taşı ’nda aynı sozcukler hem hiyeroglif, hem de Eski Yunan yazısı ve başka bir tur Mısır yazısıyla yinelenmişti Bu gelişme, cok sayıda arkeologun Mısır'a ilgi gostermesine yol actı Yapılan kazılarla Eski Mısır ’daki yaşama ilişkin yeni bilgilere ulaşıldı Arkeolojinin en onemli buluşlarından olan Rosetta Taşı, gunumuzde Londra 'da British Muzesi'nde sergilenmektedir
Ortadoğu'daki buluntular
Arkeolojinin en zengin kaynakları Ortadoğu da bulunmaktadır Bundan dolayı bu bolge pek cok arkeologun calışma alanı olmuştur İngiliz arkeolog ve Eski Mısır uzmanı Sir Flinders Petrie 1880 ’den sonra Mısır'da yaptığı kazılarda değişik katmanlarında bulduğu canak comlek turlerinin ne kadar eskiye dayandığını saptadı Mısır'da 1922'de Firavun Tutankamon'un mezarının ortaya cıkarılması buyuk bir heyecan yarattı Mezarda, firavunun mumyasının bulunduğu işlemeli altın bir tabut ile paha bicilmez değerde ve guzellikte takılar bulundu Firavun mezarları, icindeki zenginliklerinden dolayı daha ilkcağlarda soyulduğu icin, arkeologların el değmemiş olarak buldukları mezar sayısı cok azdır 19 yuzyılın ortalarında Mezopotamya da (bugunku Irak), Asur krallarının saraylarında cok buyuk insan ve hayvan heykelleri bulundu Buluntuların bir bolumu Avrupa'ya goturuldu Sir Leonard Woolley, 1926'da Irak'ta yaptığı kazılarda Ur kentinde Sumer kral mezarlarını ortaya cıkardı Ur'da bulunan mezarlar acılınca, Sumerlerin tarihine daha ayrıntılı ve yeni bilgiler eklendi
Truva ve Girit
Eski Yunan şairi Homeros şiirlerinden birinde, 10 yıllık bir kuşatmadan sonra ele gecirilen Troya kentinin oykusunu anlatır Ama bu kentin nerede olduğu kesin olarak bilinmiyordu Troya ’nın gercek yerini 1871'de Alman arkeolog Heinrich Schliemann saptadı Schliemann, kazılarda ortaya cıkardığı buluntuları gizlice yurtdışına kacırmasına karşın Osmanlı hukumetinden 1876'da yeniden kazı izni aldı ve Wilhelm Dorpfeld ile birlikte Troya ’daki kazıları surdurdu Eski krallıklara ilişkin bir başka onemli kazının yapıldığı yer Akdeniz'deki Girit Adası'ydı Arkeolog Sir Arthur Evans, 1900'da Knossos'ta yaptığı kazılarda eski Girit krallarının yaşadığı buyuk bir sarayı ortaya cıkardı O tarihe kadar yalnızca Yunan mitolojisinin bir kahramanı sanılan Minos'un gercek bir kral olduğu anlaşıldı Bulunan sarayın duvarları, boğa gureşlerinin, ciceklerin ve hayvanların sanki 3000 yıl once değil de, bir gun once yapılmış gibi duran parlak renkli resimleriyle bezenmişti
Su altındaki kalıntılar
Toprak altındaki eski kentler, binlerce yıl dayanmış ve kalıntıları gunumuze ulaşmıştır Su da toprak gibi Tarihoncesi ’nde yaşamış olan insanların evlerini ve eşyalarını zamana karşı korumuştur Bundan dolayı suyun altında da arkeoloji icin pek cok zengin malzeme bulunmaktadır Arkeolojinin su altındaki kalıntılarını incelen dalı sualtı arkeolojisi olarak adlandırılır 1854 'te, İsvicre 'nin Zurich kentindeki golun suları cok azalınca, dibindeki eski ev kalıntıları ortaya cıktı Arkeologlar evlerin bulundukları katmanları inceleyerek yapıldıkları donemleri saptadılar Bulunan tahta aletler, keceler, sepetler ve hatta elma, armut ve ekmek artıkları o insanların gunluk yaşamlarına ilişkin onemli bilgiler sağladı Turkiye'de de Bodrum ve Antalya yoresinde su altı calışmaları yapılmış ve cok sayıda buluntu ortaya cıkarılmıştır ki bunlar Bodrum Sualtı Arkeoloji Muzesi 'nde sergilenmiştir