Son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde obezite sıklığı artarak devam etmektedir. Bu duruma dikkat çeken T.C. Sağlık Bakanlığı da Ulusal Eylem Planı içine son yıllarda obeziteyi de alarak savaş ilan etti.
Vitaminler, çocukluğumuzdan beri bildiğimiz, renkli renkli, kutusu kokusu tadı hoşumuza giden, ŞEKER gibi algıladığımız maddeler. Ancak vitaminler gerçekte vücut tarafından yapılamayan ancak biyokimyasal reaksiyonlarda lazım (elzem) olan kimyasallardır. Dünya Sağlık Örgütü’nün bir araştırmasında söylenen “Günde en az 3-4 öğün taze sebze meyve -tercihen organik- tüketilmesi durumunda bir insanda vitamin eksikliğinden bahsedilmez” şeklindedir. Bu tarzda sanırım sadece köyde doğal ortamlarda yaşayan insanlar belki besleniyordur. Ancak son TUIK in verdiği verilere göre Türk Halkının %92 gibi bir bölümü KENT denilen bölgelerde yaşamaktadır. Dolayısıyla bu tarz beslenme ne yazık ki endüstriyel toplumlarda mümkün görünmemektedir. Bu yüzden her bireyin dışardan takviye vitamin alması gerekli gibi görünmektedir.
Ağız yoluyla aldığımız kimyasal elementlerin bir kısmı mideden salgılanan hidroklorik asit (HCl) yardımıyla ince barsaktan emilir. (örneğin demir) Hatta demirin barsaktan emilmesinin kolaylaştırılması için C vitaminine ihtiyaç duyulmaktadır.
Yine benzer şekilde vitamin–B12 nin ince barsağın son kısmından emilebilmesi için midenin büyük kısmından salgılanan intrensek faktör e ihtiyaç vardır. Tüp mide ameliyatlarından sonra özellikle midenin büyük kısmı çıkarıldığı için B12 vitamini eksiklikleri gözlenebilir. Buna da dikkat etmek gerekir.
By-pass cerrahilerinden sonra ise emilim yüzeyleri ciddi anlamda azaltıldığından dolayı ağızdan alınan tüm vitaminlerin emilmeden atılmaları sözkonusudur. Bu yüzden obezite cerrahisi düşündüğümüz hastalarda ilk etapta daha fizyolojik olan tüp mide ya da midenin tüpleştirilerek daraltılması ameliyatlarını öneriyoruz.
Obezite cerrahisi düşünmeniz durumunda ameliyat sonrası dönemde gelişebilecek vitamin ve mineral eksikliklerini obezite ekibinizle tartışınız. Doktorlarınızdan bilgi alınız.
Vitaminler, çocukluğumuzdan beri bildiğimiz, renkli renkli, kutusu kokusu tadı hoşumuza giden, ŞEKER gibi algıladığımız maddeler. Ancak vitaminler gerçekte vücut tarafından yapılamayan ancak biyokimyasal reaksiyonlarda lazım (elzem) olan kimyasallardır. Dünya Sağlık Örgütü’nün bir araştırmasında söylenen “Günde en az 3-4 öğün taze sebze meyve -tercihen organik- tüketilmesi durumunda bir insanda vitamin eksikliğinden bahsedilmez” şeklindedir. Bu tarzda sanırım sadece köyde doğal ortamlarda yaşayan insanlar belki besleniyordur. Ancak son TUIK in verdiği verilere göre Türk Halkının %92 gibi bir bölümü KENT denilen bölgelerde yaşamaktadır. Dolayısıyla bu tarz beslenme ne yazık ki endüstriyel toplumlarda mümkün görünmemektedir. Bu yüzden her bireyin dışardan takviye vitamin alması gerekli gibi görünmektedir.
Ağız yoluyla aldığımız kimyasal elementlerin bir kısmı mideden salgılanan hidroklorik asit (HCl) yardımıyla ince barsaktan emilir. (örneğin demir) Hatta demirin barsaktan emilmesinin kolaylaştırılması için C vitaminine ihtiyaç duyulmaktadır.
Yine benzer şekilde vitamin–B12 nin ince barsağın son kısmından emilebilmesi için midenin büyük kısmından salgılanan intrensek faktör e ihtiyaç vardır. Tüp mide ameliyatlarından sonra özellikle midenin büyük kısmı çıkarıldığı için B12 vitamini eksiklikleri gözlenebilir. Buna da dikkat etmek gerekir.
By-pass cerrahilerinden sonra ise emilim yüzeyleri ciddi anlamda azaltıldığından dolayı ağızdan alınan tüm vitaminlerin emilmeden atılmaları sözkonusudur. Bu yüzden obezite cerrahisi düşündüğümüz hastalarda ilk etapta daha fizyolojik olan tüp mide ya da midenin tüpleştirilerek daraltılması ameliyatlarını öneriyoruz.
Obezite cerrahisi düşünmeniz durumunda ameliyat sonrası dönemde gelişebilecek vitamin ve mineral eksikliklerini obezite ekibinizle tartışınız. Doktorlarınızdan bilgi alınız.