Ermeni çetelerinin zulümleri
Yaklaşık 1.5 milyon Müslüman vatandaş Ermeni çetelerince zor şartlar altında batıya göç ettirildi.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tuncay Öğün, 1. Dünya Savaşı sırasında doğu illerinden yaklaşık 1.5 milyon Müslüman vatandaşın Ermeni çetelerince zor şartlar altında batı illerine göç ettirilmesinin Ermeni soykırımı iddialarının gölgesinde kaldığını söyledi.
Tuncay Öğün, ''Türk kamuoyu bile tehcir edilen Ermenilerin yaklaşık üç katı kadar Müslüman vatandaşın Ermeni tehcirinden çok daha kötü şartlar altında göç etmek zorunda kaldığını bilmiyor'' dedi.
Öğün, Türkiye karşıtı güçlerce siyasi polemik haline getirilen Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili bilimsel çalışmalarda yapay bir gündem üzerinde yoğunlaşarak tarihsel gerçeklerin unutulduğunu söyledi.
Ermeni soykırımı iddialarına cevap veren bazı Türk tarihçilerin istemeyerek de olsa tarihi gerçekleri görmezlikten geldiklerini dile getiren Öğün, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye'de de Osmanlı Devleti'nce tehcir (göç) ettirilen Ermenilerin karşılaştıkları sorunların en ince ayrıntılarına kadar incelendiğini ifade etti.
Öğün, ancak aynı dönemde bölgede devlet kurma niyetindeki Ermeni çetelerinin zulmüne uğrayan ve yerinden göç etmek zorunda kalan Müslüman vatandaşların maruz kaldığı göçün Ermeni soykırımı iddialarının gölgesinde kaldığını kaydetti.
Göç eden Müslüman vatandaşlarla ilgili ''Unutulmuş Bir Göç Trajedisi/Vilayât-ı Şarkiye Mültecileri'' isimli bilimsel bir kitap yayınladığını vurgulayan Öğün, Genelkurmay Başkanlığı ve Başkanlık Osmanlı arşivlerinin ışığında yazdığı kitapta, ulaştığı önemli bilgilere yer verdiğini söyledi.
Öğün, bölgede Ermeni çetelerinin saldırılarına hedef olan masum vatandaşların batı bölgelerine göç etmek zorunda kaldığını, göç edenlerin sayısının resmi kayıtlarda 825 bin 991 kişi göründüğünü, ancak dönemin göçmen sorunlarıyla ilgili kurumunun (Muhacirîn Müdîr-i Umûmisi) sorumlusu Hamdi Bey'in kayıtların eksik olduğunu, gerçek rakamın 1.5 milyon civarında vatandaş olarak açıkladığını kaydetti.
Göç edenlerin neredeyse yarısına yakının açlık, hastalık ve Ermeni çetelerinin baskınları nedeniyle hayatını kaybettiğini belirten Öğün, ''Bu insanların sefaletine tanık olan Mustafa Kemal Atatürk cephe notlarında (Yollarda birçok muhacir gördük. Aç, sefil, ölüme mahkum bir halde... Yol boyunca iki yerde cesetler ve insan kemikleri görüldü. Açlıktan ölüp kalan) yazmıştır'' dedi.
Göç eden Müslüman vatandaşların yaşadıkları olayları bilmeden 1. Dünya Savaşı yıllarında Anadolu'nun doğru algılanamayacağını bildiren Öğün, günümüzde dünya kamuoyu biraz da bu tek yanlı bilimsel anlayışın kurbanı olduğu için Ermeni soykırımı iddialarına kolayca inanılabildiğini anlattı. Öğün, şöyle konuştu:
''Türk kamuoyu bile tehcir edilen Ermenilerin yaklaşık üç katı kadar Müslüman vatandaşın Ermeni tehcirinden çok daha kötü şartlar altında göç etmek zorunda kaldığını bilmiyor. Öncelikle Türk bilim adamları, Ermeni soykırım iddialarının yarattığı bu yapay girdaptan bir an önce kurtularak 1. Dünya Savaşı'nda yaşanan olayları Ermeni tehciri merkezli kısır döngünden çıkarıp madalyonun öteki yüzüne, yani Müslüman vatandaşların yaşadığı göç olayına ışık tutmalılar.''
Ermeni çetelerinin gerçek yüzleri
Osmanlı Arşivleri'nden gün yüzüne çıkarılan mahkeme tutanakları, Ermeni çetecilerin gerçek yüzlerini bir kere daha ortaya koydu.
Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osmanlı Arşivleri'nden ortaya çıkarılan bir mahkeme tutanağının Ermenilerin Türklere yaptığı mezalimleri gözler önüne serdiğine dikkati çekti.
Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz'de 1895 yılının 4-5 aylık dilimi içinde 24 Ermeni isyanı çıktığını ifade eden Eğilmez, bu isyanlarda Ermeni çetecilerin, çoluk, çocuk, yaşlı, kadın demeden Türkleri katlettiklerini anlattı.
Bayburt'ta 1895 yılın ekim ayında çıkan isyanda Kasba ve Mihran adlı iki Ermeni çete başının daha sonra yakalanarak, mahkeme önünde hesap verdiklerini anlatan Eğilmez, şunları söyledi:
''1895 yılındaki Ermeni isyanlarında bölgedeki Müslüman Türklerin yanında Ermeni çetelerine katılmayan bazı Ermeniler de soydaşları tarafından katledilmiştir. Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde ortaya çıkardığımız mahkeme tutanaklarında Ermeni çetecilerine verilen katliam emirleri yer alıyor.''
Eğilmez, Kasba ve Mihran adlı iki Ermeni çete başının mahkemede verdiği ve tutanaklara geçen ifadeleri şöyle anlattı:
''Adamlarımıza Rovelver silahlarını dağıttık. Sonra onlara şu emri verdik: Eşkıyalık ediniz, rastladığınız Müslüman Türkleri soyunuz, vurunuz. Zengin Türk köylerini basın, soyun, öldürün ve hiçbir kötülükten geri durmayın. Aklı kesmez Türk köylülerine iyice yaklaşıp, içlerine girip ondan sonra öldürün.''
Bayburt'ta mahkemede yargılanan iki Ermeni çete başının ifadelerinin tüyler ürpertici olduğunu ve gerçek yüzlerini ortaya koyduğuna dikkati çeken Eğilmez, ''Bunlar gizli belgeler değil. BOA.İ.ASK.1314.S28-29 numaralı kayıtla Başbakanlık Arşivi'nde yer alıyor. İsteyen bu belgelere ulaşabilir'' şeklinde konuştu.
SİLAHLARI NEREDEN BULDULAR?
İki Ermeni çete başının köylü olduğuna işaret eden Eğilmez, ''İki köylü çete başı olduktan sonra yüzlerce silahı nereden buluyor sorusu akıllara, Osmanlıyı yıkmak isteyen ülkeleri getiriyor'' diye konuştu.
Avrupa devletlerinin Rusya'ya karşı Doğu Anadolu'da kendilerinin idare edeceği bir Ermeni Devleti kurmak için Ermenileri kışkırtarak, isyanlar çıkarttıklarını kaydeden Eğilmez, şöyle devam etti:
''Batılı devletler, Rusya için uydu bir Ermenistan devleti kurdurmak amacıyla Ermenileri kışkırtırken, Rusya da batılı devletlerin kışkırttığı Ermenileri yanlarına çekmek ve kendi himayelerinde bir Ermenistan kurdurmak için Ermenileri kullanmışlardır. Batılı devletler ve Rusya'nın oyununa düşen Ermeniler de isyanlar çıkararak, bölgede insanlık dışı katliamlar yapmışlardır.''
Ortaya çıkarılan tarihi belgenin İngilizce, Almanca ve Fransızcaya çevrilerek asılıyla birlikte Avrupalı liderler ve Avrupalılara elektronik postayla gönderileceğini sözlerine ekleyen Eğilmez, ''Tarihi belgeler gerçek suçluyu gösteriyor. Türkleri mağdurken soykırımla suçlayanlar bu belgeler karşısında gerçekleri görmeleri gerekli'' diye konuştu.
Ermeni iddialarına tarihi cevap
Sözde Soykırım iddialarıyla Türkiye üzerinde baskı oluşturulmaya çalışan karanlık odaklara tarihi gerçekler cevap veriyor.
Tarihçi,Yazar İsmet Bozdağ’ın yıllar evvel yayına hazırladığı “Abdülhamid’in Hatıra Defteri” isimli eser, geçmişte yaşananlara dair önemli ipuçları taşıyor. II.Abdülhamid’in günlüğü niteliğindeki çalışmada en çarpıcı noktalardan biri Türk Kılığına Giren Ermeni Eşkiyaları...
II.Abdülhamid: “Türk kılığına giren Ermeniler, kendilerine yardım etmek istemeyen kendi vatandaşlarını öldürüp sonra da «Görmüyor musunuz, sizi Türkler kesiyor, siz hâlâ bizimle birlik olmuyorsunuz» demeğe başladılar. Bir yandan da Türk köylerine giriyorlar ve Müslüman halkı türlü işkencelerle öldürüyorlardı. Bunların içinde, vücudu bıçakla yarılıp içine barut doldurulduktan sonra tutuşturulanlar da vardı!
Bu Ermeni tahrikçileri özellikle Sason bölgesinde tahriklerini sürdürüyorlardı. Bu Ermeni - Müslüman kavgasını sona erdirmek için, müşir Zeki Paşa emrindeki orduyu, bu sahaya sevk ettim ve ayaklanmayı bastırdım. Büyük devletler elcileri, birbirleri peşinden Saraya koştular; zavallı Ermenilerin kılıçtan geçirildiğini ve bunun zulüm olduğunu söylüyorlardı. Hele İngiltere elçisi, hemen bir tahkikat heyetinin kurulmasını istiyor ve buna öncülük etmek için de bir İngiliz Askerî Ataşesinin hemen olay yerine gönderileceğini söylüyordu. Bütün elçilere ve bu arada daha sert bir dille İngiliz Elçisine, bunun bir asayiş meselesi olduğunu, Ordunun buralardaki eşkiyaları temizlediğini söyledim ve ilâve ettim : «Ataşe göndermenize müsade edemem. Çünkü bu günlerde buralarda bir İngiliz Ataşesinin görünmesi, yatışmış toplumları yeniden birbirine düşürebilir.”
2.Abdülhamid İngilizlerin Ermeni meselesini sürekli kurcalamasının altında başka bir sebeb yattığını da söylüyor.
II.Abdülhamid: “Fakat bunu izleyen yıllar İngiltere Ermeni meselesini ayakta tutmak için, elinden geleni yaptı. Çünkü bu suretle Mısır'da giriştiği işleri örtmüş oluyor, dünyanın dikkatini Türkiye üzerinde uyanık olarak tutuyordu.”
Haber: Mahir Etyemez
Türkiye'den Ermeni sürprizi
Soykırım iddialarını uluslararası yargıya taşıyabileceklerini belirten Dışişleri Bakanı Gül, "İthamlar önümüzdeki 10 yılın en önemli sorunu" dedi.
Türkiye'nin, Ermeni soykırımı iddialarına karşılık uluslararası tarihçilerden oluşacak bir tarih komisyonu kurulması önerisinin ardından, çok önemli bir hamle daha yapmaya hazırlandığı ortaya çıktı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, soykırım iddialarını uluslararası yargıya taşıyabileceklerini açıkladı.
TBMM'de Plan-Bütçe Komisyonu'nda dün Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken söz alan CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ, Ermenilerin iddialarının meşruiyet kazanmasını önlemek için Türkiye'nin "uluslararası tahkim" yoluna başvurmasını önerdi. Elekdağ şöyle konuştu:
'Haklılığımızı gösterir'
"Türkiye, 1915 olaylarının BM Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi hükümleri uyarınca değerlendirilmesini kabul edeceğini açıklamalı ve bu amaçla uluslararası tahkim yoluna başvurulmasını önermelidir. Ermeniler bunu reddecektir, ancak bu açıklama Türkiye'nin moral ve hukuksal haklılığının göstergesi olacak, sorunun Türkiye'ye karşı siyasi istismarını büyük ölçüde kısıtlayacaktır."
Elekdağ'ın görüş ve desteğini çok önemsediklerini kaydeden Gül de, "Ermeni ithamlarını ve bu tahrifatın 3. ülkelerle olan ilişkilerimizi bozma tehlikesini, önümüzdeki 10 yılın en önemli meselelerinden biri olarak görüyorum" dedi. Türkiye'nin, tarihi gerçeğin ortaya çıkması için samimi gayret içinde olduğunu ve ilk defa parametreleri değiştirecek bir atılım yaparak ortak tarih komisyonu önerisinde bulunduğunu anımsatan Gül, "Birçok ülke bu tezimizi destekledi. Başka adımlar da atılması yönünde titiz çalışmalar yapıyoruz. Yargı yoluna gitme dahil her şeyi düşünüyoruz. Sadece kendi hukukçularımız değil, yurtdışındaki hukukçulardan da görüşler alıyoruz" diye konuştu
CHP'li Elekdağ, "İlk defa bir Dışişleri Bakanı tahkime gitme konusunu resmen telaffuz etti. Vakit geçirmeden devlet politikası haline getirilerek tahkime hazır olduğumuz dünyaya açıklanmalıdır" dedi.
'Ermeniler ispat edemez'
Tahkime gidilmesi durumunda Ermenilerin soykırım suçunun işlendiğini saptaması gerekeceğine dikkat çeken Elekdağ, şöyle devam etti: "Ermenilerin, sırf Ermeni oldukları için taammüden imhaya giriştiklerini hiçbir kuşkuya mahal vermeyecek kanıtla ortaya koymaları gerekecektir. Ermenilerin bunu kanıtlayacak belgesi yok. Türkiye'nin elinde ise tehcir uygulamasında özel kasıt olmadığı, meşru müdafaa zorunluluğundan kaynaklandığını ortaya koyan kuvvetli belgeler var. Soykırım olduğu kararını çıkaramazlar."
Elekdağ, Türkiye'nin başvurması halinde Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nde (IAC) yaşanacak süreci şöyle anlattı: "Biz Türkiye olarak 3 hâkim seçeceğiz. Kabul ederse Ermenistan da 3 hâkim seçecek. İki ülke milliyetinden olmayan bir bağımsız hâkim de başkan atanacak. Bu heyet 1915 olaylarının BM Sözleşmesi'ne göre 'soykırım' olup olmadığına karar verecek
MİLLİYET
Ermeni iddialarına SERT TOKAT
Samanyolu Haber, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın soykırımı soran Ermeni gazeteciye verdiği sert yanıtta bahsettiği Osmanlı padişahlarına ait fermanlara ulaştı.
İşte Osmanlı devlet arşivlerindeki Ermeni hastanelerine yapılan yardımları anlatan fermanlarda yazan satırlar... Soykırım yapıldığı iddia edilen tarihlerde yayınlanan fermanlar birçok iddiayı yalanlıyor.
Sözde Ermeni soykırımı iddiası her fırsatta Türkiye'nin karşısına çıkarılmak isteniyor. Ancak tarihi vesikalar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da ifade ettiği gibi bu iddiaları kesin bir dille yalanlıyor.Osmanlı Devlet arşivleri yaşananları gün yüzüne çıkarıyor. Soykırımdan bahsedildiği tarihlerde dönemin Padişahı 2. Mahmut tarafından yaptırılan hastane bunun en güzel örneklerinden biridir.
Yaklaşık 1.5 milyon Müslüman vatandaş Ermeni çetelerince zor şartlar altında batıya göç ettirildi.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tuncay Öğün, 1. Dünya Savaşı sırasında doğu illerinden yaklaşık 1.5 milyon Müslüman vatandaşın Ermeni çetelerince zor şartlar altında batı illerine göç ettirilmesinin Ermeni soykırımı iddialarının gölgesinde kaldığını söyledi.
Tuncay Öğün, ''Türk kamuoyu bile tehcir edilen Ermenilerin yaklaşık üç katı kadar Müslüman vatandaşın Ermeni tehcirinden çok daha kötü şartlar altında göç etmek zorunda kaldığını bilmiyor'' dedi.
Öğün, Türkiye karşıtı güçlerce siyasi polemik haline getirilen Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili bilimsel çalışmalarda yapay bir gündem üzerinde yoğunlaşarak tarihsel gerçeklerin unutulduğunu söyledi.
Ermeni soykırımı iddialarına cevap veren bazı Türk tarihçilerin istemeyerek de olsa tarihi gerçekleri görmezlikten geldiklerini dile getiren Öğün, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye'de de Osmanlı Devleti'nce tehcir (göç) ettirilen Ermenilerin karşılaştıkları sorunların en ince ayrıntılarına kadar incelendiğini ifade etti.
Öğün, ancak aynı dönemde bölgede devlet kurma niyetindeki Ermeni çetelerinin zulmüne uğrayan ve yerinden göç etmek zorunda kalan Müslüman vatandaşların maruz kaldığı göçün Ermeni soykırımı iddialarının gölgesinde kaldığını kaydetti.
Göç eden Müslüman vatandaşlarla ilgili ''Unutulmuş Bir Göç Trajedisi/Vilayât-ı Şarkiye Mültecileri'' isimli bilimsel bir kitap yayınladığını vurgulayan Öğün, Genelkurmay Başkanlığı ve Başkanlık Osmanlı arşivlerinin ışığında yazdığı kitapta, ulaştığı önemli bilgilere yer verdiğini söyledi.
Öğün, bölgede Ermeni çetelerinin saldırılarına hedef olan masum vatandaşların batı bölgelerine göç etmek zorunda kaldığını, göç edenlerin sayısının resmi kayıtlarda 825 bin 991 kişi göründüğünü, ancak dönemin göçmen sorunlarıyla ilgili kurumunun (Muhacirîn Müdîr-i Umûmisi) sorumlusu Hamdi Bey'in kayıtların eksik olduğunu, gerçek rakamın 1.5 milyon civarında vatandaş olarak açıkladığını kaydetti.
Göç edenlerin neredeyse yarısına yakının açlık, hastalık ve Ermeni çetelerinin baskınları nedeniyle hayatını kaybettiğini belirten Öğün, ''Bu insanların sefaletine tanık olan Mustafa Kemal Atatürk cephe notlarında (Yollarda birçok muhacir gördük. Aç, sefil, ölüme mahkum bir halde... Yol boyunca iki yerde cesetler ve insan kemikleri görüldü. Açlıktan ölüp kalan) yazmıştır'' dedi.
Göç eden Müslüman vatandaşların yaşadıkları olayları bilmeden 1. Dünya Savaşı yıllarında Anadolu'nun doğru algılanamayacağını bildiren Öğün, günümüzde dünya kamuoyu biraz da bu tek yanlı bilimsel anlayışın kurbanı olduğu için Ermeni soykırımı iddialarına kolayca inanılabildiğini anlattı. Öğün, şöyle konuştu:
''Türk kamuoyu bile tehcir edilen Ermenilerin yaklaşık üç katı kadar Müslüman vatandaşın Ermeni tehcirinden çok daha kötü şartlar altında göç etmek zorunda kaldığını bilmiyor. Öncelikle Türk bilim adamları, Ermeni soykırım iddialarının yarattığı bu yapay girdaptan bir an önce kurtularak 1. Dünya Savaşı'nda yaşanan olayları Ermeni tehciri merkezli kısır döngünden çıkarıp madalyonun öteki yüzüne, yani Müslüman vatandaşların yaşadığı göç olayına ışık tutmalılar.''
Ermeni çetelerinin gerçek yüzleri
Osmanlı Arşivleri'nden gün yüzüne çıkarılan mahkeme tutanakları, Ermeni çetecilerin gerçek yüzlerini bir kere daha ortaya koydu.
Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osmanlı Arşivleri'nden ortaya çıkarılan bir mahkeme tutanağının Ermenilerin Türklere yaptığı mezalimleri gözler önüne serdiğine dikkati çekti.
Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz'de 1895 yılının 4-5 aylık dilimi içinde 24 Ermeni isyanı çıktığını ifade eden Eğilmez, bu isyanlarda Ermeni çetecilerin, çoluk, çocuk, yaşlı, kadın demeden Türkleri katlettiklerini anlattı.
Bayburt'ta 1895 yılın ekim ayında çıkan isyanda Kasba ve Mihran adlı iki Ermeni çete başının daha sonra yakalanarak, mahkeme önünde hesap verdiklerini anlatan Eğilmez, şunları söyledi:
''1895 yılındaki Ermeni isyanlarında bölgedeki Müslüman Türklerin yanında Ermeni çetelerine katılmayan bazı Ermeniler de soydaşları tarafından katledilmiştir. Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde ortaya çıkardığımız mahkeme tutanaklarında Ermeni çetecilerine verilen katliam emirleri yer alıyor.''
Eğilmez, Kasba ve Mihran adlı iki Ermeni çete başının mahkemede verdiği ve tutanaklara geçen ifadeleri şöyle anlattı:
''Adamlarımıza Rovelver silahlarını dağıttık. Sonra onlara şu emri verdik: Eşkıyalık ediniz, rastladığınız Müslüman Türkleri soyunuz, vurunuz. Zengin Türk köylerini basın, soyun, öldürün ve hiçbir kötülükten geri durmayın. Aklı kesmez Türk köylülerine iyice yaklaşıp, içlerine girip ondan sonra öldürün.''
Bayburt'ta mahkemede yargılanan iki Ermeni çete başının ifadelerinin tüyler ürpertici olduğunu ve gerçek yüzlerini ortaya koyduğuna dikkati çeken Eğilmez, ''Bunlar gizli belgeler değil. BOA.İ.ASK.1314.S28-29 numaralı kayıtla Başbakanlık Arşivi'nde yer alıyor. İsteyen bu belgelere ulaşabilir'' şeklinde konuştu.
SİLAHLARI NEREDEN BULDULAR?
İki Ermeni çete başının köylü olduğuna işaret eden Eğilmez, ''İki köylü çete başı olduktan sonra yüzlerce silahı nereden buluyor sorusu akıllara, Osmanlıyı yıkmak isteyen ülkeleri getiriyor'' diye konuştu.
Avrupa devletlerinin Rusya'ya karşı Doğu Anadolu'da kendilerinin idare edeceği bir Ermeni Devleti kurmak için Ermenileri kışkırtarak, isyanlar çıkarttıklarını kaydeden Eğilmez, şöyle devam etti:
''Batılı devletler, Rusya için uydu bir Ermenistan devleti kurdurmak amacıyla Ermenileri kışkırtırken, Rusya da batılı devletlerin kışkırttığı Ermenileri yanlarına çekmek ve kendi himayelerinde bir Ermenistan kurdurmak için Ermenileri kullanmışlardır. Batılı devletler ve Rusya'nın oyununa düşen Ermeniler de isyanlar çıkararak, bölgede insanlık dışı katliamlar yapmışlardır.''
Ortaya çıkarılan tarihi belgenin İngilizce, Almanca ve Fransızcaya çevrilerek asılıyla birlikte Avrupalı liderler ve Avrupalılara elektronik postayla gönderileceğini sözlerine ekleyen Eğilmez, ''Tarihi belgeler gerçek suçluyu gösteriyor. Türkleri mağdurken soykırımla suçlayanlar bu belgeler karşısında gerçekleri görmeleri gerekli'' diye konuştu.
Ermeni iddialarına tarihi cevap
Sözde Soykırım iddialarıyla Türkiye üzerinde baskı oluşturulmaya çalışan karanlık odaklara tarihi gerçekler cevap veriyor.
Tarihçi,Yazar İsmet Bozdağ’ın yıllar evvel yayına hazırladığı “Abdülhamid’in Hatıra Defteri” isimli eser, geçmişte yaşananlara dair önemli ipuçları taşıyor. II.Abdülhamid’in günlüğü niteliğindeki çalışmada en çarpıcı noktalardan biri Türk Kılığına Giren Ermeni Eşkiyaları...
II.Abdülhamid: “Türk kılığına giren Ermeniler, kendilerine yardım etmek istemeyen kendi vatandaşlarını öldürüp sonra da «Görmüyor musunuz, sizi Türkler kesiyor, siz hâlâ bizimle birlik olmuyorsunuz» demeğe başladılar. Bir yandan da Türk köylerine giriyorlar ve Müslüman halkı türlü işkencelerle öldürüyorlardı. Bunların içinde, vücudu bıçakla yarılıp içine barut doldurulduktan sonra tutuşturulanlar da vardı!
Bu Ermeni tahrikçileri özellikle Sason bölgesinde tahriklerini sürdürüyorlardı. Bu Ermeni - Müslüman kavgasını sona erdirmek için, müşir Zeki Paşa emrindeki orduyu, bu sahaya sevk ettim ve ayaklanmayı bastırdım. Büyük devletler elcileri, birbirleri peşinden Saraya koştular; zavallı Ermenilerin kılıçtan geçirildiğini ve bunun zulüm olduğunu söylüyorlardı. Hele İngiltere elçisi, hemen bir tahkikat heyetinin kurulmasını istiyor ve buna öncülük etmek için de bir İngiliz Askerî Ataşesinin hemen olay yerine gönderileceğini söylüyordu. Bütün elçilere ve bu arada daha sert bir dille İngiliz Elçisine, bunun bir asayiş meselesi olduğunu, Ordunun buralardaki eşkiyaları temizlediğini söyledim ve ilâve ettim : «Ataşe göndermenize müsade edemem. Çünkü bu günlerde buralarda bir İngiliz Ataşesinin görünmesi, yatışmış toplumları yeniden birbirine düşürebilir.”
2.Abdülhamid İngilizlerin Ermeni meselesini sürekli kurcalamasının altında başka bir sebeb yattığını da söylüyor.
II.Abdülhamid: “Fakat bunu izleyen yıllar İngiltere Ermeni meselesini ayakta tutmak için, elinden geleni yaptı. Çünkü bu suretle Mısır'da giriştiği işleri örtmüş oluyor, dünyanın dikkatini Türkiye üzerinde uyanık olarak tutuyordu.”
Haber: Mahir Etyemez
Türkiye'den Ermeni sürprizi
Soykırım iddialarını uluslararası yargıya taşıyabileceklerini belirten Dışişleri Bakanı Gül, "İthamlar önümüzdeki 10 yılın en önemli sorunu" dedi.
Türkiye'nin, Ermeni soykırımı iddialarına karşılık uluslararası tarihçilerden oluşacak bir tarih komisyonu kurulması önerisinin ardından, çok önemli bir hamle daha yapmaya hazırlandığı ortaya çıktı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, soykırım iddialarını uluslararası yargıya taşıyabileceklerini açıkladı.
TBMM'de Plan-Bütçe Komisyonu'nda dün Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken söz alan CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ, Ermenilerin iddialarının meşruiyet kazanmasını önlemek için Türkiye'nin "uluslararası tahkim" yoluna başvurmasını önerdi. Elekdağ şöyle konuştu:
'Haklılığımızı gösterir'
"Türkiye, 1915 olaylarının BM Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi hükümleri uyarınca değerlendirilmesini kabul edeceğini açıklamalı ve bu amaçla uluslararası tahkim yoluna başvurulmasını önermelidir. Ermeniler bunu reddecektir, ancak bu açıklama Türkiye'nin moral ve hukuksal haklılığının göstergesi olacak, sorunun Türkiye'ye karşı siyasi istismarını büyük ölçüde kısıtlayacaktır."
Elekdağ'ın görüş ve desteğini çok önemsediklerini kaydeden Gül de, "Ermeni ithamlarını ve bu tahrifatın 3. ülkelerle olan ilişkilerimizi bozma tehlikesini, önümüzdeki 10 yılın en önemli meselelerinden biri olarak görüyorum" dedi. Türkiye'nin, tarihi gerçeğin ortaya çıkması için samimi gayret içinde olduğunu ve ilk defa parametreleri değiştirecek bir atılım yaparak ortak tarih komisyonu önerisinde bulunduğunu anımsatan Gül, "Birçok ülke bu tezimizi destekledi. Başka adımlar da atılması yönünde titiz çalışmalar yapıyoruz. Yargı yoluna gitme dahil her şeyi düşünüyoruz. Sadece kendi hukukçularımız değil, yurtdışındaki hukukçulardan da görüşler alıyoruz" diye konuştu
CHP'li Elekdağ, "İlk defa bir Dışişleri Bakanı tahkime gitme konusunu resmen telaffuz etti. Vakit geçirmeden devlet politikası haline getirilerek tahkime hazır olduğumuz dünyaya açıklanmalıdır" dedi.
'Ermeniler ispat edemez'
Tahkime gidilmesi durumunda Ermenilerin soykırım suçunun işlendiğini saptaması gerekeceğine dikkat çeken Elekdağ, şöyle devam etti: "Ermenilerin, sırf Ermeni oldukları için taammüden imhaya giriştiklerini hiçbir kuşkuya mahal vermeyecek kanıtla ortaya koymaları gerekecektir. Ermenilerin bunu kanıtlayacak belgesi yok. Türkiye'nin elinde ise tehcir uygulamasında özel kasıt olmadığı, meşru müdafaa zorunluluğundan kaynaklandığını ortaya koyan kuvvetli belgeler var. Soykırım olduğu kararını çıkaramazlar."
Elekdağ, Türkiye'nin başvurması halinde Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nde (IAC) yaşanacak süreci şöyle anlattı: "Biz Türkiye olarak 3 hâkim seçeceğiz. Kabul ederse Ermenistan da 3 hâkim seçecek. İki ülke milliyetinden olmayan bir bağımsız hâkim de başkan atanacak. Bu heyet 1915 olaylarının BM Sözleşmesi'ne göre 'soykırım' olup olmadığına karar verecek
MİLLİYET
Ermeni iddialarına SERT TOKAT
Samanyolu Haber, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın soykırımı soran Ermeni gazeteciye verdiği sert yanıtta bahsettiği Osmanlı padişahlarına ait fermanlara ulaştı.
İşte Osmanlı devlet arşivlerindeki Ermeni hastanelerine yapılan yardımları anlatan fermanlarda yazan satırlar... Soykırım yapıldığı iddia edilen tarihlerde yayınlanan fermanlar birçok iddiayı yalanlıyor.
Sözde Ermeni soykırımı iddiası her fırsatta Türkiye'nin karşısına çıkarılmak isteniyor. Ancak tarihi vesikalar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da ifade ettiği gibi bu iddiaları kesin bir dille yalanlıyor.Osmanlı Devlet arşivleri yaşananları gün yüzüne çıkarıyor. Soykırımdan bahsedildiği tarihlerde dönemin Padişahı 2. Mahmut tarafından yaptırılan hastane bunun en güzel örneklerinden biridir.