Danışanlarımdan gelen bir diğer çok sorulan soru… Ve birçok psikoloğunda karşılaştığından emin olduğum o soru.
Evet. Danışanın seanslara ne kadar gelmesi gerekecek? Ne kadar sürecek bu seanslar? Hemen bitmez mi? Hemen bir çözüm sunamaz mı? …
Üzgünüm ama terapiler hemen bir çözüm sunmaz, sunamaz. Terapi koltuğuna ne kadar bir ya da birkaç problemle otursak da, bize eşlik eden koca bir geçmişimiz, şu anımız ve belki de geleceğimiz var. Bu parçalar yok sayılamaz. Bugün yaşadığımız birçok problemin, düşüncelerin veya duyguların temel aldığı bir geçmiş yaşantımız var. İşte yaşadığımız problemin temelini anlamak ve keşfetmek ne yazık ki 45 dakikalık tek ya da birkaç seansla mümkün olmuyor. İnsan dinamik, değişen ve her an dönüşüme açık bir varlık.
Ve terapi süreci de tıp ki insan varlığı gibi oldukça dinamik ilerleyen bir süreçtir. Problemlerimiz bazen çok can yakıcı, kaygı uyandırıcı, hemen çözülmesi gereken veya hemen kurtulması gereken şeylerden oluşabiliyor. Ama terapi süreci emek isteyen, kendinize zaman vermeniz gereken, anlamaya ve keşfetmeyi barındıran bir yolculuk gibidir. Bir yolculuğa çıktığınızı düşünün, öncesinde neredeyse günler süren bir hazırlık yaparız. Yolculuğa çıkarız gideceğimiz yere molalar vererek belli bir zaman harcayarak gideriz. Terapi de tıp ki bu yolculuk gibidir. Başlarken bir hedef belirleriz ve o hedefe ulaşmak için dinamik bir şekilde hafta da bir 45 dakika süren bir çalışma yaparız. Yani birlikte çalışmak için önceden tanımlanmış, belirli bir zaman yoktur. – Bazı danışanlar sürece birkaç yıl, bazıları ise birkaç ay devam etmenin yararlı olduğunu düşünebilir. Danışanların terapi sürecine en az 3 ve 6 ay arası şans vermelerini öneririm. Yine de sahip olduğunuz birçok seans oturumu sizin kararınızda olacaktır. Birlikte nasıl çalışabileceğimizi ve ne elde etmek istediğinize göre seans süresi hem kısa hem de uzun vadeli terapi olmak üzere tartışabileceğimiz bir alanda mümkündür.
Terapi yaşadığınız problemi, deneyimlerinizi veya sahip olduğunuz düşünceleriniz hakkında konuşabileceğiniz tarafsız, güvenli ve gizli bir alan imkânı sağlar. Yine, kırmak istediğiniz yıkıcı davranış döngüsüne, bunalmış hissetmenize, umutsuzluk veya mutsuzluk gibi duygularınıza dair neler olup bittiği üzerine çalışabileceğiniz bir alan da sağlar.
Hayatınızın nasıl farklı olmasını istediğiniz, kendinizi belki de yeniden keşfettiğiniz hakkında özgürce konuşabileceğiniz ve bu değişikliklere nasıl ulaşabileceğinize dair neler yapılabilir’i de konuşma ve anlama fırsatı sağlar.
Terapi herkes için kişiseldir. Terapi süreci herkes için aynı işlemez, aynı oranda sürmez. Ancak ne kadar ihtiyacınız olduğuna da siz karar verirsiniz. Bu doğrultuda hedeflerinizin ve isteklerinizin ne olduğunun farkına varmak, onları duyabilmek ve terapilerde bunlar üzerine tartışmak önemli bir parçadır.
Yani, terapilerin ne kadar süreceğine dair net bir süre, zaman veya oturum sayısı vermek yanıltıcı olabilir. Terapi süresi kişinin kendisine özgüdür. Kişiden kişiye çoğu zaman farklılık gösterir. O yüzden belki de ne kadar süreceğinden ziyade kendimize ait olgulara bakmak onların farkına varmak bu sürece fayda sağlayacak olan.
Ne demiş Sokrates; “Gerçekten de incelenmeyen bir hayat yaşanmaya değmez.”
Hayatımızı incelemeye ve duymaya devam edelim.
Evet. Danışanın seanslara ne kadar gelmesi gerekecek? Ne kadar sürecek bu seanslar? Hemen bitmez mi? Hemen bir çözüm sunamaz mı? …
Üzgünüm ama terapiler hemen bir çözüm sunmaz, sunamaz. Terapi koltuğuna ne kadar bir ya da birkaç problemle otursak da, bize eşlik eden koca bir geçmişimiz, şu anımız ve belki de geleceğimiz var. Bu parçalar yok sayılamaz. Bugün yaşadığımız birçok problemin, düşüncelerin veya duyguların temel aldığı bir geçmiş yaşantımız var. İşte yaşadığımız problemin temelini anlamak ve keşfetmek ne yazık ki 45 dakikalık tek ya da birkaç seansla mümkün olmuyor. İnsan dinamik, değişen ve her an dönüşüme açık bir varlık.
Ve terapi süreci de tıp ki insan varlığı gibi oldukça dinamik ilerleyen bir süreçtir. Problemlerimiz bazen çok can yakıcı, kaygı uyandırıcı, hemen çözülmesi gereken veya hemen kurtulması gereken şeylerden oluşabiliyor. Ama terapi süreci emek isteyen, kendinize zaman vermeniz gereken, anlamaya ve keşfetmeyi barındıran bir yolculuk gibidir. Bir yolculuğa çıktığınızı düşünün, öncesinde neredeyse günler süren bir hazırlık yaparız. Yolculuğa çıkarız gideceğimiz yere molalar vererek belli bir zaman harcayarak gideriz. Terapi de tıp ki bu yolculuk gibidir. Başlarken bir hedef belirleriz ve o hedefe ulaşmak için dinamik bir şekilde hafta da bir 45 dakika süren bir çalışma yaparız. Yani birlikte çalışmak için önceden tanımlanmış, belirli bir zaman yoktur. – Bazı danışanlar sürece birkaç yıl, bazıları ise birkaç ay devam etmenin yararlı olduğunu düşünebilir. Danışanların terapi sürecine en az 3 ve 6 ay arası şans vermelerini öneririm. Yine de sahip olduğunuz birçok seans oturumu sizin kararınızda olacaktır. Birlikte nasıl çalışabileceğimizi ve ne elde etmek istediğinize göre seans süresi hem kısa hem de uzun vadeli terapi olmak üzere tartışabileceğimiz bir alanda mümkündür.
Terapi yaşadığınız problemi, deneyimlerinizi veya sahip olduğunuz düşünceleriniz hakkında konuşabileceğiniz tarafsız, güvenli ve gizli bir alan imkânı sağlar. Yine, kırmak istediğiniz yıkıcı davranış döngüsüne, bunalmış hissetmenize, umutsuzluk veya mutsuzluk gibi duygularınıza dair neler olup bittiği üzerine çalışabileceğiniz bir alan da sağlar.
Hayatınızın nasıl farklı olmasını istediğiniz, kendinizi belki de yeniden keşfettiğiniz hakkında özgürce konuşabileceğiniz ve bu değişikliklere nasıl ulaşabileceğinize dair neler yapılabilir’i de konuşma ve anlama fırsatı sağlar.
Terapi herkes için kişiseldir. Terapi süreci herkes için aynı işlemez, aynı oranda sürmez. Ancak ne kadar ihtiyacınız olduğuna da siz karar verirsiniz. Bu doğrultuda hedeflerinizin ve isteklerinizin ne olduğunun farkına varmak, onları duyabilmek ve terapilerde bunlar üzerine tartışmak önemli bir parçadır.
Yani, terapilerin ne kadar süreceğine dair net bir süre, zaman veya oturum sayısı vermek yanıltıcı olabilir. Terapi süresi kişinin kendisine özgüdür. Kişiden kişiye çoğu zaman farklılık gösterir. O yüzden belki de ne kadar süreceğinden ziyade kendimize ait olgulara bakmak onların farkına varmak bu sürece fayda sağlayacak olan.
Ne demiş Sokrates; “Gerçekten de incelenmeyen bir hayat yaşanmaya değmez.”
Hayatımızı incelemeye ve duymaya devam edelim.