Neden yumurta kabuğuna muhtaç olduk?
Yüreklerimizi sızlatan,
Yiğidi muhtaç ettiler bir kuru soğana diye türkümüz vardır,
Son zamanlarda beslenme tıbbının referans üniversitelerinin ilgisini çeken önemli bir bilgiyi aktarmakta yarar görüyorum.
yapılan çalışmalara göre yarım yumurta kabuğunun bebeklerde, çocuklarda ve yetişkinlerde önerilen günlük kalsiyum alım miktarını(4RDI) karşılayabildiği konuşuluyor.
HİÇ TAHMİN EDEBİLİR MİYDİNİZ?
Oysa gıdalardan ve sulardan kolaylıkla temin edilmesi beklenirdi.
Çünkü kalsiyum kaynakları en yaygın bulunan temel mineraldir, nerede ise tüm kuruyemişler, tüm lahanagiller, hatta meyveler birer kalsiyum deposudur, buna rağmen, kalsiyum eksikliği çok yaygındır ve hipokalsemi bulgularından olan yaygın kas ağrıları, halsizlik gibi yaşam kalitesinin düşüklüğüne neden olduğu gibi, bazen de osteoporoza neden olur, nerede ise tüm orta yaşlılar için sıradanlaşmış beklenen hastalıklardan bir tanesidir.
Bazı sorular alıyorum, hocam bir sürü kalsiyum içeren ürünler tüketiyoruz, gerçekten de hala takviye bir şeyler almalı mıyız?
İşin aslı şu ki, tükettiğimiz gıdaların içeriğinde kalsiyum varlığına olan inancım tam olmasına rağmen, gıdaların hazırlık aşamasında yaptığımız hatalardan dolayı biyoaktivitesi hakkında aynı fikirde değilim.
İkinci aşamada ise çok iyi kalsiyum kaynakları temin ettiğinizi düşünüyorum,
Ama ince ve kalın bağırsaklarımızın emici villuslarının ne kadar verimli çalıştığından emin değilim.
Bağırsak lümeni soba borularının hali gibidir, düşünün içindeki krum arttığında duman emiş gücü düştüğü gibi bağırsaklarımızdan da yediklerimizin içindeki kalsiyumu ve tabii ki tüm değerli besinler için geçerli olduğunu tahmin edebilirsiniz, kalsiyumun kana aktarma aşamasında sorunlarla karşılaşırız.
Herşey yolunda gitti, kana yeterli kalsiyum da ulaştı bir sonraki sorunumuz ise kalsiyum kaynaklarımızı müsrif davranışlarımızdan dolayı hızla tüketiyoruz.
NEDEN?
Sağlığımızın sürekliliği için çok önemli bir konu olduğundan, Bunu doğru bir şekilde izah ederek anlaşıldığından emin olmak istiyorum. Yazılarımı takip edenlerin fark ettikleri gibi bedenimizdeki merkez bankasının zenginliğini temsil eden en önemli birikim kalsiyum rezervidir. Merkez bankalarının para rezerv miktarı nakit zenginliği ise ekonomik krizlere karşı dayanıklılığımızı temsil eder. Şimdi kalsiyumun banka hesabımızı nerelere ve nasıl harcadığımızı merak ettiğinizi hissediyorum. Size çok ilginç gelecek olan önemli bir kalsiyum harcama kalemi ile başlamak istiyorum, çok kimsenin tahmin etmediğinden eminim. Endişe, kaygı ve stresin kol gezdiği yeni model yaşam tarzımız en önemli kalsiyum harcama kalemidir.
Bu nasıl mı olur?
Sinir sistemimizin bilgi iletim işlemi kalsiyum üzerinden gerçekleştirilir.
Yaşanan herbir gerginlik anında sinir sistemimizi hasara uğrattığımız için kalsiyum kaynaklarımızı da beraberinde tüketiyoruz. Keşke her öfke atağımız da harcadığımız kalsiyum harcama miktarını bize gösteren bir gösterge olsaydı, biraz komik ama, ceviz kabuğunu doldurmayacak kadar basit nedenlerden birbirimizle kavga ederek banka rezervlerimizden harcama yapmayı göze alamazdık. İkinci önemli harcama kalemimiz, Kalsiyumun değerli görevleri yanında asidik atıkların temizlenme aşamasında ihtiyaç duyarız, asidik atıkların çöktüğü her alanda kalsiyum toprak olarak kullanılır. Başta ürik asidin dokulara hasar vermesini önlemek için örtücü toprak olarak kullanılır. Farkında mısınız bilmiyorum, tükettiğiniz her bir işlenmiş ürüne karşılık olarak bir miktar kalsiyum harcaması yaparız. Yediğimiz her bir şekerli üründe, asidik içecekte, kalsiyum bankasından harcama yaparak çalışan bir sisteme sahibiz. İçtiğiniz her bir kahve fincanı sonrasında oluşan asitlik ortamın temizlenmesi için kalsiyum bankasından harcama yaparak sonuçlanır. Çünkü kalsiyum asidik atıklar üreten tüm gıdaları tampon görevi yapar. Bu nedenle sorumsuzca tüketilen lezzetli ve keyifli birçok atıştırmalıklar yavaş yavaş kalsiyum kaynaklarımızı kullanır, anlaşılacağı üzere kalsiyum gerçek bir asit tamponudur. Asidik atıklar üreten gıdalardan elde edeceğiniz kalsiyum miktarı çoğu zaman kendisine ait atıkların atılımında kullanılacak düzeylerde bile kalsiyum içermez. Bu grupta olduğu bilinen en popüler gıdalardan biri süt diğeri et desem ne kadar şaşıracağınızdan eminim. İyi beslendiğinizi düşünerek sağlık için tercih ettiğiniz taze sütlere rağmen aldığınız osteoporoz tanısının nedenini daha iyi anladığınızı düşünüyorum.
Kalsiyum eksikliğinin en genel belirtileri;
Yorgunluk
Kas sertliği, kas spazmları
Bellek kaybı
Duygu durum değişikliği .
Bir veya daha fazla organik yumurta kullandıktan sonra kabukları saklayın, onları temizlemek ve bakterileri çıkarmak için yaklaşık 5 dk. Kaynar suya bırakın. Kabukları kuru bir fırın tabakasına yerleştirilmiş kağıt havlu üzerine serpiştirin.Bu arada, fırını 100 dereceye kadar önceden ısıtın. Kağıt havluyu çıkarın, kabukları fırın tabakasına serin ve zararlı bakterileri daha da Yok etmek için yaklaşık 10 dk. fırında pişirin.Bu adım aynı zamanda onları daha da kurutmaya yarıyor ve bu da öğütmeyi kolaylaştırıyor. Kurutulmuş, pişmiş yumurta kabuklarını toz haline dönüşünceye kadar kahve öğütücüsünde veya kaliteli bir blender’da ezin.Nemi uzak tutmak için hava geçirmez bir kapta saklayın. Hazırladığınız toz halindeki yumurta kabuklarını haftada bir yemek kaşığı olacak şekilde;
Salatalarda veya makarna sosunda,
Meyve suyunda ve hatta suda( karıştırın ve camın altına yerleşmeden için)
Pizza’nın üzerine serpiştirerek
Omlet veya güveçte tüketebilirsiniz..
Sağlıkla Kalınız.
Yüreklerimizi sızlatan,
Yiğidi muhtaç ettiler bir kuru soğana diye türkümüz vardır,
Son zamanlarda beslenme tıbbının referans üniversitelerinin ilgisini çeken önemli bir bilgiyi aktarmakta yarar görüyorum.
yapılan çalışmalara göre yarım yumurta kabuğunun bebeklerde, çocuklarda ve yetişkinlerde önerilen günlük kalsiyum alım miktarını(4RDI) karşılayabildiği konuşuluyor.
HİÇ TAHMİN EDEBİLİR MİYDİNİZ?
Oysa gıdalardan ve sulardan kolaylıkla temin edilmesi beklenirdi.
Çünkü kalsiyum kaynakları en yaygın bulunan temel mineraldir, nerede ise tüm kuruyemişler, tüm lahanagiller, hatta meyveler birer kalsiyum deposudur, buna rağmen, kalsiyum eksikliği çok yaygındır ve hipokalsemi bulgularından olan yaygın kas ağrıları, halsizlik gibi yaşam kalitesinin düşüklüğüne neden olduğu gibi, bazen de osteoporoza neden olur, nerede ise tüm orta yaşlılar için sıradanlaşmış beklenen hastalıklardan bir tanesidir.
Bazı sorular alıyorum, hocam bir sürü kalsiyum içeren ürünler tüketiyoruz, gerçekten de hala takviye bir şeyler almalı mıyız?
İşin aslı şu ki, tükettiğimiz gıdaların içeriğinde kalsiyum varlığına olan inancım tam olmasına rağmen, gıdaların hazırlık aşamasında yaptığımız hatalardan dolayı biyoaktivitesi hakkında aynı fikirde değilim.
İkinci aşamada ise çok iyi kalsiyum kaynakları temin ettiğinizi düşünüyorum,
Ama ince ve kalın bağırsaklarımızın emici villuslarının ne kadar verimli çalıştığından emin değilim.
Bağırsak lümeni soba borularının hali gibidir, düşünün içindeki krum arttığında duman emiş gücü düştüğü gibi bağırsaklarımızdan da yediklerimizin içindeki kalsiyumu ve tabii ki tüm değerli besinler için geçerli olduğunu tahmin edebilirsiniz, kalsiyumun kana aktarma aşamasında sorunlarla karşılaşırız.
Herşey yolunda gitti, kana yeterli kalsiyum da ulaştı bir sonraki sorunumuz ise kalsiyum kaynaklarımızı müsrif davranışlarımızdan dolayı hızla tüketiyoruz.
NEDEN?
Sağlığımızın sürekliliği için çok önemli bir konu olduğundan, Bunu doğru bir şekilde izah ederek anlaşıldığından emin olmak istiyorum. Yazılarımı takip edenlerin fark ettikleri gibi bedenimizdeki merkez bankasının zenginliğini temsil eden en önemli birikim kalsiyum rezervidir. Merkez bankalarının para rezerv miktarı nakit zenginliği ise ekonomik krizlere karşı dayanıklılığımızı temsil eder. Şimdi kalsiyumun banka hesabımızı nerelere ve nasıl harcadığımızı merak ettiğinizi hissediyorum. Size çok ilginç gelecek olan önemli bir kalsiyum harcama kalemi ile başlamak istiyorum, çok kimsenin tahmin etmediğinden eminim. Endişe, kaygı ve stresin kol gezdiği yeni model yaşam tarzımız en önemli kalsiyum harcama kalemidir.
Bu nasıl mı olur?
Sinir sistemimizin bilgi iletim işlemi kalsiyum üzerinden gerçekleştirilir.
Yaşanan herbir gerginlik anında sinir sistemimizi hasara uğrattığımız için kalsiyum kaynaklarımızı da beraberinde tüketiyoruz. Keşke her öfke atağımız da harcadığımız kalsiyum harcama miktarını bize gösteren bir gösterge olsaydı, biraz komik ama, ceviz kabuğunu doldurmayacak kadar basit nedenlerden birbirimizle kavga ederek banka rezervlerimizden harcama yapmayı göze alamazdık. İkinci önemli harcama kalemimiz, Kalsiyumun değerli görevleri yanında asidik atıkların temizlenme aşamasında ihtiyaç duyarız, asidik atıkların çöktüğü her alanda kalsiyum toprak olarak kullanılır. Başta ürik asidin dokulara hasar vermesini önlemek için örtücü toprak olarak kullanılır. Farkında mısınız bilmiyorum, tükettiğiniz her bir işlenmiş ürüne karşılık olarak bir miktar kalsiyum harcaması yaparız. Yediğimiz her bir şekerli üründe, asidik içecekte, kalsiyum bankasından harcama yaparak çalışan bir sisteme sahibiz. İçtiğiniz her bir kahve fincanı sonrasında oluşan asitlik ortamın temizlenmesi için kalsiyum bankasından harcama yaparak sonuçlanır. Çünkü kalsiyum asidik atıklar üreten tüm gıdaları tampon görevi yapar. Bu nedenle sorumsuzca tüketilen lezzetli ve keyifli birçok atıştırmalıklar yavaş yavaş kalsiyum kaynaklarımızı kullanır, anlaşılacağı üzere kalsiyum gerçek bir asit tamponudur. Asidik atıklar üreten gıdalardan elde edeceğiniz kalsiyum miktarı çoğu zaman kendisine ait atıkların atılımında kullanılacak düzeylerde bile kalsiyum içermez. Bu grupta olduğu bilinen en popüler gıdalardan biri süt diğeri et desem ne kadar şaşıracağınızdan eminim. İyi beslendiğinizi düşünerek sağlık için tercih ettiğiniz taze sütlere rağmen aldığınız osteoporoz tanısının nedenini daha iyi anladığınızı düşünüyorum.
Kalsiyum eksikliğinin en genel belirtileri;
Yorgunluk
Kas sertliği, kas spazmları
Bellek kaybı
Duygu durum değişikliği .
Bir veya daha fazla organik yumurta kullandıktan sonra kabukları saklayın, onları temizlemek ve bakterileri çıkarmak için yaklaşık 5 dk. Kaynar suya bırakın. Kabukları kuru bir fırın tabakasına yerleştirilmiş kağıt havlu üzerine serpiştirin.Bu arada, fırını 100 dereceye kadar önceden ısıtın. Kağıt havluyu çıkarın, kabukları fırın tabakasına serin ve zararlı bakterileri daha da Yok etmek için yaklaşık 10 dk. fırında pişirin.Bu adım aynı zamanda onları daha da kurutmaya yarıyor ve bu da öğütmeyi kolaylaştırıyor. Kurutulmuş, pişmiş yumurta kabuklarını toz haline dönüşünceye kadar kahve öğütücüsünde veya kaliteli bir blender’da ezin.Nemi uzak tutmak için hava geçirmez bir kapta saklayın. Hazırladığınız toz halindeki yumurta kabuklarını haftada bir yemek kaşığı olacak şekilde;
Salatalarda veya makarna sosunda,
Meyve suyunda ve hatta suda( karıştırın ve camın altına yerleşmeden için)
Pizza’nın üzerine serpiştirerek
Omlet veya güveçte tüketebilirsiniz..
Sağlıkla Kalınız.