Tiroit bezi nedir?
Tiroit bezi boyunda, Adem’in elması denilen kıkırdağın altında yerleşmitir. Vücudun enerjiyi
kullanması ve depolamasıyla ilişkili olan ve triodotironin (T3) ve tiroksin (T4) denilen iki adet
hormon üretmektedir. Bu vücudun enerjiyi kullanması ve depolaması işine ‘metabolizma’ da
denilebilir.
Guatr nedir?
Guatr tiroit bezinin büyümesine verilen isimdir. Tiroit bezinin içindeki bölgesel büyümelere ise
nodül denir. Tiroit bezinin büyümesi her zaman fonksiyon bozukluğuna yol açmaz. Tiroit bezinin
fonksiyon bozuklukları ise guatr ile birlikte bulunmayabilir.
Hipotiroidi (tiroit bezinin az çalışması veya iflası)
Hipotiroidi nedir?
Hipotirodi çok az tiroit hormonunuzun olması anlamına gelir. Hipotirodi en sık rastlanılan tiroit
hastalığıdır. Kadınlarda daha sık görülür, yaşla birlikte görülme sıklığı artar ve ailesel geçişi vardır.
Semptomları:
Yorgunluk
Zihinsel yavaşlama
Hareketsizlik
Üüme hissi
Kilo alma (sadece
Cilt ve saçta kuruma
Kabızlık
Adet düzensizliği
Bu belirtiler hipotiroidiye özgü değildir. Hipotiroidisi olan birçok kişide bu belirtilerin hepsi
olmayabilir şiddeti ise değişkendir. Basit bir kan testi hastalığın erken teşhisini sağlamaktadır.
Hipotiroidinin sebebi nedir?
Erişkinlerde hipotiroidinin en sık sebebi Hashimoto tiroiditidir. Bu hastalıkta bağışıklık sisteminiz
tiroit bezinize saldırır ve ona zarar vererek yeterli hormon üretmesinin engeller. Hipotiroidi ayrıca
esas olarak başka tiroit hastalıklarının tedavisinde kulllanılan yöntemler olan radyoaktif iyot
tedavisi ve cerrahi sonucunda gelişebilir. Hipotiroidi ayrıca tiroit bezinin gelişmemesine bağlı
olarak doğuştan itibaren de görülebilir.
Hipotiroidi neden önemlidir?
Erişkinlerde, hipotirodiye bağlı mental ve fiziksel performansta azalma meydana gelir. Ayrıca
kolesterol yüksekliğine neden olarak kalp hastalığına yol açabilir. Ayrıca ciddi tedavisiz
hipotiroidiye bağlı hayatı tehdit eden bir durum olan miksödem koması gelişebilir.Hipotiroidi tanısı
özellikle gebelik döneminde bebeğin sağlığı açısından da önem taşır. Bebeklere doğumda yapılan
rutin testlerde hipotiroidisi olanlar anlaştırılabilir. Tedavi edilmezse, çocukta zihinsel yavaşlama-
gerileme görülür veya çocuğun gelişimi normal olmaz.
Hipotiroidi tanısı nasıl konur?
Kan testleriyle tiroit-uyarıcı-hormon (TSH) ve tiroit hormonu (T4) düzeyleri ölçülebilir. Kanda TSH
düzeyinin yüksek ve T4 düzeyinin düşük olması hipotiroidiyi göstermektedir. Hipotiroidinin erken
evresinde veya hafif hipotiroidi durumunda T4 düzeyleri normalin altına inmeden önce TSH
düzeyleri normalden yükselecektir. Bu iki kan testinden TSH daha önemlidir. Doktorunuz tanıyı
koyarken TSH’ya daha fazla dikkate alacaktır.Hipotiroidinin nedeni Hashimoto tiroditi olduğu
zaman kanda ayrıca tiroit bezinize saldıran otoantikorlar da ölçülebilir.
Hipotiroidi nasıl tedavi edilir?
Hipotiroidi tiroit hormon ilacı verilerek tedavi edilir. Kullanılan ilaç levotiroksindir. Bu madde tiroit
bezinin doğal olarak ürettiği T4’ün sentetik olarak (laboratuvar koşullarında) üretilmiş halidir. Tüm
tiroit hormon preperatları birbirinin aynı değildir. Mümkünse aynı firmanın ilacında sebat etmeniz
önerilir.Tiroit hormon replasmanının genel olarak ömür boyu yapılması gerekir. Eğer herhangi bir
sebeple ilacın değiştirilmesi gerekiyorsa, TSH için kan testi yapılması gerekmektedir. TSH testi
sonucuna göre ilaç dozu ayarlanacaktır. Tiroit hormon ilaçlarının ihtiyaçtan fazla alınması halinde
zaman içinde kemik kaybına, kalp fonksiyonlarında bozulmaya ve kalp ritminde anormalliklere
neden olabilir. Yetersiz dozlar da şikâyetlerin düzelmesini sağlamayabilir. Hamilelik ve bazı başka
zamanlarda sık aralıklar ile doz ayarlaması yapmak gerekebilir. Bunu doktorunuzla rutin
kontrolleriniz sırasında görüşmeniz gerekmektedir.
Bu bilgiler doğrultusunda ne yapmalısınız?
Hipotirodiniz varsa, tedavi olmalısınız. Tedavi olmazsanız, ciddi bir sağlık sorunu haline gelebilir.
Hipotiroidi belitilerinden bir veya birden fazlası sizde görülüyorsa veya ailenizde tiroit hastası olan
varsa, doktorunuzla kan testi yapılması için konumalısınız. Test pozitif gelirse, birinci dereceden
akrabalarınıza durumunuzu söylemelisiniz. Onlara da tiroit hastalığı için kan testi yapılması
gerekmektedir.
Hamilelik döneminde ve 60 yaşın üstünde tüm kadınlarda, şikayetleri olsun olmasın tiroit
fonksiyonlarının kontrol edilmesi önerilmektedir.
Hipertiroidi (Tiroit hormonlarının fazlalığı)
Hiperdirodi
Belirtiler:
Şikayetlerin nedeni fazla salgılanan tiroit hormonlarının kalp, kas ve sinir sistemine etkilerinden
kaynaklanır. Hastalığın şiddetine göre aşağıdaki şikayetlerin görülme sıklığı değişebilir.
Kaslarınızda zayıflık, (merdivenlerden kolayca çıkamazsınız, ağır şeyler taşıyamazsınız)
Ellerde titreme
Kalp çarpıntısı
Yorgunluk
Normal veya fazla yemenize rağmen kilo kaybı
İshal (artmış barsak haraketleri)
Sinirlilik
Göz problemleri (gözlerde rahatsızlık hissi, görmede zorluk)
Adet düzensizliği
Sıcağa dayanamama ve terlemede artı
Kısırlık
Hipertiroidinin nedenleri:
Graves Hastalığı: Hipertiroidinin en sık sebebi Graves hastalığıdır. Tiroit bezi büyür ve fazla
hormon üretmeye başlar. Bu hastalık genlere ve bağışıklık sistemine bağlı meydana gelir.
Bağışıklık sisteminde tiroit bezine karşı oluşan antikorlar tiroit bezini uyararak normalden fazla
hormon üretmesine neden olur. Graves hastalığı olan bazı hastalarda, dikkati çeken belirtilerden
biri gözün arkasında şişlik olmasından dolayı gözlerin dışarı çıkmış gibi görünmesidir.
Tiroid nodülleri
Başka durumlar için çok fazla tiroit hormon ilacı alınması
Tiroit bezlerinin iltihabı (Subakut tiroidit)
Lenfositik tiroidit veya doğum sonrasında görülen tiroidit (postpartum tiroidit) bu durum da tiroit
bezinin iltihaplı bir hastalığıdır ve bezin gereğinden fazla tiroit hormonu üretmesine neden olur.
Tedavi Yöntemleri
Radyoaktif İyot Tedavisi:
Hipertiroidinin tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Radyoaktivite ile işaretlenmiş iyot, tiroit bezi
tarafından tutulur ve tiroit bezini harap eder. Tek bir hap veya sıvı halde uygulanır. Uygulamadan
sonra etrafa radyasyon yaymamak için 24-48 saat izole olunması (evde tek başına kalınması)
gereklidir. Hipertiroidi tedavisinde etkili bir yöntem olmakla birlikte tiroit bezinin tümünün
harabiyetine yol açıp tiroit hormonu takviyesi alımını gerektirebilir.
Cerrahi:
Tiroit bezinin ameliyatla çıkartılması (tiroidektomi) başka bir kalıcı çözüm olmakla beraber, daha
az tercih edilen bir seçenektir. Bu ameliyatın yetenekli ve bu konuda deneyimli bir cerrah
tarafından yapılması gerekmektedir, çünkü gırtlak çevresindeki sinirler veya vücudun kalsiyum
metabolizmasından sorumlu bez olan paratiroid bezine giden sinirler zedelenebilir. Cerrahi, genel
olarak tiroit bezi çok büyüyüp de nefes almanıza engel oluyorsa, antiroid ilaçlar işe yaramıyorsa
veya radyoaktif iyot tedavisi bazı nedenlerden dolayı verilemiyorsa tercih edilen yöntemdir.
Radyoaktif iyot ve cerrahi tedavilerden sonra vücudunuzdaki tiroit hormon düzeylerine düzenli
aralıklarla bakılması gerekmektedir. Bu tedavilerden sonra, çoğu hastada hipotiroidi gelişir (yani
yeterli miktarda tiroit hormonu üretemezler) ve günde bir kez tiroit hormon ilacı almaları gerekir.
Kimlere ameliyat yapılmaktadır?
Tiroit hastalıklarını kabaca ikiye ayırdığımız zaman karşımıza iki türlü hastalık çıkmaktadır: Birisi
tiroidin fonksiyonel hastalıkları, diğeri ise tiroidin nodüler hastalıkları. Tiroidin fonksiyonel
hastalıkları dendiği zaman yine iki türlü durum söz konusudur: birisi tiroit bezinin normalden fazla
çalışması (hipertiroidi), diğeri ise tiroidin normalden az çalışmasıdır (hipotiroidi). Tiroidin
normalden az çalışmasının tedavisi cerrahi değildir. Bu tip bir problemde yapılması gereken, eksik
olan tiroit hormonunun ilaç olarak dışarıdan verilmesidir. Tiroidin fazla çalışması ise cerrahi olarak
düzeltilebilir bir durumdur. Ancak ameliyat zorunlu bir tedavi yöntemi değildir. Tiroit bezinin
tümünün yaygın olarak fazla çalışması (diffüz toksik guatr ya da bir diğer adıyla Graves hastalığı)
durumunda, hastalık ilk olarak ilaç ile tedavi edilmeye çalıılır. Eğer bunda başarı sağlanamaz ise
veya tiroit hormonlarının seviyesi normale döndürüldükten sonra hastalık tekrarlar ise hastaya iki
türlü ileri tedavi önerilir: birincisi radyoaktif iyot ablasyon (RIA; halk arasında atom olarak
adlandırılan) tedavisidir, diğeri ise cerrahi olarak tiroit bezinin tamamının veya tamamına yakın bir
kısmının çıkarılmasıdır. Tiroit bezinin fazla çalışmasına neden olabilecek bir başka durum ise
sadece bir veya birden fazla nodülün aşırı çalışmasıdır (toksik nodüler guatr). Bu hastalıkta
Graves hastalığının aksine geri kalan tiroit dokusu normaldir. Bu nedenle hastalığın tedavisi
öncelikle cerrahi olarak aşırı çalışan tiroit nodül ya da nodüllerinin çıkarılmasıdır. Ancak ciddi ek
hastalıkları olan ya da ameliyatı kabul etmeyen hastalarda RIA tedavisi de uygulanabilir. Toksik
nodüler guatrda RIA tedavisine yanıt yeterli olmayabilir. Bu nedenle cerrahi tedavi birinci sırada
tercih edilmektedir.
Tiroidin ikinci tip hastalıkları ise nodüler hastalıklar olarak gruplandırılabilir. Bu grupta tiroit
fonksiyonları normaldir, ancak tiroidin anatomik olarak yapısal bozukluğu söz konusudur. Bu
grupta iki önemli durum ameliyat için önceliklidir: Bunlardan birincisi ve de en önemlisi nodül ya da
nodüllerin tiroit kanseri olduğunun saptanmış olması, diğeri ise tiroidin ve/veya nodüllerin
büyüklüğü nedeni ile komşu organlara bası problemlerinin ortaya çıkmasıdır. Tiroitte saptanan
nodüllere yapılan iğne biyopsisi bariz olarak selim hastalığı işaret ediyor ise ve radyolojik / klinik
bulgular bunu teyit ediyor ise ameliyat için mecburiyet yoktur. Bu hastalar düzenli radyolojik ve
klinik kontrol ile takip edilebilirler. Ancak selim de olsa nodüllerin boyutunda zaman içerisinde
büyüme saptanması (1 yıl içinde % 50’nin üzerinde büyüme) veya bası bulguları vermesi cerrahi
tedavi için neden olabilmektedir. Bunların dışında iğne biyopsisinde kesin olarak kanser tanısı
konması veya kanser için şüpheli denmesi durumlarında cerrahi tedavi kaçınılmaz olmaktadır.
Bazı durumlarda iğne biyopsisi yapılmasına rağmen tanı için yeterli materyal elde edilememesi
nedeni ile patoloji uzmanları kesin tanıyı verememektedirler. Bu durumda görüntüleme yöntemleri
ve klinik muayene nodülün habis olma ihtimalini kuvvetle destekliyorlar ise ameliyat tercih
edilebilir. Ya da tüm diğer bulgular nodülün selim olma ihtimalini artırıyor ise nodüle 1-3 ay
içerisinde tekrar iğne biyopsisi yapılması düşünülebilir. Tekrarlayan biyopsilerde de yetersiz
biyopsi rapor edilir ise ameliyat ile nodülün bulunduğu tiroit lobunun çıkarılması düşünülmelidir.
Ameliyatlar sırasında veya sonrasında ortaya çıkabilecek olumsuz durumlar (komplikasyonlar)
nelerdir?
Tiroit ameliyatı için söz konusu olan belli başlı komplikasyonlar arasında ameliyat sonrasında
oluşan kanamalar önceliklidir. Çünkü tiroidin çıkarıldığı boşluğun dar bir alan olması ve
havayolunu çevreliyor olması nedeniyle bu boşluğu dolduracak bir kanama hastanın solunumunu
kısa sürede kısıtlayabilir. Bu nedenle böyle bir komplikasyon gelişmesi durumunda hastanın
tekrar ameliyata alınması zorunludur. Bu ameliyatta hastada biriken kan boşaltılır ve kanama
kaynağı kontrol altına alınır. Bu komplikasyon genellikle ameliyatı takip eden 12 saat içerisinde
görülmektedir. Görülme sıklığı % 2-4’dür. Çıkarılan tiroid dokusunun boyutu ile bu
komplikasyonun görülme riski artmaktadır.
İkinci önemli komplikasyon ise ses kısıklığıdır. Bu komplikasyon tiroit bezinin komşuluğunda her
iki tarafta yer alan reküren sinirlerin ameliyat sırasında hasarı sonucu oluşur. Eğer bu hasar tek
taraflı ise problem ses kısıklığı, sıvı maddeleri yutarken nefes borusuna kaçırma, ses kalitesinde
azalma şeklinde ortaya çıkabilir. İki taraflı hasarda ise ses kısıklığına ek olarak nefes darlığı da
ortaya çıkabilir. Bu komplikasyonun görülme sıklığı her bir reküren sinir için % 1-2’dir. Çoğunlukla
geçici tipte ses kısıklığı ortaya çıkabilmekte ve bu durum ameliyattan sonraki 1-4 ay içerisinde
normale dönebilmektedir. Ancak eğer ses kısıklığı bir yıl içerisinde düzelmez ise bu hastalarda
kalıcı ses kısıklığı tanısı koyulmaktadır. Bu komplikasyonun görülme sıklığı özellikle kanser
nedeni ile ameliyat olanlarda ve daha önce tiroit cerrahisi geçirmiş hastalarda artmaktadır.
Reküren sinirin hasarı dışında ameliyat sonrasında hastaların ses kalitesi yine de
bozulabilmektedir. Buna neden çoğunlukla üst larinks sinirinin ameliyat sırasında hasarının
oluşmasıdır. Bu hasar ses kısıklığından çok sesin çabuk yorulmasına ve ince tonda ses
çıkarmakta zorluk çekilmesine yol açabilmektedir.
Tiroit ameliyatları sonrası görülebilen bir diğer komplikasyon ise hipoparatiroidi / hipokalsemidir
(paratiroid bezlerinin hasar görmesi ve buna bağlı olarak kan kalsiyum düzeyinin düşmesi).
Paratiroit bezleri kan kalsiyum düzeyini düzenleyen organlardır. Tiroit bezinin hemen arkasında
ona çoğunlukla yapışık halde dururlar. Her iki tarafta ikişer tane bulunurlar. Oldukça küçük boyutta
(yaklaık 40 mgr) olan bu bezlerden bir ya da birkaçı tiroit cerrahisi sırasında hasar görebilmekte
ya da istemeyerek tiroit bezi ile birlikte çıkarılabilmektedir. Bu bezlerin hasar görmesi sonucu
çoğunlukla geçici ancak nadiren de olsa kalıcı kalsiyum seviyesinde düşmeler görülebilmektedir.
Bu komplikasyon genellikle iki taraflı yapılan tiroit ameliyatlarından sonra veya daha önce tiroit
cerrahisi geçirmiş olan hastalarda görülmektedir. Bu durumun kalıcı olarak görülme riski % 1-2’dir.
Hipokalsemi geliştiği zaman ağız çevresinde uyuşukluk ve ellerde kasılmalar görülebilmektedir.
Bu durumun tedavisi hastaya kalsiyum ve D vitamini verilmesidir.
Yara enfeksiyonu % 2-4 hastada görülebilmektedir. Yaşamı tehdit eden bir komplikasyon
olmamakla beraber hastaların hastaneye yara kontrolü için sıkça gidip gelmelerine ve uzamış
antibiyotik kullanımına yol açmaktadır. Ek hastalıkları fazla olan, sigara içen ve vücudunun başka
bir kısmında aktif enfeksiyonu olan hastalarda bu komplikasyonun görülme riski daha fazladır.
Hastaları üzen bir diğer durum ise yara izinin belli kalmasıdır. Unutulmamalıdır ki ameliyattan
sonraki ilk bir yıl içerisinde cerrahi kesi yerinde istenmeyen bir iz oluşacaktır. Eğer ailesel veya
kişisel bir yatkınlık söz konusu değil ise veya yara enfeksiyonu gelişmedi ise hastalarda yara izi ilk
6 aydan itibaren hızla belli belirsiz hale gelecektir.
Son olarak artık bilimsel çevrelerce komplikasyon olarak kabul edilmeyen bir başka durumdan
kısaca bahsetmek gereklidir. Bu da tiroidin çıkarılmasına bağlı olarak tiroit hormonunun yeterince
üretilemiyor olmasıdır (hipotiroidi). Bu aslında bilerek oluşturulan bir durumdur. Kaçınılmaz olarak
tiroit bezinin büyük bir kısmı ya da tamamı çıkarılıyor ise tiroit hormonunun da kandaki düzeyi
düşecektir. Uygulanan cerrahi hastalığın tedavisi için gerekli bulunuyor ise bu tip bir eksiklik de
göze alınıyor denmektedir. Bu durumun hayatı tehdit etmemesi için düzenli olarak yaşam boyu
tiroit hormonunun dışarıdan (ağız yolu ile) alınması gereklidir.
Tiroit bezi boyunda, Adem’in elması denilen kıkırdağın altında yerleşmitir. Vücudun enerjiyi
kullanması ve depolamasıyla ilişkili olan ve triodotironin (T3) ve tiroksin (T4) denilen iki adet
hormon üretmektedir. Bu vücudun enerjiyi kullanması ve depolaması işine ‘metabolizma’ da
denilebilir.
Guatr nedir?
Guatr tiroit bezinin büyümesine verilen isimdir. Tiroit bezinin içindeki bölgesel büyümelere ise
nodül denir. Tiroit bezinin büyümesi her zaman fonksiyon bozukluğuna yol açmaz. Tiroit bezinin
fonksiyon bozuklukları ise guatr ile birlikte bulunmayabilir.
Hipotiroidi (tiroit bezinin az çalışması veya iflası)
Hipotiroidi nedir?
Hipotirodi çok az tiroit hormonunuzun olması anlamına gelir. Hipotirodi en sık rastlanılan tiroit
hastalığıdır. Kadınlarda daha sık görülür, yaşla birlikte görülme sıklığı artar ve ailesel geçişi vardır.
Semptomları:
Yorgunluk
Zihinsel yavaşlama
Hareketsizlik
Üüme hissi
Kilo alma (sadece
Cilt ve saçta kuruma
Kabızlık
Adet düzensizliği
Bu belirtiler hipotiroidiye özgü değildir. Hipotiroidisi olan birçok kişide bu belirtilerin hepsi
olmayabilir şiddeti ise değişkendir. Basit bir kan testi hastalığın erken teşhisini sağlamaktadır.
Hipotiroidinin sebebi nedir?
Erişkinlerde hipotiroidinin en sık sebebi Hashimoto tiroiditidir. Bu hastalıkta bağışıklık sisteminiz
tiroit bezinize saldırır ve ona zarar vererek yeterli hormon üretmesinin engeller. Hipotiroidi ayrıca
esas olarak başka tiroit hastalıklarının tedavisinde kulllanılan yöntemler olan radyoaktif iyot
tedavisi ve cerrahi sonucunda gelişebilir. Hipotiroidi ayrıca tiroit bezinin gelişmemesine bağlı
olarak doğuştan itibaren de görülebilir.
Hipotiroidi neden önemlidir?
Erişkinlerde, hipotirodiye bağlı mental ve fiziksel performansta azalma meydana gelir. Ayrıca
kolesterol yüksekliğine neden olarak kalp hastalığına yol açabilir. Ayrıca ciddi tedavisiz
hipotiroidiye bağlı hayatı tehdit eden bir durum olan miksödem koması gelişebilir.Hipotiroidi tanısı
özellikle gebelik döneminde bebeğin sağlığı açısından da önem taşır. Bebeklere doğumda yapılan
rutin testlerde hipotiroidisi olanlar anlaştırılabilir. Tedavi edilmezse, çocukta zihinsel yavaşlama-
gerileme görülür veya çocuğun gelişimi normal olmaz.
Hipotiroidi tanısı nasıl konur?
Kan testleriyle tiroit-uyarıcı-hormon (TSH) ve tiroit hormonu (T4) düzeyleri ölçülebilir. Kanda TSH
düzeyinin yüksek ve T4 düzeyinin düşük olması hipotiroidiyi göstermektedir. Hipotiroidinin erken
evresinde veya hafif hipotiroidi durumunda T4 düzeyleri normalin altına inmeden önce TSH
düzeyleri normalden yükselecektir. Bu iki kan testinden TSH daha önemlidir. Doktorunuz tanıyı
koyarken TSH’ya daha fazla dikkate alacaktır.Hipotiroidinin nedeni Hashimoto tiroditi olduğu
zaman kanda ayrıca tiroit bezinize saldıran otoantikorlar da ölçülebilir.
Hipotiroidi nasıl tedavi edilir?
Hipotiroidi tiroit hormon ilacı verilerek tedavi edilir. Kullanılan ilaç levotiroksindir. Bu madde tiroit
bezinin doğal olarak ürettiği T4’ün sentetik olarak (laboratuvar koşullarında) üretilmiş halidir. Tüm
tiroit hormon preperatları birbirinin aynı değildir. Mümkünse aynı firmanın ilacında sebat etmeniz
önerilir.Tiroit hormon replasmanının genel olarak ömür boyu yapılması gerekir. Eğer herhangi bir
sebeple ilacın değiştirilmesi gerekiyorsa, TSH için kan testi yapılması gerekmektedir. TSH testi
sonucuna göre ilaç dozu ayarlanacaktır. Tiroit hormon ilaçlarının ihtiyaçtan fazla alınması halinde
zaman içinde kemik kaybına, kalp fonksiyonlarında bozulmaya ve kalp ritminde anormalliklere
neden olabilir. Yetersiz dozlar da şikâyetlerin düzelmesini sağlamayabilir. Hamilelik ve bazı başka
zamanlarda sık aralıklar ile doz ayarlaması yapmak gerekebilir. Bunu doktorunuzla rutin
kontrolleriniz sırasında görüşmeniz gerekmektedir.
Bu bilgiler doğrultusunda ne yapmalısınız?
Hipotirodiniz varsa, tedavi olmalısınız. Tedavi olmazsanız, ciddi bir sağlık sorunu haline gelebilir.
Hipotiroidi belitilerinden bir veya birden fazlası sizde görülüyorsa veya ailenizde tiroit hastası olan
varsa, doktorunuzla kan testi yapılması için konumalısınız. Test pozitif gelirse, birinci dereceden
akrabalarınıza durumunuzu söylemelisiniz. Onlara da tiroit hastalığı için kan testi yapılması
gerekmektedir.
Hamilelik döneminde ve 60 yaşın üstünde tüm kadınlarda, şikayetleri olsun olmasın tiroit
fonksiyonlarının kontrol edilmesi önerilmektedir.
Hipertiroidi (Tiroit hormonlarının fazlalığı)
Hiperdirodi
Belirtiler:
Şikayetlerin nedeni fazla salgılanan tiroit hormonlarının kalp, kas ve sinir sistemine etkilerinden
kaynaklanır. Hastalığın şiddetine göre aşağıdaki şikayetlerin görülme sıklığı değişebilir.
Kaslarınızda zayıflık, (merdivenlerden kolayca çıkamazsınız, ağır şeyler taşıyamazsınız)
Ellerde titreme
Kalp çarpıntısı
Yorgunluk
Normal veya fazla yemenize rağmen kilo kaybı
İshal (artmış barsak haraketleri)
Sinirlilik
Göz problemleri (gözlerde rahatsızlık hissi, görmede zorluk)
Adet düzensizliği
Sıcağa dayanamama ve terlemede artı
Kısırlık
Hipertiroidinin nedenleri:
Graves Hastalığı: Hipertiroidinin en sık sebebi Graves hastalığıdır. Tiroit bezi büyür ve fazla
hormon üretmeye başlar. Bu hastalık genlere ve bağışıklık sistemine bağlı meydana gelir.
Bağışıklık sisteminde tiroit bezine karşı oluşan antikorlar tiroit bezini uyararak normalden fazla
hormon üretmesine neden olur. Graves hastalığı olan bazı hastalarda, dikkati çeken belirtilerden
biri gözün arkasında şişlik olmasından dolayı gözlerin dışarı çıkmış gibi görünmesidir.
Tiroid nodülleri
Başka durumlar için çok fazla tiroit hormon ilacı alınması
Tiroit bezlerinin iltihabı (Subakut tiroidit)
Lenfositik tiroidit veya doğum sonrasında görülen tiroidit (postpartum tiroidit) bu durum da tiroit
bezinin iltihaplı bir hastalığıdır ve bezin gereğinden fazla tiroit hormonu üretmesine neden olur.
Tedavi Yöntemleri
Radyoaktif İyot Tedavisi:
Hipertiroidinin tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Radyoaktivite ile işaretlenmiş iyot, tiroit bezi
tarafından tutulur ve tiroit bezini harap eder. Tek bir hap veya sıvı halde uygulanır. Uygulamadan
sonra etrafa radyasyon yaymamak için 24-48 saat izole olunması (evde tek başına kalınması)
gereklidir. Hipertiroidi tedavisinde etkili bir yöntem olmakla birlikte tiroit bezinin tümünün
harabiyetine yol açıp tiroit hormonu takviyesi alımını gerektirebilir.
Cerrahi:
Tiroit bezinin ameliyatla çıkartılması (tiroidektomi) başka bir kalıcı çözüm olmakla beraber, daha
az tercih edilen bir seçenektir. Bu ameliyatın yetenekli ve bu konuda deneyimli bir cerrah
tarafından yapılması gerekmektedir, çünkü gırtlak çevresindeki sinirler veya vücudun kalsiyum
metabolizmasından sorumlu bez olan paratiroid bezine giden sinirler zedelenebilir. Cerrahi, genel
olarak tiroit bezi çok büyüyüp de nefes almanıza engel oluyorsa, antiroid ilaçlar işe yaramıyorsa
veya radyoaktif iyot tedavisi bazı nedenlerden dolayı verilemiyorsa tercih edilen yöntemdir.
Radyoaktif iyot ve cerrahi tedavilerden sonra vücudunuzdaki tiroit hormon düzeylerine düzenli
aralıklarla bakılması gerekmektedir. Bu tedavilerden sonra, çoğu hastada hipotiroidi gelişir (yani
yeterli miktarda tiroit hormonu üretemezler) ve günde bir kez tiroit hormon ilacı almaları gerekir.
Kimlere ameliyat yapılmaktadır?
Tiroit hastalıklarını kabaca ikiye ayırdığımız zaman karşımıza iki türlü hastalık çıkmaktadır: Birisi
tiroidin fonksiyonel hastalıkları, diğeri ise tiroidin nodüler hastalıkları. Tiroidin fonksiyonel
hastalıkları dendiği zaman yine iki türlü durum söz konusudur: birisi tiroit bezinin normalden fazla
çalışması (hipertiroidi), diğeri ise tiroidin normalden az çalışmasıdır (hipotiroidi). Tiroidin
normalden az çalışmasının tedavisi cerrahi değildir. Bu tip bir problemde yapılması gereken, eksik
olan tiroit hormonunun ilaç olarak dışarıdan verilmesidir. Tiroidin fazla çalışması ise cerrahi olarak
düzeltilebilir bir durumdur. Ancak ameliyat zorunlu bir tedavi yöntemi değildir. Tiroit bezinin
tümünün yaygın olarak fazla çalışması (diffüz toksik guatr ya da bir diğer adıyla Graves hastalığı)
durumunda, hastalık ilk olarak ilaç ile tedavi edilmeye çalıılır. Eğer bunda başarı sağlanamaz ise
veya tiroit hormonlarının seviyesi normale döndürüldükten sonra hastalık tekrarlar ise hastaya iki
türlü ileri tedavi önerilir: birincisi radyoaktif iyot ablasyon (RIA; halk arasında atom olarak
adlandırılan) tedavisidir, diğeri ise cerrahi olarak tiroit bezinin tamamının veya tamamına yakın bir
kısmının çıkarılmasıdır. Tiroit bezinin fazla çalışmasına neden olabilecek bir başka durum ise
sadece bir veya birden fazla nodülün aşırı çalışmasıdır (toksik nodüler guatr). Bu hastalıkta
Graves hastalığının aksine geri kalan tiroit dokusu normaldir. Bu nedenle hastalığın tedavisi
öncelikle cerrahi olarak aşırı çalışan tiroit nodül ya da nodüllerinin çıkarılmasıdır. Ancak ciddi ek
hastalıkları olan ya da ameliyatı kabul etmeyen hastalarda RIA tedavisi de uygulanabilir. Toksik
nodüler guatrda RIA tedavisine yanıt yeterli olmayabilir. Bu nedenle cerrahi tedavi birinci sırada
tercih edilmektedir.
Tiroidin ikinci tip hastalıkları ise nodüler hastalıklar olarak gruplandırılabilir. Bu grupta tiroit
fonksiyonları normaldir, ancak tiroidin anatomik olarak yapısal bozukluğu söz konusudur. Bu
grupta iki önemli durum ameliyat için önceliklidir: Bunlardan birincisi ve de en önemlisi nodül ya da
nodüllerin tiroit kanseri olduğunun saptanmış olması, diğeri ise tiroidin ve/veya nodüllerin
büyüklüğü nedeni ile komşu organlara bası problemlerinin ortaya çıkmasıdır. Tiroitte saptanan
nodüllere yapılan iğne biyopsisi bariz olarak selim hastalığı işaret ediyor ise ve radyolojik / klinik
bulgular bunu teyit ediyor ise ameliyat için mecburiyet yoktur. Bu hastalar düzenli radyolojik ve
klinik kontrol ile takip edilebilirler. Ancak selim de olsa nodüllerin boyutunda zaman içerisinde
büyüme saptanması (1 yıl içinde % 50’nin üzerinde büyüme) veya bası bulguları vermesi cerrahi
tedavi için neden olabilmektedir. Bunların dışında iğne biyopsisinde kesin olarak kanser tanısı
konması veya kanser için şüpheli denmesi durumlarında cerrahi tedavi kaçınılmaz olmaktadır.
Bazı durumlarda iğne biyopsisi yapılmasına rağmen tanı için yeterli materyal elde edilememesi
nedeni ile patoloji uzmanları kesin tanıyı verememektedirler. Bu durumda görüntüleme yöntemleri
ve klinik muayene nodülün habis olma ihtimalini kuvvetle destekliyorlar ise ameliyat tercih
edilebilir. Ya da tüm diğer bulgular nodülün selim olma ihtimalini artırıyor ise nodüle 1-3 ay
içerisinde tekrar iğne biyopsisi yapılması düşünülebilir. Tekrarlayan biyopsilerde de yetersiz
biyopsi rapor edilir ise ameliyat ile nodülün bulunduğu tiroit lobunun çıkarılması düşünülmelidir.
Ameliyatlar sırasında veya sonrasında ortaya çıkabilecek olumsuz durumlar (komplikasyonlar)
nelerdir?
Tiroit ameliyatı için söz konusu olan belli başlı komplikasyonlar arasında ameliyat sonrasında
oluşan kanamalar önceliklidir. Çünkü tiroidin çıkarıldığı boşluğun dar bir alan olması ve
havayolunu çevreliyor olması nedeniyle bu boşluğu dolduracak bir kanama hastanın solunumunu
kısa sürede kısıtlayabilir. Bu nedenle böyle bir komplikasyon gelişmesi durumunda hastanın
tekrar ameliyata alınması zorunludur. Bu ameliyatta hastada biriken kan boşaltılır ve kanama
kaynağı kontrol altına alınır. Bu komplikasyon genellikle ameliyatı takip eden 12 saat içerisinde
görülmektedir. Görülme sıklığı % 2-4’dür. Çıkarılan tiroid dokusunun boyutu ile bu
komplikasyonun görülme riski artmaktadır.
İkinci önemli komplikasyon ise ses kısıklığıdır. Bu komplikasyon tiroit bezinin komşuluğunda her
iki tarafta yer alan reküren sinirlerin ameliyat sırasında hasarı sonucu oluşur. Eğer bu hasar tek
taraflı ise problem ses kısıklığı, sıvı maddeleri yutarken nefes borusuna kaçırma, ses kalitesinde
azalma şeklinde ortaya çıkabilir. İki taraflı hasarda ise ses kısıklığına ek olarak nefes darlığı da
ortaya çıkabilir. Bu komplikasyonun görülme sıklığı her bir reküren sinir için % 1-2’dir. Çoğunlukla
geçici tipte ses kısıklığı ortaya çıkabilmekte ve bu durum ameliyattan sonraki 1-4 ay içerisinde
normale dönebilmektedir. Ancak eğer ses kısıklığı bir yıl içerisinde düzelmez ise bu hastalarda
kalıcı ses kısıklığı tanısı koyulmaktadır. Bu komplikasyonun görülme sıklığı özellikle kanser
nedeni ile ameliyat olanlarda ve daha önce tiroit cerrahisi geçirmiş hastalarda artmaktadır.
Reküren sinirin hasarı dışında ameliyat sonrasında hastaların ses kalitesi yine de
bozulabilmektedir. Buna neden çoğunlukla üst larinks sinirinin ameliyat sırasında hasarının
oluşmasıdır. Bu hasar ses kısıklığından çok sesin çabuk yorulmasına ve ince tonda ses
çıkarmakta zorluk çekilmesine yol açabilmektedir.
Tiroit ameliyatları sonrası görülebilen bir diğer komplikasyon ise hipoparatiroidi / hipokalsemidir
(paratiroid bezlerinin hasar görmesi ve buna bağlı olarak kan kalsiyum düzeyinin düşmesi).
Paratiroit bezleri kan kalsiyum düzeyini düzenleyen organlardır. Tiroit bezinin hemen arkasında
ona çoğunlukla yapışık halde dururlar. Her iki tarafta ikişer tane bulunurlar. Oldukça küçük boyutta
(yaklaık 40 mgr) olan bu bezlerden bir ya da birkaçı tiroit cerrahisi sırasında hasar görebilmekte
ya da istemeyerek tiroit bezi ile birlikte çıkarılabilmektedir. Bu bezlerin hasar görmesi sonucu
çoğunlukla geçici ancak nadiren de olsa kalıcı kalsiyum seviyesinde düşmeler görülebilmektedir.
Bu komplikasyon genellikle iki taraflı yapılan tiroit ameliyatlarından sonra veya daha önce tiroit
cerrahisi geçirmiş olan hastalarda görülmektedir. Bu durumun kalıcı olarak görülme riski % 1-2’dir.
Hipokalsemi geliştiği zaman ağız çevresinde uyuşukluk ve ellerde kasılmalar görülebilmektedir.
Bu durumun tedavisi hastaya kalsiyum ve D vitamini verilmesidir.
Yara enfeksiyonu % 2-4 hastada görülebilmektedir. Yaşamı tehdit eden bir komplikasyon
olmamakla beraber hastaların hastaneye yara kontrolü için sıkça gidip gelmelerine ve uzamış
antibiyotik kullanımına yol açmaktadır. Ek hastalıkları fazla olan, sigara içen ve vücudunun başka
bir kısmında aktif enfeksiyonu olan hastalarda bu komplikasyonun görülme riski daha fazladır.
Hastaları üzen bir diğer durum ise yara izinin belli kalmasıdır. Unutulmamalıdır ki ameliyattan
sonraki ilk bir yıl içerisinde cerrahi kesi yerinde istenmeyen bir iz oluşacaktır. Eğer ailesel veya
kişisel bir yatkınlık söz konusu değil ise veya yara enfeksiyonu gelişmedi ise hastalarda yara izi ilk
6 aydan itibaren hızla belli belirsiz hale gelecektir.
Son olarak artık bilimsel çevrelerce komplikasyon olarak kabul edilmeyen bir başka durumdan
kısaca bahsetmek gereklidir. Bu da tiroidin çıkarılmasına bağlı olarak tiroit hormonunun yeterince
üretilemiyor olmasıdır (hipotiroidi). Bu aslında bilerek oluşturulan bir durumdur. Kaçınılmaz olarak
tiroit bezinin büyük bir kısmı ya da tamamı çıkarılıyor ise tiroit hormonunun da kandaki düzeyi
düşecektir. Uygulanan cerrahi hastalığın tedavisi için gerekli bulunuyor ise bu tip bir eksiklik de
göze alınıyor denmektedir. Bu durumun hayatı tehdit etmemesi için düzenli olarak yaşam boyu
tiroit hormonunun dışarıdan (ağız yolu ile) alınması gereklidir.